• Sonuç bulunamadı

Profesyonelleşme sürecini, büyük ölçüde, diğer toplumsal çıkar grupları ile meslekler arasındaki ilişkiler belirler. Siegrist bu süreci “seçkinler arası bir düzenleme mücadelesi” olarak tanımlamaktadır. Profesyonelleşme sürecinde hemen tüm toplumsal faktörler etkili olmakla birlikte en etkilileri meslek birlikleri, üniversite, profesyonel mesleğin alıcıları ve devlettir (Siergist, 1990:170).

1.6.1. Meslek Birlikleri

Meslek birlikleri örgütlü çıkar kümesi olarak toplumsal çıkar ilişkilerinde güç elde etmeye yönelik politikalar üreterek, mesleklerinin profesyonelleşme sürecini hızlandırmaya-tamamlamaya çalışırlar. Mesleklerin toplumsal, ekonomik ve siyasal gücünü arttırmak amacıyla yaptıkları bu etkinlikler, meslek birlikleri ile hükümet, piyasa ve diğer kurumlar arasında bir mücadeleye, hatta kimi zaman çatışmaya neden olmaktadır (Parkin, 1994:50).

Meslek birliklerinin düzenleme yetkisi içinde mesleğin doğrudan kendi işleyişi ile ilgili iç düzenlemeler dışında kalan konular da bulunmaktadır. Meslek birliğinin devletçe o meslek alanında düzenleme yapmak üzere yetkilendirilmesi ve bu yetkilendirmenin yasal güvence altına alınmış olması onun yasal olarak tanınması anlamına gelmektedir. Yasal olarak tanınan ve yetkilendirilen meslek birlikleri, adayların hangi aşamalardan geçerek mesleğe girebileceklerini düzenleme yetkisini elinde bulundurur.

Mesleğe girişi düzenlemek yanında meslek birlikleri, mesleki uygulamaları denetlemek, meslektaş bilincini oluşturmaya yönelik çalışmalar yapmak, mesleki bilgi üretmek, bu üretimin kurumsallaşmasını sağlamak ve meslektaşlarının sahip olduğu deneyimlerinin paylaşımını ve yetişmekte olan meslek üyelerine aktarımını sağlamak gibi önemli işlevleri de yerine getirir. Birliklerin aynı zamanda meslek ile ilgili lobicilik faaliyetlerinde bulunma, sunulan hizmete ilişkin kamuoyu oluşturma, meslek üyelerini toplumsal ve hukuksal alanda temsil etme gibi işlevleri de vardır.

Birliğin amaçlarına göre bölge ya da ülke düzeyinde lonca, sendika, dernek, ya da kulüp benzeri gönüllü ya da zorunlu meslek örgütleri bulunmaktadır.

Meslek birliklerinin kuruluş tarihinin eskiliği ile sahip olduğu güç arasında pozitif bir ilişki olduğu söylenebilir. Profesyonelleşme sürecinin en önemli aşamalarından biri olan meslek birliklerinin kurulması gerekliliği göz önüne alındığında bu anlamlı bir ilişkidir. Hickson ve Thomas mesleklerin profesyonelleşme derecelerini incelemiş, birliklerinin kuruluş tarihi en eski olan mesleklerin profesyonelleşme derecesinin en yüksek olduğu sonucuna varmışlardır (Thomas ve Hickson, 1969:37). Bu araştırmada profesyonelleşme yönünden hekimlik mesleğinin ilk sırada yer aldığını, onu hukuk mesleğinin izlediğini belirlemişlerdir.

Hickson ve Thomas yerleşik mesleklerin yenilere göre pazar kapmak, toplumda statü ve güç elde etmek, toplumsal kurumlarda yer edinmiş olmak ve bunun verdiği iktidara sahip olmak gibi avantajları olduğunu bildirmekle birlikte esas olanın “nitelikli” meslek birliklerinin eskiliği olduğunu belirtmişlerdir.

Ülkemizde genel olarak mesleklerin güçlü olamama nedenlerinden biri neredeyse bütün meslek alanlarının profesyonelleşme sürecinin geç başlamış olmasıdır. Bunun nedeni de meslek birliklerinin çok yeni tarihlerde kurulmasıdır.

1.6.2. Üniversite

Üniversiteler, mesleki bilginin üretilmesi ve geliştirilmesi ve bilim tekeline sahip teknolojik gelişmenin temeli olması sebebiyle profesyonel meslekler açısından önemli bir aktördür.

İşe yönelik meslek eğitiminin uygulayıcısı olan üniversite, sadece basit bir uzmanlık bilgisi değil meslek alanı ile ilgili tüm konuları kapsayıcı nitelikte eğitim verir. Bunun yanında mesleki eğitime göre daha etkili olarak yerine getirdiği işlev, doğrudan mesleğin kuramsal bilgisini oluşturması ve mesleki uygulamalara yön vermesidir. Üniversite tarafından sağlanan bilgi durağan bir yapıda olmayıp meslek bilgisinin oluşmasına, varlığını sürdürmesine ve yenilenmesine yönelik olarak değişimlerin nasıl izleneceğini gösteren niteliktedir.

Bu özelliği ile üniversite;

1. Meslek üyesinin meslek yaşamında karşılaşabileceği her türlü durumun bilgisini sağlama,

2. Meslek üyesi mesleğe başladığında uygulayacağı bilgilerin etik kurallarını öğreten ve mesleki toplumsallaşmanın başladığı kurumdur.

Üniversitelerin eğitim, lisans verme konularında devlet tarafından yetkilendirilmeleri bu kurumların meslek ideolojisine olan katkılarını da arttırmıştır.

Profesyonelleşme yolunda giderek daha çok kuramsal (akademik) nitelik kazanan meslek bilgisi, uygulama bilgisi ile zaman zaman çatışma içine girmektedir. Bazı yazarlar akademisyenler ile uygulayıcılar arasında bilginin niteliği sebebiyle ortaya çıkan “yapısal bir gerilim” in varlığını belirtmektedir.

Üniversiteler ile profesyoneller arasında meslek bilgisinin niteliğine yönelik bir anlayış farklılığı söz konusudur. Akademisyenler daha dinamik bir meslek bilgisi ve anlayışına sahip iken, uygulayıcılar daha durağan bilgi isteğindedirler. Ancak bunun yanında meslek bilgisine yönelik olarak uygulayıcıların daha dinamik olduğu koşullar da mevcuttur (Burrage, 1990:217).

Mesleklerin üniversite ilişkisini belirleyen etmenlerden biri de devlet örgütlenmesinin niteliğidir. Örneğin hukuk mesleği için Almanya’da meslek dalı doğrudan hükümetlerin düzenleme alanı içindeyken, İngiltere’de hukuk fakülteleri daha çok özel çalışma alanlarına yönelik mezun veren kurumlar olmuştur. Bu anlayış farklılığı mesleklerin Kıta Avrupası’nda “devlet” öncülüğünde gelişmesine yol açarken, İngiltere’de “sivil toplum hakları” temelinde gelişmesi ile sonuçlanmıştır.

Üniversiteler aynı zamanda bireyin toplumsallaşmasını ve kimlik kazanmasını sağlar. Özellikle yüksek eğitimle kazanılan kimliğin üzerinde yapılandırılan mesleki kimliğin çok daha güçlü olduğu söylenebilir. Bazı eğitim kurumları doğrudan meslek edindirme işlevini görmektedir. Örneğin bireyin henüz tıp fakültesinde öğrenim görmekte iken hekimlik kimliğini büyük ölçüde kazanması gibi.

Üniversite toplumda oluşmuş rekabetçi ve farklılaşmış mesleki yapılanmasının yetke ve meşruluk temellerini belirleyen en etkili kurumlardan biridir. Üniversiteler ürettikleri bilgi ile kimi zaman toplumsal, kimi zaman da akademik gereksinme nedeniyle açılan yeni bölümlerin, aynı zamanda mesleklerin kendi içindeki ve meslekler arasındaki rekabet alanlarının yeniden oluşmasını sağlar.

Devletlerin üniversiteler aracılığıyla uyguladığı eğitim politikası, toplumsal eşitsizliğin oluşmasında, sürmesinde, sınıflandırılmasında ya da kalkmasında önemli bir etkiye sahiptir.

1.6.3. Profesyonel Hizmet Alıcıları

Mesleklerin varlığı ve gücü, o mesleğin hizmetleşmesine yönelik talep ile doğrudan ilişkilidir. Profesyonel hizmet serbest çalışmayla ve örgütlü kurumlar aracılığıyla ilişkilidir. Hizmet alıcıları ise kişisel hizmet talep eden örgütsüz alıcılar (mesleklerin özerkliklerine engel olmayacak en ideal hizmet alıcısı) ve örgütlü aracı kurumlar olarak

hizmet uzmanı gibi mesleklerin alıcısı daha çok devlet iken, mühendislik gibi diğer bazı mesleklerin başlıca alıcısı özel kesimdeki işverenlerdir. Özellikle refah devleti hizmetlerinin artması ile devlet öğretmenlik, sosyal hizmet uzmanlığı gibi bazı mesleklerin yoğun biçimde alıcısı haline gelmiştir.

Örgütlü aracı kurumlar olarak tanımlanan devlet ve özel kesimdeki işverenler, profesyonel kişiye sağladığı gelir, statü ve diğer birtakım güdüleyici kazanımlar sunmakla birlikte karşılığında profesyonellerin özerkliğini kısıtlayıcı birtakım yaptırımlarda da bulunabilmektedir.

Tek tek alıcılar daha çok hizmetin kalitesine yönelik etki yaparken, aracı alıcılar olarak devlet ve özel kesim işverenleri hizmetin birçok ögesini etkilemektedir. Devlet tarafından çalıştırılan profesyoneller daha çok siyasallaşma zorunda kalmakta ve bürokratik karar düzeneğinde sorunlarla karşılaşabilmektedir. Aracı kurumlar olarak işverenler ise, pazar koşullarında kar ve verimlilik gibi değerlerin öne çıktığı bir hizmet anlayışını benimseyerek profesyonellerden bu yönde hizmet sunumu beklemektedir. Toplumsal kabul görme açısından sunulan hizmetin alıcıya direkt veya indirekt olarak ulaşması da önemlidir. Mühendislerin sunduğu hizmet alıcıya ürün aracılığı ile ulaştığından toplumun büyük çoğunluğu mühendisler ile hizmet arasında doğrudan bir bağ kurmaz. Hekimlik, sosyal hizmet uzmanlığı, avukatlık gibi meslekler doğrudan kişilere hizmet sunar. Bu da mesleğin toplumsal kabul görme düzeyini yükselterek, bu mesleklerin toplumsal güç elde etmelerini kolaylaştırır (Karasu, 2001:88).

Profesyonel meslek ile hizmetin alıcıları arasındaki ilişkinin niteliği profesyonel otoritenin kurulması ve devamlılığını belirlemektedir. Profesyoneller hizmetten yararlananların değişen istemlerini karşılamak, bu istemleri yeniden yorumlamak ve oluşan yeni durumda otoritesini yeniden kurmak zorundadır. Profesyonel otorite hizmetten yararlananların ikna edilmesi yoluyla kurulur. Bilimsel otorite ise herkesin üzerinde fikir birliği yapacağı bilimsel gerçekler üzerine kuruludur. Profesyonel otoritenin sürekliliği yeni kullanıcıların da onu benimsemesi ile mümkündür. Bu nedenle profesyonel, toplumda yeni koşulları izleyen, yeni düşüncelere açık bir kişi olmalıdır.

1.6.4. Devlet

Devlet ile meslekler arasındaki ilişki karşılıklı bağımlılık temelindedir. Mosher, bu ilişkiyi şöyle özetlemektedir: Devletler birçok mesleğin yaratıcısıdır; mesleklerin meşruluğunu sağlamaya yönelik olarak, yasal düzenlemeler yaparak onları yetkilendirmiştir. Aynı zamanda mesleklerin özerkliğinin, bütünlüğünün, tekel konumunun ve sahip olduklar koruma yollarının koruyucusudur. Mesleklerin araştırma yapması konusunda destekleyicidir, mesleki eğitimi destekler, mesleklerden en çok yararlanan kullanıcı olup onların en önemli işverenidir. Mosher, mesleklerin devlete katkısını da şöyle özetlemektedir: “Meslekler kamu yönetimine bilgi ve beceri açısından büyük katkılarda bulunur. Kamu kurumlarının yöneticileri büyük oranda mesleklerden gelir, meslekler çalıştıkları alanlarda kamusal politikaların belirlenmesinde etkilidir; toplumda bir tür denetim işlevi görür” (Mosher, 1986:75).

Meslekler ”otoriter, mutlak, faşist ya da sosyalist” devlet örgütlenmelerinde doğrudan devletin kurumsallaşması içinde var olmuşlardır. Buna karşılık “özgürlükçü” devlet örgütlenmesinde meslekler devletin sadece yasal düzenleme yaptığı piyasa yapısı içinde varlıklarını sürdürmektedir (Burrage, 1990:203).

Faucault’a göre modern devlet toplumda yaşanan düzensizliklere karşı denetimde temel araç olarak kullandığı uzman müdahalesi paradigmasını kurmuş ve yerleştirmiştir. Faucault bu gelişmeyi “bir takım insanların başkalarının yaşamının her alanına yönelik müdahalesi” olarak değerlendirmekte; uzmanlık bilgisinin devletin sağladığı kurumsal ve yasal olanakları ile sonuçta insan yaşamına nüfuz ettiğini belirtmektedir. Ona göre, devlet, toplumsal geçerlikleri yönetilebilir hale getirmede uzmanlığın gücünü kullanmak zorunda kalmıştır. Faucault, belgelendirme, değerlendirme, standartlaştırma, denetleme, hesaplama gibi eylemler temelinde oluşan teknik bir sistem olarak modern devletin bu gereksinmesi ile mesleklerin doğuşu ve kurumsallaşması arasında bir bağıntı kurmaktadır. Mesleki birliklerin kurulması ise sadece mesleklerin izlediği bir strateji değil, devletin bizzat uyguladığı politikaların bir uzantısıdır. Bu politika neticesinde modern meslekler modern devletin toplumsal yaşamı denetlemesinde birer araçtır (Faucault, 1991:87-104’den akt. Karasu, 2001:91).

gereksinmenin karşılanmasına yönelik devlet örgütlenmesinin oluştuğu dönemdir. Bu dönemde meslekler bir taraftan kendilerine yönelik istemi karşılamak zorunda kalırken, diğer taraftan da kendi özerkliklerini kazanmak yönünde çalışma yapmışlardır.

İkinci dönem, refah devleti uygulamalarının arttığı II. Dünya savaşı sonrası dönemdir. Bu dönem, devletin bir takım yükümlülükleri yerine getirmeye yönelik olarak birçok dalda uzmanlara gereksinim duyduğu ve yeni korporatif uygulamaların egemen olduğu dönemdir. Bu dönemde meslekler, devlet desteğinin yanında büyük ölçüde oluşumunu tamamladıkları kendi birlikleri sayesinde güçlenmişlerdir. Bu güçlenme yanında devlet, ücret düzeninin sabitleştirilmesi, üye kabullerinin sınırlanması gibi aldığı yerel önlemler ile meslekler açısından etkili, düzenleyici aktör konumunu korumuştur.

Devlet, özellikle refah hizmeti kapsamındaki sosyal hizmet, eğitim gibi profesyonel hizmetlerin geniş bir alana sunulmasında kendi bünyesindeki kurumlar ile bir aracılık işlevi üstlenmiştir. Devletin bu müdahalesi aynı zamanda hizmet sunulmasını güvence altına alan ve hizmetin karşılığında talep edilecek ücretleri standartlaştıran önlemler ile de yerine getirilmektedir. Aracılık işlevi devletin denetim yetkisini elde etmesini de sağlamıştır. Profesyonel meslek açısından da devlet yetkilendirme sistemi ile mesleklere kendi alanlarında tekel olma hakkını vermektedir. Mesleklerin güçlü ve özerk olmasını sağlayan bu düzenlemeler çok önemli bir yetki devridir.

Devlet ile mesleklerin ilişkisi; İngiliz, Amerikan ve Kıta Avrupası modelleri biçiminde, üç başlık altında incelenebilir. Bu aynı zamanda profesyonelleşme sürecinde devletin rolünün de incelenmesini sağlayacaktır.

Amerikan ve İngiliz modelleri kısmi farklılıklar olsa da aşağıdan yukarıya doğru profesyonelleşmeye örnek teşkil eder. Bu modelde, meslekler kendileri ile ilgili konularda özyönetime sahiptir. Devlet kuralların yapıcısı, oluşturucusu olmaktan çok mesleğin uygulamasına yönelik önlemler alan “hakem” işleri görür. Özerk meslek birlikleri ile hem kamusal hem de özel mesleki eğitim kurumları vardır.

İngiliz modelinde, devletin politik yapılanmadaki etkisinin görece düşük ve müdahale alanlarının kurallarla belirlenmiş olduğu bir profesyonelleşme süreci vardır.

Amerikan modelinde ise İngiliz modelinde olduğu gibi devlet profesyonelleşme sürecinde geri planda kalmıştır. Wilensky’in belirttiğine göre Amerikan modelinde devlet müdahalesi, meslek alanında tekel olmaya yönelik yasal düzenleme yapılması ve etik kuralların yasallaştırılması şeklindedir.

Profesyonelleşme sürecinde devletin rolü konusunda diğer modeller Fransa ve Almanya örneğinde Kıta Avrupası modelidir. Bu modelde yukardan aşağıya profesyonelleşme süreci vardır. 1. Bu süreç profesyonellerin yetiştirilmesi için gerekli eğitim kurumlarının ve mesleklerin ulusal birliklerini bizzat kurmak. 2. Mesleki eğitimin içeriğini belirlemek ve denetlemek 3. Meslek sahibi kişileri istihdam etmek, büyük ölçüde devletin yönetim ve denetimi elinde bulundurduğu meslek sistemidir (Wilensky, 1964:138).

BÖLÜM 2. DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SOSYAL HİZMET