• Sonuç bulunamadı

Yeni Neoklasik Sentez dinamik genel denge teorisini kullanarak makro ve mikro iktisat arasındaki ayrımı ortadan kaldırmaya çalıĢmaktadır. Yani makroekonomik dalgalanmalar mikroekonomik hareketler ile açıklanabilir. Yeni Neoklasik Sentez, yapısındaki Klasik ve Keynesçi yakınlaĢma mikroekonomik bileĢenlerden dolayı uyumlu çalıĢmaktadır. Yeni Neoklasik Sentez‟in temeli fiyat istikrarı amacına ulaĢmak için benimsediği enflasyon hedeflemesi stratejisidir. Para politikası Yeni Neoklasik Sentez‟deki yeri ve Küresel Kriz durumunda merkezi bir yerde olması açısından büyük önem taĢımaktadır. Para politikası nihai politika amaçlarına ulaĢmak amacıyla parasal araçlarının kullanımını kapsamaktadır. Para politikasının amaçlarını aĢağıdaki gibi sıralayabiliriz:

 Fiyatlar genel seviyesinde düzenin sağlanması (Fiyat istikrarı),

 Ġstenilen seviyede ekonomik büyüme hızına ulaĢılması (Ekonomik büyüme),

 Ödemeler dengesinde denkliğin sağlanması (Ödemeler dengesi denkliği),

 ĠĢsizliğin istenilen seviyeye düĢürülmesi (Tam istihdam)

 Finansal sistem istikrarı

Bunlar para politikasının asıl hedefleridir. Bahsi geçen bu amaçlar gerçekleĢtirildiğinde kısa vadede iç ve dıĢ denge gerçekleĢtirilmiĢ olacak ve uzun vadede de istenilen duruma ulaĢılacaktır52.

Merkez Bankası bu gayelere ulaĢabilmek için hem yapısal makroekonomik modeller oluĢturmalı hem de türlü kaynaklardan gerekli bilgileri edinmelidir.

2.2.1. Fiyat Ġstikrarı

Fiyat istikrarının genel bir tanımını yapmak gerekirse, insanların yatırım tüketim ve tasarruflarıyla ilgili kararlarında hesaba katmaya gerek duymadıkları düzeyde düĢük bir enflasyon oranını ifade eder. Diğer bir tanımla fiyat istikrarı, sabit bir fiyat seviyesini ya da düĢük düzeyde enflasyon oranını ifade eder.

52 Özgür Kasapoğlu, Parasal Aktarım Mekanizmaları: Türkiye Ġçin Uygulama, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Ankara, 2007, s. 3 (YayımlanmamıĢ Uzmanlık Yeterlilik Tezi).

26

Fiyatlar genel seviyesinin senelik ortalama artıĢ hızı enflasyon oranını verir ve enflasyon ekonomide belirsizliklere sebep olduğu için, geliĢmekte olan ülkelerde %1-2 ve geliĢmiĢ ülkelerde %5‟e kadar fiyatlar genel seviyesi yükselmesi normal olarak kabul edilebilir. Bu oranlar ülkelerin geliĢmiĢliklerine göre değiĢiklik de fiyatlar genel seviyesinde gerçekleĢen artıĢ yüksek, devamlı ve bireylerin yatırım, tasarruf ve tüketim kararlarına etki ediyorsa, o ülkede enflasyonun varlığından bahsedilebilir. Bir ülkede finansal stabilizasyonun gerçekleĢtirilememesi, ülke ekonomisi yönünden birtakım olumsuz sonuçlara neden olabilir. Bunları aĢağıdaki Ģekilde sıralayabiliriz53;

 Fiyatlar genel seviyesindeki düzensizlik ekonominin geneli üzerinde belirsizlik ortamı oluĢturacaktır. Bu belirsizlik ortamı hem tüketicileri hem de üreticileri negatif yönde etkileyecektir.

 Paradan kaçıĢ olgusu tasarruflar üzerinde olumsuz etki yaratır. Bilhassa Türkiye gibi iç tasarrufları düĢük olduğundan, büyümeyi dıĢ tasarruflarla devam ettiren geliĢmekte olan ülkelerde fiyat stabilizasyonunun sağlanamaması halinde zaten yetersiz seviyede olan iç tasarruflar daha da azalır. Bu da cari açığın daha fazla artmasına neden olur.

 Yatırımların azalmasına neden olur.

 Ekonomide iç ve dıĢ dengeler bozulur.

 Halkın refahının düĢmesine ve gelir eĢitsizliğinin artmasına sebep olur. Zira enflasyon, sabit gelirli kiĢilerin gelirleri üzerinde doğal vergi etkisi oluĢturur.

Yüksek enflasyon oranı nakit para üzerinde vergi etkisi yaratması nedeniyle ekonomide paranın rolünü azaltır. Ekonomide paranın etkisinin azalması para politikası rolünün de azalmasına neden olur ki bu durumda piyasalar daha fazla hassas hale gelir.

2.2.2.Tam Ġstihdam

Tam istihdam, ülke içindeki tüm insanların meslek hayatları süresince verimli bir biçimde çalıĢması ve ekonomide hiç iĢsizliğin olmadığı anlamına gelmez. Zira her ekonomide geçici iĢsizlik bahis konusu olabilir. Ġnsanlar belirli dönemlerde iĢ hayatına ara vermek isteyebilir ya da daha iyi pozisyonda bir iĢ bulmak için var olan

53 Bengül Gülümser Kaytancı, Merkez Bankası Para Politikası Tepki Fonksiyonu: Türkiye Uygulaması (1990-2003), Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, EskiĢehir, 2005, s. 12

27

iĢinden ayrılarak iĢ arayabilir. Bu tür iĢsizliğe geçici iĢsizlik ismi verilir ve bu iĢsizlik tam istihdam kavramından söz edilirken göz önünde tutulmaz. Tam istihdam, bireylerin iĢsiz kalma sürelerinin çok olmaması ve eski iĢlerine dönme ya da baĢka bir iĢ bulma sürelerinin çok kısa olması anlamına gelir. Bu yüzden kısa vadede geçici iĢsizliğin bulunması, ekonominin eksik istihdamın olduğu anlamına gelmemektedir. Tam istihdamın para politikasının bir amacı olarak seçilmesi 1929 Dünya Ekonomik Krizi‟ne dayanmaktadır. 1929 yılından önce ekonomide Miktar Teorisi‟nin geçerli olduğu düĢünüldüğü için, iĢsizliği azaltmak için uygulanacak para politikalarının yalnızca fiyatlar genel seviyesinde yükseliĢe neden olacağı kabul edilmekteydi. Fakat Keynes‟in yapmıĢ olduğu katkılardan sonra ekonominin daima ve kendiliğinden tam istihdama ulaĢılmasının zor olduğu genel kabul görmeye baĢladı. Üstelik monetarist görüĢe göre bile kısa vadede para politikalarının iĢsizliği etkileyebileceği kabul edildi54.

Tam istihdamın iki hedefinden söz edebiliriz.

 Konjonktürel iĢsizliğe engel olunması,

 Yapısal, mevsimlik ve arızi iĢsizliklerin giderilmesi ya da ortadan kaldırılmasıdır.

2.2.3. Ekonomik Büyüme

Ekonomik büyüme belirli bir süreçte (genellikle bir yıl) milli gelirde gerçekleĢen artıĢ hızı olarak tanımlanabilir. Burada özellikle belirtilmesi gereken nokta, ülke sınırları içinde faaliyet gösteren yabancı ülke vatandaĢlarının da ürettiği mal ve hizmetler de GSYĠH verilerine dâhil edilmektedir.

Ekonomik büyümenin sağlanmasında tasarruf oranları önemli yer tutmaktadır. Ġç tasarrufların yetersiz olduğu ülkelerde dıĢ tasarruflar ülkeye çekilerek büyüme gerçekleĢtirilebilir. Fakat bu durum cari açığın meydana gelmesine ya da böyle bir problem varsa bunun daha da artmasına neden olabilir.

1980‟li yılların ikinci yarısında ortaya atılan içsel büyüme teorilerine dek büyüme literatürüne Solow55 tarafından geliĢtirilen Neoklasik anlayıĢ hâkim

olmuĢtur. Solow‟un kuramına göre, büyüme nüfus artıĢ hızına ve teknolojik

54

İbrahim Demirhan, “Türkiye‟de Para Politikası Uygulaması ve Enflasyon Hedeflemesi”, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ġstanbul, 2007, s. 17. (YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi) 55

Robert Merton Solow, “A Contributiontothetheory of Economicgrowth”, Thequarterlyjournal of

28

geliĢmeye bağlıdır. Bu yüzden bu modele göre bir ülkede ekonomik büyümenin sağlanabilmesi için nüfus artıĢının olması ve teknolojinin geliĢmesi gereklidir.

Ġçsel büyüme kuramları ise teknolojik geliĢmeyi içsel bir değiĢken olarak görmektedir. Ayrı olarak eski büyüme modelleri sermayenin azalan getirisini benimserken; yeni büyüme modelleri insani(beĢeri) sermayeyi de içerdiği için sermayenin artan getirisinin olabileceğini ve bu yüzden de uzun vadede büyümenin sürdürülebileceğini kabul etmektedirler56.

2.2.4. Ödemeler Dengesi Denkliği

Ödemeler dengesi, genel anlamda, bir ekonomide yerleĢik kiĢilerin (genel hükümet, parasal otorite, bankalar, diğer sektörler), baĢka ekonomilerde yerleĢik kiĢiler (yurtdıĢında yerleĢikler) ile belirli bir zaman içerisinde yapmıĢ oldukları ekonomik iĢlemlerin sistematik kayıtlarını elde etmek üzere hazırlanan istatistiki bir rapordur57.

Ödemeler bilançosu baĢlıca üç bölümden oluĢur: 1- Cari ĠĢlemler Hesabı;

 Mal ve hizmetler,

 Gelirler,

 Cari transferlerden (karĢılıksız transferler).

2- Sermaye ve Finans Hesapları a- Sermaye Hesabı b- Finans Hesapları  Doğrudan yatırımlar,  Portföy yatırımları,  Finansal türevler,  Diğer yatırımlar,  Rezerv varlıklar

3- Net Hata ve Noksan

56

Demirhan, a.g.e., s. 19. 57

29

Çift taraflı muhasebe düzeni sebebiyle cari iĢlemler hesabı daima sermaye ve finans hesabı ile eĢit olmak zorundadır.

Fakat verilere farklı kaynaklardan ulaĢılması, değerleme, ölçme ve kayıt zamanı farklılıkları ortaya çıkarmakta: netice itibariyle ortaya çıkan farklar Net Hata ve Noksan (NHN) kalemin genellikle kalıntı halinde yansımaktadır.

Cari açık sorunu Türkiye‟nin en kritik problemleri arasında bulunmaktadır. Tasarruf oranlarının az olması ve ihracatın ithalata bağımlılığı, Türkiye‟de ortaya çıkan cari açığın esas nedenleridir ve cari açık nedeniyle ülke ekonomisi kırılgan ve zayıf hale dönüĢmektedir.

Benzer Belgeler