• Sonuç bulunamadı

Dış Politik Sonuçlar

NASIL BİR AVR ASYA STR ATEJİSİ?

4. Dış Politik Sonuçlar

Yukarıda aktardığımız biçimde bir üst bağlılık güdümünde, bu üst bağlılığın gerektirdiği ilke ve araçlarla yürütülen bölge po-litikası ne yazık ki, Türkiye adına olumlu sonuçlar doğuramadı.

Bölge ülkelerinin birçoğunda Türkiye imajı ciddi biçimde zarar gördü. Dinsel ve etnik unsurların dış politika yapım sürecinde kullanılması, bu unsurlarla uyuşmayan devlet yönetimlerinde tedirginlik yaratmakla kalmadı, bu unsurlarla uyuşabilecek böl-ge ülkelerinde bile merkezkaç etkilerini güçlendirdikleri böl- gerek-çesiyle tepkiyle karşılandı. “Ilımlı İslam” modelinin arkasında ABD gibi “daha büyük ağabeyin” varlığının bölge yönetimlerince anlaşılması ve ilk başta Rusya karşısında dengeleyici olma adına

“YENİ SOĞUK SAVAŞ”

bölge yönetimlerinde Türkiye konusunda bir “güven sorunu” ya-rattı.

Nasıl Bir Avrasya Stratejisi, Nasıl Bir Model?

Yeni bir Avrasya stratejisi yeni bir model arayışını gerektir-mektedir. Yani Türkiye bölgeye bir model olarak önerilebilir; öne-rilmelidir. Ancak bu model, bölgesel barışı, güveni ve kalkınmayı sağlayacak bir model olmalıdır. Türkiye eğer bir model olacaksa, Cumhuriyet değerlerinin dönüştürülmesi neticesinde dayatılan

“Ilımlı İslam” kimliğiyle değil, bütünleştirici, barış mekanizma-ları yaratıcı, sömürü karşısında özgürleştirici, çağdaşlaştırıcı, laik Kemalist kimliğiyle model olmalıdır. Kuşkusuz böyle bir modeli yaratma iradesi, Türkiye’nin Kemalizm yolunda içsel dönüşümleri gerçekleştirmesi ile eşzamanlı olarak gelişecektir.

Bu noktadan hareketle, “Ilımlı İslam modeli”nin iflasından dersler çıkartarak ürettiğimiz yeni modelin Avrasya stratejisini kısaca şu şekilde özetleyebiliriz:

a. Modelimiz, dış politikayı yöneten ve yukarıda ak-tarılan tüm üst bağlılıklardan sıyrılmış olmalıdır.

Bağımsız olmalıdır.

b. Modelimiz, daha öncekinin aksine bir “ağabeylik”

kompleksiyle dayatılmamalıdır. Özgürleştirici ol-malıdır.

c. Modelimiz devletler arası eşitlik ilkesi temelinde yük-selmelidir. Her tür sömürüyü, eşitsizliği dışlamalıdır.

Emperyalizm karşıtı bir içeriğe sahip olmalıdır.

d. Modelimiz; etnik, dinsel yahut mezhepsel bir temeli dışlamalıdır. Bu etkenlerin harekete geçirici potan-siyellerinden çıkar sağlama kolaycılığına düşmeme-lidir.

UTKU YAPICI

e. Modelimiz; “Ilımlı İslam”ın emperyalizm konusun-daki misyonu karşısında laikliği göstermelik bir ilke olarak değil, ulusal egemenlik adına temel ve vazge-çilmez ilke olarak sunmalıdır.

f. Modelimiz; bölgesel işbirliği mekanizmaları yaratıcı olmalıdır.

g. Modelimiz sadece Orta Asya ve Kafkasya coğrafya-sının Müslüman nüfusu yoğun devletlerine hitaben sunulmamalıdır. Coğrafi kapsam alanı tüm Avrasya coğrafyası olmalıdır. Böyle bir kapsam alanına ulaş-manın yolu a, b, c, d, e ve f maddelerini sahiplen-mekten geçmektedir.

Neden Kemalist Model?

Açıkça görülmektedir ki, bizim Avrasya coğrafyasına öner-diğimiz model Kemalist modeldir. Çünkü Kemalist model önce-likli olarak şu noktalarda Avrasya’nın sorunlarına cevaplar bul-maktadır:

a. Etnik, dinsel, yahut mezhepsel çatışmaların çö-zümü: Avrasya birçok etnik, dinsel ve mezhepsel grubun yan yana yer aldığı bir büyük coğrafyadır.

Bu coğrafyanın hemen hemen bütün devletleri et-nik yahut dinsel boyutlu parçalanma tehdit-leriyle karşı karşıyadır. Politika arenası, Ukrayna, Kazakistan, Gürcistan’da keskin bir biçimde;

Özbekistan, Rusya Federasyonu ve Baltık ülkele-rinde ise giderek artan bir belirginlikte etnik yahut dinsel hatlar boyunca üretilme yolundadır. Böyle bir duruma karşıtlık konusunda Kemalizm’in millet

“YENİ SOĞUK SAVAŞ”

Atatürk “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” diyerek etnik, dinsel ve mezhepsel kökenli bölünmeleri politika yapım sürecinin dışına itmiştir. Benzer bir millet tanımı, küresel çağda hemen her Avrasya ülkesinde istikrar ve bütünlük adına gereklidir. Etnik milliyetçilikler-le dinsel referansları birbiriymilliyetçilikler-le yarıştırmak, küresel süreçte ayakta kalma adına çözüm değildir. Mustafa Kemal’in millet tanımı, hem iç hem de dış politikada barışı sağlama ve emperyalist sızmaları engelleme adına işte bu yüzden önemlidir.

b. Tam bağımsızlığı sağlama ve çağdaşlaşma: Avrasya ülkelerinin birçoğu bağımsızlık ve egemenliklerinin genelde sözde kalmasının sıkıntılarını çekmektedir-ler. Bu nedenle de çağdaşlaşma hedefine bir türlü ulaşamamaktadırlar. Bir taraftan Batı ve Batı’nın Soros gibi aracılarının tetiklediği ayrılıkçılık ve Batı çıkarlarına karşı ılımlılık demokrasiyi araçlaştıra-rak bölgeye sızabilmektedir. Diğer taraftan Rusya Federasyonu, Rus diasporası ve boru hatları diplo-masisi yollarıyla bölge hakimiyetini güçlendirmek-tedir. Bu ikili yapı, gerek bölge devletleri yönetimle-rini, gerekse bölgedeki etnik, dinsel yahut mezhep-sel grupları üst bağlılıklarla şekillenen dış bağlantı arayıcılığına sürüklemektedir. Bu süreçte eşzamanlı gelişen Rusya ve ABD yayılmacılığından duyulan endişe, bölge devletlerinden birçoğunu “ağabeyler arasında” bir denge oyunu oynamaya yöneltmiştir.

Bazı bölge devletleri de “ağabeylerden biriyle” özel ilişkiler kurarak ayakta kalmaya çalışmıştır. Ancak izlenen bu yanlış stratejiler nedeniyle istikrarsızlık-lar daha da büyümüştür.

UTKU YAPICI

Örneğin Estonya devlet yönetiminin etnik milliyet-çi siyaseti konusunda Avrupa Birliği’nden destek bulması Estonya’nın bütünleşme sorununu büyüt-mektedir. Katolik kilisesinin Katolik Batı Ukrayna radikallerine desteği, Rusya’nın özellikle Ukrayna, Moldova, Estonya ve Kazakistan’da Rus diasporası üzerinden siyaseti kurumsallaştırması, Polonya’nın ve Polonya aracılığıyla ABD’nin Ukrayna sorununa müdahil olması, Soros’un etnik ayrımcılığı demok-rasi kisvesi altında körüklemesi, ABD’nin NATO destekli dönüşüm programları, Ermeni diasporası-nın etnik milliyetçilik siyasetinin Ermenistan’ı bir çözümsüzlük ülkesi hâline getirmesi hep bu dış bağ-lantıların etkisine örnektir. Kemalizm, ürettiği çıkar tasarımlı ulusalcılık yaklaşımı ve bu yaklaşımın uy-gulanması için bir gereklilik olan ulusal bir ekonomi ve kalkınma programıyla, Türkiye’yi Türkiye’den yönetmenin düşünsel ve altyapısal koşullarını sağ-lar. Aynı mantığın tüm bölge devletlerinin politika yapım süreçlerine yerleşmesi bölgesel sorunların çözümünde en önemli noktalardan biri olacaktır.

Dış etkinin sınırlanması barış için bir diğer gerekli-liktir.

c. Barışçı Dış Politika İlkelerini Kurumsallaştırma:

Özelikle üretilen etnik ve dinsel milliyetçilikler, devlet politikası hâline gelince çatışma dış poli-tika sahnesine de taşınabilmektedir. Ermeni-Azeri so-runu bu çerçevede değerlendirilebilir. Kuşkusuz barış böyle bir mantıkla kurulamaz. Barış, Mustafa Kemal Atatürk’ün devletler arası işbirliği mekanizmaları yara-tıcı, saldırgan ve irredentist olmayan, barışçı, eşitlikçi ve emperyalizm karşıtı dış politikasının Avrasya

coğ-“YENİ SOĞUK SAVAŞ”

d. Laikliği Güvence Altına Alma: “Ilımlı İslam” Avrasya coğrafyasında zorunlu olarak Batı çıkarlarını üretmek-tedir. Laiklik, iç barışın sigortasıyken küresel çağda sürpriz bir biçimde emperyalist sızmalara karşı çıkma konusunda da önemli hâle gelmektedir. “Ilımlı İslam”

kisvesiyle bölgeye sızan emperyalizmle mücadelede sa-vunulacak en önemli ilkelerden biri Kemalizm’in laiklik anlayışıdır. Laiklik aynı zamanda gerçek demokrasinin de sigortasıdır. Fundamentalizmin zorbalığı karşısında barışın sigortasıdır.

Açıkça görülmektedir ki “nasıl bir Avrasya stratejisi” ve “na-sıl bir Avrasya” soruları “na“na-sıl bir Türkiye” sorusuyla kesişmek-tedir. O hâlde hem Türkiye’nin Avrasya stratejisi hem de Türkiye ve Avrasya’nın geleceği için öncelikli olarak şu soru sorulmalı-dır: Ilımlı İslam ya da aynı öze sahip başka “yeni sıfatlarla” Batı çıkarlarına karşı ılımlılığın gelişmesine katkı sağlayacak bir Türkiye mi, tam bağımsız Mustafa Kemal Türkiyesi mi?

(1) Philip Robins, “Turkey’s Ostpolitik-Relations with the Central Asian States”, (der). David Menashri, Central Asia Meets The Middle East, Londra, Frank Cass, 1997, ss. 135, 136.

(2) Andrew Mango, “The Turkish Model”, Middle Eastern Studi-es, Ekim 1993, C. 29, S. 4, s. 726.

(3) Carlton J. H. Hayes, Milliyetçilik: Bir Din, İstanbul, İz Yayın-cılık, 1995, s. 106.

(Cumhuriyet Strateji, 18 Haziran 2007, 3/155, ss. 4, 5)