• Sonuç bulunamadı

2.2. Televizyon Programları

2.2.4. Televizyon Programlarında Gerçeklik ve Ekrandaki Temsili

2.2.4.1. Popüler Kültür Bağlamında Televizyon Gerçekliği

Modern toplumlarda insanın dış gerçekliği ile kurduğu anlamlandırma ilişkilerinden biri olan düş görme ve fantazyalara duyulan ihtiyaç artık iletişim endüstrisi tarafından giderilmektedir. Modern insanın bu alanda tüketebileceği popüler kültür ürünleri kitle iletişim araçları tarafından belirlenmekte ve tüketiciye sunulmaktadır (Postman, 1994, s.99).

Mills’e göre kitle iletişim araçlarıyla bireylere yeni bir öz kişilik verilmektedir ve onlara ne olmaları, nasıl olmaları gerektiği telkin edilerek, bireyin gerçek kişiliğinin bu yeni öz kişiliğe denk düşmese bile, bireyin rahatlamasını sağlayan bir kaçış görevini yerine getirdiğini söylemektedir (Mills, 1974, s. 400). Ayrıca televizyonun, yaşanılan ve yaşanılması gereken gerçek dünyayı değil; izleyiciye göre yaratılan düzmece bir dünyayı yansıttığını ileri sürmektedir.

Kitle kültürünün kuşatması altında olan modern kitle insanı kendi realitesini ve sosyal yaşamını, kitle iletişim araçlarından yayılan çeşitli simgelerle anlamlandırmaya çalışmaktadır. Özellikle yaşamın en özel yeri olan evinde, karşısına geçtiği televizyon ekranından modern insana yansıyan görüntüler ona, onun adına yapılmış, yaşanmış, söylenmiş, hissedilmiş olay ve olgular yumağı sunarak, onun geçici de olsa rahatlamasına, arınmasına izin vermektedir (Mutlu, 2005, s.16). Seyirciler, televizyonda otoriteye başkaldıran bir karakteri, güçlüyü yenen bir aktörü, engellemelere rağmen aşklarını yaşayan âşıkları izlerken onlarda kendilerini bulmakta ve kendilerini onlarla özdeşleştirmektedir. Çünkü televizyon program türlerinden kurmacaya dayalı yapılar olan popüler kültür karakterleri, zaman ve mekân gibi araçlarla öyküleme yöntemi kullanarak dramatik bir yapı oluşturmakta ve böylece izleyicinin hayal etmeye olan gereksinimlerini gidermektedir.

Televizyonun ürettiği kurmaca dünyalar, kitlelere gerçek yaşamın güçlük ve olumsuzluklarını unutturarak hayatı hazır düşlerle kolaylaştırarak, kaçış olanağı sağlamaktır. Kurmacaların dayandırıldığı günlük yaşamla bağlantılı olaylar; izleyicilerin gördüklerini gerçek olarak algılayıp, değerlendirmelerine sebep olmaktadır. Walter Benjamin’e göre, televizyonun yarattığı kurgusal dünyada, insanın kendi yaşam deneyimleri aracılığı ile izleyemediği, anlamlandıramadığı bir toplumsal yaşam içinde kendi dış gerçekliğini ve insani yeteneklerini toplayıp harekete geçiremediğini; reel yaşamda hayatının çeşitli sorunlarını kendisi için anlam

153

taşıyan birer sorun olarak görüp benimseyemediğini vurgulamaktadır (Benjamin, 2000, s.99). Modern insan, yaşamına egemen olabilme konusunda zaman zaman girişimlerde bulunsa bile özgür bir gelecek için fantazyalara sığınmaktadır ve televizyon insanlara bu ortamları sağlamaktadır (Benjamin, 2000, s.99).

Televizyon, popüler kültürü yayan ve benimseten temel kitle iletişim aracı olarak kabul edilmektedir ve televizyonun yarattığı kurmaca dünya ile birey, sunulan popüler kültür ürünlerini izleyerek, sunulan gerçekliği kabul etme eğilimine girer. Televizyon vasıtasıyla sunulan enformasyona bağlı olarak bildiğini zanneden insanlar kendisine sunulan kadarıyla bildiğini fark edemez. Televizyon izleyicilerine bilginin adeta kırıntılarını verir ve geri kalan önemli boşluklar popüler kültür ürünleriyle doldurulur. Popüler kültür ürünleriyle doldurulan ve televizyonla yayılan “gerçekliğin” neticesinde bireylerin neyi, ne kadar bildikleri ise belirsiz bir durumdur (Benjamin, 1995, s.81).

154

ÜÇÜNÇÜ BÖLÜM

TÜKETİM KÜLTÜRÜ BAĞLAMINDA İÇERİK VE SÖYLEM ÇÖZÜMLEMESİ

3.1. “Evim Şahane” Realite Şov Programı

Bu bölümde araştırma konusu olan televizyonda realite şov programlarına bir örnek olarak “Evim Şahane” Programının tüketim kültürü bağlamında içerik ve söylem çözümlemelerine geçmeden önce programın türsel özellikleri, yabancı formatı ve Türkiye’deki içerik değişimleri, hedef kitlesi, katılımcı, anlatı yapısı ve sunucu özelliklerine, çözümlemenin alt yapısını oluşturmak amaçlı değinilecektir.

Programda tüketime teşvik edici öğeler kategorize edilip içerik ve söylem çözümlemesi yöntemleriyle belirlenerek hangi tür tüketimin hangi tür anlatımla bağdaştığı incelenecektir. Tüketim türleri seçilirken programda en yoğun kullanılan tür esas alınmıştır.

Bu programın çalışma kapsamına alınmasının nedeni, yayınlandığı tarihlerde ilgi gören, takip edilen ve sosyal medyada gerek yeni evlenecek olan ve ev düzeni kurmak isteyen kişiler arasında gerekse de ev düzenini kurmuş, evinde herhangi bir düzenlemeye ihtiyacı olmayan kişiler arasında da popüler olan bir program olmasıdır. Ayrıca çalışmanın amacına uygun gösterişçi tüketime teşvik edici öğeler bulundurması da bu programın tercih edilme sebeplerindendir. “Evim Şahane” realite şov programı, yayınlandığı tarihlerde tekrarlarıyla birlikte en çok izlenen ve reyting oranları incelendiğinde ilk yüz program arasına giren ve izleyicilerin evlerini mimar eşliğinde ücretsiz yenilemeyi vaat eden program olma özelliğine sahiptir.

Bir televizyon şovunu realite şovdan ayırmak için tanımlarını iyi belirlemek gerekmektedir. Televizyon dramaları, yapımcıların belirlediği format dâhilinde senaryosu önceden belirli, bir izler kitleyi, yazılı ve onaylı hedef alan kar amaçlı profesyonel aktörlerin yer aldığı kurgusal bir program türüdür (Tremblay, 2003,

155

s.9). Realite şovlar, senaryo kaygısı olmadan, yaşamın içinden ve “sıradan” olarak atfedilen, profesyonel aktörler kullanılmaksızın çekilen bir televizyon program çeşididir. 2000’li yıllarda televizyondaki popüler programlar arasında dikkat çeken realite şovlarının sıradan insanları konu edinmesi, tüm sınıfları kapsayacak kadar yalın bir dilde anlatılması, programı izleyen seyircilerin başından beri izleyemese de konusunu kolayca anlayıp aradan da dâhil olabileceği tipte programlardır.

“Evim Şahane” Programı da, diğer realite şov programları gibi izleyiciye verilmek istenen mesajın şov ile örtülmesidir. Bir illüzyon özelliğine sahip olan bu yapımlar, Kılıçbay’ın da belirttiği gibi, televizyon programcılığı açısından melez bir özelliğe sahiptir (Kılıçbay, 2005, s.176). Realite şov program türlerini diğerlerinden ayıran özelliği, melezlik özelliğidir. Realite şov programları ne tam olarak bir yarışmadır, ne tam anlamı ile bir öykü içerir; ne bir kurmacadır, ne de tam anlamıyla belgesel niteliği taşır. Bu nedenle realite şov programlarına türsel bir değerlendirme yapıldığında, televizyon yapımlarının hemen hemen bütün özelliklerini taşıyan fakat kendine has bir tür olma başarısını da sergileyebilmiş bir televizyon formatı olarak dikkat çekmektedir (Atkinson, 2005, s.4).

Bu araştırmada kullanılan veriler Kanal D’de yayınlanan “Evim Şahane” programının 2014-2015 yayın dönemindeki 3.sezonundan alınmıştır. Türkiye’de gündüz kuşağında yayınlanan program, Mimar Selim Yuhay ve ekibi tarafından hazırlanmıştır. Seçilen izleyicinin evinde mimar ve ustalar ekibiyle keşif yapılmaktadır ve dizayn edilecek oda tespit edilmektedir. Evin bir odasının düzenlendiği programın sadece 3. sezonunda 30 evin tüm iç ve dış dekorasyonları tamamlanmıştır. Bunun sebebi ise, 13 Mayıs 2014'te Türkiye'nin Manisa ilinin Soma ilçesindeki kömür madeninde çıkan yangın nedeniyle 301 erkek madencinin ölümüyle sonuçlanan madencilik kazasında hayatını kaybeden işçilerin natamam evlerine ve ailelerine program tarafından yardım edilmek istenmesidir.

Aynı sezonun 30 programını vefat eden işçilerin ailelerine ayıran programın 3. Sezon bölümlerinde daha çok yoksul ailelerin ev dizaynına yer verilmiştir.

Biçimsel formatına bakıldığında öncelikle dikkat çeken unsur, programın belirli bir stüdyoda çekilmesi yerine o hafta seçilen katılımcı / izleyicinin bizzat evinde uzman mimar / sunucu tarafından durum değerlendirilmesi yapılmasıdır. Program çekimlerinin neredeyse tamamı katılımcının evinde gerçekleşmektedir.

156

Katılımcı için seyircilerin gözü önünde verilen çek, mimarın durum değerlendirmesinden sonra ustaların hemen eve gelip işe başlamaları ve evi tamir edilen kişinin hayat hikâyesine yaklaşımın dramatik müziklerle beslenmesi de işin şov kısmının gerçeklik olgusu ile harmanlanması ustalıkla iç içe kullanılmaktadır.

“Evim Şahane” Programı gerek dış ses kullanımı gerekse sunucu seçimiyle şov formatına uymaktadır. Programda şov kısmı izleyiciye katılımcıların dramatik öyküleri vasıtasıyla aynı formatta yavaş bir müzikle verilip her programda mağdur gösterilen katılımcının bir odası ya da gerek görüldüğünde formatı değiştirerek evi tamamen yenilenip tıpkı bir pembe dizide olduğu gibi mutlu sonla katılımcıyı memnun ederek bitirmektedir. Sunucu ve katılımcıların kullandıkları sözcükler ve üslup de şovun bir parçası olarak kullanılmaktadır ki bazı canlı yayınlanan realite şovlardan daha risksiz bir program formatı hâkimdir. Çünkü katılımcının sözcükleri ve tepkileri her ne kadar da anlık şeklinde gösterilse de canlı yayın olmadığından verilen ters tepkilerin önüne geçilmesi mümkündür. Bu da programın realite formatından çok şov formatına uygunluğunu arttırır.

Programda her kesimden evde yapılan dekorasyonlarda sıklıkla “modern” ve “şıklık” tanımlarına vurgu yapıldığı görülmüş ve programa göre neyin “şık” neyin “modern” olarak atfedildiği Türkiye’deki mobilya ve eşya tüketimi açısından incelenmek istenmiştir. Bu nedenle programdaki sunucu ve katılımcı sözcükleri, anlatıcı özelliklerinin tüketimi teşvik edici olanları, “modern” ve “şıklık” olgularının programdaki veriliş şekli ayrıştırılıp sayılarak programın gösterişçi tüketime teşvik edip etmediği araştırılmıştır.

Benzer Belgeler