• Sonuç bulunamadı

PUTİN-MEDVEDEV DÖNEMİNDE RUS DIŞ VE GÜVENLİK POLİTİKALARI POLİTİKALARI

24 bu dönemde, SSCB döneminde olduğu gibi, Ortadoğu ülkelerini yönlendirecek ekonomik ve askeri güce artık sahip değildi.71

5. PUTİN-MEDVEDEV DÖNEMİNDE RUS DIŞ VE GÜVENLİK

25 sürdürmektedir. Bu, tutarlılık ve öngörülebilirlik ve karşılıklı pragmatizm üzerine dayanmaktadır” denilerek gerçekçi dış politikaya vurgu yapılmıştır.75

Bu hedef doğrultusunda Rusya, iç ve dış politikada birbirine bağlı stratejiler izlemiştir. İç politikada, ekonominin ve merkezi yönetimin güçlendirilmesine dayanan

“kuşatılmış kale” stratejisi uygulanmıştır. Bu bağlamda Putin, ekonomik, siyasi ve toplumsal alanlarda reformlar yapmış, siyaseten çok güçlenen büyük şirket sahibi zengin oligarkların güçlerini sınırlamış ve kendi iktidarını sağlamlaştırmıştır.76 Aynı zamanda Putin, siyasi alandaki Atlantikçi-Avrasyacı çekişmesine de bir sentez oluşturmaya çabalayarak çözüm getirmeye çalışmıştır. Dış politikada ise Rusya’nın yeniden büyük güç statüsünü kazanmasının ancak çok kutuplu sistemde mümkün olacağı üzerinde durulmuş ve bu doğrultuda, çok taraflı dış politika prensibi benimsenerek üç katmanlı bir strateji izlenmiştir.77 İlk olarak Rusya’nın hem iç güvenliği hem de büyük güç algısı açısından BDT coğrafyası, Rus dış politikasında birincil yer edinmiştir. Putin, bu coğrafyaya karşı nüfuzunu, sadece askeri/hard power yöntemlerle değil, BDT ülkelerinin Rusya’ya ekonomik bağımlılığını da kullanarak sağlamaya çalışmıştır. Diğer taraftan hem yakın çevresinde hem de küresel bağlamda çıkarlarını korumak için Batı hegemonyasını (ABD ve müttefiki AB) engellemeye yönelik Batıyı dengeleyici bir politika izlemiştir. Ancak bu strateji, direkt karşı durma yerine, Batı ile eşit ekonomik ve diplomatik ortaklık ilişkileri kurularak, Batı arasında, yani AB ile ABD arasındaki farklılıklar kullanılarak uygulanmıştır. Bu bağlamda Avrupa’nın Rusya’ya enerji bağımlılığı etkin bir araç olarak kullanılmıştır. Üçüncü katman olarak ise Rusya, Batı’nın tek taraflı politikalarını kısıtlamak ve çok kutuplu sistemi sağlamak için diğer bölgesel aktörlerle işbirliğinin geliştirilmesi ve dünyanın farklı bölgelerinde yeni angajmanların kurulmasına yönelik politikalar izlemiştir. Bu bağlamda Rusya, enerji, silah ve nükleer enerji politikasını etkin olarak kullanarak hem ekonomik kalkınmasını sağlamış hem de uluslararası politikadaki nüfuzunu artırmıştır.

75 “The Foreıgn Polıcy Concept Of The Russıan Federatıon”, Approved By The President Of The Russian Federation V. Putin June 28, 2000, par.10.

76 Tellal, a.g.m., s.196.

77 The Foreıgn Polıcy Concept of the Russıan Federatıon”, Approved by the President of the Russian Federation V. Putin June 28, 2000, par.20.

26 Diğer yandan, Putin’in birinci dönem başkanlığı ile ikinci dönem başkanlığı arasında belirli farklılıklar gözlemlenmiştir. Putin, birinci başkanlık döneminde ulusal güvenlikle ilgili sorunlar (Çeçenistan sorunu, ekonomik süreç) yaşamış ve bu da dış politikasına yansımıştır. Şöyle ki, Putin ülkenin zayıf konumunu dikkate alarak, ilk yıllarda, 11 Eylül 2001 Saldırılarının ardından uluslararası terörizmle mücadele konusunda Batı dünyası ile işbirliğine ağırlık vermiştir. Nitekim bu dönemde NATO’nun Afganistan müdahalesinin ardından yaşanan renkli devrimlerle BDT bölgesinde stratejik konumu zayıflamıştır. Ancak, ikinci dönemden itibaren Rusya’nın enerji fiyatların artması sonucu ekonomik alanda güçlenmesi ile Putin dış politikada daha kendine güvenen, sert politikalar izlemeye başlamıştır. Nitekim 2006 yılında Moskova’nın Paris Kulübüne borçlarını ödemesi ile Rusya’nın 1990’lardan beri devam eden finansal bağımlığı sona ermiş ve bu da siyasal bağımsızlığını güçlendirmiştir. Böylelikle Rusya, BDT ve ŞİÖ vasıtasıyla ABD ve müttefiklerinin, BDT ve Asya bölgelerinde yayılmasını önlemeye yönelik politikalar izlemiştir. Lakin Putin her iki dönemde de yukarıda belirtilmiş olan üç katmanlı strateji doğrultusunda hareket etmiş ve pragmatist-rasyonel dış politikadan sapmamıştır. Nitekim her iki dönemde de Putin, ABD ile doğrundan karşı karşıya gelmeme ilkesini terk etmemiştir. İki dönem başkanlığın ardından Putin, Anayasal kısıtlamalar nedeniyle 2008 başkanlık seçimlerine katılamamış ancak halefi olarak Dimitri Medvedev’i göstermiştir.

Mart 2008 tarihinde yapılan seçimlerde %70 oy oranı ile Medvedev Rusya Devlet Başkanı olarak seçilmiştir. Diğer yandan Putin, Rusya Başbakanı olarak Rus siyasetinde varlığını ve etkinliğini devam ettirmiştir.

İlk olarak Medvedev, dış politikada daha liberal politika izleyeceğinin sinyalini vermiştir. Ancak 15 Temmuz 2008’de açıklanan Dış Politika Konsepti’nde de görüldüğü gibi Rusya, büyük devlet iddialarından vazgeçmemiş, yine milliyetçi çizgide dış politika benimsenmiştir. Şöyle ki, yeni konseptte, “büyük güç statüsü” kavramına yer verilmese de

“uluslararası ilişkilerde çok taraflılık prensibi”, “modern dünyanın en etkili merkezlerinden biri” gibi kavramları ile Primakov’dan beri devam eden dış politika prensipleri ortaya konulmuştur.78 Nitekim Medvedev, Putin’in dış politikasını devam ettirdiği, 8 Ağustos 2008’de Gürcistan’a yapmış olduğu müdahale ile de görülmüştür. Medvedev, konuyla

78 “The Foreıgn Polıcy Concept of the Russıan Federation”, Approved by the President of the Russian

Federation N.Medvedev 12 July 2008,

http://www.russianmission.eu/userfiles/file/foreign_policy_concept_english.pdf, (e.t.24.02.2013), 1-2.Article.

27 ilişkin basına “Dünya çok-kutuplu olmalı. Tek kutuplu dünya kabul edilmezidir.

Hegemonya bizim izin vermeyeceğimiz şeydir. Biz ABD gibi ciddi ve nüfuslu bir ülkenin bile olsa tek bir ülkenin tüm kararları verdiği bir dünyayı kabul edemeyiz. Böyle bir dünya istikrarsızdır ve çatışmalar tehdidi altında olacaktır.” açıklamasını yapmıştır.79 Diğer yandan yeni belgede, uluslararası camiada daha demokratik bir Rusya imajı yaratılması hedeflenirken, siber alanda savaş ve uluslararası terörizm, kitle imha silahlarının yayılması, bölgesel çatışmalar, demografik sorunlar, küresel açlık ve ekolojik sorunlar gibi yeni tehditler belirlenmiştir.80 Bu bağlamda bahsi geçen tehditlerin bertaraf edilmesi için Medvedev, uluslararası örgütler ve Batılı devletlerle ile işbirliği yapmaya önem vermiştir.

Nitekim ABD’de Obama’nın başkanlığa gelmesi ile ABD-Rusya ilişkilerinin “reset”

sürecine girmiş, ikili Avrupa, Afganistan ve Ortadoğu bölgelerinde ortak politikalar izlemeye çalışmışlardır. Ancak ülke içinde milliyetçi söylemin giderek daha da güçlenmesi ve uluslararası politikada yaşanan gelişmeler (Arap Baharı, NATO füze savunma programı) nedeniyle, Medvedev’in liberal retoriği ülke içinde milliyetçi akımın ve askeri endüstrisinin tepkilerine neden olmuştur.81 Özellikle Libya’da yaşanan nüfus kaybı, sınır sorunlarında tavizler, Sovyet diplomasisinin emperyal tarzına özlem duyan milliyetçiler tarafından kabul görmemiştir. Bu kesim, başkanın dünyanın Batı dışındaki bölümlerinde de kendi ulusal çıkarlarını daha aktif bir şekilde korunması gerektiğini ileri sürmüştür.82 Böylelikle Toplumsal desteği azalan Medvedev, 2012 Başkanlık seçimlerinde aday olmamış, Putin’i desteklemiştir. Milliyetçi kesimden aldığı %63’lük oyla Putin, üçüncü kez RF başkanı olarak seçilmiştir.83

Üçüncü döneminde Putin, önceki başkanlık dönemlerine oranla, dış politikada daha sert tutum benimsemiştir. Şöyle ki, uluslararası politikada yaşanan gelişmelerin Rusya’nın çıkarlarını olumsuz etkilediğini savunan Putin, bu trendi önleyici dış politika izleme gerektiğini düşünmüştür. Diğer yandan, Putin’in söyleminin sertleşmesinde, ülke

79 Zikreden, Pavel K. Baev, “Defyıng that Sinking feeling: Russia Seeks to Uphold Its Role in the Multistructural International System in Flux”, Perspectıves on Russian Foreign Policy (ed. Stephen J.

Blank), Strategic Studies Institute Monograph, Carlisle Barracks, September 2012, p.2.

80 “The Foreign Policy Concept of the Russian Federation”, Approved by the President of the Russian Federation N.Medvedev 12 July 2008, 2.Article.

81 2. Dünya Savaşı sırasında yaşanan Katyn trajedisinde Sovyet rolünü kabul etmiş, Azerbaycan, Norveç ve Japonya ile yaşanan toprak sorunlarından taviz verici bir tutum benimsemiştir. Bakınız, Nikolay Kozhanov, “Russia’s Relations with Iran Dialogue without Commitments”, Policy Focus 120, The Washington Institute for Near East Policy, Washington, June 2012, p.29.

82 Kozhanov, a.g.m., p.29.

83 “Putin: Bir Yıldır Devlet Başkanlığı Görevinde”, Rusya’nın Sesi, 05.06.2013, http://turkish.ruvr.ru/2013_05_06/Putin-bir-yildir-devletbaskani/, (e.t. 07.05.2013), par.3.

28 içinde giderek artan toplumsal hoşnutsuzluğu dış politikaya kanalize etmek isteği de etkili olmuştur. Nitekim dış politikada milliyetçi söylemin artması, 12 Şubat 2013’de kabul edilen Dış Politika Konseptine de yansımıştır. Bu konsepte de Rusya, büyük güç ve çok kutupluluk söylemine devam etmiştir. Bu bağlamda BDT bölgesi, Rusya’nın dış politikasında öncülüğünü korumuştur. Yine Rusya, yeni konsepte de çok taraflılık politikaların devamına yönelik tutum benimsemiştir. Bu bağlamda Avrupa, ABD, Asya-Pasifik, Latin Amerika ve Ortadoğu bölgeleri ile ilişkilerin geliştirilmesine önem verilmiştir. Bu konsepte, Rusya, Ortadoğu bölgesini, Kuzey Afrika ile birlikte ele almış ve Arap-İsrail Sorunu dâhil bölgedeki sorunların çözümünü, uluslararası güvenliğini korunması açısından önem atfetmiştir.84

6. PUTİN-MEDVEDEV DÖNEMİNDE RUSYA’NIN ORTADOĞU