• Sonuç bulunamadı

Pozitivizmin Görüşleri 29

C. KELAMDA YENİLİK HAREKETLERİ VE İZMİRLİ İSMAİL HAKKI 14

1.1.2. Pozitivizmin Görüşleri 29

Pozitivizm, algı ötesi hiçbir varlığı kabul etmez. Tanrı kavramını duyularla ifade edemediklerinden dolayı Tanrının varlığını da reddederler. Her türlü bilgiye gözlem yoluyla gidilebileceğini ileri sürerler. Bundan dolayı da görülmeyen her şeyi reddederler.

Pozitivizmin politikası, yeryüzündeki metafizik bir inanca sahip olan her inanç sistemini yıkmaktır. Bu konudaki en büyük hedef İslam’dır. Bu durumu Ernest Renan şöyle açıklar: “İlk yıllarında bir din olarak henüz şöyle böyle teşekkül etmiş olan ve o zamandan beri garip bir alın yazısı ile durmadan yeni bir kuvvet ve kararlılık derecesi kazanan İslam, Avrupa biliminin etkisi ile yok olacak ve tarih bu muazzam olayın sebeplerinin ortaya çıkmaya başladığı yüzyıl olarak bizim asrımızı gösterecektir. Doğu memleketlerinde gençlik Avrupa bilimini almak üzere Batı okullarına gelmekte, bu bilimin tabii ve ayrılmaz neticesi olan şeyi, rasyonel metodu, tecrübe zihniyetini, gerçeklik duygusunu, her türlü tenkit dışında tasarladıkları besbelli olan din masallarına inanmanın imkânsızlığını beraberinde alıp götürecektir. Şüphe yok ki şimdi İslam âleminde yanlış zannedilen bu fikirler, modern metotlarla ülfet peyda eden zekâlarda Kuran’dan daha fazla kuvvet bulmakta gecikmeyecektir.”89

Zaman Renan’ı bu söylemiş olduğu konularda haklı çıkarmış gözükmektedir. Tüm dünyada ve Türkiye’de belli dönemlerde Pozitivizmin ve Materyalizmin etkisiyle din afyon olarak algılanmış, insanlar dinden soğutulmuştur. İnanan insanlarda bu inançlarını bir aşağılık kompleksinden dolayı gizlemek durumunda kalmışlardır. Çünkü inanmak geri kalmışlık, bilimden ve teknolojiden uzak kalmanın bir karşılığı olarak algılanır olmuştur.

XIX. yy. özellikle Batı’da bilim ve teknolojinin ilerlemesi ve felsefenin hayatın içine girmesiyle din insanlığın önünde, onun ilerlemesi ve gelişmesi için bir engel olarak görülmüştür.

Pozitivizm, özellikle XVII. yy.’da Bacon ve Descartes’in düşünceleri, bunun yanında Galile gibi bilim adamlarının yeni icat ve keşifleriyle insan aklına olan güvenin artması, ilahiyatçı ve metafizik düşüncenin bertaraf edilmesiyle dünyaya yayılmaya başlamıştır.

Comte, bu tür düşünceleri çok iyi analiz ettikten sonra Pozitivizmi sistemleştirmiştir. Bunda da Bacon ve Descartes’in düşüncelerinin önemi azımsanmayacak kadar çoktur. Bundan dolayı Comte kendisini Becon ve Descartes’in düşüncelerini tamamlayıcı olarak görmektedir. Ama şurası da unutulmamalıdır ki Descartes’te Allah inancı ve Hz. İsa’ya olan Peygamber inancı vardır. Comte ise Allah inancının yerine İnsanlık, Tanrı inancı olarak değerlendirilir. Comte, Peygamber olarak Hz. İsa’nın yerine kendisini peygamber olarak değerlendirmektedir. Bu da Comte’un içerisine düşmüş olduğu bir çelişkidir.

Auguste Comte kendisinin geliştirmiş olduğu Pozitivizmi bir din olarak kabul etmiştir. Bunun için de yazmış olduğu eserler içerisinde bu dinin kurallarının belirtilmiş olduğu “Pozitivizm İlmihali” adlı eseri vardır. Bu kitabında Pozitivizm dininin genel-geçer kurallarını yazmıştır. Comte, kurmuş olduğu dinin ismini de “İnsanlık Dini” olarak adlandırmıştır. Bu dinin inanç esaslarını ise bilimin yazacağı fikrini benimsemiştir.90

Comte, kendisinin kurmuş olduğu bu dinle birlikte, önceki dinlerin geçersiz hale geldiğini belirtir ve bu dinleri İnsanlık Dini’ne geçiş için birer hazırlık safhası olarak görmüştür.91

Önceki tüm dinleri reddeden Pozitivizmde dinsiz olunamayacağı vurgulanarak bunun gereği şöyle belirtilir: Gelenekleri koruyan dindir. Dirilerin ve ölülerin birliğini sadece anlaşılır değil aynı zamanda hissedilir kılan dindir. Din olmasaydı ruhi güç de olmayacaktı. Dinin varlığı, bağımsızlık gibi her toplumun zaruri şartıdır. Bütün ahlaki disiplin, bütün kural, bütün adalet onun kaybolmasıyla

90 Korlaelçi, a.g.e., s. 33-34.

silinir. Din toplumsal otoritenin tek temelidir. Kurulan bu yeni dinin kutsal formülü şöyledir: “İlke olarak aşk, temel olarak düzen, amaç olarak ilerleme.”92

Comte’un kurduğu bu dinin diğer dinlerden farkı, bu dinin ilahi bir kaynağının bulunmaması ve vaz edilen bütün kurallarının insan mahsulü olmasıdır. Tabi bizim literatürümüzde buna din denilmeyeceği açıktır. Pozitivizm, gerçek bir dinde bulunan metafizik değerlere inanmayı gericilik olarak değerlendirir. Bunu şu ifadelerde net olarak görmekteyiz:

“Bugün sadece iki grup vardır. Biri karmakarışık biçimde Allah’ın başkanlık ettiği gerici ve anarşik kamp; diğeri sistemli olarak insanlığa sunulmuş olan düzenli ve ilerici kamp. Bundan böyle eşit olarak ilahiyat ilkesine bağlı olan gericilik ve anarşi arasında iki nesilden beri Batı’yı kararsızlık içine atan öldürücü krizden doğmuş insanlığın kesin hükümdarlığını Allah’ın geçici hükümdarlığıyla değiştirmek lazımdır.”93

Pozitivistlere göre Allah’ın varlığı, duyu organlarına sahne olmadığından dolayı, ispat edilmesi mümkün değildir. Burada Pozitivizmin temsilcilerinden Durkheim’in Allah ile ilgili fikirlerini vermekte fayda görüyoruz.

Durkheim’e göre Allah, cemiyetin sembolize edilmiş bir şeklidir. Totem fikri her dinde bulunur. Bugünkü bilimsel düşüncenin başlangıcı dinsel düşüncedir, birincisi ikincisinden doğmuştur. Gerek dinin gerekse ilmin uğraştığı konular, eşyayı birbirine bağlamak, aralarında münasebetler bulmak, tasnif etmek ve bir intizam altına almaktır. İlim bu hareketlerinde tenkit fikrini kullanırken din bunu bilmez. Düşünüre göre ilmi düşünce dini düşüncenin daha mükemmel şeklinden başka bir şey değildir. Bu nedenle ilmi düşünce görevini ifa etmekte daha sıhhatli bir hale geldikçe, dini düşünce bunun önünde silinip ortadan kalkar. Dinden doğmuş olan ilim, zekâ ve bilgiye ait olan bütün vazifelerde dinin yerine geçer.94

Pozitivizm kendisini tam bir din olarak lanse eder. Bundan dolayı Comte, bir dinde bulunması gereken tüm ana ilkeleri Pozitivizme uyarlamışlardır. Tüm dinlerde

92 Korlaelçi, a.g.e., s. 33.

93 Korlaelçi, a.g.e., s. 35.

94 Korlaelçi, a.g.e., s. 159.

bulunan melek anlayışı Pozitivizmde de yer alır. Buna göre melekler anne, karı ve kız evlat olarak gösterilir. Aslında Comte’un burada kendi kurduğu İnsanlık Dini için oluşturmuş olduğu temel kavramları, diğer dinlerden etkilenerek ortaya koyduğu anlaşılmaktadır.95

Comte’a göre dua çok önemli ve hayatın idealidir. Dua olarak kabul edilen fiiller ise sevmek, düşünmek ve faaliyette bulunmaktır.96 Şiir, ilimle meşgul olmak ve sanat, ibadetin olmazsa olmazlarıdır.97

Comte, diğer dinlerden etkilendiğini, özellikle de Katolik’ten alıntı yaptığını bizzat kendisi ifade etmekten çekinmemektedir. Burada Comte’un bu ifadelerini de vermekte fayda görmekteyiz.

“Müspet iman, hâkimiyetini tesis edince umumi esaslara hakiki müminlerce evvelden istisnas (alışma) peyda edilmiş olacak, bu muhtelif ameli kaideleri daha tafsilatla göstermek üzere Katoliklerinkine benzer yeni bir ilmihal tertibi zamanı gelmiş olacaktır.”98

Her dinde olduğu gibi Pozitivizmde de, bir dinde bulunması gereken ameli kısımlar belirtilmiştir.

Pozitivizmin ameli kısmını meydana getiren ibadetler şöyle sınıflandırılır: İlk defa büyük varlığa veya onun en iyi şahıslaştırılmasını ilgilendirişine göre, kamusal ve özel olarak ikiye ayrılır. İkinci olarak özel ibadet, şahsi ve ailevi diye bölümlenir. Şimdi ibadet hakkındaki bölümleri görelim: Şahsi ibadet kadına (zevce, anne ve kız çocuğu) tapınma, ailevi ibadet dokuz kutsama ile teşekkül eder. Kamusal tapınışın konusu ise büyük varlıktır. Bu ibadetlerde yapılacak dualar hayatın ideali olarak kabul edilir. Pozitivistlere göre, dua etmek aynı zamanda sevmek, düşünmek ve faaliyette bulunmaktır. Şiirle ilim nassın, sanat da erkânın olduğu gibi ibadetin

95 Auguste Comte, Pozitivizm İlmihali, Peyami Erman (Çev.), Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1986,

s. 61.

96 Comte, a.g.e., s. 65.

97 Korlaelçi, a.g.e., s. 36.

ruhunu teşkil eder. Hususi olduğu kadar umumi de olan dua Pozitivizmde hakiki bir sanat eseri olmaktadır.99

Comte’un kurmuş olduğu bu dinin peygamberi kendisi, kadınlar melekleri, insanlık ise bu dinin Tanrısıdır.

Comte, böyle bir din kurmakla bizzat kendisiyle çelişmektedir. Hem manevi olan her şeyi reddedeceksiniz hem de maneviyata dayalı bir din kuracaksınız. Bu tam anlamıyla Comte’un içine düştüğü bir çelişkidir. Bunun yanında kurmuş olduğu bu İnsanlık dininin prensiplerini de kabul etmediğiniz ilahi bir din olan Hristiyanlık’tan esinlenerek, O’nu dayanak göstererek almaya çalışacaksınız. Bu Pozitivizmin içine düştüğü ayrı bir çelişki olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sonuç olarak Pozitivizmde bir ilahi varlık düşüncesi yoktur. Metafiziğe tamamen kapalı bir yapı söz konusudur. Aklın ve duyu organlarının egemenliği söz konusudur. Akıl ile izah edilemeyen hiçbir olay yoktur. Eğer akıl ile izah edilemiyor ise o şey yoktur. Duyu ve algı ötesi hiçbir varlığın varlığı kabul edilmemektedir. Pozitivizm, toplumun içerisinde geçerli olabilecek bir kısım kurallar koyarak, kendisini bir din olarak göstermektedir ve bu dinin ilmihal kitabı da Comte tarafından kaleme alınmıştır. Pozitivizmde de insanın yaratılışı konusunda Darwin’in “Tekâmul Nazariyesi” benimsenmiştir. Materyalizmde olduğu gibi Pozitivizmde de determinist ve darwinist bir anlayış söz konusudur.