• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.1.3.5. Radikal ve Artımsal İnovasyon

Radikal inovasyon, işletmenin sektör için yeni olan bir ürünü ortaya çıkarması olarak tanımlanırken, artımsal inovasyon, var olan ürünün geliştirilmesine yönelik ya da sadece işletme için yeni olan bir ürünün ortaya konmasına yönelik inovasyon olarak ifade edilmektedir (Parida vd., 2012). Radikal inovasyon, yepyeni teknoloji ve ürünlerin ortaya atılması ve bu sayede işletmeye yeni bir pazar kazandırılması manasına da gelmektedir (Kuzu 2008:31). Aynı zamanda radikal inovasyon, mevcut ürün performansı ve üretim teknolojisinden ciddi bir kopuş anlamına gelmektedir (Song ve Di Benedetto, 2008). İlk bakışta radikal inovasyonun artımsal inovasyondan daha zor olduğu düşünülse de, mevcut ürün ve tasarıma tam bir hâkimiyet, mevcudun potansiyeline tam anlamıyla vakıf olma, varolanı geliştirmekte ustalık ve beceri gerektirdiğinden artımsal inovasyon da en az radikal inovasyon kadar zor ve dikkat isteyen bir süreçtir (Çağıran-Kendirli, 2009). Bunun yanında radikal inovasyon yüksek bir AR-GE yatırımı, uzun bir araştırma süreci ve yapılan inovasyonun kabul edilme riski bakımından artımsal inovasyondan daha yüksek bir risk barındırır (Adıgüzel, 2012). Fakat radikal inovasyon işletmenin uzun dönemli başarısında etkilidir, zira yeni bir teknolojinin geliştirilmesine, bu sayede pazar yapısının ciddi ölçüde değişime uğramasına olanak sağlar (Darroch ve McNaughton, 2002:213).

Bir inovasyon pazar boyutunda radikal olabilmektedir; müşterinin daha önce karşılanmamış bir ihtiyacını ilk defa gideren bir ürün radikal inovasyon sayılmaktadır. İnovasyon teknoloji boyutunda radikal olabilmektedir; üretim teknolojisindeki mevcut bilgileri tamamen geçersiz kılarak yeni bir teknoloji ortaya

koyabilmektedir. Aynı şekilde inovasyon örgütsel boyutta radikal olabilmektedir; stratejilerde, işletme yapısında ve kültüründe eskisinden oldukça farklı bir yapılanma söz konusu olabilmektedir (Lettl vd., 2006:252).

Yukarıdaki alanyazını tartışmalarından hareketle, inovasyon türleri aşağıdaki tabloda verilmiştir:

Tablo 4: İnovasyon Türleri ve Tanımları

İnovasyon Türleri Kısa Tanımı

Alanına Göre İnovasyon

Ürün İnovasyonu

Yeni bir ürünün çıkarılması veya mevcut bir ürünün çok büyük ölçüde değiştirilmesidir.

Süreç İnovasyonu

İşletmenin birim maliyetini azaltacak şekilde üretim ve teslimat süreçlerinde yapılan inovasyondur.

Organizasyonel İnovasyon

Yönetim maliyetlerini azaltma amacıyla işletmenin çalışma şekillerindeki inovasyondur.

Pazarlama İnovasyonu

İşletmenin ürettiği ürünlerinin pazarlama karmasında yapılan inovasyondur.

Derecesine Göre İnovasyon

Radikal İnovasyon

Sektör için yepyeni bir ürün, süreç veya iş yapma şeklinin ortaya çıkarılmasıdır.

Artımsal İnovasyon

Var olan üzerine yapılan geliştirmeler anlamına gelen inovasyondur.

Kaynak: Adıgüzel (2012); Coşkun vd. (2013) ve Dincer’den (2010) uyarlanmıştır.

Diğer taraftan, yaşamları boyunca belirsizliklerle yüz yüze gelen işletmeler, çeşitli inovasyon stratejileri uygulayarak işletme içinden veya dışından kaynaklanabilecek bu belirsizliklere karşı koymaya çalışırlar (Oke vd., 2012). Yüksek belirsizlik ortamlarında inovasyon politikaları ile ayakta kalmayı denerler (Miller ve Friesen, 1982). İşletmeler, “kontrollü inovasyon” ve “kontrolsüz

inovasyon” olmak üzere iki yol izleyebilirler; birincisinde yeni ürün geliştirilir, ilgili pazar araştırmaları neticesinde tam zamanında piyasaya sürülür, ikincisinde ise yeni ürün herhangi bir zaman taktiği gözetilmeksizin geliştirildiği anda tüketiciye sunulur (Antoniou ve Ansoff, 2004). “Kontrolsüz inovasyon” stratejisinde ürünün kabul görmeme riski yüksekken, “kontrollü inovasyon” stratejisinde söz konusu risk oldukça düşüktür.

Bu ayrımların yanında, Chesbrough (2003) tarafından yapılan “Kapalı İnovasyon” ve “Açık İnovasyon” ayrımı da bulunmaktadır. Söz konusu çalışmada Chesbrough, tamamen içsel AR-GE neticesinde ortaya çıkan bilgilere dayanan, dışarıdan herhangi bir işbirliği veya bilgi alışverişinin olmadığı inovasyon sürecine “Kapalı İnovasyon” adını vermiştir. Fakat özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’de üniversite mezunu vasıflı eleman sayısının artması, bu insanların hareket kabiliyetinin yükselmesi ve özel girişim sermayesi işletmelerinin gelişmesi nedeniyle Kapalı İnovasyon Modeli bazı stratejik sektörler dışında (nükleer enerji gibi) geçerliliğini yavaş yavaş yitirmeye başlamıştır. Kapalı İnovasyon Modeli’nde tüm süreçler işletmenin içerisinde olur; geliştirme, üretim ve pazarlama süreçleri sırayla ve zamanla olur. İşletme fikir geliştirme, AR-GE, üretim, pazarlama ve dağıtım gibi faaliyetlerin tümünü kendi başına yapar (Van de Vrande vd., 2009). İnsanlar arasındaki faaliyetler pek önemsenmez, bu nedenle inovasyonun işbirliği yoluyla sürdürülen, sosyal bir faaliyet olduğu göz ardı edilir (Rubach, 2013). Özellikle büyük işletmeler, işletme içinde üretilen AR-GE bilgisini stratejik bir varlık ve potansiyel rakiplerin önündeki giriş engeli olarak gördükleri için Kapalı İnovasyon’a yönelirler (Van de Vrande vd., 2009).

Hem yukarıda sayılan koşullar, hem de artan rekabet ortamı nedeniyle işletmelerin kendi başlarına AR-GE ve inovasyon yapması artık yeterli olmamakta ve işletmeler “Açık İnovasyon”a yönelmek zorunda kalmaktadırlar (Berchicci, 2013). Açık İnovasyon, hem işletmenin kendi AR-GE süreciyle ürettiği bilgi ve teknolojiden hem de dışarıda üretilen bilgilerden faydalanılması ve bu bilgilerin inovasyona dahil edilmesi sürecidir (Chesbrough, 2003:43; Chiaroni vd., 2011:36). Açık İnovasyon Modeli’nde kapalı modelin aksine inovasyon süreklidir; işletmelerin içinde ve arasında olur. Fikir, bilgi ve yeteneklerle ilgili ön kabullerin dışına

çıkılması teşvik edilir (Rubach, 2013). Açık İnovasyon Modeli’nde işletmeler, yalnızca kendi bünyesindeki kaynaklara yönelmek yerine, dış kaynaklarla da işbirliğine giderler; müşteriler, tedarikçiler ve üniversiteler, işletmenin inovasyon süreçlerine ciddi katkılar sağlarlar (Schamberger vd., 2013).

Açık inovasyonun iki türü bulunmaktadır (Chiaroni vd., 2011):

 İçten Dışa Açık İnovasyon: Mevcut bir teknolojiyi ticarileştirmekte kullanılabilecek en iyi iş modeline sahip işletmelerin araştırılması, bu modelin seçilip uyarlanması.

 Dıştan İçe Açık İnovasyon: İnovasyon sürecinde diğer örgütlerle işbirlikleri kurarak onların teknik ve bilimsel üstünlüklerinden fayda sağlanması.

Dıştan içe açık inovasyon yaklaşımının görüldüğü işletmeler genellikle düşük teknoloji işletmeleri iken, içten dışa açık inovasyon yaklaşımının ortaya çıktığı işletmeler ileri teknoloji işletmeleridir (Chiaroni vd., 2011).

Özellikle içsel bilgi kaynaklarının ve finansal yapılarının zayıf olması nedeniyle inovasyon faaliyetlerinde zorlanan KOBİler, açık inovasyon yaklaşımları sayesinde paydaşlarıyla işbirliği yaparak dışarıdaki bilgiyi ve teknolojiyi alıp işleyerek söz konusu bilgi açığını kapatabilirler (Parida vd., 2012). Bu sayede, büyük miktarda finansal kaynak ve zaman harcayarak elde edeceği veya içsel kaynaklarla hiç edinemeyeceği bilgileri alma imkanına kavuşabilirler (Van de Vrande vd., 2009). Günümüzde ürünlerin ve üretim teknolojilerinin giderek karmaşıklaşması, işçi mobilizasyonu, azalan iş süreçleri ve bilgi yayılımının artması gibi unsurlar nedeniyle bir işletmenin kendi başına bir inovasyona odaklanarak başarılı olması zordur; bu sebeple açık inovasyon yaklaşımını benimseyerek çevresiyle işbirliğine gitmesi inovasyonu kolaylaştırması açısından önemlidir (Van de Vrande vd., 2009; Bianchi vd., 2010). Fakat burada dengenin sağlanması önemlidir, zira dışarıdan bilgi temininin içsel AR-GE’yle bilgi üretme kapasitesinden fazla olması durumunda inovasyondan beklenen faydanın elde edilememesi sonucu doğabilmektedir; buna ek olarak, AR-GE sürecinin dışarıya açılması bazen çok daha maliyetli olabilmektedir (Berchicci, 2013).