• Sonuç bulunamadı

Plotinos’un Sudur Öğretisi ve Mutlak Kötülük

1.2. Sokrates’ten Sonraki Yunan Felsefesinde Tanrı ve Kötülük Problemi

1.2.4. Plotinos’un Sudur Öğretisi ve Mutlak Kötülük

Plotinos 253 veya 254 yıllarında, 49 yaşındayken yazmaya başlar ve 270 yılındaki ölümüne kadar da yazmaya devam eder.164 Ona dair bilgilerimiz öğrencisi olan ve

Plotinos’un ölümünden sonra da onun eserlerini derleyip Enneadlar adıyla kitaplaştıran Porphyry’den gelir. Hocasının hayatını anlattığı eserinde Porphyry, bir bedenin içerisinde

162 DeWitt, N.W., Epicurus and His Philosophy, s. 276. 163 DeWitt, N.W., a.g.e., s.

164 Armstrong, A.H., Plotinus in Seven Volumes, I, Porphyr on the Life of Plotinus and the Order of His Books, Enneads, I. 1-9 Önsözünde, Harvard University Press, Cambridge, Massachusetts, 1989, s. vii.

olmayı bir utanç kabul eden Plotinos’un bu nedenle ne aile kökenine ne de milliyetine dair hiçbir bilgi vermediğini nakleder.165 Dolayısıyla bu düşünürün gençlik yıllarına dair

kesin bilgilerden ziyade çeşitli rivayetler vardır.

Armstrong, Plotinos’un felsefesinde iki hareketin bulunduğunu söyler. Bunlardan ilki teklikten “sürekli artan çokluğa” doğrudur, diğeri ise tekrar tekliğe ve birleşmeye doğru giden harekettir. Her şeyin tekten üretildiği süreçte Plotinos İlk İlke’yi “yaratıcılığın ve sonsuz bolluğun kaynağı, tüm iyiliğin kaynağı olan İyi” olarak tanıtır. Fakat “aşağı ve bayağı yanlarımızdan kurtulup tekrar İyi’ye yükselme” sürecini anlattığında Plotinos, İlk İlke’yi artık sonsuz bolluğun kaynağı olarak değil, uğruna “tüm çokluğu bir kenara bıraktığımız, […] tüm vahdetin amacı” olarak görür. “Bir ve İyi ile kıyaslandığında diğer her şey umutsuzca değersiz” görünür.166 Bir’den ilk meydana gelen

şey nous, yani akıldır. Bir’in böyle bir şey üretmesini Plotinos basitçe “mükemmel olan her şey bir başka şey üretir” diye açıklar. “Bir’den aklın meydana gelmesi de, akıldan ruhun meydana gelmesi de, materyal evrenin ruh tarafından oluşturulup düzenlenmesi de sonsuz ve zorunludur.”167 Plotinos’un Akıl’ı pek çok yönüyle Platon’un idealarına

benzemektedir. Ruh ise maddi evrendeki düzeni sağlamakla görevlidir. 4. Ennead’ta Plotinos, Platon’un insan ruhunun bedene zincirlenmiş ve kâinat mağarasına konulmuş zavallı durumunu kabul eder, fakat ruhun maddeye konulma sebebini farklı bir şekilde izah eder. “Şimdi mademki Akıl, bizim anlaşılabilen evren dediğimiz, düşünce âleminde evrensel bir bütün olarak var ise ve bunun içerisinde bireysel akıllar da mevcutsa, […] [aynı şekilde] hem bir ruh hem de pek çok ruh olması gerekti” ve “pek çok farklı ruh” tek ruhtan çıktılar. Yani insan ruhları, evrenin ruhunun bir tür parçalarıdır, fakat evrenin ruhu insanınkine göre daha “bütündür”.168 Bu bireysel ruhlar kaynaklarına dönmek gibi

“akılsal bir arzuya sahiptirler” fakat onlarda kendilerinden aşağı olan “bu dünyaya” yönelik de “bir güç” de vardır.

Plotinos’un Bir’den taşarak meydana gelmiş bu üç unsurun sonuncusu maddeyi ele alışı filozofun araştırmamız açısından asıl ilgi çekici yanıdır. O, 1. Ennead’ın 8.

165 Pophyry, On the Life of Plotinus and the Order of His Books, İngilizceye Çev. A. H. Armstrong, 1. 166 Armstrong, A. H., a.g.e., s. xii-xiii.

167 Armstrong, A. H., a.g.e., s. xviii-xix.

bölümüne “kötülük nedir ve kötülüğün doğası nedir” sorusuyla başlar.169 Kötülüğün

kaynağı İlk Prensip olan İyi olamaz. O “tüm varlıkların arzuladığı, […] kendine yeten, hiçbir eksiği olmayan, her şeyin ölçüsü ve sınırı; aklı ve gerçek varlığı ve ruhu ve hayatı ve düşünsel eylemi verendir.” Bu, “İyi’nin ilk eylemi” olan Akıl da değildir. Ruh da “Akıl’ın etrafında dans eder, ona bakar ve onu düşünerek onun içinden Tanrı’yı görür.” Plotinos “eğer her şey bu noktada dursaydı hiçbir kötülük olmazdı” der.170 Plotinos İlk

İlke’yi “varlığın ötesinde”, Akıl ve Ruh’u ise “gerçekten var olan” olarak tanımladığı için kötülüğün ne “gerçekten var olan”da ne de “varlığın ötesi”nde olamayacağı sonucuna ulaşır. “Öyleyse” der Plotinos “geriye sadece şu ihtimal kalır. Eğer kötülük diye bir şey varsa o, var olmayışla iç içe şeylerin birisiyle alakalı olarak veya bir şekilde var olmayıştan pay alarak ya da var olmayışının formunun bir türü olarak var olmayanlar arasında olmalıdır. Bu var olmayış mutlak bir var olmayış anlamında değil, sadece varlıktan farklı bir şey anlamındadır […] varlığın bir görüntüsü veya” ondan da daha azı gibi. Plotinos “tüm duyu âlemini” bu kategoriye koyar. O bu kötüyü ilk etapta bir tür “ölçüsüzlük” ve “forma sahip olmama” durumu olarak tanımlar ve bu öğeye biraz karışan her şeyin kötülükten bir nebze de olsa pay alacağını söyler.171 Plotinos burada henüz

formu olmayan maddeden bahsetmektedir. Cisimler de bu maddeye “iştirak ettikleri” için “temel kötülük” değilseler de “bir kötülüktürler” fakat onları mutlak kötülük olmaktan kurtaran şey onların formdan da bir pay almış olmalarıdır. Bu maddeyle ilişkiye geçmiş olan bireysel ruhta da “kötülüğü alabilen irrasyonel bir kısım” vardır ve ruh bu şekilde bir tür “ölçüsüzlük, fazlalık ve bozukluk” yoluyla “dizginlenmeyen kötülüğe, korkaklığa ve ruhun diğer tüm kötülüklerine” düşebilmektedir. “İyiden hiç pay almamış” bu madde temasa ettiği her şeyi bir şekilde kendisi gibi yapmaya çalışır. Ruh ise ancak “maddeden yüz çevirerek” ve “akla yönelerek” temiz kalabilir.172 Plotinos’un bahsettiği bu temel

madde adaletsizlik veya benzeri bir şey gibi herhangi bir kötülük değildir. O, iyiliğin eksikliğinden veya azlığından kaynaklanan bir kötülük de değildir. Plotinos’un bahsettiği madde diğer her şeye kötülük bulaştırabilen ve dolayısıyla tüm kötülüklerin kaynağı olan maddedir. Plotinos hastalıkların maddenin “bozukluğu veya fazlalığından” kaynaklandığını söyler. “Çirkinlik maddeye formun tam üstünlük” kuramayışıdır.

169 Plotinos, Enneadlar, I.8.1. 170 Plotinos, Enneadlar, I.8.2. 171 Plotinos, a.g.e., I.8.3. 172 Plotinos, a.g.e., I.8.4.

Yoksulluk ise kendisine bağlı bulunduğumuz maddi bedenin sürekli ihtiyaç halinde olması ve yokluk çekmesidir.173 İnsan sadece erdem yoluyla maddeye üstünlük kurarak

bu kötülükten kaçabilir.174

Plotinos bu salt kötülük olan maddenin neden var olduğu meselesine de değinir. Evrenin ortaya çıkışının “akıl ve zorunluluğun birleşiminin karışık bir sonucu”175 olduğu

konusunda Plotinos, Platon ile aynı fikirdedir. Bu evrene Tanrı’dan gelen her şey İyi’dir, kötülük ise evrenin “temelinde yatan, henüz düzene konulmamış maddedir.” Bu tür bir maddenin var olması da zorunludur çünkü “İlk’ten sonra gelenin var olması zorunludur, öyleyse Sonuncu da var olmalıdır ve bu da maddedir ve o İyi’den hiçbir şeye sahip değildir.”176 Plotinos böylece İyi’den giderek uzaklaşan bir var oluş şeması çizer. İyi’den

tamamen uzak olan ve bu haliyle mutlak kötülük olan ise maddedir. Bu maddede ise yine yukarıya doğru bir hareket görürüz ve madde form ile etkileşime girdiğinde artık mutlak kötü değildir fakat etkileşime girdiği formlara tam olarak benzeme kabiliyeti de yoktur. Bunu Platoncu terimlerle, yani formun değişmez, maddenin ise sürekli değişmek zorunda oluşuyla açıklayabiliriz. İnsan ruhu da bedeni sebebiyle madde ile yakın ilişki kurmak zorundadır. Bundan kaçış mümkündür fakat Plotinos bu kaçışı maddi âlemde görmez. Tıpkı Platon ve hatta Aristoteles gibi o da, kötülükten kurtuluşu duyumsanan âlemde değil, düşünülen âlemde bulmuştur. Gerçi Plotinos’un bu hususta Aristoteles ile anlaşamadığı bir nokta da vardır. Aristoteles bu maddi evrenin orantı ve nizamında bir güzellik ve iyi olduğunu söylemişti, Plotinos’a göre bu mümkün değildir. O bu konuda “bütünü oluşturan parçaların her birinin” tekil olarak güzel olmadığı müddetçe oluşturdukları bütünün güzel olması mümkün olmadığını söyler.177 Duyu âlemini

oluşturan madde özünde kötü olduğu için insan iyiyi ancak akıl nesnelerinde aramalıdır. İnsan ruhu “varlık âleminde daha yüksek bir gerçeklikle” ilişkilidir. Tıpkı Platon’daki gibi Plotinos’ta da insan ruhu evrenin ruhundan gelmektedir. Ruh “kendi türündeki

173 Plotinos, Enneadlar, I.8.5. 174 Plotinos, a.g.e., I.8.6. 175 Platon, Timaios, 48a. 176 Plotinos, a.g.e., I.8.7. 177 Plotinos, a.g.e., I.6.1.

gerçekliğin izlerini taşıyan bir şey gördüğünde mutlu olur ve heyecanlanır, kendine döner ve kendini hatırlar”.178

Plotinos da insanın gerçek bir mutluluğa ulaşmasının dış nesnelerle alakalı olmadığı konusunda Platon ve Aristoteles ile aynı fikirdedir. O, mükemmel hayatın “sahip olunan” bir şey olmadığını “bizzat olunması gereken” bir şey olduğunu söyler. “Geri kalan her şey onun üzerine giydiği şeyler gibidir” yani onun asli parçaları değildirler. “Ondaki iyinin sebebi Aşkın İyi’dir” ve bu tür bir hayata sahip olan kişi artık “başka bir şeyi aramaz, çünkü başka neyi arayabilir ki?” Plotinos daha da ileri giderek bu kişinin sevdiklerinin ölümünün bile, onda sadece akla ait olmayan kısımları üzeceğini fakat bu “kederin kendisine gelmesine izin” vermeyeceğini söyler.179 Ona göre acılar

veya fakirlik gibi durumlar da bu kişiyi etkileyemeyecektir180 çünkü bu tür dışsal

durumlar “bizim doğamıza ait değildirler, arızi olarak mevcutturlar ve akıl gücümüz onlardan […] kurtulmayı başarır.” İnsan ruhunun asıl arzusu ise “kendinden daha iyi olandır.”181 Madde ise ruhtan aşağı olandır. Tüm bunların üzerine yükselmeyi başarmış bir insan için aşağıdakilerin hiçbir kıymeti yoktur. Gerçek mutluluğa ermiş kişi hiçbir “serveti veya örneğin kendi krallığını” dahi müthiş bir şey olarak görmez. Öyleyse bunları kaybetmeyi bir tür kötülük olarak kabul edecek olursa o kişi “kendisine gülünmeyi hak eder” ve hatta “odunların ve taşların ve (Tanrı yardım etsin!) ölümlülerin ölümlerinin bir önemi olduğunu düşünüyorsa o kişide hiçbir erdem kalmamış” demektir. Plotinos’un bu uç noktadaki görüşüne göre “ölüm, bedenin içindeki hayattan daha iyidir.”182

Şu açıktır ki Plotinos’un mükemmel hayat tarifini yaşayan kişi için maddeye yönelmek veya bedensel olana yenik düşmek dışında bir kötülük yoktur. Onun evren modelinde, bir çeşit tamlığa ulaşan bir şekilde üretmek mecburiyetindedir ve üretilen de her zaman, kendisinden türediği şeyden daha aşağıdır. Bu zincirdeki son durak, mutlak kötülük olan formsuz maddedir. İnsan, alt âlem olan madde ile üst âlem olan akıl âlemi arasında kalmış bir ruhtur ve kendi bireysel akıl ve ruhu yoluyla üst âleme tutunur veya bedeni yoluyla maddi âleme düşer.

178 Plotinos, a.g.e., I.6.2. 179 Plotinos, Enneadlar, I.4.4. 180 Plotinos, a.g.e., I.4.5. 181 Plotinos, a.g.e., I.4.6. 182 Plotinos, a.g.e., I.4.7.

1.3. Hristiyan Teolojisinde Kötülük Problemi ve Teodise