• Sonuç bulunamadı

Osteoporoz ve osteoporotik kırıklar için risk faktörleri

2.4. Osteoporoz

2.4.5. Osteoporoz ve osteoporotik kırıklar için risk faktörleri

Osteoporozda pek çok risk faktörü rol oynamaktadır. Ancak bunların çok azı üzerinde fikir birliğine varılabilmiştir. Dünya sağlık örgütünün ortaya koyduğu risk faktörleri Tablo 2.6’ da gösterilmiştir(102).

Tablo 2.6 Dünya sağlık örgütünün ortaya koyduğu risk faktörleri

Değiştirilemeyen faktörler Değiştirilebilir faktörler

Yaş Östrojen yetersizliği sendromları

Nulliparite Prematür menopoz (idiopatik, cerrahi)

Irk:beyaz veya Asyalı Amenore(özellikle atletlerde, anoreksia

Pozitif aile öyküsü Nervoza, prolaktinomada

Daha önce frajiliteye bağlı kırık öyküsü Sigara, alkol kullanımı

Kısa iskelet yapısı ve küçük kemikler Uzamış immobilizasyon ve inaktivite Menarş yaşı Bazı ilaçlar (kortikosteroidler,

antikonvülzanlar, heparin infüzyonu, tiroksin)

Menopozda geçen süre Beslenme yetersizlikleri (kalsiyum, vit D)

Belirli hastalıklar, endokrinopatiler

(hipertiroidi, hiperparatiroidi, cushing hastalığı, kr. Renal yetmezlik, kr. Hepatik yetersizlik, RA, hipogonadizm,

hiperkalsiüi, hiperprolaktinemi)

Düşük vücut kitle indeksi (body mass index)

Düşmelere eğilimi arttıran durumlar, görme bozuklukları, nöromusküler anormallikler, alt ekstremite zaafiyeti, uzun etkili psikotrop ilaç kullanımı, diüretikler

Yaş-Cinsiyet-Irk

Bunlar kemik kütlesi ve kırık riski için en güçlü belirleyicilerdir. Genellikle kemik kütlesi 20 yaş civarına kadar artmakta, maksimum kemik kütlesine ulaşılmaktadır. Bu maksimal kemik

44

kütlesi, 40 yaş civarına kadar korunur. 40 yaştan sonra fizyolojik olarak kemik kütlesinde kayıp başlar. Bu kayıp hızı, bazı yapısal değişiklikler ve cinsiyete göre farklılıklar göstermektedir. Kadınlarda erkeklere oranla daha fazla olmak üzere, yaşın ilerlemesiyle ve menopozla birlikte hızlanmaktadır. Beyaz ırkta, Asyalı, özellikle Kafkas kökenli küçük ufak yapılı kadında, osteoporoza daha sık rastlanmaktadır (103).

Kemik Mineral Yoğunluğu (BMD)

Düşük kemik kütlesi ve kemik kaybı önemli risk faktörlerindendir. Doruk kemik kütlesi, büyüme ile erişilebilen en yüksek kemik kütlesi seviyesidir. Doruk kemik kütlesi, daha sonra gelişecek kemik kaybını ve kırık riskini tayin etmek için önemlidir. KMY (BMD, bone mineral density) ölçümü tarama yapılan iskelet bölümünün mineral içeriğini gösterir. KMY iskeletin dayanıklılığını ölçmekte ve gelecekte oluşabilecek osteoporotik kırık riskini saptamakta kullanılan en önemli belirteçtir. Aynı zamanda tedavi altındaki hastalarda tedaviye olan cevabın takip edilmesine de olanak sağlar

Doruk kemik kütlesini etkileyen faktörler; a) Büyüme sırasında rol oynayan genetik program b) Mekanik yüklenme c) Beslenme ve hormonal faktörlerdir (103).

Üreme ile İlgili (Reprodüktif) Faktörler

Bu risk faktörleri arasında, geç menarş, erken menapoz, 6 aydan daha uzun süreli amenore, kısa doğurganlık süresi, ooforektomi sonrası gelişen iatrojenik menapoz, doğum sayısı, doğum kontrol hapı kullanımı, emzirme varlığı ve süresi sayılabilir.

Menapoz ile ortaya çıkan gonadal yetersizliğe bağlı gelişen östrojen eksikliği, kadınlardaki hızlı kemik kaybından sorumludur. Fazla sayıda yapılan doğumlar; bir yandan kalsiyum kaybına yol açarken, diğer yandan hamileliğin son 3 ayında artan serbest östrojen ve artan kilo nedeni ile kemikler üzerine daha fazla yük binmesi sonucu kemik kütlesinde artışa neden olmaktadır (103).

Vücut Yapısı

Osteoporozlu kadın prototipi ince yapılı, zayıf ve kısa boylu olarak tasvir edilmektedir. Kilo kaybeden bir kadın genellikle kemik kütlesinden de kabetmektedir. Ayrıca femuru zayıflatan

45

mikro-mimari değişiklikleri de ortaya çıkmaktadır. Boy konusu ise biraz daha karışıktır. Uzun boylu insanların kemikleri daha iridir ve KMY daha yüksektir, ama femur boynu uzunlukları da daha fazla olduğundan kalçaları daha kolay kırılır. Boyda 9 cm’lik artış, kalça kırığı riskini %50 artırmaktadır (104). Vücut ağırlığı, kemik kütlesinin önemli belirleyicilerindendir. Kadınlarda ağırlık, iskelet üzerine mekanik bir yük bindirerek kemik yoğunluğunu etkilemektedir, ayrıca yağ dokusunda depolanan östrojenlerinde kemik yoğunluğu üzerine pozitif etkileri vardır.

Fazla kilolu kadınlarda kalsiyum absorbsiyonu daha fazladır ve kemik döngüsünü etkiler. PTH için daha az duyarlıdır. Böylece kemik kütlesi korunur ve çevresel kalsiyum daha iyi kullanılabilir (103).

Birçok araştırmacı yaş artışıyla birlikte vücuttaki yağ miktarının da arttığını bildirmiştir. Ancak vücut yağ miktarı farklı yaşlı popülasyonlarda değişiklik gösterebilir. Yaş artışıyla yağsız vücut kütlesinin azalmasına bağlı olarak enerji harcamasında, bazal metabolizma hızında bir azalmada meydana gelir. Çünkü enerji daha çok metabolik olarak aktif olan yağsız doku kitlesi tarafından harcanır (105, 106, 107). Bireyin enerji harcaması; bazal metabolizma hızı, besinlerin termik etkisi ve fiziksel aktiviteyi içerir(107, 109). Bazal metabolizma hızının % 15-25‘i protein sentezi ve yıkımı, %20’ si hücre içi sıvısı ve elektrolitlerin dengede tutulması, %5’i karbonhidratlar ve lipidlerin sentezi ve yıkımı için harcanır. Geri kalan, organ işlevleri içindir. Besin alımının sınırlandığı durumlarda bazal metabolik hızda düşüş olur. Bu düşüş yağsız doku kitlesinin azalması ve organizmanın düşük enerji alımına uyum sağlamaya çalışmasının sonucudur (109). Yapılan çalışmalar sonucunda bazal metabolizma hızında yaşa bağımlı azalma olduğu ve bunun yaşla birlikte toplam vücut proteini ve kas kitlesinin yani yağsız doku kitlesinin azalmasın bağlı olduğu bulunmuştur (107). Yaş ilerledikçe metabolizma hızı azalacağından kilo vermek zorlaşmaktadır. Özellikle menapoz döneminden sonra kadınlarda menstural siklusun sona ermesi, yavaşlayan bazal metabolizma ve hareketsiz yaşam sonucu şişmanlık bu dönemde de bir sağlık sorunu olarak ortaya çıkabilmektedir (108). Postmenapozal kadınlarda özellikle önemli bir diğer diğer sağlık sorunu olarak bilinen osteoporoz insidansının ince yapılı kadınlarda, şişman olanlara kıyasla daha yüksek olduğu bildirilmektedir. Postmenapozal kadınlarda beden kitle indeksinin (BKİ) kemik kitlesindeki kayıplarla negatif ilişkili olduğu gösterilmiştir. Bir başka deyişle menapoz sonrası kadınlarda vücut yağının femur boynu, radius kemik mineral içerikleri üzerine olumlu etkiye sahip

46

olduğu gösterilmiştir. Adipoz dokunun kemik kitlesi üzerine bu olumlu etkisi, yağ hücreleri tarafından östrojen senteziyle açıklanmaktadır. Menapoz döneminde BKİ’ nin 25 hatta 27’ye doğru kaymasının osteoporoz riskini azaltmada yararlı olduğu bildirilmektedir (110).