• Sonuç bulunamadı

1.3. Seçmen Davranışını Etkileyen Faktörler

2.1.6. Parti Kimliği ve Parti Liderleri

Demokratik sistemlerin vazgeçilmez unsuru olan siyasal parti yapılanmaları, seçmenlerin seçim dönemlerindeki tercihlerini belirleyen başlıca öğelerden bir tanesi olup, parti kimliği ve parti liderleri siyasal partiye ilişkin en önemli faktörler arasında sayılmaktadır. Bir siyasal partinin kimliği belirli bir partiye verilen uzun dönemli desteğin temel belirleyicisi olma özelliğini taşımaktadır.

Bununla birlikte, Türkiye’de siyasal parti kimliğinin seçmen tercihleri üzerindeki etkisine yönelik çalışmalarda sınırlılıklar olduğunu gözlemekte olup, bunun temel sebebi askeri müdahaleler ve mevzuata aykırı faaliyetlerde bulunma gibi nedenlerden dolayı Anayasa Mahkemesi kararı sonucu zaman zaman tasfiyeye uğramış ya da kapatılmış siyasal partilerin siyasal kimliklerini sürdürmekte ve yansıtmakta yaşadığı sıkıntılardır. Bununla birlikte, Türkiye’deki siyasal partilerin yüksek kurumsallaşma düzeyine sahip

olmaması da nedenlerden bir tanesidir (Hazama, 2006: 11). Nitekim, Özbudun (2000) Türkiye gibi ülkelerin sahip olduğu demokratik ortamlarda siyasal parti kimliğinin zayıf kaldığını ve bu nedenle seçmenlerin oy tercihlerinde sıklıkla kaymalar gözlemlendiğine dikkat çekmiştir.

Sosyo-psikolojik faktörlerin önemli etkenlerinden biri olan parti kimliği yaklaşımı ilk kez Michigan Üniversitesi bünyesinde modellenen “Amerkan Seçmeni” yaklaşımında ele alınmıştır. Bu modele göre bireyler küçük yaşlardan itibaren yakın çevrelerinin etkisiyle belirli bir partiye ilgi duymaktadırlar. Bu psikolojik bağlılık zamanla güçlenerek hayat boyu devam etmektedir. Bununla birlikte parti kimliği sayesinde siyasetin karmaşık dünyasına yakınlık duydukları partinin bakış açısıyla kendi zihni dünyasında anlamlı hale getirirler. Dolayısıyla yeterince bilgi sahibi olmasalar da siyasi olayları yorumlamaları kolaylaşmaktadır (Akgün, 2000: 78).

Seçmenlerin oy verme tercihini etkileyen en önemli faktörlerden biri olan lider faktörünün, siyasal parti kimliğinin ve benimsedikleri siyaset anlayışının en önemli temsilcisi olarak siyasal partiler için seçim sonuçlarını doğrudan etkilediği ifade edilmektedir (Gökçe vd., 2002: 21-22). İktidarın kişiselleşmesi kavramı çerçevesinde açıklanabilecek bu durum, özellikle az gelişmiş ülkelerdeki demokratik ortamlarda daha yaygın görülmekte olup, seçmenlerin liderlerde görmek istedikleri birtakım özellikler ile kurdukları bağdaştırma üzerine oy verme tercihinde bulunduklarını göstermektedir (Özsoy, 2007: 45).

Lider, tüm toplumlarda seçmenlerin siyasal kararlarında önemli bir etkiye sahiptir. Bu etkinin bir ülkede demokrasi düzeyindeki gelişmeler, toplumun özellikleri ve içinde bulunulan şartlara bağlı olarak seçmenlerin parti tercihleri üzerinde farklılık göstermektedir. Genellikle Türkiye’de, seçmenlerin çoğunluğunun lidere bağlı olarak oy kullandığna ilişkin birçok çıkarımda bulunulmuştur. Seçmenlerin oy tercihleri parti isminden çok liderin imajına göre şekillenmektedir. Aynı şekilde Fransa için de başkanlık seçimlerinin lider imajı üzerinden şekillendiği görülmektedir. Seçmen davranışlarını belirleyen siyasi lider tercihinde bireylerin değerlendirdikleri ve başarı unsuru olarak gördükleri en önemli faktör liderin sosyal sorunlara çözüm üretmede gösterdiği başarıdır. Bu başarıyı etkileyen unsurlar ise; liderin politik konulardaki ve diplomatik ilişkilerdeki göstermiş olduğu etkinlik ile sosyal sorunlara ilişkin çözüm üretmedeki yeteneğinin birleşmesinin gerekliliğidir (Polat ve Külter, 2008: 9-11).

Bir başka açıdan ise lider, siyasi parti benliğinin göstergesi ve partinin en önemli temsilcisi olarak görülmesinden dolayı, parti başarısında doğrudan bir etken olarak

görülmektedir. Bu etken, toplumsal yapı açısından, bir ülkede demokrasinin gelişmişliğine bağlı olarak seçmenler üzerinde farklılık gösterse de uygulamada genellikle bu etkenin etkili olduğu bilinmektedir (Çavuşoğlu ve Pekkaya, 2016: 23). Siyasal parti kimliği ve lider faktörü çerçevesinde, önemli görülen özelliklerin en başında “Partinin logosu” ilk sırayı alırken; onu sırasıyla “Partinin ismi” ve “Partinin kullandığı renkleri” takip etmektedir. Bu faktör içerisinde en az önemli görülen iki özellik ise; “Genel Başkanın yaşı” ve “Genel Başkanın görüntüsü” şeklinde sıralanmaktadır (Canöz ve Bakan, 2015: 500).

Miller ve diğerlerine (1986) göre; politikaya uygun adaylar, adayların yetkinliği, bütünlüğü, güvenilirliği, kişiliği ve karizması oylama kararlarında, adayların yeterlilik ve dürüstlük algılarına karşı oldukça duyarlıdır. Partilere yönelik duygular, çoğu oylama teorisinde önemli bir rol oynamıştır. Campbell ve diğerleri (1960), seçmenlerin çoğunun bir partiye genel bir bağlılık hissettiğini ve bu bağlılığın aileden miras alındığını belirlemiş, Parti kimliği olarak adlandırılan bir partiye olan bu bağlılığın psikolojik temelli olduğunu ve oylama kararlarını belirlediğini bulmuştur. Son zamanlarda, Bartels (2008) oy kararında siyasal partinin etkisinin olduğunu göstermiştir. Son altı cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullanma davranışında bağlılığın arttığını tespit etmiştir. Kimlik belirleme, politika mesafelerinin ve adayların değerlendirilmesinin yanı sıra diğer değişkenlerin de bir sonucudur. Markus ve Converse (1979), oylama kararlarının analizinin seçmenlerin değerlendirmelerine bağlı olduğunu göstermiştir. Bu değişkenler sırayla - önem sırasına göre - parti kimliğine, adaylara – adayın kişilik ve politika konularındaki durumu ve adaylar ve seçmenler arasındaki mesafe olarak sıralanmıştır. Yapılan araştırmalar sonucuna göre; çoğu demokraside, her üç kişiden ikisinin aynı partiye ardışık olarak oy verdiğini seçimlerin, parti sadakati olarak adlandırılabilecek ampirik bir düzenlilik gösterdiği sonucuna ulaşmıştır. Bu çalışmanın hipotezi, oylama kararlarındaki aşırı ısrarın alışkanlıktan kaynaklandığı yönündedir.

1972 ve 1976’da ABD’de yapılan Başkanlık seçimlerinde, bireysel düzeydeki panel verileri alışkanlık hipotezini ve sonuçlarını desteklemektedir. Önceki çalışmalar oylama kararının üç faktöre bağlı olduğunu göstermiştir: (1) adaylar (2) seçmen ile adayların arasındaki politika mesafesi ve (3) parti kimliği. Ayrıca, ardışık seçimlerde farklı partilere oy verme eğiliminin azaldığı tespit edilmiştir. 1972’deki ABD Başkanlık seçimlerinde oy kullanma hakkında bireysel seviyeli panel verileri ve 1976, çeşitli alternatif hipotezlere karşı alışkanlık hipotezini desteklemektedir. Ayrıca, önceki oyların etkisinin mevcut kararlar üzerindeki etkisinin büyük olduğu gösterilmiştir. Birlikte ele

alındığında, bu bulgular alışkanlık oluşumunun siyasette önemli bir faktör olduğunu ortaya koymaktadır. Burada sunulan ampirik sonuçlar oy verme kararında bir değişen olduğunu göstermektedir. Parti sadakatinin kaynakları üzerine etkileri yani partiye sadakat kaynağı ilk defa Fiorina (1981) tarafından sunulmuştur. O mevcut oylama kararlarının, adayların özellikleri gibi önceki siyasi deneyimlere dayandığını önermiştir. Bu deneyimler önceki oyları doğrudan etkilediği için bu yaklaşım parti sadakati olarak tanımlanmıştır (Shachar, 2003).

Türkiye’de yapılan araştırmalar seçmen davranışını etkileyen en önemli faktörlerden birinin parti lideri olduğunu ortaya çıkmıştır. 2014 Ankara yerel seçimlerine ilişkin parti lideri faktörünün seçmen davranışı için önemi üzerine yapılan saha araştırmasına göre, Ak Parti’ye oy verme tercihinde bulunan seçmenlerinin %59,5’inin parti lideri faktörü sebebiyle oy verme kararını verdiği tespit edilmiştir. Bu oranın CHP için %13,3 ve MHP için %13 düzeyinde kalması, siyasal parti lideri faktörünün MHP ve CHP için olumsuz yönde etkili olduğunu gösterirken, Ak Parti için ise seçmen tercihini olumlu yönde etkilediğini göstermektedir (Avcı, 2015: 175). Kırıkkale’de seçmenlerin parti tercihindeki en önemli rolün belirlenmesi üzerine yapılan araştırmaya göre de seçmenlerin parti tercihlerine ilişkin en belirleyici faktörün siyasal parti lideri olduğu ortaya çıkmıştır (Çaha vd., 2008: 93). Ayrıca, sol akımı benimseyen seçmen kitlesinin siyasal partiye olan bağlılığının daha yüksek, siyasal parti liderine karşı duydukları bağlılığın zayıf olduğu, tam tersine sağ akımı savunan seçmen kitlesinin siyasal parti liderine karşı bağlılığının yüksek olduğu fakat siyasal partiye olan bağlılığının zayıf olduğu anlaşılmıştır (Avcı, 2015: 176).

Benzer Belgeler