• Sonuç bulunamadı

2.2. İntikam Davranışı

2.2.2. Psikolojik Bir Kavram Olarak İntikam

İntikamda pek çok duygu intikama sebebiyet verebilir. Öfke, kızgınlık, düşmanlık gibi güçlü duygular bireyi intikama yöneltir (Tripp ve ark. 2007; Cameron ve Caza 2002). Adaletsizlik sonucu doğal olarak ortaya çıkan intikam aslında

huzursuzluk yaratsa da başlıca amacı başkasına zarar vermek değil, zedelenen adalet duygusundan dolayı ortaya çıkan huzursuzluğu gidermeye yönelik bir duygudur (Adugit 2008). Duygular, hem sosyal yaşamda hem de iş yaşamında büyük yer kaplamış olmakla beraber, bu duygular bireyin hayatının her kademesinde bazı davranışlara neden olur. Bu davranışlardan birisi de intikamdır. İntikam algılanan adaletsizlik duygusuna karşı ortaya çıkan bir davranıştır (Bozoğlan ve Çankaya 2012).

Fransız psikoanalist Jacques Lacan, saldırının parçalanma tehditlerine karşı psikolojik bir savunma olarak ortaya çıktığını düşünmektedir. Hayattaki ilk amacımız bu parçalanmış düzensizlikle birlik içinde hareket eden tutarlı bir kimlik yaratmaya çalışmaktır. Bu kimlik birleşik bir kimlik görüntüsü verebilir ancak aslında insanlığımızın temelindeki savunmasızlık ve güçsüzlüğü saklayan psikolojik bir yanılsamadan ibarettir. Bu nedenle birisi veya bir şey bizi bu temel parçalanmamızla tehdit ederse, en hızlı, kolay ve en yaygın savunma, zayıf olduğumuz gerçeğini saklayıp “saldırganlıkla” bir çeşit güce sahip olduğumuzu gösterme yanılsaması yaratmaktır. Bazı insanlar ise sadece kayıtsız kalmakla yetinirler. Kayıtsızlık da öfkenin örtülü bir biçimidir. Çünkü kayıtsızlık amacına pasif ilgisizlikle ulaşsa da, sonuçta diğer insana zarar vermeyi dilemektedir (Çınar ve Uztuğ 2015).

Russell (2008) “Aylaklığa Övgü” adlı eserinde şöyle açıklamaktadır: “Kendilerine yetke uygulanan kişiler ya boynu bükük ya da isyankâr olurlar; her iki durumun da kaybettirdiği şeyler vardır. Boynu bükük tip, gerek düşünce, gerek eylemde inisiyatifini kaybeder; üstelik isteklerin engellenmesi duygusunun yarattığı öfke, kendinden zayıfları ezme biçiminde bir boşalma kapısı bulmaya yöneltir insanı. Zorba kurumların kendi kendilerini sürdüren kurumlar oluşu bundandır: İnsan babasından çektiğini oğluna çektirir ve okul sırasında düşürüldüğü onur kırıcı durumları hatırlayarak, bunları aynen, kurduğu imparatorluğun yerli halkalarına uygular. Böylece aşırı derecede otoriter eğitim öğrencileri sözle de, eylemde de ne kendilerinden bir orijinallik doğan, ne de böyle bir orijinalliği hoş gören çekingen zalimler haline getirir.”

İntikamın adaleti sağlama isteği genellikle başkasının sebep olduğu ihanet öfke ve üzüntüyle ortaya çıkmaktadır (Keskin 2011). Olumsuz olaylar sonucu

33 hissedilen intikam duygusu genellikle bireyin tanıdığı kimseye karşı gelişen bir histir. Çünkü tanımadığı kişi, onun için bir yabancıdır (Arvas 2011). İntikam arzusu, benlik saygısı ve itibar kavramları ile ilgilidir, intikamda başkalarına zarar verme yerine eşitlenmek ve geri ödeme vardır. Zarar vermenin aksine, intikamda bir şey için geri ödeme vardır (Uniacke 2000). Aynı zamanda intikam üzüntü, beklenti ve öfke ile yakından ilgili olup, şu şekilde formülize edilir; İntikam= üzüntü + beklenti + öfke (Şener 2013).

Quervain ve ark. (2004) tarafından yapılan nörogörüntüleme çalışmasında, beklentinin intikam üzerindeki rolü incelenmiştir. Çalışmada deneklerle gerçek para kullanılarak ve rekabet yaratılarak bir oyun oynatılmış ve beyin özellikle grup üyelerinin birbirini cezalandırma ve intikam dönemlerinde görüntülenmiştir. Çalışmanın sonucunda “intikam tatlıdır” deyişinin yerini” intikam beklentisi daha tatlıdır” deyişi almıştır. İntikamcı tekrarların, nörofizyolojik temelinde cezalandırma düşünceleri beyinde zevk veren bölgeleri aktive etmektedir. Bu deneysel çalışmada ilginç bir sonuç daha elde edilmiştir. Bu da intikamın önemli bir bileşeni olan beklentinin yanı sıra hem ödül hem ceza zamanlarında beynin aynı bölgelerinin aktif olmasıdır (striatum and -medial prefrontal cortex- MPFC). Görüldüğü gibi, taban tabana zıt olan iki sosyal davranış tek psikolojik kavram üzerinde toplanmaktadır.

Gollwitzer ve ark. (2011) tarafından yapılan bir çalışmada, intikamın tatmin ediciliğinin sebebine dair teoriler ileri sürülmüştür. Buna göre teorilerden ilki olan karşılaştırmalı sıkıntı, saldırganı yani mağduriyete sebep olan bireyin acı içindeki durumunun, mağdura dengenin sağlandığını hissettireceğini bildirmiştir. Buna benzer bir olayda, mağduriyet yaşayan bireyler, kendisini bu duruma sokanların yani suçu işleyenin sıkıntıya düştüğünü anladığında önemli oranda memnuniyet hissetmektedirler. Bu noktadaki önemli bahis ise suç işleyenin acı içerisinde bulunmasına neden; mağduriyeti yaşayan şahıs veya başka birinin olması önem arz etmemektedir. Başka bir varsayım olarak anlama hipotezi ise suçu işleyen birinin ya da karşı tarafı mağdur eden bireyin acı içerisinde bulunmasının mağduriyeti olan bireyde tatmin olma duygusunun uyandırmada tek başına yetersiz olduğunu bildirir. Mağduriyete uğrayan kişinin tamamen tatmin olma hissine sahip olması için, suçu işleyen kişiyle temas edip, misillemeden haberdar olduğunu ve bu olaya bir yönüyle

aracılık ettiğini bildirmesi elzemdir. Bu noktadaki kayda değer kavram ise, suçu işleyen bireyin bu olayı kimin ve neden yaptığının farkında olmasıdır.

Daha önceki çalışmalarda intikam niyeti, çalışan hırsızlığı, görevi ihmal, sabotaj ve pek çok saldırgan davranış gibi olumsuz durumların intikam amacıyla yapıldığı anlatılmıştır (Sommers ve ark. 2002). Elde edilen bu veriler, intikam davranışlarının örgütler için son derece olumsuz sonuçlara yol açabildiğini ve önlenmesinin büyük önem taşıdığını göstermektedir (Akın ve ark. 2012). Seabright ve Schminke (2002)’nin aktardığına göre intikamın psikolojik yararlarının, yeniden kazanılmış itibar veya geri yüklenmiş statü, artmış öz-yeterlik ve kazanılmış adalet duygusunu içermektedir.

Socarides’a göre intikamcı bireyin amacı bilinçsiz bir şekilde yaşamının ilk yıllarında meydana gelmiş, çok derin bir yaralanmaya sebep olmuş ve egosuna zarar vermiş bir hasarı gizlemektir. Bu anlamda intikam alma eylemi, çocukluğun en derin travmasını gizlemek olan bir savunma mekanizmasıdır (Sievers ve Mersky 2006). Oedipus’a yapılan psikanalitik vurgu, intikam kavramını bebeklik döneminde yaşanan zararlarla sınırlandırmaktadır. İntikamın, temel olarak nevrotik veya psikotik bir “kişisel patolojiyi” yansıtan bireysel ilkellik ve olgunlaşmamışlığın ifadesi olduğu izlenimini bırakmaktadır. Bu sınırlı bakış açısı, psikanalizin genel olarak sosyal dünyanın gerçekliğini ve birey üzerindeki etkisini inkar etme eğilimini yansıtmaktadır (Lawrence 1999).

Kohut, intikamın narsisistik öfkenin bir ifadesi olarak anlaşılabileceğini söylemektedir ve intikamı bir hatayı düzeltmek, ne olursa olsun incinmekten kurtulmak için gerekli görmektedir. Kronik intikam, çaresizlik durumunda geliştirilen savunma mekanizmasıdır. Böylece intikam, bir kişinin hayatının anlamının ve amacının yerine geçebilmektedir. Haklı olan birey, intikam alma eyleminden, özellikle de elde edilen zaferlerden, zevk ve memnuniyet elde etme eğilimindedir. Bu durum coşku, heyecan ve tutku sağlar. Örgütsel psikoz örgütsel dinamiklerin örgütsel çevreye bilinçsiz psikotik reaksiyonlarla neden olduğu veya hatta başlattığı anlamına gelir. İntikam alma eğiliminde olanlar “Zihinsel işleyişinin yönlerini, çeşitli derecelerde onları gerçeklikle temas halinde tutacak düşünme sürecini yok etmek için kullanırlar” (Sievers ve Mersky 2006).

35