• Sonuç bulunamadı

33

Mesleklerin başlangıcı kültürlerin ve organize toplulukların ortaya çıkması ve aynı zamanda ortaya çıkan iş rollerinin farklılaşmasına bağlı olmuştur. Meslek seçimi, endüstrileşmiş toplumların sorunudur. Endüstri devriminden önceki toplumlarda aile bir ekonomik birim olduğundan, çocuklar yetişirken ana babalarının çalışmalarını gözler, güçleri oranında eğitim sürecine katılır ve yetişkin oldukları zaman, geniş aile birimi içinde daha karmaşık görevler üstlenerek ailenin yürüttüğü ekonomik faaliyetleri devam ettirirlerdi. Ayrıca, seçilecek meslek çeşidi de çok az; meslek seçimi için seçenekler çok sınırlı idi. Oysa günümüzde meslek çeşidi, bir kimsenin değil yaşantıları yolu ile tanımasına, isimlerini bile öğrenmesine olanak bulamayacağı kadar artmıştır.

Günümüzde, endüstrileşmiş toplumlarda, artık gençlerin görerek, yaşayarak meslekleri tanıma olanağı çok sınırlıdır. Bir gencin baba mesleğini sürdürmesi geçmişe göre çok ender rastlanan bir durumdur. Az sayıda aile kendi işinin sahibi olabilmekte, genellikle çok sayıda kişinin çalıştığı bir fabrika ya da bir kurumun elemanı olarak görev yapmakta ve üretim sürecinin bütününü göremeden kendi işlerini yürütmektedirler.

Böyle bir toplumda ana babanın çocuğuna çok sayıda mesleği tanıtma olanağı çok sınırlıdır.

Çağımızda meslek seçiminin bir sorun haline gelmesinin bir diğer nedeni, özgürlüklerin genişlemesi, bireyin kendi yaşam biçimini seçmesi ve kararının sorumluluğunu taşıması gerektiği görüşünün benimsenmesidir. Çağımızda insan kendi yaşamı hakkında karar verme özgürlüğüne sahiptir. Bireyin seçme özgürlüğünü doğru tercihler yapabilme doğrultusunda kullanabilmesi için, neyi niçin istediğini, ne gibi bedensel, zihinsel ve ekonomik olanaklara sahip olduğunu bilmesi yani kendini iyi tanıması gerekir. Yetenek ve ilgilerin tanımlanması ve ölçülmesi, istek ve ihtiyaçların gerisindeki dinamikler konusunda psikoloji biliminin verileri giderek zenginleşmekte, insan hakkındaki bilgimiz giderek artmaktadır. Aynı şekilde meslek ve eğitim seçeneklerinin her birini, gerektirdiği nitelikler ve sağladığı olanaklar açısından inceleyen kurumlar ortaya çıkmaktadır. Bu iki kaynaktan elde edilen bilgilere dayanarak, bireylere meslek seçiminde yardımcı olan rehberlik hizmetleri de eğitimin üçüncü fonksiyonu olarak gelişmektedir (Kuzgun 2000: 6-7).

34

Kuşkusuz mesleki rehberlik çalışmalarının başlamasında 20.yüzyılın başında zeka ve yetenek testlerinin gelişmesi önemli rol oynamıştır. Zamanla her bireyin üstün olduğu, yeteneğini kullanabileceği bir iş ve meslek alanında daha başarılı ve verimli olabileceği görüşü benimsenmeye başlamıştır (Yeşilyaprak 2003: 22). Uzmanlaşmanın artması ve teknolojinin ilerlemesiyle, meslek sayılarında büyük bir artış olmuştur.

Sanayileşmenin başladığı 1850’li yıllarda Đngiltere’de 431 çeşit meslek belirlenmiş, 1929 yılına gelindiğinde bu sayının 20.000’e çıktığı görülmüştür (Özgüven 2003: 59).

“Meslek, bireylerin belli bir eğitimle edindikleri ve yaşamlarını devam ettirmek için sürdürdükleri düzenli ve kurallı etkinlikler bütünüdür.”(Kuzgun 1989,s.3)

Sosyolojik olarak bir işin meslek olarak tanımlanması için bazı kriterler söz konusudur (Encyclopedia of Sociology, 1992). Birincisi izoterik bilgidir. Tek tip ve özelleştirilmiş büyük miktardaki bilginin hakim olması gerekir. Đş üzerindeki otonomi (özerklik) ikinci kriterdir. Eşi olmayan ve özelleşmiş bilgiye sahip olunması tipik olarak, bilgiye sahip olan kişinin bağımsız olmasını sağlar. Üçüncü kriter, hizmeti alan kişi üzerindeki otoritedir. Bir çok meslekte bu, hizmeti alan kişi tarafından gönüllü olarak verilir. Hizmeti alan kişiler, bilgilerinden emin oldukları meslek sahibi kişilere karar verme sorumluluklarını istekli olarak bırakırlar. Dördüncü kriter ise, bir çok meslek sahibinin motivasyonlarının temel noktasını yaptıkları fedakarlığın oluşturmasıdır (Özyürek v.dğr. 2007: 1-19).

Statü bireyin, toplumsal yapı içerisinde bulunduğu konumdur (Tezcan 1997:

263). Tezcan’ a göre eğitim, bireyin toplumda statü kazanma yollarından birisidir.

Bireyin toplum tarafından statüsünün değerlendirilmesi, onun sahip olduğu eğitimin süresi ve niteliğiyle yakından ilgilidir. Ayrıca bireyin ait olduğu toplumsal sınıfların belirleyicisi de, bireyin sahip olduğu eğitimi ve buna bağlı olarak mesleği, geliri ve yaşam biçimi vb. ölçütlerdir (1997: 63).

Bir mesleğin statüsü ise, diğer mesleklerle karşılaştırıldığında ortaya çıkar. Bir mesleğin gerçek statüsü ile toplum tarafından algılanan statüsü benzer özellikler göstermektedir. Bir mesleğin iyi tanımlanması, o mesleğin güçlenmesine ve toplum tarafından da tanınmasına sebep olmaktadır. PDR mesleği de meslekleşme sürecini tamamlarsa toplumda belli bir statüye gelebilecektir.

35

Türkiye’de PDR mesleği, eski bir geçmişe sahip olmasına rağmen, hala Amerikalı ve Avrupalı psikolojik danışmanların, mesleğin başlangıç yıllarında karşılaştıkları sorunlarla boğuşmaktadır. Bu araştırmanın incelediği konulardan biri, Amerika’da PDR’ nin karşılaştığı sorunlar karşısında uygulanan çözüm yöntemlerinin Türkiye’ye uygulanması meselesi değil, Amerika’nın meslekleşme sorununu nasıl çözdüğünün incelenmesi ve Türkiye’ye uygun çözümlerin araştırılmasıdır (Özyürek v.dğr. 2007: 1).

ABD’de PDR’nin örgütlenme çalışmaları 1910’larda başlamıştır. 1910’da ilk mesleki rehberlik kongresi Boston’da yapılmış ve ulusal bir mesleki örgüt kurma fikri burada ortaya çıkmıştır. 1913’de Ulusal Mesleki Rehberlik Derneği (NVGA) kurulmuştur. 1952 yılında da ülkedeki tüm rehberlik dernekleri birleşerek Amerikan Kişilik Hizmetleri ve Rehberlik Derneği (APGA) kurulmuştur. 1992’de de Amerikan Psikolojik Danışma Derneği (American Counseling Association - ACA) adıyla son halini almıştır (Gazioğlu ve Đlgar: 31-32). 1952’ de kurulan ACA(American Counseling Association) kuruluşundan bu yana 19 alt kuruluşu ile birlikte psikolojik danışman yetiştirme standartlarını belirlemek ve mesleğin geleceği için çalışmalarını sürdürmektedir (Özyürek v.dğr. 2007: 1-19). ACA bir üyelik organizasyonudur ve mesleki gelişim, yayınlar ve kamu kurumları ile ilişkileri yürütür. ( Özyürek v.dğr.

2007: 67-77)

Bir meslek alanı olarak PDR, dünyada her ülkede aynı gelişmeyi göstermemiştir.

Profesyonel bir meslek alanı olarak PDR’nin, dünyada en fazla ABD’ de geliştiği ve güçlü bir örgüt yapısı aldığı söylenebilir. ABD’de Amerikan Psikolojik Danışma Derneği (American Counseling Association - ACA) ve bu derneğe bağlı 19 farklı alt derneğin ve diğer mesleki kuruluşların belirlediği yeterlikler çerçevesinde her eyaletin, kendi psikolojik danışman yetiştirme standartları vardır. ACA, üye olan psikolojik danışmanların yayınları, eğitimleri ve hükümetle ilişkileri ile ilgili konularda çalışmalarını sürdürmektedir. Ayrıca psikolojik danışmanların güvenilirliklerini arttırmaya çalışan, onları sertifikalandıran ve kalite güvencesi veren farklı kuruluşlar da bulunmaktadır. Bunlardan en önemlileri 1982’de kurulan Amerika’daki Ulusal Onaylanmış Psikolojik Danışmanlar Kurulu (National Board of Certified Counselor -

36

NBCC) ve Psikolojik Danışma ve Đlgili Eğitim Programlarının Kalite Güvencesi Kuruludur. (The Council for Accreditation of Counseling and Related Educational Programs - CACREP)

ABD’de ilk sertifika programları ve bu programların standartları 1950’li yıllarda hazırlandı. Bu sertifika programlarından bazıları “Öğrenci kişilik hizmetleri sertifikası”,

“Rehberlik ve Danışmanlık Sertifikası” 1955’de Ohio’da yapılmıştır (Nazlı 2003 : 3).

NBCC, başlangıçta ACA’nın bir alt komitesi olarak oluşturulmuş olsa da zamanla çok önemli bir konuma gelmiştir. NBCC psikolojik danışmanların kayıtlı olduğu, diğer psikolojik danışmanlarca tanınmasını sağlayan ve ulusal sertifika sistemine sahip bir örgüt konumundadır. CACREP ise psikolojik danışman yetiştiren kurumlara kalite güvencesi veren bir kuruluştur. 40.000 sertifikalı üyesi ile NBCC ve ona bağlı kuruluşlar PDR için dünyadaki en büyük sertifikasyon organizasyonudur. NBCC uluslararası örgütü, Dünya Sağlık Örgütü (World Health Organization- WHO) ile işbirliği yaparak sadece PDR’nin meslekleşmesinde değil aynı zamanda dünyada akıl ve ruh sağlığı hizmetlerinde de kalite arayışı içerisindedir. ABD’de psikolojik danışmanlık için onay süreci çeşitleri bulunmaktadır. Bunlardan biri psikolojik danışmanın mesleki bir örgüte üye olmasıdır. Bunun yanı sıra merkezi otoritenin hakim olduğu Türkiye gibi ülkelerde üniversitelerin PDR bölümlerinden mezun olmak mesleği yapabilmek için yeterli olmaktadır. Oysa ABD’de her eyalette farklı kabul sistemi mevcuttur.

Eyaletlerde psikolojik danışmanlara yetki belgesi veren kurumlar bulunmaktadır. Ayrıca yetki belgesi dışında hukuki olarak gerekli olmayan ama mesleğin güçlenmesine etki eden sertifikasyon sürecini yürüten kurul (NBCC-I National) bulunmakta ve uluslararası düzeyde psikolojik danışmanlara sertifika işlemini sunmaktadır (Özyürek v.dğr : 67-77).

Psikolojik danışman yetiştiren kurumların programlarının kalite güvencesini, eğitim programlarının standartlarını onaylayan CACREP (The Council for Accreditation of Counseling and Related Educational Programs) ABD’de 1981 yılında kar amacı gütmeyen bağımsız bir organizasyon olarak kurulmuştur ve bugüne kadar 200’ü geçen sayıda enstitüyü PDR ile ilgili eğitimler konusunda akredite etmiştir.

CACREP, Psikolojik danışmanlık eğitimi sırasında mesleğe atılacak kişilerin en az 700 saat denetimli klinik çalışması zorunluluğunu getirmiştir (Özyürek v.dğr. : 55-77).

37

Diğer ülkelere bakıldığında Romanya, Lübnan gibi ülkelerde psikolojik danışmanlara eğitim veren kurumların olmadığı görülmektedir. Güney Afrika’da psikolojik danışma ABD’dekinden farklı bir biçimde algılanmakta ve uygulanmaktadır.

Kenya’da psikolojik danışmanlar için kalite güvencesi ve sertifikalaştırma yapan özel kurumlar bulunmamaktadır. Japonya’da sertifikalaştırma, Tayvan’da kalite güvencesi kuruluşları mevcuttur. Đngiltere ve Kanada’da ABD’dekine benzer biçimde sistemler geliştirilmiştir. Avustralya’da da ABD’dekine benzer çalışmalar diğer ülkelere kıyasla daha yoğun bir şekilde sürmektedir (Özyürek v.dğr. 2007: 96).

Görüldüğü üzere, ABD’de psikolojik danışmanın meslekleşmesi öncelikle mesleki standartların hazırlanması, akreditasyon, sertifikasyon programlarının ve etik standartların geliştirilmesi, meslek örgütlerinin kurulması ve meslekle ilgili bilimsel araştırmaların devam etmesi ile gerçekleştirilen uzun bir süreci içermektedir.

Avrupa’daki PDR eğitimlerine süre ve düzey açısından bakılacak olursa ülkeler arasında çok sayıda farklılıklar görülmektedir. Örneğin Đngiltere’de psikolojik danışma ikinci bir kariyer alanı olarak değerlendirilmektedir. Katılanlar genellikle hemşire, öğretmen ya da sosyal çalışma alanından olup okullarda ve çeşitli devlet ve özel kurumlarda farklı alanlarda görev yapabilmektedirler. Farklı sürelerde sertifika eğitimleri ve sadece alanda deneyimli olan danışmanların katılabildiği yüksek lisans ve doktora eğitimleri bulunmaktadır. Đrlanda’da tam zamanlı ve yarım zamanlı psikolojik danışman lisans eğitimleri ve yüksek lisans eğitimleri bulunmakta ve programa lisans mezunları başvurabilmektedirler. Đngiltere ve Đrlanda’da PDR mesleğinin profesyonelliğe yöneldiği, diğer ülkelerde sistemli ve eğitimin her kademesinde standartlara ulaşılamadığı söylenebilir (Özyürek v.dğr. 2007: 102-103.)

PDR alanında çalışan uzmanların ünvanları, aldıkları eğitimler gibi ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. ABD’de rehber psikolojik danışman (guidance counselor) tanımlaması rehber kelimesinin kullanım dışı bırakılmak istenmesine rağmen halen okullarda ağırlıklı olarak kullanılabilmektedir. Avrupa’da ise ağırlıklı olarak rehber psikolojik danışman ve bunun yanı sıra kariyer psikolojik danışmanı, kariyer rehber psikolojik danışmanı, eğitsel psikolojik danışman öğretmen, rehberlik teknisyeni,

38

rehberlik çalışanı, okul kariyer danışmanı, rehberlik uygulayıcısı gibi farklı ünvanlar da kullanılabilmektedir. (Özyürek v.dğr. 2007: 109)

Bir mesleğin profesyonel olarak uygulanabilmesi için mesleğin yasal olarak tanınması, yetiştirme standartlarının olması ve uygulanabilir etik kurallarının ve yaptırımlarının olması gerekir. Türkiye’de PDR mesleği, bu kriterler doğrultusunda

“profesyonel bir uğraş” olarak uygulanmaktadır denilemez (Yeşilyaprak 2007: 35).

PDR Derneği, PDR mesleğinin bu kriterlere uygun, profesyonel bir uğraş olarak gelişmesi için 1989 yılında Ankara’da kurulmuştur ve yılda iki kez de dergi ve bülten yayınlamaktadır. 1989 yılına kadar PDR mesleğini yürütenlerin bir kısmı 1976’da kurulmuş olan “Psikologlar Derneği”ne üye olarak mesleki gelişimlerini sürdürmekte idi. Fakat psikoloji ile PDR alanının farklılığı ve zamanla PDR lisans programlarının hızla artması PDR-DER’nin kuruluşunu hızlandırmıştır. 2000 yılında Đstanbul’da ilk şubesi, 2006 yılında Eskişehir ve Adana, 2007 yılında Đzmir ve Samsun, 2008 yılında Bursa ve Konya, 2009 yılında da Osmaniye şubelerinin açılmasıyla PDR-DER, Ankara’daki genel merkeze bağlı 9 şubesi ve 2000 üyesi ile faaliyet gösteren tek PDR derneğidir. Derneğin ayrıca PDR programı bulunan üniversitelerde de temsilcilikleri bulunmaktadır. 1998 yılında PDR-DER Bakanlar Kurulu kararı ile Türk PDR-DER olarak isim değiştirmiştir. (pdr.org.tr : 8-10)

Türk PDR-DER’in faaliyetleri çok çeşitlidir. Bunlar ana başlıklarla belirtilecek olursa; ulusal kongre ve toplantılar, yayınlar, etik ilkeler oluşturma, meslek odası çalışmaları, unvan sorunu ile ilgili çalışmalar, alanda çalışanların özlük hakları ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi ile ilgili çalışmalar, istihdam alanlarını koruma ve geliştirmeye yönelik çalışmalar, çalışanların niteliğini yükseltmeye yönelik çalışmalar, lisans programlarının adı ve ana bilim dalı isim değişikliği ile ilgili çalışmalar, lisans programlarına girişte kullanılan puan türünün değişmesi ile ilgili çalışmalar, kamuoyunu aydınlatma ve danışmanlık hizmetleri ile ilgili çalışmalar ve ulusal ve uluslar arası mesleki örgütler ve kurumlarla ilişkiler Türk PDR-DER’in faaliyet alanına girmektedir (Yeşilyaprak 2007: 29).

39

Türkiye’de Türk PDR-DER kurulduğundan bu yana, PDR mesleğinde gerek psikolojik danışmanların eğitimleriyle ilgili eksikliklerin, gerek meslekleşme anlamında var olan boşlukların kapanmaya başladığı söylenebilir.