• Sonuç bulunamadı

1. GİRİŞ

1.1. Problem Durumu

Günümüzde toplumsal, siyasi, finansal etkileri bağlamında İngiliz Sanayi Devrimi'yle benzer özellikler gösteren, bilgi çağı diye isimlendirilen yeni bir çağa ya da bilgi toplumu diye ifade edilen sanayi ötesi topluma geçiş aşaması olarak nitelenen tarihi bir olguya şahitlik etmekteyiz (Şenel ve Gençoğlu, 2003). Bu süreçte insanoğlunun yaşamını birçok alanda etkileyen unsurlardan birisi teknolojidir. Şenel ve Gençoğlu’na (2003) göre teknoloji; “araştırma, geliştirme, üretim, pazarlama, satış ve satış sonrası hizmeti kapsayan bir sanayi sürecinin, etkin ve verimli bir biçimde gerçekleştirilmesi için kullanılabilecek bilgi ve becerilerin tümüdür.” 21.

yüzyıl toplumunda teknolojinin konumu ve kullanımı giderek daha arttığından teknoloji artık toplum için vazgeçilmez bir hale geldiği görülmektedir. Üretim süreçlerinin büyük bir bölümü de artık teknolojinin sağladığı olanaklarla gerçekleştirilmektedir (Güllüpınar, Kuzu, Dursun, Kurt ve Gültekin, 2013).

Teknolojinin insanoğlunun yaşamındaki kullanım alanlarına bakıldığında; ev işlerinden, eğitime, sağlığa, gıdaya, kişisel bakıma, ticarete, seyahate, iletişime kadar birçok alanda kullanıldığı görülmektedir.

Teknolojinin sürekli ve hızlı gelişimi insanoğlunun yaşamında birçok şeyi farklı açılardan etkilemiştir. Bazı teknolojik araçlar vasıtasıyla eskiden aylarca süren yolculuk günümüzde saatler içinde tamamlanabilmekte; önceleri sevdiklerimizden haber almak için günlerce hatta aylara varan sürelerde mektuplarını beklerken bugün saniyeler içinde iletişim teknolojilerinin mesaj yollama servisleri aracılığıyla sevdiklerimizden haberdar olunabilmekte, sesleri duyulabilmekte hatta sevdiklerimizle görüntülü olarak konuşulabilmektedir. Kimi teknolojik araçlar vasıtasıyla yıllar öncesinde özellikle kadınlar için çamaşır yıkamak uzun bir uğraş iken bugün sadece dakikalar içinde birkaç düğmeye basmakla çamaşırlar yıkanabilmekte hatta kurutulabilmektedir. Eğitimde ise, önceleri kara tahta ve tebeşir

kullanılırken günümüzde bunların yerini akıllı tahtaların almaya başladığı görülmektedir. Bu ve benzeri değişikliklerin birçok örneği günümüzde görülmekte ve kullanılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında teknolojik araçlar vasıtasıyla insanoğlunun yaşamında birçok kolaylığın yaşandığı görülmektedir.

Günümüzde bazı teknolojik araçların insanoğluna fayda sağlamak yerine zarar verdiğine ilişkin çalışmalar rastlanmaktadır (Arısoy, 2009; Ceyhan, Ceyhan ve Gürcan, 2007; Chou, Condron ve Belland, 2005; Griffiths, Wardle, Orford, Sproston ve Erens, 2009; Hussain, Griffiths ve Baguley, 2012; Kang ve Lee, 2011; Koç ve Gülyağcı, 2013). Bu çalışmaların yapıldığı alanların başında iletişim teknolojileri gelmektedir. Bu iletişim teknolojilerinin aşırı ve gereksiz kullanımı bireylerde problemli kullanım, aşırı kullanım, işlevsel olmayan kullanım, patolojik kullanım veya davranışsal bağımlılık şeklinde isimlendirilebilecek sorunlar oluşturabilmektedir. Alanyazın incelendiğinde; bu sorunların internetle (Esen ve Siyez, 2011; Griffiths, Kuss, Billieux ve Pontes, 2016; Young, 2004), sosyal medya kullanımıyla (Keçe, 2016; Kırık, Arslan, Çetinkaya ve Gül, 2015; Van den Eijnden, Lemmens ve Valkenburg, 2016), çevrimiçi oyunlarla (Kaya, 2013; Ko, Yen, Chen, Chen ve Yen, 2005; Lemmens ve Hendriks, 2016), televizyonla (Horvath, 2004;

İlhan ve Ulusoy, 2013; Kubey, R. ve Csikszentmihalyi, 2002; McIlwraith,1998), SMS ile (Beydokhti, Hassanzadeh, R. ve Mirzaian, 2012; Hassanzadeh ve Rezaei, 2011; Rutland, Sheets, ve Young, 2007), sanal kumar oynamayla (Chóliz, 2015;

Gainsbury, 2015; McCormack, Shorter ve Griffiths, 2013), bilgisayarla (Ayas, Çakır ve Horzum, 2011; Wieland, 2005) ve cep telefonlarıyla özelikle de akıllı cep telefonlarıyla (Goswami ve Singh, 2016; Jun, 2016; Leung, 2016; Şar ve Işıklar, 2012; Pamuk ve Atli, 2016) ilgili olduğu görülmektedir.

Teknolojinin problemli kullanımına ilişkin bu sorun alanlarının isimlendirilmesinde araştırmacılar arasında fikir birliği olmadığı görülmektedir.

Alanyazında; araştırmacıların bağımlılık (Beard ve Wolf, 2001; Günüç ve Kayri, 2010), problemli kullanım (Caplan, Williams ve Yee, 2009; Ceyhan, 2011), aşırı kullanım (Deniz, 2010; Ha, Chin, Park, Ryu ve Yu, 2008), patolojik kullanım (Davis, 2001; Morahan-Martin ve Schumacher, 2000) ve kompulsif kullanım (Greenfield, 1999; Meerkerk, Van Den Eijnden, Vermulst ve Garretsen, 2009) kavramlarını kullandıkları görülmektedir. Bu duruma ilişkin olarak internetin

problemli kullanımı üzerine yapılan tartışmalarda, Yellowlees ve Marks (2007) internet bağımlılığı yerine problemli internet kullanımı kavramının kullanılması gerektiğini, internet bağımlılığı çalışmalarının daha başlangıç aşamasında olduğunu ve bununla ilgili olarak nicel ve nitel çalışmalar yapılması gerektiğini belirtmişlerdir.

Benzer şekilde Ceyhan (2010) da klinik olmayan ortamlarda gerçekleştirilen araştırmalarda internet bağımlılığı kavramını kullanmak yerine problemli kullanım kavramının kullanımının daha uygun olacağını belirtmiştir. Ancak Griffiths bağımlılık kavramını kullanmış ve Griffiths (1995) teknoloji bağımlılığını insan-makine etkileşimli davranışsal bir bağımlılık olarak tanımlamıştır. İnternetin problemli kullanımına ilişkin bu durumun benzer şekilde cep telefonunun problemli kullanımının isimlendirilmesinde de kullanıldığı görülmektedir (Chóliz, 2012; Pamuk ve Atli, 2016;

Takao, Takahashi ve Kitamura, 2009).

Günümüzde birçok insanın kullandığı teknolojik aletlerin başında cep telefonları gelmektedir. Cep telefonları, özellikle de akıllı cep telefonları, kişiler için konuşma, kısa mesaj yollayabilme, e-posta gönderebilme, internete bağlanma, sosyal ağlara bağlanabilme, fotoğraf ve video çekebilme, MP3 dinleme, tv izleyebilmenin yanısıra navigasyon olarak kullanabilme ve bankacılık işlemlerinde kullanabilme gibi birçok olanağı sunmaktadırlar (Pamuk ve Atli, 2016). Cep telefonlarının sunduğu bu hizmetlerden birçok insan yararlanmaktadır. Ancak bireyler cep telefonlarını yukarıda sayılan kolaylıklardan doğabilecek ihtiyaçlarını karşılamalarının dışında, aşırı ve gereğinden fazla kullanmaya başladıklarında cep telefonunun problemli kullanımı ortaya çıkabilmektedir.

Cep telefonlarının problemli kullanımına ilişkin araştırmaların geçmişi çok uzun olmamasına rağmen son yıllarda artış gösterdiği görülmektedir. Cep telefonlarının, özellikle de yeni nesil akıllı cep telefonlarının, internete bağlanma, oyun oynayabilme, tv izleyebilme, e-alışveriş yapabilme gibi olanakları sunması, bireyler için olumlu olabilmesinin yanında olumsuz da olabilmektedir. Çünkü bu sunulan her bir olanağa ilişkin alanyazında davranışsal bağımlılık türünde problemli kullanımlarına ilişkin araştırmalara rastlanmaktadır (Chiu, Lee ve Huang, 2004; Günüç ve Kayri, 2010;

Kubey ve Csikszentmihalyi, 2002; Lemmens, Valkenburg ve Gentile, 2015; Wang ve Yang, 2006). Cep telefonunun birçok kişi tarafından farkedilmeyen bu yüzü, bireylerde

cep telefonlarını problemli kullanma davranışını ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.

Ayrıca cep telefonunun kolay taşınabilir olması, mekan yönünden de çok fazla kısıtlı olmaması bireylerin cep telefonlarını problemli kullanım davranışlarını pekiştirebilmektedir.

Cep telefonunun problemli kullanımına ilişkin yapılan çalışmalar dikkate alındığında, bu konunun birçok farklı değişkenle çalışıldığı görülmektedir. İlgili alanyazın incelendiğinde; cep telefonunun problemli kullanımının yalnızlıkla (Şar, 2013; Tan, Pamuk ve Dönder, 2013), özsaygıyla (Hong, Chiu ve Huang, 2012) depresyonla (Augner ve Hacker, 2012; Çağan, Ünsal ve Çelik, 2014), anksiyeteyle (Hong ve diğerleri, 2012; Jenaro, Flores, Gomez-Vela, Gonzales-Gil ve Caballo, 2007;

O’Connor ve diğerleri, 2013), dürtü kontrolüyle (O’Connor ve diğerleri, 2013), stresle (Augner ve Hacker, 2012; Wang, Wang, Gaskin ve Wang, 2015), sosyal kaygıyla (Yılmaz, Şar ve Civan, 2015), günlük yaşamda bilişsel hatalarla (Hadlington, 2015), uyku problemleriyle (Sahin, Özdemir, Ünsal ve Temiz, 2013; Yang, Yen, Ko, Cheng ve Yen, 2010), hiperaktiviteyle (Roser, Schoeni, Foerster ve Röösli, 2016), dışadönüklükle (Hong ve diğerleri, 2012), akademik başarısızlıkla (Çağan ve diğerleri, 2014), akademik ertelemeyle (Çetin, Pamuk ve Donmuş, 2015; Erdoğan, Pamuk, Yürük ve Pamuk, 2013) ilişkili olduğu bulunmuştur. İlgili alanyazın dikkate alındığında akıllı cep telefonlarının problemli kullanımlarının bireylerin yaşamlarına olumsuz etkileri olduğu görülmektedir.

Bu araştırmada amaçlanan ergenlerde akıllı cep telefonunun problemli kullanımını azaltmaya ve işlevsel kullanımlarını arttırmaya yönelik bir psikoeğitim programı hazırlamak ve etkiliğini incelemektir.