• Sonuç bulunamadı

PARİS BARIŞ KONFERANSI’NIN TOPLANMAS

PARİS BARIŞ KONFERANSI’NDA ERMENİLER VE BOGOS NUBAR

3.1. PARİS BARIŞ KONFERANSI’NIN TOPLANMAS

Paris Barış Konferansı, Ağustos 1914’ten Kasım 1918’e kadar süren bir savaşın sonucuydu. Savaşın dönüm noktası sayılabilecek Çanakkale Savaşı’nda yaşananlar savaşın seyrini değiştirmişti. Ayrıca, Rusya’da yaşanan devrim, Amerika’nın savaşa katılması savaşın sonunu hazırlayan nedenleri oluşturmuştu. Buna binaen İttifak Devletleri’nin mağlubiyeti kabul etmesi, ateşkes anlaşmalarının imzalanmasını gerçekleştirmiş, savaşı nihayete erdirmek için barış anlaşmalarının imzalanması safhasına geçilmişti (Uslu, 2013: 12). Konferans, Müttefik ve İttifak Devletleri arasında 32 devletin temsilcilerinin katılımıyla 18 Ocak 1919’da açılmıştı. Konferansa, İngiltere, Amerika, Fransa, Japonya ve İtalya’dan oluşan beş devlet hakimdi. Bu devletlerin başbakan ve dışişleri bakanlarından oluşan bir Onlar Konseyi meydana getirilmişti. Bu konseye esas itibariyle İngiltere ve Fransa hakim olmuş, Onlar Konseyi, bütün meselelerin esasına karar verdikten sonra, komisyonları ayrıntıların belirlenmesi için görevlendirmişti (Armaoğlu, 2014: 136-137). Ayrıca konferansta alınan prensiplere göre, savaş sırasında Osmanlı aleyhinde yapılan gizli antlaşmalar uygulanmayacaktı ve mağlup devletlerden ayrılacak ülkelerin durumu için manda tasarısı düşünülecekti. Bu tasarı, Müttefik devletlerince olumlu karşılanmıştı. Diğer taraftan Osmanlı Devleti de Konferansa Damat Ferit Paşa başkanlığında bir heyet göndererek görüşlerini bildirmiş, Yemen’e kadar olan Arap topraklarının kendisine bağlanmasını ve doğuda 1914 öncesi sınırlarına dönmek istediklerini ifade etmişti (Özçelik, 2017: 659).

Barış Konferansı’nda Ermenilerin iyi temsil edilebilmesi için Amerika Dışişleri Bakanı Robert Lansing, Paris’teki Amerika büyükelçisi W.G. Sharp vasıtasıyla Bogos Nubar’ın bu temsil için konumunu sorgulamış ve aldığı olumlu yorumları yetkili mercilere bildirmişti. Bogos Nubar, bu sırada 9 maddelik “Barış Konferansında Ermeni Sorunu” adlı bir memorandum ile Lansing’e halkının özerk Ermenistan talebini iletmişti. Bu memorandumda özerk Ermenistan’ın “Asya Türkiye’sindeki tüm Ermeni topraklarını yani Vilayat-ı Sitte (Erzurum, Van, Bitlis, Diyarbakır, Mamuretülaziz ve Sivas) Kilikya, Mersin ve Trabzon topraklarını içermesi” gerektiği bildirilmişti. Ayrıca,

75

Ermeni devletinin bir süre büyük güçlerin koruması altında kaldıktan sonra bağımsız bir parlamento tarafından yönetilmesi de istekler arasında yer almıştı (Akgün, 2009: 70).

Bogos Nubar tarafından 27 Ocak 1919’da The Times editörüne gönderilen ve 30 Ocak 1919 tarihli “Ermenistan’ın Hakları” başlıklı haberinde gazete bu konuya yer vermişti. Bogos Nubar, Ermenistan’ın adının Barış Konferansı’na katılan ülkeler listesinde yer almamasından üzüntü ve hayal kırıklığı duyduğunu belirtmiş, Ermenilerin yaptıkları yardımların ardından konferansa katılmayı beklediklerinden bahsetmişti. Nubar, savaşın başından beri Ermenilerin Müttefiklerin yanında savaştıklarını ve korkunç kayıplar verdiklerini bir kez daha tekrarlamıştı. “Bu alandaki kayıplarımızı katliamlar ve sürgünler yüzünden daha büyük kayıplara ekleyerek toplamda 4 milyonluk Ermeni nüfusunun 1 milyondan fazlasının savaş boyunca hayatını kaybettiğini görüyoruz” şeklinde bir ifade de kullanmıştı. Ermenistan’ın ölüm bedelinin diğer uluslarınkinden daha fazla olduğunu belirten Nubar, Ermenilerin fiili olarak savaşta yer aldığını ve öfkeyle Türkiye’yi reddettiğini de belirtmişti.

Bogos Nubar, Ermeni Gönüllülerinin Fransız “Legion Etrangere” de savaştığını ve kendilerini şereflendirdiğini söylemiş, Legion d’Orient’te 5.000’den fazla sayıya ulaştıklarını ve General Allenby’nin belirleyici zaferine katılan Suriye ve Filistin’deki Fransız birliğinin yarısından fazlasını oluşturduklarını belirtmiştir. Bunun yanı sıra, Türklerin askerlerini başka yerlere göndermelerini engelleyerek Mezopotamya’daki İngiliz kuvvetlerine yardım ettiklerini de ifade etmişti. Bu hizmetlerin Müttefik hükümetler tarafından kabul edildiği belirtmişti. Bütün bu düşüncelerden ötürü Ermeni Ulusal Heyeti, Ermeni milletinin bir savaşçı olarak tanınmasını istemiş ayrıca, Kafkasya Ermeni Devleti’nin bağımsızlığının daha önceden diğer devletler tarafından tanınmasının kabul edilmemesine değinmişti. Tanınmanın kabul edilmesi durumunda Barış Konferansı’nda bir sorunla karşılaşmayacaklarını da ifade eden Bogos Nubar, bu ifadelerin The Times sütunlarına taşınmasının kendisinin bir görevi olduğundan bahsetmiş, bağımsızlık hakkında Müttefiklerin yardımlarını beklediklerini bir kez daha vurgulamıştı (The Times, January 30, 1919: 6).

İtilaf Devletleri 30 Ocak 1919 tarihine kadar Osmanlı Devleti ile ilgilenememişti. Bu konuya ancak manda sistemi öne sürüldüğünde değinildi. Lloyd George, “Türkler kendi tebaaları olan halkları çok kötü yönettiği için tüm Arap

76

bölgelerini Suriye’yi, Mezopotamya’yı, Filistin’i ve Arabistan’ı kaybetmeli” diyerek manda konusuna kısaca bir giriş yapmıştı (MacMillan, 2004: 368). Konferansta bu konuşmalar öne sürülürken Paris’te 24 Şubat 1919’dan 22 Nisan’a kadar sürecek bir Ermeni Birliği Kongresi toplanmıştı. Bu kongreye Rusya ve Türkiye Ermenilerinin yanı sıra Avrupa, Amerika, Mısır, Suriye ve İran gibi ülkelerden de Ermeniler katılmış, kongre Bogos Nubar’ın başkanlığında altı kişilik yeni bir temsilciler heyeti seçmişti. Bu heyet, yeni Ermeni hükümetinin siyasi durumunu açıklamış, Kafkas Ermeni Cumhuriyeti temsilcileri de bu milli kongreye katılmıştı. Kongre bitiminde Bogos Nubar ve Avetis Aharonyan konferansa bir muhtıra vermişti. Bu muhtırada,

1. Kafkas Ermeni Cumhuriyeti arazisi ile beraber Kilikya ve yedi ilden kurulmuş olmak üzere bağımsız bir Ermeni hükümetinin kurulmasında kefil devletler delegelerinden meydana gelecek ve Ermeni komiserleri tarafından yardım görecek sınır tayin komisyonları, Ermenistan’ın kesin hudutlarını yerlerinde saptamakla görevlendirileceklerdir. Bu komisyonlar harita üzerinde çizilmiş olan kısımların uygulanmasına hudutta bulunan ülkelerle doğacak anlaşmazlıkları tarafsız olarak çözümlemek konusunda tam yetkiye sahip bulunacaklardır.

2. Bu suretle kurulacak Ermeni hükümeti, İtilaf devletlerinin ve Amerika’nın ya da katılmasını istediği Milletler Cemiyetinin ortak garantisi altında olacaktır.

3. Barış konferansı tarafından bir geçiş dönemi olarak devletlerden birine, Ermenistan hakkında özel bir manda verilmelidir. Kendisine manda verilecek devletin seçilmesi konusunda şimdi Paris’te toplanmış bulunan ve bütün Ermeni milletini temsil eden Ermeni konferansının görüşü alınmalıdır. Mandanın süresi en çok yirmi yıl olacaktır.

şeklinde taleplerde bulunulmuş, Barış Konferansı tarafından Ermeni milletinin “katliam”, “zorbalık” ve “sürgünlere” karşılık tazminatının belirlenmesi gerektiği hakkında da talepleri olmuştu (Uras, 1976: 663-664).

Paris Barış Konferans’ında 3-4 Şubat 1919’da konuşan Yunan Başbakanı Venizelos, Ermenilerle dayanışma içinde olduklarını belirtmiş, Ermenilerin iddialarını bir kez de kendisi tekrarlamış ve Ermeni-Yunan işbirliğinin örneğini vermiştir. Fransa Başbakanı Clemenceau ise Bogos Nubar’a, Ermeni isteklerine karşı çıkmayacağına dair teminat vermiş ancak Kilikya bölgesindeki çıkarlarının tehlikeye gireceğini sezince fikri değişmişti (Öke, 2012: 213).

Dönemin yazarlarından Süleyman Nazif, Hadisat gazetesinde yer alan “Bir Feryat Münasebetiyle” başlıklı haberinde, Bogos Nubar’ın Ermenistan hayalinin akla, mantığa ve insafa uymadığını belirtmiş, onun bu yaptıklarını büyük bir ihtiyatsızlık olarak görmüştü. Nazif, “bu yapılan hataların da cezasını gelecek nesillerin çekecek olmasından endişe duyduğunu” belirtmiş, günümüzde yaşadığımız sorunlara atıfta bulunacak şu dikkat çekici ifadelerine yer vermiştir. “Bogos Paşa gibi zevat, böyle

77

yaygaralar koparmakla kendi haklarında kendilerinin de emin bulunmadıklarını ilan ve ispat etmiş oluyorlar” şeklinde bir ifade kullanmıştı. Ardından Nazif, “Bogos Nubar Paşa’nın tekrarlanmış itiraflarıyla da sabittir ki seferberliğin evvelinden Harb-i Umumi’nin sonuna ve bugüne kadar fiilen tecavüz eden Ermenilerdir” ifadeleriyle görüşlerini belirtmişti (Hadisat, 5 Mart 1919: 1).