A. Rüya Kavramına Bağlı Ġmajlar
3. Rüya ve Görsel Ġmajlar
Tanpınar‟ın Ģiirlerinde görsel imajlar, özellikle rüya kavramıyla birlikte sıklıkla kullanılır. ġairin zihinsel imajlarla algılanabilir hâle getirmeye çalıĢtığı rüya estetiği, nesnel imajlarla somut bir örnek teĢkil etmiĢtir. Görsel imajlar ise bu zihinsellik ve nesnelliğin genellikle tabiat ögeleri ile iĢlendiği manzaralar arz eder. Mısraları ya da Ģiiri okuduğumuzda gözümüzün önünde rüyaya bağlı olarak bir manzara canlanır. Tanpınar‟ın Ģiirinde diğer imaj türlerinde olduğu gibi görsel imajlar da tek baĢına var olmazlar. Zihinsellik, nesnellik, görsellik ve hareketlilik Ģiirlerde iç içe geçmiĢtir.
Tanpınar‟ın görsel bir bakıĢ açısına sahip olması rüya ile dolaylı olarak bağlantılıdır. Çünkü rüyaya kaynaklık eden düĢüncenin imaja dönüĢtürülmesi rüyayı zihinsel bir uğraĢ olmaktan çıkarır. RaĢit Tükel, bunu Ģu Ģekilde açıklar:
61
Soyut biçimde ifade edildiğinde kullanıĢsız olan düĢ düĢüncesi resim diline çevrildiğinde, düĢ iĢleminin gereksindiği zıtlıklar ve özdeĢlikler çok daha kolay kurulabilecektir. Böylece gizli düĢ düĢüncelerinin görünür düĢ içeriğine dönüĢümünde (…) bir etmenden söz etmek mümkün olmaktadır; görsel imgeler halinde temsil edilebilirlik.143
Tanpınar‟ın kullandığı görsel imajlarda yukarıdaki tarife uygun Ģekilde resim dili olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bunu aĢağıdaki Ģiirde kullanılan tasvirin hayalimize canlandırıldığında ortaya çıkan imajıyla da görebiliriz.
YavaĢ yavaĢ aydınlanan Bir deniz altı âlemi144
Tanpınar, rüyalarına önemli kaynak teĢkil eden denizi tasvir ederken pek çok mısrasında gördüğümüz gibi ıĢıktan faydalanmıĢtır. Manzaranın karĢısında girdiği rüya hâli yavaĢ yavaĢ aydınlanan bir deniz altı dünyasıdır. Ġlk mısra okunduğunda gözümüzün önünde bir tabiat manzarası canlanır. Ġlk mısrada ortaya konan gerçeklik gecenin yavaĢ yavaĢ çekilmesi sonucunda güneĢ ıĢıklarıyla deniz altının yavaĢ yavaĢ aydınlanmasıdır. Burada deniz altı ve karanlık özdeĢliği kurulabilir. Dolayısıyla karanlık ve deniz altı bilinçaltını aydınlık ise Ģuuru temsil edebilir.
Gece bir tepeden seyrettik, büyük Yıldızların suya döküldüğünü145
Tanpınar rüya hâlini bu dizelerde yine su üzerine kurmuĢtur. Tanpınar‟ın gördüğü bir deniz manzarasıdır. IĢık, bu mısralarda da ön plana çıkar. Yıldızların ıĢıklı manzarasını suyun üzerinde gören Tanpınar, ıĢığın ve karanlığın rüya hâlini mısralarında kurmuĢtur. “Yıldızların suya dökülmesi” hareketli imajlar vasıtasıyla ortaya çıkan bir görselliktir.
Bazen bir tebessüm, tutuĢmuĢ mercan Rüyasıyla sanki kanlı bir çiçek, Ve saçlar ümitsiz öyle yüzecek Olgun akĢamların ağırlığından146
143
RaĢit Tükel. “DüĢlerin Yorumu Üzerine”. Psikanaliz Yazıları. Ġstanbul: Bağlam Yayınları, 2000, s. 20. 144 Ahmet Hamdi Tanpınar: Bütün Şiirleri. Haz. Ġnci Enginün. Ġstanbul: Dergâh Yayınları, 2010, s. 21. 145 Age, s. 37.
62
ġiirin ilk mısrasında “tutuĢmuĢ mercan” ifadesi mercanın rengine vurgu yapmaktadır. Bu görselliği ve hareketliliği barından dönüĢen bir imajdır. Ġkinci mısrada yer alan “rüya”ya bağlanan üç Ģey vardır: tebessüm, mercan, çiçek. “Kanlı bir çiçek” görsel bir imajdır. Çiçeğin kanlanması ile kırmızı gül arasında bir özdeĢlik kurulabilir. Burada gül bir insan olarak düĢünülebilir. Tanpınar istiare yoluyla insan ve çiçek yani gül arasında benzerlik kurmuĢtur. Bu da bizi aĢka götürür. Fakat bu aĢk bir rüyanın içine hapsedilmiĢtir. Bu sebeple de üçüncü mısrada olduğu gibi bir ümitsizliği çağrıĢtırır.
Tanpınar “Bulutların kanlı mahĢeri”147
dizesi ile ufkun kızıla boyanmasını bir mahĢere benzetir. Karanlığın ortaya çıkıĢı olan bu kızıllık, kanlı bir mahĢer olarak görünür. “Kanlı mahĢer” görsel imajı ile ufkun görselliğine vurgu yapılır. Bu hakikat olarak göz önünde durmakla birlikte Tanpınar‟ın ufka ve ona ait bir nitelik olan kızıllığa yüklediği anlamlar sebebi ile rüya olarak da var olur.
Bir kadın doğdu bir lahzada Bir dalganın sağrısından Siyah, lâcivert bir kadın Köpük köpük saçlarıyla148
ġiirde kadın bir dalganın sağrısından var olur. Burada kadının sudan var olduğunu bir anda bir dalga eĢliğinde kadının doğduğunu görürüz. Fakat bu kadın doğduktan sonra da su gibidir ve özdeĢlik devam etmektedir. Çünkü onun rengi tıpkı suya yansıyan ıĢığın suyun rengini değiĢtirmesi gibi değiĢmekte ve kadın siyah, lacivert bir kadın olmaktadır. Tanpınar‟ın rüyalarında daha önce belirttiğimiz gibi temsil çok önemli bir boyuttur. Son mısrada kadının köpük köpük saçlara sahip olması ile ortaya çıkan görsel imajla, su arasında benzerlik kurulmuĢtur. Tanpınar‟ın bu mısralarında Ģiir estetiğinin çok yönlü oluĢuna da Ģahitlik ederiz. Tanpınar‟ın mısraları bize Sandro Botticelli‟nin Venüs’ün
147 Age, s. 82. 148 Age, s. 84.
63
Doğuşu adlı eserini anlatır gibidir. Bu tabloda Ģunlar anlatılır: “Venüs, gül yağmuru
ortasında rüzgâr tanrıları tarafından kıyıya uçurulan bir deniz kabuğu üzerinde denizden çıkmıĢtır.”149
Tanpınar‟ın sanki Ģuuraltından kaynaklanmıĢ bir malzeme ile zenginleĢtrdiği bu mısralar gerçeklikten kopuk bir rüya algısına bağlı olarak görselleĢtirilmiĢtir.
Tanpınar‟ın Ģiirlerinde görülen görsel imajlar onun estet kimliğinin de etkisiyle çok orijinal bir kullanım Ģeklinde ele alınmıĢlardır. Yukarıdaki Ģiirde Tanpınar‟ın estetiği yakalamasını sağlayan Ģey ilhamdır. Bunu bir resim aracılığıyla yapmıĢtır. Fakat Tanpınar‟ın Ģiirlerinde görsel imajları bu denli zengin kullanmasının em önemli sebeplerinden biri estet olmasının yanında insana ve tabiata karĢı duyduğu dikkattir. Bu dikkat onun Ģiirlerinde nesnel ve görsel imajlarla kelimelerden terkip edilen bir peyzaja dönüĢmüĢtür.