• Sonuç bulunamadı

Oyunun Çocuğun Fiziksel Gelişimine Etkisi ve Öğrenme ile İlişkisi

2.2. OYUNUN TANIMI VE ÖNEMİ

2.3.1. Oyunun Çocuğun Fiziksel Gelişimine Etkisi ve Öğrenme ile İlişkisi

Fiziksel açıdan büyüme, çocuğun vücut ağırlığının artması ve boyunun uzaması yönünden ölçülebilen bir gelişimdir. Gelişim ise büyüyen organizmanın dokularında ve biyokimyasal yapısında oluşan değişiklikler sonucu olgunlaşmasına ve biyolojik fonksiyonlarının farklılaşmasına denir (Akandere, 2006: 15). Çocuğun psikolojik, sosyal ve bilişsel yönden sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi için öncelikle fiziksel olarak sağlıklı gelişmesi gerekmektedir. Çocuğun fiziksel gelişimine olumlu katkı sağlayan pek çok faktör bulunmaktadır. Oyun oynamak da bu faktörlerden biridir.

Çocuk doğduğu andan itibaren anlamlı veya anlamsız birtakım hareketler yapar. Özellikle el ve göz koordinasyonunu sağlamaya başladıktan sonra daha fazla bilinçli hareket eder ve ilk olarak kendine özgü oyunlar oynamaya başlar. Bu oyunlar çocuğun fiziksel gelişimi açısından oldukça önemlidir. Bu yüzden bazen anneler çocuklarının oyunlar sayesinde hareket etmelerini sağlamaya çalışırlar. Özellikle

hareketli oyunlar sırasında çocuğun çeşitli (Büyük-küçük) kasları kasılma ve uzamalarla çalışma halindedir. Kalp atışı, kan dolaşımı hızı ve solunumu, normalin üstüne çıkar. Bunun sonucu olarak, sıklaşan ve derinleşen solunum sayesinde kana havadan bol oksijen geçer. Ayrıca, kan dolaşımının normalden hızlı olması, dokulara daha çok besin taşımasına yardımcı olur (Çoban ve Devecioğlu, 2011: 3). Önce

kendi bedeniyle oynamaya başlayan çocuk, zamanla nesnelerle de oynamaya çalışır. Bu süreç çocuğun bedensel gelişimine paralel olarak kademeli olarak sürekli devam eder. Daha bebeklik döneminden itibaren çocuk yaptığı bu hareketler sayesinde çevresini keşfetmeye çalışır. Bunu da tesadüfen öğrendiği oyunlar sayesinde yapar ve bu oyunlarla sürekli yeni bir davranış öğrenir.

Bebeklik döneminde çok hızlı büyüyen çocuk yaklaşık bir yaşında yürümeye başlar. Yürümeye yeni başlayan çocuk, dengesini kolay kolay bulamaz. Sık sık düşer ve kalkar. Ancak ayak, bacak, kalça ve karın kasları (diğer kasları ikinci planda kalır) birçok tekrarlardan sonra, görevini öğrenir ve genellikle bir daha unutmaz ve çocuğu yürütür. Denge oyunları, toplarla çalışmalar ve buna benzer egzersizler çocuğu dış

çevreye karşı acemi olmaktan kurtarır. Karşısına çıkabilecek bir engeli, kolayca aşabilme yeteneğini kazandırır. Bu oyunlar sayesinde çocuk, aynı zamanda gücünü yerinde ve zamanında kullanma alışkanlığını da elde edebilir (Çoban ve Devecioğlu,

2011: 4).

Özer vd. “Oyunun Çocuk Gelişimi Üzerine Etkileri” başlıklı çalışmalarında bisiklete binmek, hayvan yürüyüşlerini taklit etmek, ip atlamak, tırmanmak ve top oyunları çocukta büyük kas gelişimini hızlandırdığını belirtmişlerdir. Özellikle okul öncesi dönemde bu oyunların yanı sıra bloklarla oynama, çeşitli el faaliyetleri küçük kas gelişimine katkıda bulunur. Çocuk açık havada oynanan oyunlar sayesinde güneş ışınlarından yararlanarak D vitamini alır, oksijen ve temiz hava sayesinde çocuğun iştahı artar ve daha rahat uyur. Denge oyunları, top oyunları ve benzer çalışmalar çocuğa gücünü yerinde ve zamanında kullanma alışkanlığı kazandırır (Özer vd., 2006: 56).

Çocuklar yetişkinler kadar uzun süre sabit yerlerinde oturamazlar, ayaklarını sallarlar, topuklarını iskemleye vururlar, eşyalara dokunur veya anlamsız sesler çıkarırlar, bu durum onların yetişkinlerden daha fazla enerjiye sahip olduklarını ve bu enerjilerini boşaltmak için değişik hareketler yapma isteklerinden kaynaklanmaktadır (Uluğ, 2007: 131). Oyun esnasında çocuğun hareketliliğinden dolayı doğal olarak oksijen kullanımı fazla olacaktır. Böylelikle kanın daha çok

pompalanması sonucu dokular daha iyi besleneceğinden kaslar güçlenecektir. Bunun aksi durumunda ise, çocuk güçsüz kaslara sahip olacak ve bu durum onun ileriki yaşamını da olumsuz etkileyecektir (MEB, 2006: 24). Özellikle ergenlik döneminde erkek çocukları yaşıtlarından daha küçük göründükleri takdirde psikolojik olarak da bu durumdan olumsuz etkilenmektedirler.

İlköğretimin ilk yıllarında küçük ve büyük kaslar birçok etkinliği yapabilmek için gerekli olgunluğa ulaşmıştır. Ancak, küçük ve büyük kas becerilerinin gelişimi için, öğrenmeye ihtiyaç vardır. Bu nedenle anne, baba ve öğretmenler, çocukların hem küçük kas becerilerinin gelişimini sağlayacak, hem de büyük kas gelişimini sağlayacak öğretme ve öğrenme etkinlikleri düzenlemelidirler (Senemoğlu, 2004: 27). Kum, kil, su, hamur, kesme, yapıştırma, çizme, boyama... vb. oyunlar çocukların küçük kaslarının gelişimine çok önemli katkılar sağlamaktadır. Bu tür oyunlar özellikle koordinasyon gerektiren etkinlikler olduğundan, çocuklarda el ve göz koordinasyonunun gelişimine önemli katkılar sağlarlar (Koçyiğit vd., 2007:325).

İlköğretim ikinci kademede okuyan öğrencilerin bulunduğu dönem ise (11-13 yaş) aynı zamanda ergenlik dönemine giriş davranışlarının gözlendiği dönemdir. Senemoğlu’na göre ergenin bu dönemi atlatabilmesi için enerjisini olumlu bir biçimde kanalize edebileceği etkinliklere yönlendirilmelidir. Örneğin; spor, müzik, resim gibi zihin-kas koordinasyonu gerektiren etkinlikleri yapabilmeleri için ergene uygun öğretme-öğrenme ortamları sağlanmalıdır (Senemoğlu, 2004: 29). Çocuğun kas sistemini geliştiren aktif oyun, aynı zamanda çocukta biriken enerjinin boşalmasını sağlar. Bu enerjinin harcanmaması, çocuğun nöratik, içe dönük ve algılanan bir

yapıya sahip olmasına neden olur ve çocuk daha saldırgan bir hale gelebilir. Oyun çocukta ortaya çıkabilecek bu saldırganlık dürtülerini de kontrol altında tutmalarına yardımcı olur (Yavuzer, 2001: 181). İlköğretim dönemindeki öğrenciler aşırı bir

hareketlilik içerisindedirler. Hareket etmek bu çocuklar için bir ihtiyaçtır. Çocukların adeta bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjileri vardır denilebilir. Herbert Spencer da söylediği “Oyun çocukların harcanmamış, birikmiş bir enerji tüketimidir” sözüyle çocukların oyun sayesinde fazla enerjilerini boşalttıklarını ve rahatladıklarını ifade etmiştir (Güneş ve Güneş, 2011: 5). Bu dönemde özellikle beden eğitimi öğretmenleri,

çeşitli spor takımları oluşturarak çocukların bu takımlarda yer almalarını sağlamaları veya derslerinde hareketli oyunlar kullanarak öğrencilerin enerjilerini doğru yerlere kanalize edebilecekleri ortamlar hazırlamaları gerekmektedir. Bu durum çocukların hem diğer derslerine de daha fazla motive olmalarını hem de fiziksel yönden daha sağlıklı yetişmelerini sağlayacaktır.

Özetlenecek olursa oyun çocuğun bedensel gelişimini olumlu şekilde etkilemektedir. Bedensel olarak sağlıklı gelişen çocuk zihinsel, sosyal ve psikolojik olarak da olumlu gelişecektir.

Fiziksel olarak sağlıklı yetişen çocuklar öğrenmeye daha açıktırlar. 2005 yılında yeniden hazırlanan ilköğretim programı öğrenci merkezli ve öğrenmeyi öğrenme felsefesi üzerine kurulmuş olan yapılandırmacı yaklaşıma göre tasarlanmıştır. Öğrencilerin öğrenmeyi öğrenebilmeleri için öncelikle sağlıklı bir bedene ve beyine ihtiyaçları vardır. Bunun için çocukların beslenme, barınma ve tehlikelerden korunma gibi ihtiyaçlarının karşılanmasının yanı sıra oyun oynamaları da gerekmektedir.