• Sonuç bulunamadı

EL-EMRU Bø'L-MA'RÛF VE'N-NEHYU ANø'L-MÜNKER: Mu'tezile'ye göre iyili÷i emretmek ve kötülükten nehyetmek her

müslümanın üzerine düúen bir vaciptir. Dolayısıyla herkes, üzerine düúen bu görevi mutlaka yerine getirmelidir. Onların bu konudaki delilleri, "Sizden öyle bir cemaat bulunmalıdır ki, hayra davet etsin, iyili÷i emretsin, kö- tülükten vazgeçirmeye çalıúsın..."131 gibi birçok Kur'an ayetidir. Mu'tezile,

bu yaklaúımına dayanarak, halifeler tarafından desteklendi÷i dönemlerde, di÷er kesimler üzerinde büyük bir baskı kurmuú ve kendi görüúlerini kabul

_________________

126

Fahreddîn Râzî, Mefâtîhu'l-Gayb, IV, 81-82. 127 Enfal 8/16. 128 Âl-i ømran 3/155. 129 Âl-i ømran 3/159. 130

Fahreddîn Râzî, Mefâtîhu'l-Gayb, III, 389, 399, 408. 131

etmeyenlere türlü eziyetler etmiútir. Bu ise, halkı onlardan so÷utarak kendi aleyhlerine sonuç vermiútir.132

Râzî ise, bu konuda daha farklı düúünmektedir. Zira o, yukarıdaki aye- tin tefsirinde, bu görevin farzı kifaye konumunda olup, tüm müslümanlara de÷il, bilakis baúta sahabe olmak üzere, onların yolundan giden müslüman alimlere düútü÷ünü ifade etmektedir. Çünkü ona göre cahil kimse, insanları iyilik yerine kötülü÷e veya kendi mezhep anlayıúına davet edecek, ya da usul bilmedi÷inden onları yanlıú sonuçlara ulaútıracaktır.133

_________________

132

Ebu Zehra, Târîhu'l-Mezâhibi'l-øslâmî, I, 143-144; Kemal Iúık, Mu'tezile'nin Do÷uúu,

s. 72-73. 133

SONUÇ

øki aúamalı olarak düúündü÷ümüz bir projenin ilk basama÷ını oluútu- ran bu çalıúma sonucunda biz, öncelikle Fahreddîn Râzî’nin tefsirini yazar- ken kendisine gerek hedef, gerek yöntem, gerekse içerik olarak büyük ölçü- de Mu’tezile’yi esas aldı÷ını söyleyebiliriz. Nitekim tamamen ilim tahsili ile geçirdi÷i hayatı boyunca o, kendi döneminin dînî iktidarı konumunda olan Sünnî görüúün önemli bir temsilcisi olmuú, bu durum onun aynı dönemde muhalefet konumunda olan Mu’tezile ile sürekli bir fikir mücadelesi içinde olmasını gerektirmiútir.

Bu noktada Râzî, hasmını hakir gören ve yok sayan bir tavır içine gir- mek yerine, onun üstün yönlerini gören ve kabul eden ilmî bir yaklaúım tar- zını benimseyerek, onların özellikle tefsir alanında elde ettikleri üstünlü÷e bir son vermeyi ve bunu Sünnî anlayıú lehinde bir konuma getirmeyi amaç- lamıútır. Dolayısıyla onun tefsirini kaleme almadaki öncelikli hedefi Mu’tezile oluúturdu÷u gibi, eserde benimsenen yöntemi belirlemede de bü- yük ölçüde yine bu kesim etkili olmuútur. Nitekim Râzî, eserinde bizzat Mu’tezile’nin benimsedi÷i esasları göz önüne almıú ve onlara bizzat yine on- ların yöntemlerini kullanarak cevap vermeye çalıúmıútır. O, bunu yaparken aynı zamanda oldukça ilmî bir tavır takınarak tefsirinde Mu’tezile’nin görüú- lerine büyük ölçüde tarafsız ve çok geniú bir úekilde yer vermiútir. Bu konu- da o, o denli rahat ve objektif bir tutum içinde olmuútur ki, bu nedenle bazı Sünnî alimler tarafından Mu’tezile’ye hizmet etmekle, hatta bu kesimin gizli sempatizanı olmakla suçlanmıútır. Kanaatimizce Râzî’nin tefsirini baúarılı ve önemli kılan da, iúte onun sahip oldu÷u bu yaklaúım tarzı olmuútur.

Bu hususlara paralel olarak Râzî, tefsirinde yer verdi÷i konular itiba- rıyla da büyük ölçüde Mu’tezile’nin görüúlerinden hareket etmiútir. Zira Râzî’nin kelâmî meselelerin yo÷unluk kazandı÷ı tefsirinde ele alınan baúlıca konuları, Mu’tezile’nin beú esası ile yine bu kesimin Sünnî anlayıúla uyuú-

mayan görüú ve yaklaúımları oluúturmuútur. Bir di÷er deyiúle Râzî, tefsirini yazmadan önce Mu’tezile ile tartıútı÷ı belli baúlı konuları tespit etmiú ve tef- sirini yaptı÷ı hemen her ayeti önce bu meseleler itibarıyla gözden geçirmiú- tir. Örne÷in; Sünnî anlayıú ile Mu’tezile arasında en önemli ayırım noktasını oluúturan ‘insan fiillerinin yaratıcısı’ konusu, Râzî’nin çok geniú bir úekilde ele aldı÷ı ve yakından veya uzaktan ilgili hemen her ayette bıkıp usanmadan temas etti÷i bir konu olup, adeta tefsirin baú meselesini oluúturmaktadır. Do- layısıyla her ne kadar Râzî, ulaútı÷ı sonuçlar itibarıyla bu konularda farklı düúünce ve yaklaúımlara da sahip olsa, úu bir gerçek ki onun tefsirinin muh- tevası büyük ölçüde Mu’tezile ile do÷rudan alakalı konulardan oluúmaktadır. Muhtemelen bu husus, aynı zamanda onun tefsirinin bu denli hacimli olma- sının da en önemli sebebini teúkil etmektedir.

KAYNAKLAR

el-Ba÷dâdî, el-Fark beyne'l-Fırak, Kahire trz. (Terc. Ethem Ruhi Fı÷lalı, Mezhepler Ara-

sındaki Farklar, Ankara 1991)

Ebu Zehra, Târîhu'l-Mezâhibi'l-øslâmî, Kahire trz.

Fahreddîn Râzî, el-Erbaîn. Esâsü't-Takdîs.

el-Mahsûl fî Ilmi Usûli'l-Fıkh, Beyrut 1999. Mefâtîhu'l-Gayb, Beyrut 1997.

Fethullah Huleyf, Fahreddîn er-Râzî,øskenderiye 1976.

Ignaz Goldziher, Mezâhibü't-Tefsîri'l-øslâmî, Kahire 1955. (Terc. Mustafa øslamo÷lu, øslam Tefsir Ekolleri,østanbul 1997.

øbn Hacer, Lisânü'l-Mîzân, Beyrut trz. øbn Kesir, el-Bidâye ve'n-Nihâye, Beyrut trz. øzmirli øsmail Hakkı, Yeni ølmi Kelam, Ankara 1981.

Kemal Iúık, Mu'tezile'nin Do÷uúu ve Kelâmî Görüúleri, Ankara 1967. el-Kübeysî, ùübühât havle Tefsîri'r-Râzî (Ard ve Münâkaúa).

el-Mecdûb, Abdulaziz, Fahreddîn er-Râzî; min Hılâli Tefsîrihî, Libya-Tunus 1980. Muammer Erbaú, Fahreddîn er-Râzî ile øbn Teymiyye'nin Kur'an'a Yaklaúımları (Basıl-

mamıú Doktora Tezi), øzmir 2001.

Muhammed el-Uraybî, el-Muntalakâtü'l-Fikriyye, Beyrut 1992.

Muhammed Salih ez-Zerkân, Fahreddîn er-Râzî ve Ârâuhu'l-Kelâmiyye ve'l-Felsefiyye, Kahire 1963.

Muhsin Abdulhamid, er-Râzî Müfessiran, Ba÷dat 1974. Müslim, Sahîh, Beyrut trz.

en-Nesefî, øslam ønançları ve Mezhepler Arasındaki Görüú Farkları (Terc. Cemil Akpı-

nar), Konya 1977.

es-Subkî, Tabakâtü'ú-ùâfiıyyeti'l-Kübrâ, Mısır 1964.

Süleyman Uluda÷, Fahrettin Râzî, Ankara 1991. ùehristânî, el-Milel ve'n-Nihal, Kahire 1961.

TDVøslam Ansiklopedisi, (Yusuf ùevki Yavuz, Ehli Sünnet maddesi). (Yusufùevki Yavuz, Fahreddîn er-Râzî maddesi). Tirmizi, Sünen, Beyrut trz.

et-Tûfî, el-øksîr fî Ilmi't-Tefsîr, Yrz. 1977.

Benzer Belgeler