• Sonuç bulunamadı

8. SONUÇ VE ÖNERİLER

8.3 Parametre İlişkileri Değerlendirme Sonuçları

Yapı periyodu, talebi yansıtan kütle ve kapasiteyi oluşturan taşıyıcı elemanların özellikleri ile doğrudan ilgili rijitlik değerinin etkileşimi ile oluştuğundan yapı özelliklerini yansıtan bir parametre olarak düşünülmüştür. Bu sebeple farklı yapısal özellikler ile ilgili değerlendirmede yapı periyodu kullanılmıştır.

8.3.1 Yatay dayanım değerleri değerlendirme sonuçları

Tüm yapıların yatay dayanım/bina ağırlığı oranı değerlendirildiğinde, yatay dayanımın artan periyot değeri ile hızla azaldığı görülmektedir. Az katlı ve duvarlı modellerde yatay dayanım oranı 0.70’in üzerinde değerlere sahip iken periyot artışı ile 0.10 mertebesinin altına kadar düşebilmektedir. Fakat genel eğilim itibariyle bu oran civarında yataylaştığı söylenebilir.

Modellerin farklı yönetmelik şartları ve duvar durumuna göre gruplanarak incelenmesi durumunda periyot ile dayanım değerleri arasında korelasyonun arttığı görülmektedir. Aynı kat grubunda bulunan AY-98 modelleri, AY-75 modellerine göre %34 ilâ %89 oranında daha büyük yatay dayanım oranına sahiptir. Periyot değeri arttıkça ve yatay dayanım oranı azaldıkça fark daha belirgin hal almaktadır. Duvarların dikkate alınması durumunda yatay dayanım oranı doğal olarak artış göstermektedir. AY-75 modellerinde duvar dayanımını dikkate alınması durumunda

dayanımda ortalama olarak %28 artış meydana gelmektedir. Daha güçlü betonarme elemanlara sahip AY-98 modellerinde ise bu oran %19’da kalmaktadır.

Dayanım fazlalığı parametresi incelendiğinde bu değerin yatay dayanım gibi artan periyot değeri, bir anlamda kat sayısı, ile azaldığı görülmektedir. AY-75 modellerinde dayanım fazlalığı değeri yaklaşık olarak 4.2 ile 1.0 arasında iken AY- 98 için bu değerler 5.7 ile 1.6 arasındadır.

8.3.2 Doğrusal olmayan yerdeğiştirme kapasitesi değerlendirme sonuçları

Hemen Kullanım performans seviyesi yerdeğiştirme kapasitesi yönetmelik şartları, malzeme, yanal donatı miktar ve detaylandırması değişiminden önemli oranda etkilenmemektedir.

Can Güvenliği (CG) performans seviyesi plastik davranışın daha ileri safhalarında yer aldığından sünekliği etkileyen parametreler bu seviye yerdeğiştirme kapasitesini de önemli ölçüde etkilemektedir. Etriye ve beton dayanımı özelliklerinin olumsuz olması durumunda yapı süneklik değerinin %50 oranında azalmasının mümkün olduğu gözlenmektedir. CG için AY-98 yönetmeliği modellerinin AY-75 modellerinden %42 oranında daha sünek olduğu görülmektedir. Yüksek katlı yapılarda malzeme ve yanal donatı detayının yerdeğiştirme kapasitesi üzerinde daha etkili olduğu gözlenmiştir.

Göçme Öncesi (GÖ) performans seviyesi ile CG performans seviyesi değerleri özellikle AY-75 yapıları için birbirine yakındır. Etriye ve beton dayanımı özelliklerinin olumsuz olması durumunda yapı süneklik değerinin %58 oranında azalabildiği görülmektedir. AY-98 yönetmeliği modellerinin AY-75 modellerinden %65 oranında daha sünek olduğu görülmektedir. GÖ seviyesi için yönetmelik, malzeme ve yanal donatı özellikleri CG seviyesine göre daha etkindir.

Tüm performans seviyeleri için beton dayanımı ve yanal donatı miktarında artışın yerdeğiştirme kapasitesi değerlerini azalttığı durumlar oluşabilmektedir. Bunun sebebi bu faktörlerin iyileşmesi ile boyuna donatı birim uzama değerinde artış olmasıdır. Kesit sünekliği açısından boyuna donatı birim uzama değerinin kritik olduğu kiriş veya az katlı yapı kolon elemanlarında bu durumun görülme olasılığı artmaktadır.

İyileşen beton dayanımı ve yanal donatı durumunun eleman şekil değiştirme kapasitesini azaltması önceki bilgiler ile tam uyumlu değildir. Bu sebeple DBYBHY- 2007’de verilen çelik birim uzama sınır değerlerinin özellikle deneysel çalışmalar ile detaylı olarak incelenmesi faydalı olabilir.

8.3.3 Doğrusal olmayan yerdeğiştirme talebi değerlendirme sonuçları

Çalışma kapsamında gerçek depremlerin ivme kayıtları ve DBYBHY-2007 yerdeğiştirme talep sonuçları karşılaştırılmıştır. Karşılaştırma yapılabilmesi için ivme kayıtlarından oluşan setlerin ve DBYBHY-2007’de öngörülen yer hareketi ile uyumlu olması gereklidir. Bu amaçla yönetmelikte 1. derece deprem bölgesi için verilen maksimum yer ivmesi (PGA) değeri dikkate alınmıştır. Bilindiği gibi yönetmelikte farklı dönüşüm periyoduna sahip depremler için 50 yılda aşılma olasılığı %10 olan tasarım spektrumu değerinin 0.5 (50 yılda aşılma olasılığı %50) ve 1.5 (50 yılda aşılma olasılığı %2) katı değerler öngörülmektedir. Bu da PGA olarak 0.2g, 0.4g ve 0.6g değerlerine işaret etmektedir. Bu sebeple oluşturulan deprem setlerinin ortalama maksimum yer ivmelerinin verilen değerlerde olması sağlanmıştır; ortalama değerler için değişik zemin grupları ve ivme gruplarında değişik sayılarda kayıt kullanılmıştır.

Sonuçlar değerlendirildiğinde beklenildiği gibi genel olarak zemin zayıflaştıkça yerdeğiştirme talepleri artmaktadır. Zemin grubuna göre yerdeğiştirme taleplerinde önemli farklar görülmektedir.

Gerçek deprem ivme kayıtlarından elde edilen değerler ile DBYBHY-2007 yerdeğiştirme talep sonuçları karşılaştırıldığında; 0.2g ve 0.4g yer ivmesi için Z1 ve Z2 zemin bölgeleri için yönetmelik talep değerlerinin yetersiz kaldığı gözlenmiştir. Zemin zayıfladıkça ve yer ivme değeri arttıkça yetersizliklerin düzeyleri azalmaktadır.

Bunun sebeplerinden biri yönetmelikte elastik ve elastik olmayan yerdeğiştirmeler arasındaki oranı veren CR1 (spektral yerdeğiştirme oranı) katsayısının zemin grubu TB değerine bağlı olarak önemli değişim göstermesi olabilir. CR1 değerinde aynı yapı periyot değeri için farklı zemin grupları arasında 2 katı aşkın farklar mevcuttur. Bu sebeple özellikle küçük yer ivmesi değerlerine sahip depremler için “eş enerjiden” “eş deplasmana” geçiş periyot değerlerinin DBYBHY-2007 formülasyonunda Z1 ve

Z2 zemin bölgeleri için olması gerekenden küçük seçilip seçilmediğinin incelenmesi uygun olabilir.

8.3.4 Doğrusal olmayan yerdeğiştirme talep/kapasite değerlendirme sonuçları Periyot değeri arttıkça talep/kapasite oranlarının yükselmekte bu da daha büyük sismik risk anlamına gelmektedir. Periyot değeri kat sayısı ile yüksek korelasyona sahip olduğundan yüksek katlı mevcut yapıların sismik etkilere karşı daha büyük risk altında olduğu sonucuna varılabilir.

Benzer Belgeler