• Sonuç bulunamadı

İnsanoğlu yaşadığı bireysel, toplumsal ve doğal ortamı anlamak, karşılaştığı problemleri çözmek ve iç dünyasında hissettiklerini, mutluluk, üzüntü, heyecan, kaygı vb. durumları yaşama sürecinde bu olguları anlamlandırmak için, var olduğundan bu yana elde ettiği bilgi birikiminin aracılığıyla geliştirdiği yöntemleri kullanır. Bireyin de, bu açıdan, doğal çevrede ve sosyal yapı içerisinde müzikle sürekli etkileşim içerisinde olduğu düşünüldüğünde, müziğin duyuşsal ve bilişsel olarak çözümlenmesi için bazı sistematik yöntemler kullanılması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Tam bu noktada, insanoğlunun müziksel davranışları uygulama, müziği yaşamsal fonksiyonlar içerisinde doğru bir şekilde konumlandırabilme gibi ihtiyaçlarının giderilebilmesi için “müzik eğitimi” devreye girmektedir.

Türkiye’de müzik eğitimi, verilen eğitimin amaçları doğrultusunda farklılık göstermektedir. İlköğretim, ortaöğretim ve lisans (seçmeli) kademelerinde, her bireyin müzik alanında sahip olması gereken temel bilgiler verilmektedir. Bu kurumlarda verilen eğitim, nitelikli bir insanda var olması gereken müzik kültürünü oluşturmak amacı taşımaktadır. Bu eğitimin yanı sıra mesleki anlamda müzik eğitiminin verildiği ve hedeflerine göre farklılaşan kurumlar vardır. Bu kurumlar; özel yetenek gerektiren Antrenörlük Eğitimi, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği, Resim-İş Öğretmenliği, Rekreasyon, Spor Bilimleri ve Spor Yöneticiliği gibi özel yetenek sınavları ile öğrenci alan eğitim programlarıdır. Müzik alanında özel yetenek sınavı ile öğrenci alan bu kurumlar; Konservatuvarlar, Güzel Sanatlar Fakülteleri (müzikoloji, müzik teknolojileri

vb.) ve Eğitim Fakülteleri (müzik öğretmenliği programları) olarak sıralanabilir. Ayrıca ortaöğretim kademesinde eğitim veren Güzel Sanatlar ve Spor Liseleri de müzik alanında özel yetenek sınavı ile öğrenci almaktadırlar. İlgili kurumların müzik alanındaki programlarında verilen mesleki eğitimin amacı; müzik eğitimcisi, müzik araştırmacısı, müzik performansı gösteren sanatçılar, diğer bir anlatımla icracılar yetiştirmek ve bu insanları ülkemizdeki müzik yaşamına kazandırmaktır. Öte yandan bu programlarda yapılan özel yetenek sınavları, kurumların amaçlarına ve alt testlerin düzeylerine göre farklılık taşısa da, temel yapıda benzerlik göstermektedirler. Örneğin;

Müziksel İşitme, Müziksel Çalma ve Müziksel Söyleme alanları her kurumda, özel yetenek sınavlarının temelini oluşturmaktadır. Bu alanlara Müziksel Yazma ve Müziksel Okuma alanları da eklenebilir.

Müzik öğretmenliği programları seçme sınavları genellikle yaz aylarında, ilgili kurumlar tarafından önceden belirlenen ve ilan edilen tarihlerde yapılmaktadır. Çoğu zaman bu sınavlar günlerce sürmektedir. Sınavlar, gerekli materyallerin bulunduğu güvenli ortamlarda yapılır. Alt testlerde aynı ya da benzer, yakın güçlükte olduğu varsayılan sorular sorulduğu için, adayların soruları dinleme ihtimaline karşı bu sınavlar gizlilik içerisinde, titizlikle yapılır. Bu amaçla tek soru grubu yerine, birkaç soru grubunun hazırlandığı uygulamalarda vardır (Atak Yayla, 2003:17). Adaylar puanlayıcılardan oluşan heyetler tarafından değerlendirmeye alındıktan sonra sonuçlar ilan edilir. Bu sonuçlara göre, adaylar; asil kazanan, yedek kazanan ve kazanamayan şeklinde sınıflandırılıp; asil kazanan adaylar ilgili programa yerleştirilir. Eğer asil kazanan adaylardan kayıt yaptırmayan adaylar olursa, yedek kazanan adaylar ilgili programa yerleştirilirler. Yapılan sınavlarda ortaya çıkan sorunlar göz önüne alınarak, sınavların niteliğini arttırmak amacı ile her sınav döneminden önce, müzik öğretmenliği programlarında görev yapan puanlayıcıların öncülüğünde, ilgili kurumlar bünyesinde çalışmalar yapılmalıdır.

Yapılan giriş sınavları şaibeye yol açmayacak şekilde büyük bir titizlikle de yapılsa bazı önemli sorunları bünyesinde barındırmaktadır. Sınav günlerce sürmektedir hatta bazı günler çalışma saatlerinin dışına taşmaktadır. Bu da hem adaylarda hem de sınav komisyonunda yorgunluğa neden olmakta hem sınav olanın hem de sınavı gerçekleştirenlerin performansını önemli ölçüde etkilemektedir. Sınava ilk sıralarda giren adaylara harcanan dikkat sınavın sonlarına doğru dağılmaya başlamaktadır. Sınav sorularının deşifre olması tehlikesiyle birkaç takım soru hazırlanmaktadır. Hazırlanan

her takım sorunun eşitliği tartışma konusudur. Bir sınavın gerçekleşmesinde kurumun büyüklüğüne göre değişse de çok fazla eleman gerekmektedir. Bu da gereksiz iş gücü kaybına yol açmakla birlikte tüm bu personele ödenen ücretle esas ekonomik kayba sebep olmaktadır. Sınava tek olarak giren adaylardaki heyecan doğru ölçmeyi güçleştirmektedir. Müzik eğitimi anabilim dalları salt algılama ve yeteneği ölçmekten çok kazanılan bilgi ve beceriyi ölçmektedir. Sınava gelen adayların Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri’nden gelmeleri bu sonucu doğurmuş olabilir. Ancak bu durum düz lise mezunu, müziksel algılama kapasitesine sahip adayların sınavda başarılı olma şansını oldukça düşürmektedir. Bu durumda salt yetenek ölçümünden bahsetmek oldukça zordur. Sınavların geçerliğinin ve güvenirliğinin düşük olması ve teknolojiden uzak oluşu da bir başka yönüdür (Atak Yayla, 2003:18).

Bu sınavlar tek aşamalı, iki aşamalı ve bazen ikiden fazla aşamada yapılmakta, çoğu zaman iki aşamalı sınav yapısı tercih edilmektedir. Ön eleme niteliği taşıyan ilk aşama sınavlarında, genellikle Müziksel İşitme Alanı sınavları uygulanmakta olup, bu alanın alt boyutlarına ilişkin müziksel testler yapılmaktadır. Sınavların Müziksel İşitme Alanı ile ilgili boyutu; çoğu zaman tek ses işitme, çok ses işitme (genellikle iki ses, üç ses, dört ses işitme), müziksel yineleme becerisi gerektiren ezgi işitme ve ritim işitme alt boyutlarından oluşsa da, sınavların yapıldığı kurumlara göre farklılık göstererek, bir anlamda müziksel işitme becerisi gerektiren Müziksel Yazma Alanı (dikte) sınavları ile Müziksel Okuma (deşifre yaparak solfej okuma) sınavları da ilk aşama sınavlarında yapılmaktadır. Örneğin 2010-2011 yılında İnönü Üniversitesi Müzik Öğretmenliği Programı’nda yapılan seçme sınavının ilk aşamasında, Müziksel Yazma Alanı alt testinin uygulandığı görülmektedir (İnönü, 2010). Uygulama biçimlerine göre ilk aşama sınavları farklılık gösterse de, sınavların bu aşamalarında Müziksel İşitme Alanı boyutunun çoğunlukla uygulandığı bilinmektedir. Ayrıca sınavların bu boyutunda tek ses ve çok ses işitme bağlamında isimlendirme-yorumlama; çok ses işitme bağlamında ise hangi sesin değiştiği, değişirken tizleşme ve pesleşme durumu gibi boyutların da ölçüldüğü uygulamalar yapılabilir.

Eğer sınavlar iki aşamalı ise, ikinci aşama sınavına girecek adaylar, ilk aşama sınavında diğer adayları eleyerek, sınavın bu aşamasına girme hakkı kazanırlar. Müzik öğretmenliği programlarına öğrenci seçmeye yönelik bu sınavların ikinci aşamaları da, birinci aşama sınavlarında olduğu gibi farklılık gösterebilir. Örneğin bazı uygulamalarda dikte ve deşifre testleri ikinci aşama sınavlarında yer alabilirken,

bazılarında yer almayabilir. Fakat ilk aşama sınavlarında Müziksel İşitme Alanının temel alındığı gibi, ikinci aşama sınavlarında yine bazı alanların; genellikle sınavın bu aşamasının temel boyutlarını oluşturdukları bilinmektedir. Bu alanlar; çalgı çalma, şarkı söyleme-eser seslendirme gibi müziksel davranışlar bağlamında performans gerektiren, Müziksel Söyleme Alanı ve Müziksel Çalma Alanıdır. Bu alanlar; eser düzeyi, müziksel yorumlama, sesin tınısı-genişliği-gürlüğü, sesin sağlığı, tutuş, oturuş, sesi doğru kullanabilme, rahatlık vb. konuları içeren teknik düzey ve eseri belli bir bütünlük içerisinde baştan sona icra edebilme, tamamlayabilme gibi belli başlı öğelerden oluşmaktadır. Jüri heyetini oluşturan puanlayıcılar, bu alt boyutlara göre puanlama yapmak için, çeşitli değerlendirme araçları kullanabilirler. Özellikle her çalgı için farklı performans değerlendirme ölçekleri-araçları kullanılmalıdır. Bu araçlar; performans değerlendirme ölçekleri olarak değil, puanlama tabloları olarak görülebilir (Atak Yayla, 2003:17). Puanlayıcılar; adayların bu alanlardaki performanslarına yönelik puanlama yaparken, ya bu konuların dikkate alınması sonucu geliştirilmiş bir ölçek veya puanlama tablosu kullanarak ya da hangi kriterlere göre puanlamanın yapıldığını gösteren böyle bir değerlendirme aracı kullanmadan kişisel gözlem sonucu değerlendirme yaparlar.

Adayların müzik tarihi, müzik eğitimi tarihi ve Türkiye’deki yansımaları, müzik teorisi, müzik kültürü, eğitim bilimleri gibi alanlardaki bilgi ve yorumlama düzeyini belirlemek amacı ile bu sınavlar kapsamında başarı testlerinin de yapıldığı uygulamalar vardır (Efe, 2006:32).

Adayların müziksel yatkınlıkları-yetenekleri, müziksel becerileri, müziksel bilgileri vb. özelliklerinin puanlanmaları aşamalarından sonra değerlendirmede kullanılan puan türlerinden biri olan “Özel Yetenek Sınav Puanı (ÖYSP)” belirlenir.

Sonra bu puanlar standart hale getirilir (ÖYSP-SP) ve adayların alan içi ve alan dışı olma durumlarına göre farklı katsayılar kullanılarak AOBP’ler ve YGS puanları hesaplanır. Dönüştürülmüş ÖYSP-SP, AOBP ve YGS puan türleri toplanarak Yerleştirme puanları oluşturulur. Yerleştirme puanlarının en yüksekten en düşüğe doğru sıralanması sonucu oluşan listeden, sınavı yapan müzik öğretmenliği programının belirlediği kontenjan sayısına göre asil kazanan adaylar, yedek kazanan adaylar ve kazanamayan adaylar belirlenir. Daha sonra asil kazanan adaylardan kayıt yaptırmayanlar varsa onların yerine yine en yüksek puan alan adaydan başlayarak, kesin

kazanan listesi oluşturulur ve en son aşamada bu adaylar ilgili programlara öğrenimlerine başlamak üzere yerleştirilirler.

Araştırmada daha önce Müziksel İşitme-Okuma-Yazma, Müziksel Çalma ve Müziksel Söyleme alanlarının soru ve değerlendirme düzeyleri farklılık gösterse de; bu alanların, yapılan müzik alanındaki özel yetenek sınavlarının temel boyutlarını oluşturduğu belirtilmişti. Bu alanlarda müziksel yatkınlığı-yeteneği, müziksel başarıyı belirlemek amacı ile yapılan alt testler ile adayların kişisel özellikleri arasında ilişki olup olmadığı konusu, üzerinde durulması gereken bir noktadır. Çünkü aile yapıları, eğitim durumları, müzik ile gerek eğitimsel boyutta gerekse diğer boyutlarda ilişki içinde olma durumları, çalgı alanları, ekonomik durumları vb. değişkenlerin; kişilerin sadece müziksel anlamda değil, hayatlarının tüm alanlarında ilişkisel bir konumda olduğu varsayılabilir. Sonuç olarak bu sınavların ana kaynağı insandır ve sınavlar insanların bu özellikleri de düşünülerek hazırlanmalı, soruların güçlük dereceleri yapılandırılmalıdır. Sınavların ana kaynağı olan bu adayların kişilik özelliklerinin nasıl olduğu ve bunlara göre puan ve başarı durumlarının sorgulanması konusu, araştırılması gereken bir problem durumu olarak ortaya çıkmıştır.

Ayrıca müzik özel yetenek sınavlarının temelini oluşturduğu düşünülen bu alanların, birbirleriyle ve Yerleştirme puanları arasında anlamlı ilişkinin olup olmadığı konusu da incelenmesi gereken bir problem durumu olarak görülmüştür. Örneğin; “ikisi de performans gerektiren alanlar olan Müziksel Çalma Alanı ve Müziksel Söyleme Alanı arasında acaba anlamlı bir ilişki var mıdır? Varsa ilişki hangi yöndedir ve ne derecedir?” sorularına cevaplar aramanın; puan ağırlıkları vb. açılardan ölçme ve değerlendirme yönteminin, sınavın amaçlarının ve daha birçok boyutun yeniden yapılandırılmasına olanak tanıması ve sınav hakkında bir durum tespiti koymak açısından önemli olduğu görülmüş ve bu durum araştırılması gereken bir problem durumu olarak ele alınmıştır.

Araştırmanın konu aldığı İnönü Üniversitesi’nde yapılmış olan öğrenci seçme sınavında, yukarıda bahsedilen alanlardan Müziksel Okuma (deşifre yaparak solfej okuma) Alanı dışında hepsinin yer aldığı ve sınavın müziksel boyutunun bu alanlar kapsamında şekillendiği saptanmıştır. İnönü Üniversitesi örneğinde, adayların Yerleştirme puanları da kapsama alınarak, adayların bazıları sosyo-demografik nitelikte

olan kişisel özelliklerine göre, bu alanlardaki puanlarının farklılaşma durumu ve puanların birbirleri arasındaki ilişkiler araştırmanın temel problemleri olarak görülmüştür.