• Sonuç bulunamadı

Pınar Mahallesinin Tarihçesi ve Yapılan Çalışmalar

3. KADININ KONUTU KULLANIMI VE DEĞERLENDĐRMESĐNDEKĐ

4.1 Pınar Mahallesinin Tarihçesi ve Yapılan Çalışmalar

Şekil 4.1 : Pınar Mahallesi hava fotoğrafı

Mahalle Đstanbul’un kuzey - batı tarafında, Đstinye Maslak güzergahında yer alan eğimli bir araziye konumlanmış bir yerleşimdir (Dülgeroğlu, 1991).

Pınar Mahallesi 1970 yılında kurulan bir gecekondu mahallesidir. Bu bölgeye ilk yerleşmeler Karadenizli iki kardeşin Đstanbul’a göç ettikten sonra hazineye ait bu orman arazisine kendi evlerini yaptıktan sonra çevrelerindeki arsaları parselleyip satmaları sonucunda oluşmuştur. Đlk toplu yerleşmeler ise başka bir Karadenizli ailenin 40 aile birlikte yer satın alıp ev yapması ile başlamıştır. Mahalle 1972’de 100 haneli, 1978’de 500, 1981’de 891 ve 1990’da 1500 hane sayısına ulaşmıştır. Nüfus

54

demografik açıdan daha çok doğu Anadolu ve Karadeniz bölgesinden gelenler ve onlarında akrabalarının gelmesiyle oluşmuş homojen bir yapıya sahiptir.

1986’da yapılan çalışmada halkın gelirinin düzeyinin yükselmesi ve dolayısı ile mahallenin daha da gelişebilmesi için, sosyal ve teknik alt yapıları geliştirebilmek için stratejilerin oluşturulması amaçlanmaktadır. Bununla gecekonduların kent ile bütünleşebilmesi için gerekli kaynak sağlamak çalışmanın bir diğer amacını oluşturmaktadır. Mahalledeki hanelerin yaklaşık %10’u ile görüşülmüş ve örnekler rastgele seçilmiş ve hane reisleri ile görüşülmüştür. Çalışmanın sonucunda mahallede kanalizasyon probleminin olduğu, sağlık ocağı, çocuk alanları, eczane, kreş ve kitaplık eksikliği olduğu söylenen donatılardır. Ayrıca ortaokulda en çok ihtiyaç duyulan donatı olarak tespit edilmiştir. diğer bir sorunda yol ve su sorunu olarak ortaya çıkmaktadır. Bu sorunların karşında görüşülen bazı kişiler bu donatıların kurulabilmesi için maddi ya da iş gücü ile yardım edeceklerini belirtmişlerdir. Aileler boş zamanlarını dikiş, nakış, örgü ve halı dokuma gibi becerileri geliştirmek istedikleri ortaya çıkan diğer bir bulgudur. Sonuç olarak bu bulgulara göre imeceye dayalı sosyo-ekonomik ve fiziksel bir gelişme dayalı bir modelin ortaya çıktığı belirtilmiştir. Ayrıca mahalledeki işsizliğin önlenmesi ve gelir getirici iyileştirme programlarının gerekliliği de vurgulanmıştır (Aksoylu, 1986).

Dülgeroğlu’nun (1991) yaptığı araştırmalarda düşük gelirli bölgelerde doğal büyümenin nasıl gerçekleştiği ve büyüme ile nasıl başa çıkılabileceği çalışmanın çıkış noktasını oluşturmaktadır. Bu doğrultuda yerleşmenin fiziksel gelişimleri analiz edilmiştir. Burada büyümeyi düşeyde ve yatayda olarak ikiye ayırırken, yerleşim yerinin büyümesi ve konutun büyümesini farklı parametreler içerisinde değerlendirilmiştir. Yerleşim yerinin büyümesini; nüfusun artması, sosyal servislerin özellikleri, servislerin çeşitliliği, topografya, toplum karakteristiği ve ulaşım kolaylığı gibi parametreler etkili olmaktadır. Konutun büyümesinde ise; sosyal değişiklikler, teknik karakteristik ve yasal kolaylıklar ya da engeller gibi parametrelerin etkili olduğundan bahsedilmektedir. Çalışmada bu parametreler Pınar Mahallesi için incelenmiştir.

Sonuç olarak, konutların büyümesinde teknik özelliklerin daha önemli bir rol oynadığı tespit edilmiştir.. Bu çalışmalarda, başlangıçta bahçelerinde sebze yetiştirilen tek katlı konutlar olarak yapılan gecekonduların zaman içinde değişen ekonomik ve sosyal koşullar nedeniyle yatay ve düşeyde geliştiği ve ailenin

55

büyümesi nedeniyle konuta bağımsız birimlerin eklendiği belirlenmiştir. Ayrıca Pınar Mahallesi’nin önceki yıllara göre daha fazla bir büyüme olduğu çıkan sonuçlardandır (Dülgeroğlu, 1991).

1994’de Asomoah ve ekibinin yaptığı araştırmada büyüyen bir gecekondu yerleşimi olan Pınar Mahallesi’nde devletin burası için yaklaşımından başlayarak, yapı karakteristiğini, problemler tanımlanması ve geçen yıllar içindeki değişimleri incelenerek yola çıkılarak, yapılan tespitlerin doğrultusunda kente uyumun sağlanabilmesi adına mahallede ne gibi proje yaklaşımlarının geliştirilebileceği tartışılmıştır. Çalışmaya göre mahallede en önemli problem binaları düzenleme ve kontrolde uygulama eksikliği ve altyapının(yol, trafik, kanalizasyon, su ve elektrik sistemi) yetersiz oluşu olarak belirlenmiştir. Bu sorunlara karşı çalışmada her konuya özgü çözüm önerileri getirilmiştir. Bunlar eğitimli ustalar tarafından binaların inşası, yeni yollar inşa etmek, mevcut kaldırımları ve yolları geliştirmek, daha çok araba park alanı yapmak, trafik akışını düzenleyici önlemler almak, su deposu yapmak, elektrik sistemini düzgün yapmak ve evler için ödeme sistemi oluşturmak üzere sorunlar üzerine alınan kararladır. Sonucunda bu projelerin gerçekleştirilebilmesi için toplumun bu tür projelere finansman için katkıda bulunması için gönüllü olması ve yöneticilerin bu tür programları yönetmesi gerekliliği vurgulanmıştır (Asomoah, 1994).

Turgut’un (1996) yaptığı çalışmada gecekondu yerleşimi kültür bileşenleri ve bu bileşenler ile konut mekanı arasındaki etkileşim incelenmiştir. Mahallenin akkültürasyon süreci içerisinde hangi aşamada olduğu araştırmanın kapsamındadır. Bu amaçla araştırmada akültürasyon süreci içerinde yer alan oriyantasyon/ alışma (birinci ve ikinci periyod), adaptasyon/uyum (üçüncü, dördüncü ve beşinci periyod), integrasyon/bütünleşme (altıncı ve yedinci periyod) aşamaları kapsamında geçen süreler, aile yapısındaki değişimlerin mekansal değişimlerdeki etkisi, akkültüratif süreçte meydana gelen kültürel değişimlerin iç mekan kurgusundaki yansımaları, egemenlik alanı, mahremiyet ve kişisel alan davranışlarındaki değişimler ve mekana etkileri, ev/bahçe/sokak kurgusunda davranışsal birleşenlere göre oluşumlar ve ev/bahçe/sokak kurgusunda özelden genele olan değişim, sosyal yapı toplumsal yapıdan bireysel yapıya doğru olan geçiş ve iç mekanda genelden özele doğru olan değişim incelenmiştir. Bu bağlamda kullanıcı bilgileri, yerleşim örüntüsüne yönelik

56

bilgiler, iç mekan organizasyonuna yönelik bilgiler ve iç mekan kullanımına yönelik bilgiler elde edilmiş, bunlar üzerinden araştırma gerçekleştirilmiştir.

Yapılan araştırmada toplamda 41 ev ile görüşülmüştür. Araştırma yapılan evlerde kırk beş kadının kırk üçünün (% 95) ev hanımı olduğu, birinin memur birinin ise emekli olduğu hane içindeki kullanıcı özelliklerinden ortaya çıkmaktadır. Araştırmanın sonucunda akkültüratif süreç içerisinde kültürel değişimlerin mekansal yansımalardan yola çıkarak, mahremiyet, kişisel alan, ve egemenlik alanı davranışlarında süreç içinde farklılaşmalar olduğu, iç mekan organizasyonu çok işlevsellikten az işlevselliğe doğru değiştiği, mekansal kurguda da merkezi-orta mekanlı tipte mekan dizininden, lineer –orta mekan(hollü) mekan kurgularına doğru değişim ve oriyantasyon aşaması kısa sürede atlatılırken adaptasyon aşamasının tamamlanıp integrasyon evresini içeren altıncı ve yedinci periodlara ulaşması uzun süre aldığı sonucuna ulaşılmıştır.

Şu anda genel olarak Sivas, Kars ve Karadeniz bölgesinden göç edenlerden oluşmaktadır. Muhtarlıktaki kayıtlara göre nüfusun 12.039 görünmesine karşın 20 bin civarında olduğu ifade edilmektedir (Şekil 4.1).

4.2 Kadının Konutu Kullanımı ve Değerlenmesi Kapsamında Pınar

Benzer Belgeler