• Sonuç bulunamadı

Postmodern Söylemde İroni

Belgede Postmodern Türk romanında ironi (sayfa 171-181)

II. BÖLÜM

2.14. İRONİNİN GEÇİRDİĞİ EVRELER

2.14.3. Postmodern Söylemde İroni

Postmodern ironiyi ana hatlarıyla ifade etmeden önce şunu belirtmek gerekir. Postmodern ironi, ne klasik ironiyi ne de modern ironiyi doğrudan reddeder ve onlarla olan ilişkisini keser. Postmodern ironi, modern ironiden bütünüyle bir kopuş ve bambaşka bir oluşum değildir. Diğer bir ifade ile postmodern özgül ağırlığa sahip bir metnin modern ironiye yer vermeme gibi bir kuralı yoktur. Aynı şekilde modern özgül ağırlığa sahip bir metin de postmodern ironiye ait özellikler içerebilir. Yani metinler ele alınırken şematik bir yaklaşımla modern-postmodern ayrımı yapmak ve birini diğerinden tümüyle ayırmak mümkün değildir. Önemli olan metinlerin dip kaynağındaki temel yazın felsefesini anlamak ve bu doğrultudaki ana yaklaşımı (modern-postmodern) belirleyebilmektir.

Postmodern ironi klasik ironiden farklı olmakla birlikte modern ironi ile doğrudan münasebeti olan bir yapıdadır. Modern ironinin sert, kaba, sürekli sabit ve belirlenmişlik, uyum hastalığı ve ilerici yapıya karşı duran açık tavrı postmodern ironi ile birlikte daha komplike bir şekle bürünmektedir. Postmodern ironi öncelikle modern

156

ironiye karşı bir tavır içerisindedir. Ulaş Bingöl, postmodernistlerin ironiyi ön plana almalarını açıklarken, modernitenin söylemlerini inandırıcı bulmama ve dayatılan söylemlere güven duymama ifadelerini kullanır.287 Bunu yaparken metinlerden faydalanan postmodern ironi, klasik ironinin lafı gediğine oturtma veya Nasrettin Hoca tarzından kurtulduğu gibi modern ironinin gülme unsurunu yoğun bir şekilde kullanan hicivden de sıyrılır. Aslında postmodern ironi hem hicvi hem güldürüyü hem de muhatabın alt edilmesi esasına dayanan hazır cevap tarzını birlikte kullanır. Ancak postmodern ironide dikkat çeken en önemli detay iç içe geçmişliktir. Metindeki ironi yoğun bir boyutta da olsa okurun gözüne sokulan veya onu ironinin doğrudan bir muhatabı sayan izlenimci bir karakter taşımaz. Postmodern ironi deyim yerindeyse saman altından su yürütmek gibi metnin bütün bileşenlerine sızar. Böylece ironiyi metnin asıl parçası haline getirirken metnin içinde okura ayrı bir kale tahkim edilmişçesine ironi felsefesi yaptırır. Modern söylemdeki ironi yabancılaşmayı ve insanın önceden belirlenmiş kalıplar çerçevesindeki maddi özgül ağırlığını eleştirirken, postmodern söylem ironisi herhangi bir amaca hizmet etme belirlenmişliğini taşımaz.

Postmodern söylem ironisi tıpkı metnin diğer unsurları gibi ‘parçalanmışlık’ düzeneği içerisinde yer alır. Buna ek olarak ironi, Oğuz Cebeci’nin ifadesi ile anlamı aşındırma özelliği nedeniyle çağdaş/postmodern sanat-edebiyat kuramlarının dikkatle üzerinde durduğu bir alan oluşturur.288 Oğuz Cebeci’nin anlamı aşındırma olarak

ifade ettiği postmodern ironi, Rorty’in söyleminde anlamın nasıl bir aşınmaya uğratıldığını daha net biçimde ortaya koymaktadır.

Postmodern ironi teorisini kuran isimlerden biri olan Richard Rorty, ironinin geçirdiği dönüşümü diyalektik bir anlayış ekseninde açıklamaktadır. Rorty’e göre, ironinin karşıtı sağduyudur. Bu nedenle ironistin genel geçer inanışları ve kesin bilgi algıları yoktur. Rorty’nin kuramındaki ironist vasfını kazanabilmek için ironi yapmak yeterli olmaz. Rorty’e göre ironist olabilmek için Sokratik taleplerden daha fazlasına

287 Ulaş Bingöl, Murathan Mungan’ın Şiirlerinde Postmodern Unsurlar, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Diyarbakır 2016, s. 451.

157

ihtiyaç duyulmaktadır. Sokratik ironi taleplerinde bulunmak kişiyi ironist değil, Heidegger’in ifadesi ile ‘metafizikçi yapar sadece’. 289

Rorty’nin ironi anlayışını postmodern olarak kabul eden Ernst Behler, ‘ironizm’ olarak ifade edilen kavramın Sokratesçi ironiyle ilişkisi bulunmadığını belirtir. Behler’e bu durumu şöyle açıklar:

“Bilişsel öğeyi felsefeye katmaya ve düşüncenin çekici yanını sürekli olarak yeni durum betimlemeleri keşfetme olarak görmeye, sözcük dağarlarıyla oynayarak onları birbirine karşı kullanmaya, doğal olarak hiçbir dağarın bir başkasına göre daha keskin, daha açık ya da gerçeğe daha yakın olmadığını bilerek ustalıkla bir terminolojiden geçemeye dayanır.”290

Şunu da belirtmekte yarar var ki postmodern ironi bünyesinde klasik ironiden ve modern ironiden birçok iz taşır. Hatta kimi zaman ironiyi oluşturan malzemenin niteliği herhangi bir ayırt edici görüntü içermeksizin normal konuşma sınırları dâhilinde olur. Ancak postmodern anlatıların en önemli noktalarından biri olan bağlam meselesi ‘ironi’de de devreye girer. İroninin postmodern metindeki ayırt ediciliği çoğu zaman onun bağlamıyla ilgilidir.

İsmet Emre postmodern yazarların ironiye başvurmasındaki en önemli gerekçeyi ‘meşruiyet kazanma’ olarak ifade eder. Emre söz konusu hususu şu ifadelerle açıklar:

“Postmodern yazarların, aslında, daha başlangıç aşamasında, bir metnin olmazsa olmazlığını düşündükleri hususun ironi olmasının birincil gerekçesi de herhalde, söz konusu metinlerin işlevlerinden birinin hâlihazırdaki resmileşmiş söylemi tahrip etmek için onu sarsma girişiminde bulunmaktan kendilerine uzak tutamayışları ve yöntem olarak da, doğrudan eleştiri yerine dolaylı bir eleştiriyi benimsemiş olmalarıdır. Gerçekte, bununla da, ironisi yapılmış olanın meşruiyeti sarsılırken, ironi yapan öznenin kendini meşru bir zemine çekmesi sağlanmış olur. Bu da, postmodernizm açısından hem modernizmi eleştirmek için kullanılan bir

289 Richard Rorty, Olumsallık İroni ve Dayanışma, çev. Mehmet Küçük-Alev Türker, Ayrıntı Yayınları, İstanbul 1995, s. 115.

290 Ernst Behler, Modern İroniden Postmodern İroniye, çev. Orçun Türkay, Cogito Dergisi İroni Özel Sayısı, Yapı Kredi Yayınları, Sayı 57 Kış 2008, s. 134.

158

yöntem oluşu bakımından, hem de kendini onun karşısına ciddi bir alternatif koymak açısından bir kazanım olarak görülür.” 291

İsmet Emre’nin ifadelerinden anlaşıldığına göre postmodernistler, ironiyi sözlü bir silah olarak kullanır. Kendilerinin başkaları gibi olmadığını vurgulamak isteyen postmodernistler işe ilk olarak eleştirdikleri metinlere ironik şekilde yaklaşmakla başlarlar. İronik eleştiriyi anlatıya koyan postmodernistler böylece ‘ironisi yapılacak kadar kötü’ bir metin bulmuş olurken kendilerini de ironist özne olarak yüceltme fırsatı bulurlar.

159

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

POSTMODERN TÜRK ROMANINDA İRONİ

İroni, roman türünde değişik biçimlerde ortaya çıkabilmektedir. Ancak genel itibariyle ironinin söz ve durum olmak üzere iki ana referansı vardır. Yani ironik bir söylem ya sözlü bir ifadenin sonucu olarak meydana gelir ya da bir durumun gösterdiği uyuşmazlıklarla vücut bulur. Her ikisinde de bir tersini ima etmek sonucu ön planda olmakla beraber sözlü ironi muhatabını alt etme ve psikolojik üstünlük kurma aygıtı haline gelebilmektedir. Çünkü ironinin yoğunlaşması demek muhatap ile ironist arasındaki mesafenin üç boyutlu bir görüntü kazanması demektir: Bir tarafta ironik söylemle kendisini ön plana çıkaran ve kaynak konumundaki ironist, diğer taraftan ironistin darbesine maruz kalan ve ironistle arasındaki mesafenin kendi aleyhine üstünlüğünü fark eden muhatap söz konusudur. Bu ikisi arasında cereyan eden etkileşimin ortaya çıkardığı ters anlam ise ironiyi tamamlar.

Postmodern söylem barındıran Türk romanlarında ironik söylemi ele almadan önce ironinin edebiyat eleştirisindeki konumunu ve algısal değerini belirlemekte yarar vardır. Türk edebiyatında ironi ile ilgili tartışmaların sınırlı kaldığı görülür. Belki de kavramın Türk edebiyatına kuramsal anlamda ithal edilmesinin çok geç bir zamana denk gelmesi ya da Türk edebiyatında çeşitli edebî sanatlar sayesinde bu ihtiyacın giderilmiş olması nedeniyle ironi kavramının kuramsal anlamda çok dikkat çeken bir konu olmadığı fark edilir. Bu bağlamda ta’rîz ve istihzâ’nın Türk edebiyatında ironinin karşılığı olduğunu ifade etmek yanlış olmaz. Bununla birlikte kavram çerçevesi yönünden önemli farklılıklar olsa da Türk edebiyatında ironinin metin içindeki önemli söylem yollarından birisi olduğu görülür.

160

Türk edebiyatında ve eleştiri alanında kısıtlı bir alana sahip olan ironi, Batı’da sıkça yer almış ve doğrudan ironi başlığını taşıyan kitaplar kaleme alınmıştır. Bununla birlikte ironi birçok sanat dalı ile ilişkilendirilerek sanat eleştirisinin önemli bir odağı haline gelmiştir. Batı’daki ironik etkilenmenin yoğunluğunu Grek edebiyatının etkisine bağlamak mümkündür. Nitekim Batı eleştirisinde önemli yer tutan Antik Yunan felsefesi ve Antik Yunan eserleri bu hususu doğrular. Özellikle Sokrates gibi, sadece Batı değil Doğu dünyasını da etkileyen önemli bir ismin ironi ile doğrudan anılması bu kavramın Batı yazınında sıkça tartışılmasını ve yoğun biçimde gündeme getirilmesini sağlar. Daha önce de sözü edilen şu eserler Batı’daki ironi edebiyatının temel kitapları olarak dikkat çeker: Irony in Context (Katharina Barbe), Irony’s Edge: The Theory and Politics of Irony (Linda Hutcheon), Rhetoric and Irony Western Literacy and Western Lies (C.Jan Swearingen), The Word Irony and Its Context (Norman Knox), The Compass of Irony (Douglas Colin Muecke), İroni (Soren Kierkegaard), Olumsallık, İroni ve Dayanışma (Richard Rorty), Irony and Ironic (Douglas Colin Muecke), A Rhetoric of Irony (Wayne C. Booth).

İroni kavramının kendi içerisindeki ‘tür tasnifi’ problemi özellikle Batı literatüründe önemli bir tartışma konusu olarak dikkat çekmektedir. Hem retorik alanında hem de diğer uygulamalı edebiyat çalışmalarında ironinin müstakil bir başlık olarak metin parçacıklarından birini oluşturduğu görülmektedir.

161

3.1. TÜRK ROMANINDA İRONİYE GENEL BİR BAKIŞ

Türk edebiyatında ironi, edebiyat geleneği içerisinde öteden beri varlığını sürdüren bir nitelik taşımaktadır. Türk edebiyatının ilk dönem sözlü geleneğinden başlayarak ironi söyleminin devam ettiğini söylemek mümkündür. Türk edebiyatında özellikle yazılı metinlerin verilmeye başlanmasıyla ironik söylem de ifade yöntemlerinden biri haline gelmeye başlar. Özellikle alegorik mahiyet taşıyan eserlerde ironinin sıklıkla başvurulan bir söylem şekli olduğu görülmektedir.

Türk romanında ironi kavramanın serüvenine bakmak için Türk romanının ilk oluşum döneminden başlayarak, roman felsefesinin ve roman tekniğinin ironiyi önceleyecek dereceye gelme macerası üzerinde durulmalıdır. Türkiye’de romanın ortaya çıkışına, daha doğrusu Türkiye’de ilk görüldüğü dönemde Batı’da daha önce var olan bir tür olan romanın transfer hikâyesine bakıldığında bazı ipuçları elde edilebilir. Batılılaşma ya da daha doğru bir ifade ile Avrupalaşma hareketinin bir meyvesi olarak düşünülen roman Türkiye’de ilk ortaya çıkışından itibaren klasik roman tanımının çok üzerinde bir konuma sahip olmuştur. Romancı ‘yaşanmış veya yaşanması muhtemel bir olaylar dizisinin neden sonuç ilişkisi içerisinde, yer, zaman ve şahıs kadrosu içerisinde anlatılması’ ifadesinden çok ötede romana farklı anlamlar yüklemiş ve romanı bir araç olarak kullanmayı başarabilmiştir. Kimi zaman siyasal bir tepkinin müşahhas bir örneği olarak ortaya çıkan roman, bunu siyasal otoriteden gizlemek için örtük bir dille gerçekleştirme yoluna gitmiştir. Bu durumda en önemli örtük gönderme silahı olarak dikkat çeken ironi zaman zaman ciddi bir işlev görmüştür.

Türk romanında ironi mevzusuna, edebi söyleme sonradan katılmış bir tema veya teknik, form vb. gibi bir yapı eklemesi olarak değil; Türk edebiyatında öteden beri var olan bir ifade biçiminin yeni bir tür olan romandaki tazeliği olarak bakmak gerekir. Bu minvalde başta atasözü ve deyimler olmak üzere, alegorik tarzda yazılmış eserlerde, mesnevilerde ve şiirin diğer türlerinde ironinin hep var olduğu görülebilir. Dolayısıyla ironiyi Türk romanında çizgisel olarak değil bağlamsal olarak ve ifadenin performansının gelişmişliğini de dikkate alarak aramak gerekir. Kısacası ilk dönem Türk romancıları ironi ile yeni tanışmamış, öteden beri var olan bir ifade biçimini

162

roman formuna aktarma ve onu romanda önemli bir konuma getirme uğraşında olmuştur.

Türk romanının ilk dönemlerindeki dil ve anlatım özellikleri ironik yapıyı önceleyen bir yapıya sahiptir. Özellikle ilk dönem romancılarının okurla olan muhatabiyeti, konuşma düzeyinde okuru karşısına alarak ona birtakım sorular sorma ve bulmaca çözdürüyor modundadır. Böyle bir durumda ironi, yazarın her an başvurabileceği ve okurun zihninin canlı tutmak için kullanmaktan kaçınmayacağı bir yoğunlaşma girişimi olarak da dikkat çekebilmektedir.

Ahmet Mithat Efendi’nin bazı romanları yukarıda belirtilen yönüyle değerlendirildiğinde ilginç ironik malzemeler ortaya çıkacaktır. Ahmet Mithat Efendi kimi romanlarında öylesine ikili bir dil kullanır ki, okur kendisiyle konuşuluyor ama aynı zamanda olay örgüsü ve kurgunun içine çekilerek gerçeklik yanılsaması oluşturuluyor hissine kapılır. Aslında Ahmet Mithat Efendi’nin tahkiye geleneğini meddahlıktan alan güçlü sesinin romana aktarmada ironiden yararlanmış olmasını tabii karşılamak gerekir. Meddah bir söz cambazı olarak hikâyeyi anlatırken garipliklerden, zıtlıklardan ve sözün muhatabı büyüleyecek gücünden yararlanır. Bunu yaparken herhangi bir metne veya ekole bağlı kalmayan meddah, yine de bir geleneğin devam ettiricisidir. Bu geleneği icra ederken sözü dönüştürüp muhatabına aktarmada ustalaşan meddah, kendisini dinleyen kitleyi büyüleyecek ve hatta şoka uğratacak malzeme temin etmelidir ki istediği performansa ulaşabilsin. İşte böyle bir durumda sözün kalıbını ters-düz eden ironi önem kazanır. Ahmet Mithat Efendi de meddahlık geleneğinden aldığı söylem gücünü roman formuyla birleştirirken roman tekniğini de işin içine katarak değişmeceli bir dil kullanma konusunda önemli bir adım atmıştır. Jale Parla’nın deyimiyle sokratik diyalog292’lara sahip olan Ahmet Mithat Efendi, basit gibi görünen bazı düz cümle veya soru cümleleriyle gösterenlerinden çok daha ötesini vermektedir. Ahmet Mithat Efendi gerçekten de çok yazma ve kısmen de özensiz yazma tehlikesini, kullandığı dilin genişliği ve kurgudaki çok yönlülükle kırmayı başarabilmiştir. Onun romanlarındaki karnaval havası okuru şaşırtan ve önemli derecede bilgi dağarcığı gerektiren bir düzeydedir. Bu karmaşık gibi görünen çok yönlülüğün, ironinin metinde hayat bulmasını sağlayan faktörlerden biri olduğu

163

savunulabilir. Zaten Ahmet Mithat Efendi’nin roman tanımına bakıldığında onun çok

yönlü bir romancı olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, roman için, koca bir âlemdir293

ifadesini kullanan Ahmet Mithat Efendi, roman tekniğindeki çeşitliliğe dikkat çeker.

Türk romanında ironi denince hiç şüphesiz ilk akla gelen isimlerin başında Ahmet Hamdi Tanpınar gelmektedir. Özellikle Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı romanıyla bu konuda bir fenomen haline gelen yazarın, bu özelliği dolayısıyla Türk edebiyatında başlı başlına bir araştırma konusu olduğu görülmektedir. Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı romanına dönük eleştiriler Türk romanının modern ve postmodern karakteristiğini anlamada önemli ipuçları ortaya çıkarmıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar romancılığının ironik kimliğine bakıldığında, onu anlamadan Oğuz Atay veya Yusuf Atılgan’ı anlamanın mümkün olmadığını ortaya koymaktadır. Bu nedenle Ahmet Hamdi Tanpınar’ın romanlarındaki ironi hakkında kısa bir teorik çerçeve ortaya koymak gerekir. Daha önce Ahmet Hamdi Tanpınar’ın eserlerindeki ironiye dönük yapılan bir çalışmada Tanpınar ironisi dört başlık altında incelenmiştir. Bunlar;

1- Siyasal, Bürokratik, Bilimsel Hayata ve Basına Yönelik İroni 2- Kültürel Hayat Yönelik İroni

3- Toplumsal Hayata Yönelik İroni 4- Bireye Yönelik İroni

şeklinde sıralanmıştır.294 Tanpınar’ın eserlerindeki ironiye dönük tespitlerin yoğunlaştığı bu dört ana başlık göz önünde bulundurulduğunda Tanpınar’ın eserlerinde ironinin tematik çeşitliliği ortaya çıkmaktadır. Tanpınar’ın ironik söylemi yoğun olarak barındıran romanlarında –sözgelimi Saatleri Ayarlama Enstitüsü- bakış açısı ve anlatım şeklinin ironik anlatıma sözlü bir şekilde olanak tanıyacak türde olmaktan çok bir kişinin başından geçen olayları anlatması ve bunu yaparken ironik bir dil kullanması şeklinde olduğu görülmektedir. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın eserlerinde ironiyi daha derinlemesine ele alan bu çalışmanın dışında onun eserlerinde

293 Akt. Durali Yılmaz, Roman Kavramı ve Türk Romanının Doğuşu, Ozan Yayıncılık, İstanbul 2002, s. 74.

294 Karadikme, Arzu, “İroni” Kavramı ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Eserlerinde İroni, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Danışman Ahmet Bozdoğan, Sivas 2006, s. 77.

164

ironiyi tematik olarak ele alan bir çalışma daha mevcuttur.295 Sadece ironi ile alakalı olarak hakkında iki adet tez çalışması yapılan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın eserleri, daha spesifik ironi çalışmalarına da konu olabilecek potansiyele sahiptir.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın metinlerinde ironi oldukça sağlam temeller üzerine kurulmuştur. Anlatıcı ironiyi verirken öylesine ustalıkla verir ki, kimi zaman sanki kendisi de bu ironi oyununu reel zannediyormuş izlenimi doğurur. Bu izlenimi ortaya çıkaran asıl neden ironinin romantikleşmesidir. Romantik ironi düzeni ile anlatımın başladığı Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde, henüz postmodern anlatılardaki gibi okurun ideal okuma alanını tırmalayan bir romantik ironiden söz edemeyiz. Ancak romanın girişinden itibaren anlatıcının kendisini okura takdim ederek, anlatısına dair ayrıntıları açık bir şekilde paylaşmaktadır. Okura kendi samimiyetini aktarmaya çalıştığı aşağıdaki ifadelerde romantik ironinin izlerini bulmak mümkündür.

“Beni tanıyanlar, öyle okuma yazma işleriyle büyük bir ilgim olmadığını bilirler. Hatta bütün mütalâalarım, çocukluğumda okuduğum Jul Vern ve Nik Karter hikâyelerini ortadan çıkarırsanız, Arapça ve Farsça kelimelerini atlaya atlaya gözden geçirdiğim birkaç tarih kitabıyla, Tutinâme, Binbir Gece, Ebu Ali Sinâ gibi eserlerden ibarettir. (…) Bununla beraber hayatımın bir safhasında ufak bir eser yazmaya muvaffak oldum. Fakat bunu, daima kötü gördüğüm bir benlik davası için -yani etrafa ‘Bak bizim Hayri İrdal kitap yazmış!’ dedirtmek için- yazmadığım gibi, kuvvetli önüne geçilmez bir istidat zorladığı için de yazmış değilim. Şimdi lağvedilmiş olan, daha doğrusu Halit Ayarcı’nın tam zamanında müdahalesiyle daimi tasfiye halinde bulunan enstitümüzün yayınları arasında çıkan bu eseri hangi maksatla, hangi şartlarla, nasıl ve niçin yazdığımı ileride anlatacağım. (…) Ben Hayri İrdal her şeyden evvel mutlak bir samimilik taraftarıyım. İnsan her şeyi açıkça söylemedikten sonra neden yazı yazsın?.. (…) Siz de kabul edersiniz ki, her şeyi olduğu gibi söylemek mümkün değildir.”296

Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanının isminden başlayan ironi, roman içerisindeki muhtevayı neredeyse tamamıyla kaplar. Saatleri Ayarlama Enstitüsü ismiyle romana kazandırılmış gibi görünen ciddiyet ve vakarın aslında roman karakterlerinin küçük hesapları ve minimal duyarlıkları ile ortadan kaldırıldığı

295 Bkz. Servet Karçığa, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Eserlerinde İroni, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitisü, Danışman Fatih Andı, İstanbul 2009. 296 Ahmet Hamdi Tanpınar, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 1999, s.

165

görülmektedir. Zamana ilişkin bütün öngörülerin ve felsefi söylemlerin bir roman başlığında hapsedildiği Saatleri Ayarlama Enstitüsü, toplumun ayara ihtiyaç duyan birçok gerçek ve tüzel kişilerini ayar-ayarsızlık ikilemi içerisindeki yaşadıkları buhranla ortaya koyan ironik temelli bir metin olarak dikkat çekmektedir. Romanda karakterler; eylemleri, endişeleri ve öncelikleri ironik bir boyutta ama ince bir mizah ile birlikte verilir. Ancak incelik aslında romanın isminde geçen ‘enstitü’ ibaresi ile tezat oluşturacak nitelikte trajiktir de. Rıfat Günday Tanpınar’ın romanlarında ironinin hem komik hem de trajik boyut içerdiğini, bununla birlikte komik boyutun okurun

ilgisini daha çok çektiğini ifade eder.297 Tanpınar’ın romanlarındaki ironik söylem,

okur üzerinde çift başlı hareket eden güçlü bir etkiye sahiptir. Tanpınar’ın romanını bu derece ironi kavramıyla ilişkilendiren ve onu Türk edebiyatında ironik söylemin temel metinlerinden birisi haline getiren de roman başlığındaki ironik söylemdir.

Dönemsel olarak Türk romanında ironinin gelişim sürecini ele almak, daha önce ifade edildiği üzere ironinin genel çerçevesine ters düşeceğinden -çünkü ironi durağan değildir dilin her alanında her an bulunabilir- ironinin Türk romanındaki kullanım şeklinin geçirdiği dönüşüme ve ironi çerçevesinin düşünsel anlamda nasıl

Belgede Postmodern Türk romanında ironi (sayfa 171-181)

Benzer Belgeler