• Sonuç bulunamadı

PUTİN’İN YENİ SİLAHLA MESAJI

R

usya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in; Rusya’nın, BM Güvenlik Konseyi’nin Rusya dışındaki dört daimi üyesi olan ABD, İngiltere, Fransa ve Çin’de de bulunmayan ve önümüzdeki yıllarda da bulunamayacak olan bir nükleer silahı geliştirdiği şeklindeki iddialı açıklaması (1) aslında uzun zaman-dır bilinen ve hiç de gizli olmayan bir çalışmanın olası sonuçla-rının, bu kez Rusya Devlet Başkanı tarafından duyurulmasıydı.

Nitekim bu haber, Rus askeri yetkilileri tarafından uzun bir sü-redir dile getiriliyordu ve 2001 yılında ABD’nin Sovyetler Birliği ile 1970’lerin başında imzaladığı Antibalistik Füze Anlaşmasını tek taraflı olarak feshedip; füze kalkanı oluşturmayı planlaması-nın ardından gerçekleştirilen çalışmaların sonucuydu. Putin’in 17 Kasım 2004 tarihi itibarıyla yukarıdaki bilinen durumu id-dialı ve meydan okuyucu bir üslupla dünyaya duyurması ise,(2) iç ve dış politikada habere gösterilecek tepkilerin getireceği yeni ortamdan stratejik kazanç elde etmek üzere atılmış bir adımdı ve son tahlilde Rusya’nın yeni nükleer tehdidinin ne olduğundan daha büyük önem taşıyan da verilen mesajlardı.

İç Kamuoyuna Mesajlar

Bu çerçevede Putin, açıklamasıyla ilk olarak Rus

toplumun-“YENİ SOĞUK SAVAŞ”

attığı yönünde bir önkabulün oluşmasını sağlamayı amaçladı.

Çünkü Rus toplumunun önemli bir kesimi tarihsel olarak, ya-pılmayanı yapmak ve bu nedenle önemli olmaktan büyük gurur duymayı özlüyordu. Örneğin SSCB’nin uzay teknolojilerindeki geçmişteki başarılarının dolaylı sonucu Rus komünist kimliğinin toplumsal düzeyde yüceltilmesi olmuştu. Özel ya da devlet kana-lı olsun, hemen tüm televizyon kanallarında haberlerin Putin’in demeçleriyle başlayıp, Putin’in demeçleriyle bittiği bir Rusya’da;

tıpkı komünist dönemde olduğu gibi yeni başarı söylemlerinin toplumsal işlevleri katlanarak artacak; bu kez Rus ulusal kimli-ğinin toplumsal düzeyde daha da yüceltilmesi sağlanabilecekti.

Putin açıklamasındaki, Rusya’nın küresel süreçte de (en azından askeri açıdan) güçlü olduğu ve ileride de olacağı mesa-jı, Rusya’da etnik bazdaki sıkıntı yaratma potansiyeli olan böl-gelere de verilen ciddi bir mesajdı. Tataristan’da ayrı bir alfabe talebinin yükseldiği, Karaçay Çerkez Cumhuriyeti’nde darbe de-nemesinin yapıldığı; Çeçenya sorununun bitmediği bir ortamda Putin’in bu açıklaması bu hareketlerin ayrılıkçılığa kayması kar-şısında Rusya’nın da “bir (bölgesel) büyük güç olarak” durmakta kararlı olacağı izlenimini vermeye yönelikti. (3)

Zaten Putin de yine 17 Kasım tarihinde gerçekleşen gele-neksel Ordu Komutanları Toplantısı’nda; komutanlardan, hâlen bulunan ve 2005 yılı sonundan itibaren beklenilen tehditlere göre Rus kuvvetlerinin yapısının yeniden düzenlenmesi talebin-de bulundu. Daha etkili bir konuma gelecek Rus silahlı kuvvet-lerinin Rusya’yı (iç ve dış) potansiyel düşmanlardan koruyacak en önemli faktör olduğunu vurguladı. (4) Putin diğer taraftan, 1 Eylül’de yaşanan Beslan trajedisinden sonra, eskiden seçimle iş-başına gelen yerel yöneticileri doğrudan merkezden atama yet-kisini Duma’dan almayı başarmıştır. Böylelikle hem merkezden uzaklaştıkça etkileri artan bölgesel oligarkların kendi yanında olmayanlarını sistemden temizleme yönünde önemli bir adım

UTKU YAPICI

atmış, (5) hem etnik kökenli istemlerin ve/veya ayrılıkçı hareket-lerin güçlenebilme olasılığının bulunduğu bölgelerde merkezi yönetimin kontrolünü güçlendirmiş; hem de bu süreci askeri gü-cünün yeniden yapılandırılması süreci ile desteklemiştir.

Dış Kamuoyuna Mesaj

Dış politika açısından ise Putin’in esas mesajı kuşkusuz Amerika Birleşik Devletleri’nedir. Açıklamanın zamanlaması dış politika düzleminde bu mesajın temelde ABD’ye verildiğinin bir göstergesidir. (6) Nitekim ABD’nin dünyada artık tek güç ol-duğunu her fırsatta ifade eden ve tek taraflı güç kullanımından çekinmeyen Bush yönetiminin ikinci kez; ve bu kez daha fazla neo-con unsurlarla bezenmiş bir biçimde iktidara gelişinin he-men ardından gelen bir açıklamadır bu. Üstelik ABD kısa bir süre önce çok uzun menzilli füze sistemleri geliştirdiğini açıkla-mıştır ve Rusya’nın “Yakın Çevre Politikası”na göre vazgeçilmez önemde olan Orta Asya ve Kafkasya bölgesinde, ABD’nin etki alanının daha da artabileceğinin işaretleri görülmeye başlamış-tır. Örneğin Gürcistan’da ABD yanlısı bir iktidar işbaşındadır.

Osetya sorunu ABD’nin olası girişimleriyle Rusya aleyhine bü-yüyebilir.

ABD’ye verilen mesaj, yeni yönetimin Rusya’nın vazgeçil-mez olarak ilan ettiği bu coğrafyada Rusya’yı arka plana itecek ve Rusya’nın stratejik çıkarlarıyla çelişecek yönde adımlar atması-nın ciddi bir maliyetinin olacağıatması-nın gösterilmesidir. Ancak ABD yönetimi, Putin’in açıklamasının abartılı olduğunu düşünmekte;

Putin’in ima ettiği silahın ise ABD’nin bilgisi dahilinde olduğunu öne sürmektedir. Beyaz Saray sözcüsü Scott McClellan yaptığı açıklamada endişelenecek bir durumun söz konusu olmadığı mesajını vermeye çalışmış; Rusya’nın zaten “terörizmle savaş”

“YENİ SOĞUK SAVAŞ”

mıştır. (7) Çünkü ılımlı kişiliğiyle tanınan ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’in giderayak yaptığı açıklamada görüldüğü gibi ABD’nin yeni hedefi Irak’tan sonra İran olarak görülebilir. ABD açısından, Rusya bu süreçte bir ikinci düşman olamaz. Powell açıklamasında İran’ın nükleer silah taşıyacak füze geliştirdiğini öne sürerek (8) bir anlamda İran’ı hedef tahtasına yerleştirmişti.

Bu durum karşısında Rusya bu kez satranç tahtasındaki yerini aldı ve Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Igor Ivanov’un “Rusya-İran nükleer işbirliği (barışçıl amaçlarla) sürecektir” şeklindeki açıklamasıyla ABD karşısında ciddi bir hamle gerçekleştirdi. (9)

Rusya’nın bu hamlesi ile Putin’in yeni nükleer silah konu-sundaki açıklaması, dış politika düzleminde İran’a yönelik de bir mesaj işlevi gördü. Rusya, İran’la ilişkilerinden ve bu iliş-kilerin ortaya çıkardığı ekonomik çıkarlardan vazgeçmeyeceği yönündeki kararlılığını İran’da da daha inandırıcı kıldı. Ayrıca, Çin ve Hindistan gibi çok kutuplu uluslararası sistemin kurum-sallaşmasını temel dış politika amaçlarından biri olarak gören ülkelerle, ABD’nin tek kutuplu dünya düzenine tepki duyan tüm kesimlerde Rusya’nın bu açıklaması ilgi ile karşılandı. Ancak bu ilgi, nükleer caydırıcılıktan beslenen “dehşet dengesi”nin tekrar kurulup kurulamayacağı konusundaki yoğun kuşkuyla ve ku-rulabilme ihtimali olsa bile bu dengenin gerçekten yararlı olup olamayacağı tartışmalarıyla birlikte ortaya çıktı. Sonuç olarak Rusya, gerçekten “dehşet dengesi”ni yeniden kuracak bir askeri potansiyele sahip olsa da olmasa da bu açıklama ile önemli me-sajlar verdi ve bu spekülasyonlardan iç ve dış politika düzlemin-de önemli çıkarlar eldüzlemin-de etmeye başladı bile.

Rusya açısından tek sorun, bu yeni askeri yapılanma pro-jesine dayanan; iç boyutu baskın olmakla birlikte dış boyutu da bulunan stratejinin maliyetinin çok yüksek oluşudur. Büyük bir çoğunluğu fakirlik sınırında yaşayan Rus halkının Rusya büt-çesinin yaklaşık yüzde yirmisine tekabül edecek bu projeyi des-teklemesi konusunda Putin’in temel gücü, Çeçen sorununun bir

UTKU YAPICI

terör sorunu olarak görülüp bununla savaşılması gerektiği görü-şünün geniş Rus halk kesimlerinin önkabulü hâline getirilmesi olmuştu. Askeri yapılanmanın bir meyvesi olarak sunulan ve içeriği tam olarak ifade edilmeyip bilinçli bir biçimde muğlak tu-tulan bu silah da, artık Rus iç politikasında projeye olumsuz tep-kileri marjinale indirebilecek bir araç konumuna yükselmiştir.

(1) “Rusya’dan Yeni Silah”, Cumhuriyet, 18 Kasım 2004, s. 1.

(2) Yuliya Pitrovskaya, “Nakanune Vajnoy Mejdunarodnoy Vstreçi Preziden Putin Abyavil o Naliçii u Rassii Yunikalnava Arujiya”, Nezavisimaya Gazeta, 18 Kasım 2004, <http:www.ng.ru/po-litics/2004-11-18/1g weapon>, (18.11.2004).

(3) “Putin’in Bombası”, 18 Kasım 2004, <http://www.haberanaliz.

com/detay.php?detayid=1418>, (18.11.2004).

(4) “Putin: Army Should Stand up to Threats”, Russia Journal, 18 Kasım 2004, <http://www.russiajournal.com/news/cnews-article.shtml?nd=46039>, (18.11.2004)

(5) Sinan Oğan, “Yukos’un Vergi Borçları ve Oligarkları Sistemden Temizleme Operasyonu”, 4 Kasım 2004, <http://www.turksam.

org/index.phpgit=hafta05112004>, (20.11.2004).

(6) Mike Eckel, “New Nuclear System in Works, Putin Says”, Washington Times, <http://www.washingtontimes.com/

funstions/print.php?StoryID=20041117-094512-5574r>, (24.11.2004).

(7) Y.a.g.m.

(8) “Bush’un Yeni Hedefi İran”, Cumhuriyet, 19 Kasım 2004, s. 1.

(9) Nazım Cafersoy, “Rusya: İran’la Nükleer İşbirliği Sürecek”, 20 Kasım 2004, <http://www.turksam.org/index.

phpgit=hafta20112004>, (20.11.2004).