• Sonuç bulunamadı

2. Genel Bilgiler

2.3. Kemik

2.3.3. Kemik Greftleri

2.3.3.1. Otojen Greftler(Otogreft):

Otojen greftlerde bazı hücreler canlılığını koruyabilirler ve özellikle osteojenik ve osteokondüktif özellikleri yoluyla kemik iyileşmesini sağladığı kabul edilir. Otojen greftleri osteojenik özelliğinden dolayı altın standart olarak kabul edilir ve zamanla osteojenik etkisi azalır, osteoindüktif ve osteokondüktif etkisi devam eder. Bu greftler yavaş yavaş rezorbe olur ve yerine yeni canlı kemik alır. Ayrıca potansiyel sorunlar olan doku uyuşmazlığı ve hastalık bulaşması bu greft türlerinde görülmez. Ancak verici bölgede ikinci bir operasyona gerek duyulması, uzun süreli operasyon sonrası ağrı ve hareket kısıtlılığı görülmesi ve bakım süresinin uzaması bu greftlerin dezavantajlarıdır(29).

Kortikal yapıdaki kemik greftleri, dayanıklı sert bir yapı oluştururken, osteogenezisi arttırıcı etkisi yoktur. Kansellöz yapıdaki kemik grefti ise belirgin bir şekilde osteogenezisi arttırma yeteneğine sahiptir. Ancak mekanik olarak sağlamlık sağlayamamaları bilinen tek dezavantajıdır(2,29). Kortikokansellöz kemik greftlerinin günümüzde popülaritesi artmıştır. Bu greft hem kortikal hem de kansellöz kemiklerin özelliklerine sahiptir. Kortikokansellöz kemik kansellöz kemik kadar osteogenezisi artırıcı özelliğe sahip değildir; çünkü daha nonporöz bir yapısı olan kortikal tabakasına sahiptir. Ancak mekanik sağlamlık ve form kazandırması bir avantaj olarak görülmektedir(2). Bu greftler ağız içi ve ağız dışı alanlardan elde edilirler.

2.3.3.1.1. Ağız İçi Otojen Greft Kaynakları

Ağız içi kemik kaynakları üst çene tüber bölgesi, dişsiz bölgeler, ekzositozlar, iyileşmekte olan çekim yaraları, ramus mandibula, kökler arası alveol kemiği, alt

çene simfiz bölgesi ve operasyon esnasında çıkan kemik parçalarıdır(2,38). Ağız içi kemik greftleri diğer kemik onarım yöntemleriyle karşılaştırıldığında, daha kısa sürede iyileşme ve iyi bir kemik kalitesiyle neticelenir. Ağız içi operasyonlarda sınırlı miktarda kemik grefti gerektiğinde, alınmasının kolay olması önemli bir avantajıdır.

Büyük defektler için yeteri kadar elde edilememesi, taşınmasının zor olması, bakteriyel kontaminasyon riski, ikinci bir cerrahi operasyona gerek duyulması, verici bölgenin enfeksiyon riski, sınırlı miktarda greft alınması, dişlere yakın bölgelerden alınması diş köklerine zarar verebilmesi ve çene ucu greft alımında duyusal sinirlere hasar verilmesi gibi dezavantajlara sahiptir. Periodontal rejenerasyon tedavisinde intraoral kaynaklı otogreftler kemik yapma potansiyeli yüksek hücreler barındırdığından en çok tercih edilen greftlerdir.

2.3.3.1.2. Ağız Dışı Otojen Greft Kaynakları

Daha büyük defektlerde yeterli miktarda greft elde etmek için insan vücudundan iliak kemik, kalvaryum, tibia, kostalar, fibula ve diğer endokondral kemikler kullanılabilir(38). İntramembranöz kaynaklı (kalvaryum kemik, mandibula) olan greftler, endokondral kaynaklı (iliak, kostalar) olan greftlerden daha önce damarlanırlar ve rezorbsiyonu ise daha geç olur; çünkü intramembranöz tipteki kemik greftlerinin iyileşmesi direkt olarak kemik dolumu ile olurken, endokondral tipteki kemik greftlerindeki iyileşme kartilaj oluşumu fazı aracılığıyla meydana gelir(39).

Ekstraoral kaynaklı kemik greftleri daha çok maksillofasial defektlerin tedavisi ile ileri derecede kemik kaybı meydana gelen maksilla ve mandibulada uygulanacak implant operasyonu öncesinde tercih edilebilir(20). En çok tercih edilen ağız dışı otojen kemik kaynakları kaburgalar ve iliak kemik bölgesidir.

Otogreft elde etmek için mutlaka bir verici bölgeye ihtiyaç duyulduğundan ikinci bir yara bölgesi meydana gelmektedir. Bununla beraber benzer potansiyelde tamir yapan ve hastada ek bir cerrahi travma oluşturmayan başka bir greft türünün kullanılması hasta ve hekim için avantaj olacaktır.

Allogreft, kemik büyümelerini stimüle eden BMP'leri içerir. Bu proteinlerden günümüze kadar 13 tanesi tanımlanmıştır. Bu greftler osteoindüktif özelliğe sahiptir. Bu materyaller başlangıçta sinyal veren ve spesifik dokuların oluşumunu düzenleyen bir ajan gibi görev yaparak yeni kemik oluşumuna yardımcı olur. Bu etkileşimler mezenşimal hücrelerin osteoblastlara farklılaşmasıyla neticelenen bir gelişim serisine öncülük eder(40). Allogreftler canlı kemik hücrelerini içermemesine rağmen sıklıkla kemiğin organik komponentlerinden olan tip I kollajen sağlarlar(41).

Allogreftler, genetik olarak farklı aynı canlı türünden elde edilen greft çeşididir. İnsanlardan ve kadavralardan alınan kemikler doku bankalarında saklandığından elde edilmeleri kolaydır. Donör sahanın eliminasyonu, anestezi ve operasyon süresinin kısalması, kan kaybının azalması ve komplikasyonların azlığı avantaj sağlar. Diğer taraftan başka bir insandan dokunun alınıyor olması dezavantajıdır. Dejeneratif kemik hastalıkları, bakteriyel enfeksiyonlar, hepatit B ve C, AIDS gibi bulaşıcı hastalıkların transferini önlemek ve antijenik özelliklerini ortadan kaldırmak için dondurma, dondurup kurutma gibi kriyobiolojik yöntemler veya radyasyon gibi çeşitli özel işlemlerden geçirilirler(2,20,29). Üç tipte allogreft bulunmaktadır:

1. Dondurulmuş kemik (FB)

2. Dondurulmuş - kurutulmuş kemik (FDB)

3. Demineralize dondurulmuş - kurutulmuş kemik (DFDB)

Dondurulmuş kemik greftleri, verici dokudan ölümden sonraki ilk 12 saat içinde alındığı için antjenik reaksiyon oluşturma ve hastalık bulaştırma riskine sahiptir (42). Verici dokunun donma oranının kontrolü ve soğutma ajanlarına maruz

bırakılması kontrollü bir şekilde gerçekleştirilir. Bunun için en sık kullanılan ajanlar gliserol ve dimetil sülfoksid'dir(2).

FDB, bu greftler -76 C°'de sıvı faz olmaksızın dondurulur ve kurutulur. Dondurmanın etkisiyle dokuda irreversibl doku hasarına neden olur. Ancak kolay nakil ve depolama uygulamaları için oda sıcaklığına döndürülür. Homojen FDB allogreftler alveol defektleri ve kronik fistüllerin tedavisinde başarılı bir şekilde kullanılır ve hastalık bulaştırma riski düşüktür(1). FDB allogreftlerde kemik osteojenik indüksiyon kapasitesi yeterli olmadığından ve greft rezorbsiyonu sırasında kısmen fibröz doku ile yer değiştirdiği için greft alanında bir küçülme beklenilir. Bu küçülme en az % 50 civarında olmaktadır(29,43).

DFDB allogreftlerinde, kemikte var olan minerallerin uzaklaştırılmasıyla, kemik matriksinde var olan nonkollajen proteinler ve BMP'ler açığa çıkarılmaktadır. Bu özelliklerden dolayı osteoindüktif potansiyele sahiptir. DFDB allogreftleri daha çok oral ve maksillofasial cerrahide ve kuvvetin gelmediği küçük defekt alanlarında kullanımında başarı sağlanmaktadır. Ancak daha güçlü biyomateryallerle kombine kullanımı uygun bulunmaktadır(2).

Periodontal defektlerde DFDB'nin kullanılması ile önemli derecede sondalanabilen cep derinliğinde azalma, ataçman seviyesinde kazanç ve kemik rejenerasyonu sağladığı çalışmalarda gösterilmiştir(44).

Benzer Belgeler