• Sonuç bulunamadı

Para politikası araçları, para politikası hedeflerine ulaşabilmek amacıyla kullanılan ve merkez bankasının kontrolünde olan büyüklük veya değişkenlerdir. Her ülkede para politikası o ülkenin merkez bankası veya merkez bankası tarafından görevlendirilen bir kurum tarafından yürütülür. Merkez bankasının da diğer bankalar gibi varlıkları (alacakları) ve yükümlülükleri (borçları) vardır. Merkez bankasının en önemli varlıkları; altın, döviz, devlet tahvilleri ve bonoları, en önemli yükümlülükleri ise; bankaların merkez bankasında ve kasalarında tuttukları rezervler ile bankalar dışındaki nakittir (Özcan, 2006).

Merkez Bankası para politikasını, para arzını kontrol ederek yürütmektedir. Para Arzı = Para Çoğaltanı X Parasal Taban denkliğiyle ifade edilmektedir. Dolayısıyla Merkez Bankası para arzı kontrolünü, para çoğaltanı ve parasal tabanı kontrol yoluyla gerçekleştirmektedir (Ünsal, 1999).

Para politikası araçları Doğrudan (direkt) ve dolaylı (endirekt) para politikası araçları olarak da sınıflandırılmaktadır: Doğrudan para politikası araçları; faiz oranları kontrolleri, kredi tavanı kontrolleri, farklılaştırılmış reeskont kotaları, disponibilite uygulaması, finansal araçların portföylerinin yeniden düzenlenmesi, hisse senedi ve tahvil alımına yönelik kredi kontrolü, tüketici kredilerinin kontrolü, özel mevduat, MB’ nın moral takviyesi, reklam ve resmi olmayan öğütlerden oluşmaktadır. Dolaylı para politikası araçları ise açık piyasa işlemleri (APİ), zorunlu karşılık oranı, reeskont işlemleri, zorunlu devir oranı olarak sayılabilir (Önder, 2005).

44 1.2.2.1.Açık Piyasa İşlemleri (APİ)

Açık piyasa işlemleri para arzının belirlenmesinde temel unsurdur. Açık piyasa işlemleri, ülkemizde devlet tahvili, hazine bonosu ve döviz üzerinden uygulanmaktadır. Bazı ülkelerde ise altın üzerinden de yapılmaktadır. Para politikasını yöneten otoriteler tarafından parasal tabanın genişlemesi istendiği zaman; devlet tahvili, hazine bonosu veya döviz satın alınır ve böylece para arzının artışı sağlanır. Parasal tabanın daraltılması yani para arzının azaltılması istendiğinde ise Merkez Bankası tahvil veya döviz satarak APİ kullanır (Önder, 2005).

APİ ile ilgili genel olarak iki türlü işlem yapılır:

i) Parasal tabanın ve rezervlerin düzeyini değiştirmeye yönelik, Dinamik APİ.

ii) Hazine bonosu, bankaların tahvil cüzdanı gibi diğer parasal değişkenlerin hareketleri üzerinde etkili olmaya çalışan, Koruyucu APİ (Öçal ve Çolak, 1999).

APİ ile Merkez Bankası, para piyasasında kişi ve bankalardan senet alım yoluyla kredi olarak verilebilecek para miktarını arttırır ya da senet satmak yoluyla kredi politikasında daraltıcı bir yola başvurmuş olur. Bu uygulama miktar etkisi yani banka likiditesi yoluyla para arzının etkilenmesidir. Merkez Bankası, APİ ile piyasaya alıcı veya satıcı olarak girerek piyasa denge fiyatına etki eder. APİ, Merkez Bankasının parasal tabanı belirlemek amacıyla gerektiği kadar tahvil alıp satabildiği, sürekli olarak uygulayabildiği, esnekliği olan ve insiyatifin Merkez Bankasında olduğu etkili bir para politikası aracıdır.

Ancak, APİ’ nin bu avantajları yanında sahip olduğu bir sakınca; işlemin sermaye piyasasında etkili olması, bu etkinin genele yayılmasının zaman almasıdır. Mevduat sertifikaları ve bazı fon araçları bu süreci hızlandırmaktadır (Parasız, 1996). Türkiye’de sermaye piyasasının gelişmesi ile birlikte APİ sık kullanılan bir para politikası aracı haline gelmiştir.

45 1.2.2.2.Zorunlu Karşılık Oranı

Para arzı kontrol aracı olarak, zorunlu karşılıklar bankalara likidite, borçlarını ödeme yeteneği ve güvenirlik sağlama amacıyla uygulamaya konmuştur. Ancak, bu güvenirliği mevduat sigortasıyla sağlamak gibi alternatif bir uygulama bankaların faaliyetlerinde daha etkin olabilmelerini sağlayacaktır. Karşılık oranlarının optimal düzeyde belirlenmesi halinde, diğer para politikası araçlarına gerek olmayacağı bazı iktisatçılar tarafından ifade edilmektedir. Ülkeden ülkeye farklılık gösteren para politikası uygulamalarında, ülkelerin gelişmişlik düzeyleri önem taşımaktadır (Önder, 2005).

Merkez Bankası para arzını artırmak istediğinde, zorunlu karşılık oranını düşürür ve bankaların portföyünde tutmak zorunda olduğu para miktarı azalır. Böylelikle bankaların vereceği kredi miktarı artar. Bu ise genişletici bir para politikası uygulamasıdır. Merkez Bankası para arzını azaltmak ve enflasyonu kontrol altına almak istediğinde ise zorunlu karşılık oranını artıracaktır.

1.2.2.3.Reeskont İşlemleri

Reeskont, bankalarca iskonto edilmiş bir senedin merkez bankasınca tekrar iskonto edilmesi olarak tanımlanabilir. Günümüzde bankalar, merkez bankasından borçlanma imkânına sahiptirler. Bu durumda merkez bankası, kendisinden borç alan bankaların ödedikleri faiz oranını değiştirerek para arzını etkileme olanağına sahip olur. Bankaların, Merkez Bankası’ndan borç alırken ödedikleri faiz oranına iskonto haddi adı verilirken, uygulanan politikaya da iskonto haddi politikası denir (Ünsal, 1999).

Merkez Bankası reeskont işlemlerinde para ve banka rezervlerinin kişiden kişiye, bankadan bankaya devrinde parasal tabanın hangi amaçla yaratıldığını, banka kredilerinin ilerideki bileşiminin ne olacağını bilemez. Bu yüzden Merkez Bankası için para miktarı ve banka kredisi önem taşırken, kredinin genişlemesi ve paranın harcanması özel piyasa güçlerine bırakılır. Reeskont oranının yükseltilmesi ticari bankaların merkez bankasından borç alma eğilimini azaltır, oranın azaltılması ise borç alma eğilimini arttırır (Parasız, 1996).

46

Öçal (1997)’a göre Merkez Bankaları genel olarak üç tür reeskont kredisi açarlar:

i) Uyum Kredileri: Daha çok, bankaların kısa vadeli likidite sorununu asmaları için verilen, hızla çekilen bir mevduat hareketi olduğunda kullandırılır.

ii) Dönemsel Kredi: Bankaların belli dönemlerdeki kredi hacmi genişlemesi sonucunda, Merkez Bankasının bankaya sağladığı destek kredisidir. Ülkemizde tarımsal ürünlerin hasat döneminde Ziraat Bankasının kullandığı reeskont kredileri buna örnektir.

iii) Onarım Kredisi: Bir bankanın ciddi bir likidite problemi ile karsı karşıya kalması halinde Merkez Bankasınca bu bankanın finansal açıdan güçlenmesi için sağlanan kredidir. Reeskont politikası, parasal tabanı kontrol etmede önemli bir araç olmasına karşılık reeskont oranı ile faiz oranı arasında oluşan fark dalgalanmalara neden olabilir. Bu dalgalanmalar bazen mali bir krize neden olabilmekte ya da var olan bir bunalımı daha da derinleştirebilmektedir. Bu yüzden reeskont oranlarının belirlenmesi büyük dikkat gerektirmektedir.

1.2.2.4.Zorunlu Devir Oranı

Bir ekonomide bankaların toplamış olduğu dövizin bir kısmının Merkez Bankasına satılması zorunludur. Bu ise zorunlu devir oranı olarak adlandırılır. Merkez Bankası, bu politika aracı ile döviz rezervlerini sürekli olarak güçlü tutmak ister.

Merkez Bankası zorunlu devir oranını kullanarak piyasadaki döviz kurunu da etkilemeye çalışır. Merkez Bankası, döviz kurunun belli bir düzeyin altına düşmesini ya da belirli bir düzeyin üstüne çıkmasını engellemek için piyasalara girerek döviz alım ihalesi ve döviz satım ihalesi açabilir. Bunun için Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin güçlü olması gerekir. Merkez Bankası zorunlu devir oranı aracını kullanarak bankaların toplamış olduğu dövizin bir kısmının kendisine satılmasını, bu anlamda zorunlu tutar.

47

Benzer Belgeler