• Sonuç bulunamadı

ĠKĠNCĠ BÖLÜM: PUTĠN DÖNEMĠ RUS DIġ POLĠTĠKASINDA ENERJĠ FAKTÖRÜ

5. Rus DıĢ Politikasında Enerji Kartı ve Gazprom’un Etkinliği

5.2. Bir DıĢ Politika Silahı Olarak: Doğalgaz

Ġki kutuplu dünyanın lider devleti Sovyetler Birliği‟nin bakiyesi bir aktör olarak 1990‟lı yıllarda bir tür fetret dönemi yaĢayan Rusya bu dönemdeki etkisizliğine karĢılık yakın dönemde aktif bir dıĢ politika örneği sergilemiĢtir.315 Bu aktivist tutum kendini Gürcistan ve daha yakın dönemde ise Kırım örneklerinde olduğu gibi saldırgan bir formda gösterirken; Kafkasya bölgesinde bulunan devletler de Rusya‟nın geniĢlemeci tavrından endiĢe duyar hale gelmiĢlerdir. Zira artık yeni durumun koĢul ve pratiklerini çoğu kere zorlama biçimlerde de olsa kullanma örnekleri veren Rusya bu çerçevede uluslararası hukukta zaman içinde oluĢan boĢlukları kullanma eğilimi göstermektedir. Bunun en iyi örneklerinden biri 18 Mart 2014 tarihinde Rusya‟nın Kırım Cmhuriyeti ve Sivastopol Ģehrini ilhak etmesidir.

Ruslar için bir dönüm noktası olarak kabul edilen bu olay, Rusya‟nın tek kutuplu dünyanın sonunun geldiğini ilan etmesi olarak değerlendirilmiĢtir.316 Kırım‟ın bir oldu bitti ile ilhak edilmesi ile eĢ zamanlı olarak Rusya açık bir Ģekilde Rusça konuĢan toplulukların, içinde yaĢadıkları ülkenin sınırlarından bağımsız olarak kendi ilgi sahasına girdiğini ifade etmiĢtir. Buna göre Rusya, Rusların haklarının ihlal edildiğini düĢündüğü herhangi bir durumda, gerekli gördüğü önlemleri alma hakkını saklı tuttuğunu ima etmiĢtir.317 Rusya‟nın bu oldukça hırslı dıĢ politika amaçlarını gerçekleĢtirirken uluslararası hukukta zaman içinde oluĢan boĢlukları tamamen kendi çıkarlarına uygun bir Ģekilde yorumlayarak kullandığı gözlenmektedir. Bu durum gerek yakın gerekse de uzak bir zamanda hem uluslararası hukukun iĢlerliği ve hem de uluslararası sistemin istikrarı adına ciddi tehdit ve riskleri de barındıran

314 Habibe Özdal, Rus Dış Politikasında Ukrayna (1991-2014), (Doktora Tezi), Ankara: Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası ĠliĢkiler Anabilim Dalı, 2015, s. 123.

315 Jeffrey Mankoff, Russian Foreign Policy: The Return of Great Power Politics. Boulder, CO:

Rowman & Littlefield, 2011.

316 Ömer Göksel ĠĢyar, Türk Dış Politikası: Sorunlar ve Süreçler, Bursa: Dora, 2017, s. 270.

317 Kathy Lally, Will Englund, “Putin Says He Reserves Right to Protect Russians in Ukraine.”, Washington Post, 04.03.2014, https://www.washingtonpost.com/world/putin-reserves-the-right-to-use-force-in-ukraine/2014/03/04/92d4ca70-a389-11e3-a5fa-55f0c77bf39c_story.html, (12.01.2019).

138 bir sürecin baĢladığına iĢaret etmektedir. Rusya‟nın böylesine proaktif bir tutum takınması büyük ölçüde Putin dönemine rastlamaktadır. Putin bir taraftan enerji kaynaklarını kullanarak ekonomik alanda Rusya‟yı canlandırma, diğer taraftan baĢta Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinde olmak üzere Rusya‟nın eski nüfuzunu yeniden kurma politikası izlemeye baĢlamıĢtır. Öncelikli amaç Rusya‟yı dünya siyasetinde yeniden önemli bir güç olarak kabul ettirmektir.318

Putin‟in ikinci iktidar döneminin baĢlangıcı olan 2004 yılından itibaren Rusya, ABD‟nin kendisini yeniden çevreleme politikasına karĢı „Ģer ekseni‟ ülkeleri ile iliĢkileri artırmak da dâhil bir dizi önlem almaya baĢlamıĢtır. ABD‟nin uluslararası sistemdeki hâkimiyetine karĢı duruĢ sergilemek amacıyla özellikle yükselen güç Çin ile iliĢkilere ağırlık verilmiĢtir. Putin 2006 yılı Mart ayında Pekin‟i ziyaret etmiĢ ve bu ziyaret çerçevesinde; içerisinde önemli enerji nakil hatları projelerini de içeren 29 anlaĢma imzalanmıĢtır. ABD‟nin özellikle Hazar havzası enerji kaynaklarını uluslararası pazarlara ulaĢtırma yönünde desteklediği projelerin karĢısına rakip projeler çıkartılmıĢtır. Rusya ile ABD arasında enerji kaynaklarının kontrolü üzerinde yaĢanan mücadele sadece Hazar ve Orta Asya bölgesi ile sınırlı kalmamıĢtır. Ġki ülke Kuzey Kutbu tabanında olduğu ileri sürülen enerji kaynakları üzerinde de rekabete girmiĢlerdir. Rusya bu konuda elini çabuk tutarak Kuzey Kutbu‟nun kendi kıta sahanlığına dâhil olduğunu ileri sürdüğü bölgenin tabanına bayrak dikerek kararlılığını göstermiĢtir.

Genel anlamda enerji özellikle de petrolün bir dıĢ politika ve güvenlik sorunu olması birkaç nedene dayandırılabilir. Bunlardan birincisi enerji kaynaklarının artan ve yaygın kullanım alanlarıdır. Bu bağlamda enerji kaynaklarının artan talebe göre hem iç piyasada hem de küresel ölçekte kıtlığı belirleyici unsurdur. Buradaki sorun daha çok ekonomiktir ve klasik ihtiyaç-talep-arz ekseninde açıklanabilir. Ġkinci olarak, özellikle petrol ve doğal gazın yaygın ve kolay kullanımı ile bundan kaynaklanarak bu enerji kaynaklarına yönelik olarak artan küresel enerji talebinden bahsedebiliriz. Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) tahminlerine göre petrol, doğal

318 Merve Ġrem Yapıcı, Rus Dış Politikasını Oluşturan İç Etkenler, Ankara: USAK Yayınları, 2010, s.

378.

139 gaz ve kömür olarak bilinen fosil yakıtlar 2030 yılına kadar dünya enerji tüketiminin yüzde 81‟den fazlasını karĢılayacaktır.319 Bunun yanında, fosil yakıtlar içinde yer alan petrol ve doğal gazın toplam enerji tüketimi içindeki payının artacağı ve böylece petrolle birlikte bu iki temel yakıtın dünya enerji piyasalarında 2002 yılında toplam % 57 olan ağırlıklarının 2030 yılında % 60‟e çıkacağı tahmin edilmektedir.320 Ayrıca BP‟nin 2005 yılı verilerine göre dünyada ticari olarak kullanılan enerjinin % 36‟sı petrol, %24‟ü doğal gaz ve %28‟i kömür olmak üzere 9/10‟u fosil yakıtlardan gelmektedir. Geriye kalan enerji de eĢit olarak nükleer ve hidro enerji kaynaklarından elde edilmektedir.

Verilen rakamların da iĢaret ettiği gibi özellikle hidro-karbon enerji kaynaklarına yönelik olarak artan küresel enerji talebi sorunu uluslararası bir rekabet ortamına taĢımaktadır. Burada asıl sorun, beklenen bu artıĢların asıl geliĢmekte olan Çin Halk Cumhuriyeti ve Hindistan gibi devasa ülkelerden kaynaklanması ve Amerikan enerji ve dıĢ politika yapıcıları için küresel enerji piyasalarının önümüzdeki yıllarda daha rekabetçi bir hal alacak olmasıdır. Üçüncü ve daha stratejik bir neden olarak, küresel düzeyde kıt olan „enerji kaynaklarının düĢmanca ya da bir tehdit aracı olarak kullanabilecekleri algısı ve potansiyeli‟ olgusundan bahsedebiliriz. Bu risk algısı bir önceki nedenle birlikte sorunu bir ekonomi sorunu olmaktan çıkarmakta, baĢta petrol ve doğal gaz olmak üzere hidro-karbon enerji kaynaklarını uluslararası stratejik bir emtia olarak karĢımıza çıkarmaktadır. Enerji sorunu bu stratejik ve uluslararası politik niteliğiyle devletlerin dıĢ politikalarının önemli bir konusu haline gelmektedir.

Rusya‟nın zaman zaman enerji kartını dıĢ politikasında bir tür silah olarak kullandığı gözlenmiĢtir. Petrol fiyatlarının yüksek tutulmasını sağlamak adına atılan genel adımların yanı sıra zaman zaman doğrudan belli bir ülkeyi cezalandırma ya da kendi politik çizgisine getirme amacıyla atılan spesifik adımlar Rus dıĢ politika davranıĢında hakim olan proaktif tutumun bir yansıması olarak görülmelidir. Bu tür spesifik adımlar içinde en belirgin ve Avrupa‟da alarm zillerinin çalmasına neden

319 World Energy Outlook, International Energy Agency (IEA). Paris., 2006, s. 38.

320 a.g.e., ss. 58-59.

140 olanı ise hiç Ģüphesiz Rusya‟nın Ukrayna‟ya sağladığı gazı kesmiĢ olmasıdır. Ancak belirtmek gerekir ki Rusya‟nın bu tutumu kendi çıkarlarına hizmet etmemiĢtir:

“Ocak 2006‟da Gazprom, Ukrayna‟ya verilen gazı 2 gün süreyle durdurduğunda Almanya, Fransa ve Ġtalya gibi ülkeler bu durumdan rahatsızlıklarını vurgulamıĢlardır. Bu durum, Avrupalı ülkeler için bir doğal gaz arz edicisi olarak Rusya‟nın itibarı konusundaki endiĢelerin artmasına neden olmuĢtur. Zira Rusya bu tür gaz krizlerinde sadece kendi doğal gazını değil, Ukrayna‟ya en fazla gaz arz eden ülkelerden biri olan Türkmenistan‟ın gazını da engellemektedir. Bunun nedeni Türkmenistan‟ın, Ukrayna‟ya doğal gazı sadece Rusya üzerinden taĢıyabilmesidir.

Ukrayna ile arasındaki siyasi krizde Rusya, doğal gaz tekelini kullanarak, güvenilirliğini zedelemiĢ ve diğer ülkeler için de bir tehdit olduğunu göstermiĢtir.”321

Rusya‟nın enerji kartına koĢulsuz bir Ģekilde güvenemeceği sadece politik bir perspektiften değil, aynı zamanda ekonomik bir perspektiften de ortaya çıkmaktadır.

Rusya‟nın AB ülkelerine yaptığı doğal gaz ihracatının 2012 yılında düĢmesi esasen her Ģeyin Rus doğal gaz modeli için iyiye gitmeyecebileceği yönünde bir iĢaret olarak algılanmalıdır. Avrupa doğal gaz piyasası giderek daha rekabetçi bir hal alır ve ciddi miktarlarda fazla verirken Gazprom‟un kapasitesi de tartıĢma konusu haline gelmektedir. Böylesi bir ortamda Gazprom‟un, mevcut değiĢimleri de dikkate alarak duruma kendini adapte etmesi ve daha esnek politika ve stratejiler geliĢtirmesi beklenmektedir. Bu noktada ise ihracat hacminin düĢmesi pahasına kendi ihraç fiyatlarını muhafaza etme konusunda ısrarcı olan Gazprom‟un tutumu önem kazanmaktadır. Bu tutum, Ģirketin piyasa payının düĢmesine neden olmuĢtur. Ancak Gazprom‟un ihracat stratejisi ve bu stratejide yapılabilecek herhangi bir değiĢiklik, Ģirketin kendi yerli piyasasından ve özellikle de karlılık ihtimalinden bağımsız bir Ģekilde ele alınamaz.

Gazprom‟un faaliyet gösterdiği ekonomik ve kurumsal bağlam belirgin bir Ģekilde değiĢmekte olup özellikle üç geliĢmenin etkisi, birlikte bu değiĢimi daha da önemli hale getirmektedir. Bu ise bir bütün olarak Gazprom‟un davranıĢını

321 Çetin, a.g.e., ss. 92-93.

141 etkileyebilecektir. Yerli piyasada gaz fiyatlarının artması Ģirket açısından yüksek bir karlılığı da beraberinde getirmiĢ, bu da sonuç olarak Gazprom‟a yeni ihracat stratejileri geliĢtirme fırsatı sağlamıĢtır. Kendi ana ihracat piyasasındaki zorluklarla mücadele eden Gazprom bir taraftan da yeni doğal gaz firmalarının ve petrol Ģirketlerinin oyuna dahil olması ile ülke içinde artan bir rekabet ile karĢı karĢıya gelmiĢtir. Bütün bunlar olurken Gazprom‟un üretim maliyetleri de artmakta ve üstelik bu artıĢ, Sovyetler Birliği döneminde keĢfedilen ve artık miadını dolduran alanların yerine yeni doğal gaz alanları keĢfedilirken gerçekleĢmektedir.322