• Sonuç bulunamadı

Kadı: Kaza iĢlerine bakan memurlara verilen ünvandır.50

Arapça‟da kazâ kökünden ism-i fâil olan kadı, fıkıh terimi olarak insanlar arasında meydana gelen çekiĢme ve davaları Ģer‟i hükümlere göre çözümlemek için yetkili makamlarca tayin edilen kiĢiyi ifade eder.51 Eski Türk Ġslam devletlerinde görülen kadılık müessesi, Osmanlı Devleti‟nde ilk defa Osman Gazi döneminde rastlanmıstır.

47

Uzunçarşılı, a.g.e, s. 109.

48 Abdullah Saydam, Osmanlı Medeniyeti Tarihi, Derya Kitabevi, Trabzon 1999, s. 300.

49 Aydın, a.g.e, s. 352. 50 Pakalın, a.g.e, s. 119. 51 Atar, a.g.e, s. 66.

Ġlk kadı Dursun Fakih olup Bilecik‟in fethinden sonra Karacahisar‟a tayin edilmiĢtir.52XIV.yüzyılda veziriazam Çandarlı Kara Halil PaĢa, ordudaki davaların görülmesi için bir ordu kadılığı kurmuĢtu. Onun için buna kadıaskerlik denilir. Önceleri bir kadıasker varken Fatih devrinde Rumeli ve Anadolu kadıaskerliği olarak ikiye çıkarılmıĢtır. Rumeli tarafındaki Ġlmiye sınıfına ait bütün iĢler Rumeli kadıaskerliğince, Anadolu tarafındakiler de Anadolu kadıaskerliğince yürütülürdü. Rütbece Rumeli kadıaskeri daha yüksekti.53

Osmanlı Devleti'nde kadıların görev yerindeki süresi sınırlı idi. Bunun sebepleri Ģunlardı:Ġnsanlarla fazla yakınlaĢma olması hasebiyle tarafsızlığını yitirmesi ve kadıların uzun süre hakimlik yapmaları onların ilmi yönünün eksik kalmasına yol açması idi.

Osmanlı Devleti‟nde kadılar, bulundukları yerin hakimi, belediye baĢkanı ve halkın her konuda baĢvuracağı bir makam idi. Kazaskerlik müessesinin bu yapısı ve ifa ettiği fonksiyonlar, Tanzimattan sonra azalmıĢ ve Osmanlı Devleti‟nin son zamanlarına yakın yetkileri tamamen ellerinden alınmıĢtır. XVIII. Yüzyılın ortalarında teĢekkül eden heyet-i vükelâya Ģeyhülislâm dahil edilmiĢ, kazaskerler ise alınmamıĢtır. Tanzimattan sonra gelirleri de ilga edilen kazaskerler, yine kadı tayinine yetkilidirler; Ancak 1271/1854 tarihli Tecihât-ı Menâsıb-ı Kazâ Nizamnâmesi ile tayinleri Ģeyhülislâma arz mecburiyeti getirilmiĢtir. 1331/1913 tarihli bir Kanun-u Muvakkat ile kazaskerlik müessesi kaldırılarak yerine Rumeli ve Anadolu Kazaskerlik Mahkemeleri ihdas edilmiĢ ve 1332/1914 tarihli bir diğer Kanun-ı Muvakkatile de bu mahkemelerin sayısı bire indirilmiĢtir.54

Nâib: Sözlükte vekil demek olan naib terimi, kadıların kendi yerlerine davaya bakmak üzere görevlendirdikleri Ģahıslar manasını ifade eder. Kadılar tayin edildikleri yere bizzat gitmeyerek, naib görevlendirecekleri gibi, kaza merkezlerine tabi nahiyelere de naib tayin edebilirler. Nahiyelere tayin edilen naiblere kazâ naibleri denir. Ayrıca mevleviyet kadılarının tayin ettiği naiblere mevâli nâibleri arpalıklarda sahibi adına görevini yürütenlere de arpalık nâibleri adı verilirdi.55

52

Yusuf Halaçoğlu, XIV.-XVII. Yüzyıllarda Osmanlı Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, TTK Yayınları, Ankara 1998, s. 110.

53

Ünal, a.g.e, s. 107.

54

Cin- Akgündüz, a.g.e, s. 273.

55

Kassam: Sözlük anlamı dağıtan, paylaĢtıran kiĢiler manasına gelir. Bu kisiler ölenlerin mallarınıferaiz ilmine göre paylaĢtırırdı. Kassâmlar bu görevi kadı adına yaparlardı. Osmanlı adliye teĢkilatında iki çeĢit kassâm bulunmaktaydı. Birincisi; askeri sınıfın (kamu görevlilerinin) terekelerini taksim eden kazasker kassâmlarıydı. ikinci ise; ġer‟î Mahkemelerin bulunduğu yerlerdeki beledî kassâmlardı. Her kadılıkta hususi bir kassâm defteri bulunurdu. Kassâmlar taksim ettikleri terekelerden resm-i kısmet adıyla bir harç alırlardı. Bu harç binde belirli bir oran olmakla birlikte, kadı ve kazaskerlerin gelirlerinde önemli bir yer tutardı.56

Muhzır: Sözlük anlamı huzura getirmek demek olan muhzır, davacı ve davalıları mahkemeye celbeden ve savcının bazı görevlerini ifa eden bir memurdur. Küçük kazâ merkezlerinde hem mahkeme mübâĢirliği hem mahkeme katipliği hem de emniyet görevlisi ve savcının görevlerini, muhzırlar ifa etmekteydi. Hizmetleri karĢılığında ihzariye denilen ve taraflarca karĢılanan bir ücret alınırdı. Muhzır sayısı çok olan mahkemelerde bir de muhzırbaĢı bulunurdu. Ve muhzırların tayinleri bir seneliğine muhzırbaĢıları tarafından yapılırdı.57

ÇavuĢlar: Dergâh-ı Ali çavuĢları da denen adlî memurlar mahkeme ilâmlarının icrası, borçluların mallarını satarak borcunun ödenmesi görevini yapmaktaydılar.Günümüzdeki icra memurları ve kısmen de olsa savcıların ve emniyet görevlilerinin vazifelerini ifa ederlerdi. Osmanlı Devleti‟nin asırlarca icra memurluğunu yapan bu teĢkilât, 1252/1836 tarihli bir irade ile Divan-ı Deâvi Nezâretine çevrilmiĢtir. 1288/1871 yılında ise icrâ daireleri kurulmuĢtur.58

SubaĢı: Hükümet merkezinde çavuĢ teĢkilâtının görevlerini yaparlardı. TaĢrada ise sancak, kaza, nahiye ve köylerde emniyet iĢlerini yürütürlerdi. Sancaklarda; sancak beyinin ücretli adamı ve emniyet amiri olarak vazife yapan bu kiĢiler, kaza ve daha küçük merkezlerde ise, idare amiri, ġer‟i Mahkemelerde icrâ‟ ve infaz memuru olarak görev yaparlardı. Suçluların yakalanmasında en önemli vazife bu kiĢilerindi.59

56Aydın, a.g.e, s. 93. 57 Pakalın, a.g.e, C. 2, s. 572. 58 Cin-Akgündüz, a.g.e, s. 280. 59 Cin-Akgündüz, a.g.e, s. 281.

MübaĢir: Sözlük anlamı, bir ise baslayan demektir.Mahkemede celb ve tebliğ vazifesinin yanı sıra, devlet adına soruĢturma iĢlerini yapan memurlardı. Bu görevikarĢılığı mübâĢiriyye denen bir ücret alırlardı.60

MüĢavir: Sözlük manası, kendisine danıĢılan, istiĢare edilen demektir. Kadıların gerektiğinde fetva istedikleri ve danıĢtıkları kiĢilerdi. Büyük mahkemelerde ihtiyaca göre bir veya iki müĢavir bulunurdu. MüĢavirler; kadılık yapabilecek sahıslar arasından seçildiği için bazı kadıların müĢavirleri tek baĢına hüküm verme yetkisine sahipti.61 Katip: Güvenilir, sağlıklı, davaları yazma ve ilâmları düzenleme usulüne vâkıf bir kiĢi mahkemeye katip olarak tayin edilir.62

Hademe: DuruĢma güvenliğini sağlayan görevlidir. Bunlar lüzumsuz söz ve uygunsuz davranıĢa engel olurlar.63

Kapıcı: Kapının önünde durup mahkemeye baĢvurmak isteyenleri sıraya koyan görevlidir.64 60 Pakalın, a.g.e, s. 592. 61Develioğlu, a.g.e, s. 754. 62 Bayındır, a.g.m, s. 676. 63 Bayındır, a.g.m, s.676. 64 Bayındır, a.g.m, s.676.

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

152 NUMARALI 1092/ 1681-82 TARĠHLĠ MANĠSA ġER’ĠYYE SĠCĠLĠ’NĠN TRANSKRĠPSĠYONU

152/1-1

Alacak-Borç

sebt iden seksen ikiĢer buçuk guruĢ hisse-i Ģer„iyyelerimizden mezbûr Mustafa Halife Ģerâyit-i muamelesi alâ tarîkı‟t-ticâretü‟Ģ-Ģer„î nakd ve eĢyâ-i ma„lûme ve bâğ min haysü Ģer‟illah birer buçuk esedî guruĢ nakd ve eĢyâ ve bâğ min haysü‟l-mecmû„ mezbûr Mustafa halife yedinden bi‟t-tamâm ve‟l-kemâl ahz ve kabz eylediğimizden sonra müteveffât-ı mezbûrenin asl-ı dâhil der-defter ve eğer hâric ez-defter hukûk-ı ma„lûme ve mechûle sene-i müta„allıka âmme-i da‟va ve mutâlebât ve eymân ve muhâsamâtdan mezbûr Mustafa Halife‟nin zimmetini ibrâ-i âmm (…) nizâ„la ibrâ ve iskât eyledik ba„de‟l-yevm yedinden bâkî kalan emlâk-i sâire müstakillen hakk-ı sarîhi olmuĢdur bizim min ba„d bi-vechin fi‟l-vücûh ve sebeben fi‟l-esbâb ve alâka medhalimiz kalmamıĢdır didiklerinde gıbbe‟t-tasdîkı‟Ģ-Ģer„ mâvaka„a bi‟l-isbat ketb olundu fi‟l-yevmi‟s-sâbi„ ve‟l-iĢrîn fî Ģehri Rabî„ül-evvel sene isneteyn ve tis„în ve elf. ġuhûdü‟l-hâl:

El-hâc Hüseyin bin Hasan, Hüseyin bin Mustafa, Sarraç Ma‟den bin Abdullah, Mehmed Çelebi bin Abdullah Efendi, Abdullah bin Mehmed el-muhzır, Bahtlızade, Kadri bin Hasan, Ahmed bin Hasan, Ebubekir bin Osman

152/1-2

Miras

Medîne-i Mağnisa‟da BektaĢ-i Kebîr Mahallesinde sâkin Mustafa bin El-hâc Himmet nâm Ģâb-ı emred husûs-ı âtiyü‟l-beyânı da„vâya vekîl olduğunu yine mahalle-i mezbûre sâkinlerinden Mehmed bin Ali nâm kimesneler Ģehâdetleriyle sâbit olan iĢbu râfi„u‟l-kitâb Es-seyyid Mehmed bin ġâhin nâm kimesne meclis-i Ģer‟i Ģerîf-i enverde yine mahalle-i mezbûre sâkinlerinden Mehmed beğ BeĢe Ali nâm râcil mahzarında

bi‟l-vekâle üzerine da„vâ ve takrîr-i kelâm idüb müvekkilim mezbûr Mustafa târih-i kitâbdan bir gün mukaddem müslimîn beyninde medîne-i mezbûre fenâsında vâki„ bâğlardan Bekir Efendi bağı kurbünde dimeğle müte„ârif bâğ kurbünde bârgirin da„vâ iderken merkûm Mehdi BeĢe‟ye gâib-i ani‟l-meclis Osman nâm kimesne ile müvekkilim mezbûr Mustafa‟ya cebran ahz ve mâru‟z-zikr bâğın kurbüne varub kezâlik cebren ve kerhen fi„l-i Ģenî„ kasd eyledik ol dahi tahlîs-i nefs içün kurbünden aĢağını atub her ferd ve bend olmağla merkûm Mehdi bin BeĢe‟den suâl olunub hakîkat-i ahvâle ahâlî-i mahalle senden istifsâr olunub emr-i Ģer„iyyede beyan idilsin didikde gıbbe‟s-suâl merkûm Mehdi bin BeĢe husûs-ı mezbûra ahvâle ahâlî mahalle-i mezkûresinden istifsâr olunduk da merkûm Ġsmail ibni Süleyman ve sâir garaz müslimînden Himmet bin Ġvaz hâliyesinden kezâlik Ģâyi„an iki bin üç yüz seksen dört bin Ahmed ve Mustafa bin Hamza vesâirleri hazıran olub fi‟l-vâki„ merkûm yahûdî merkûm Mustafa hissesine tahsîl olunan meblağın bâkîsi mukâbelesinde ve mâ„adâsı hisse-i hâliyeden müntakil hissem mukâbelesinde mezbûr Mehmed hissesine ta„yîn ve tahsîl olunan ve kezâlik Ģâyi„an iki yüzü arsa-i hâliyesi üç yüz seksen dört zirâ„ arsa-i mülkü ve yüz yirmi zirâ„ ber‟nehc-i muharrer mersûm Mustafa hissesine tahsîs olunan benâmlı zemînden sümün hissesi ve sekiz yüz beĢ zirâ„ dahi arsa-i hâliyeden hissesi mukâbelesinde kezâlik cümle mezkûr rızâlarıyla mezkûre Fâtıma‟nın hissesine ta„yîn ve tahsîs ve mezbûrân Mehmed ve Fâtıma vech-i mezkûr üzere hisse-i merkûmeleri ale‟l-iĢtirâ mutasarrıf olmak üzere hisse-i hâliyeden ba„de‟n-nizâ„ ve‟l-ifrâz mâbeyne‟l-mâlik Fâzıl ve Cafer olmağın bedeline teslîm eylediğimizden hükm-i hisse-i mu„ayyene el-mahdûde-i mezkûreye müta„allık âmme-i de„âvî ve husûsâtdan mezbûrân Mehmed ve Fâtıma‟nın zimmetlerini ibrâ ve iskât eyledik ba„de‟l-yevm zikr olunan hisseleri vech-i mezkûr üzere ale‟l-iĢtirâk merkûmân Mehmed ve Fâtıma‟nın mülk-i muhâfızları olub ber-vech-i mine‟l-vücûh bizim alâka ve medhalimiz kalmamıĢdır keyfemâ yeĢâân ve yahtârân-ı mutasarrıfân olsunlar didiklerinde gıbbe‟Ģ-Ģehâdetü‟Ģ-Ģer„ mâvaka„a bi‟l-ittifâ ketb ve Ģetb olundu tahrîran fî Ģehri Rabî„i‟l-evvel li-sene isneteyn ve tis„în ve elf.

ġuhûdü‟l-hâl:

El-hâc Himmet Efendi bin Ġsmâil, Mustafa Efendi ibni Hacı Hüseyin, Musa Efendi ibni Osman el-imâm, Hacı Mehmed Sefer, Mustafa bin Abdülkerim, Mehmed Çelebi bin

Halil Efendi, Hacı Ömer bin Ali, Ġsmâil ÇavuĢ Hüseyin, Abdülaziz Hasan Efendi, Mustafa Ağa bin Kethüdâeri Ģehri, Veli Hüseyin Dede bin Abdullah ve gayruhum.

152/2-1

Miras Taksimi

Husûs-ı âtiyü‟l-beyânın mahallinde keĢf ve tahrîri iltimâs olunmağın bu fakîr bi‟z-zât Mahmiyye-i Mağnisa‟da Seydi Hoca sıyyenetü ani‟l fitne ve be‟se mahallâtından Ayn-ı Ali Mahallesinde sâkin iken bundan akdem fevt olan El-hac Hüseyin bin Abdülmennan‟ın zikri âtî menziline varub zeyl-i vesîkada muharrerü‟l-esâmî müslimîn huzurlarında akd-i meclis-i Ģer„i Ģerîf-i nebevî ve mahfel-i dîn-i münîf-i Mustafavî eyledikde müteveffâ-yı mezbûrun verâseti zevce-i metrûkesi Fatıma hatun ibnete Mehmed ile sulbî kebîr oğulları Mahmud ve Mustafa‟ya ve sulbiye kebîre kızı Saliha‟ya münhasıra ve tashîh-i mes‟eleleri kırk sehimden olmağla menzil-i mezkûrun beĢ sehmi mezbûre Fatıma‟ya ve on dörder sehmi merkûmân Mahmud ve Mustafa‟dan her birine ve yedi sehmi mezbûre Saliha‟ya isâbet eylediği lede‟Ģ-Ģer„ü‟l-mu„teber zâhir ve mütebeyyin oldukdan sonra mezbûr Mehmed asâleten ve zâtları ma„rifet-i Ģer„iyye ile ârifân olan yine mahalle-i mezbûre sükkânından El-hac Mehmed bin Sefer ve Ali bin Bali ta„rîfleriyle mu„arrafân olan mezbûretân Fatıma ve Saliha dahi asâleten meclis-i ma„kûd-ı mezbûrda merkûm Mustafa mahzarında her biri ikrâr ve takrîr-i kelâm idüb mevrûsumuz müteveffâ-yı mezbûrun terekesinden olub bir taraf-ı tarîk-i âmm ve bir tarafı bazen Kasabavî Mehmed ve bazen Halil bin Veli ve bazen ġeyhzâde Mehmed mülkleri ve taraf-ı sâlisi bazen Nalbandzâde Mustafa ve bazen Hasan El-hac Ahmed ve bazen El-hac Musa menzilleri ve taraf-ı râbi„i bazen El-hac Ömer ve bazen El-hac Himmet ve bazen Mustafa ibni El-hac Receb ve bazen Ali bin Bali ve bazen Habib bin Bayram ve bazen Hüseyin BeĢe menzillerine müntehî ve tûlen ve arzan bi-hesâb-ı terbî„i sekiz yüz on iki zirâ„ arsa üzerine mebnî tahtânî altı bâb odayı ve üç bâb ahurı ve bir bâb saman damını ve bir mâi ve dört sofayı ve zât eĢcâr-ı müsmire ve gayr-ı müsmire tûlen ve arzan bi-hesâb-ı Ģatmenci beĢ bin altmıĢ dört zirâ„ arsa-i hâliyeyi muhtevî iĢbu mülk menzilden mevrusumuz müteveffâ-yı mezbûr El-hac Hüseyin hâl-i hayatında etrâf-ı erba„ası iĢbu tarîk-i âmm ve mezbûrûn Hüseyin BeĢe ve Ali ve Habib menzilleri (belgenin bu kısmı yırtıktır) Ģâyi„i ile mahdûd tûlen ve arzen bi-hesâb-ı terbî„i arsa (belgenin bu kısmı yırtıktır) üzerine mebnî üç bâb tahtânî beĢ yüz doksan

zirâ„ arsa-i hâliyeyi muhtevî iĢbu (belgenin bu kısmı yırtıktır) meĢa‟an hibe ve temlîk itmekle biz dahi müverrisimizin(belgenin bu kısmı yırtıktır) lakin mezbûr Mustafa meĢâ„-ı makbûmun kable‟l-nez„ Keyfe mâ yeĢâü ve yuhtâr mutasarrıf olsun didiklerinde gıbbe‟t-tasdîkü‟Ģ-Ģer„î merkûm Mustafa ve Mehmed ve Fatıma ve mezbûr-u merkûm Saliha mahzarında her biri ikrâr ve takrîr-i kelâm idüb merkûmân Mehmed ve Fatıma yedlerine tahsîs olunan odalardan mersûm Ali bin Bali menzili cânibinde vâki„ oda ve sofa hizâsında vâki„ El-hac Ahmed menzili duvarına müntehî olub ve etrâf-ı erba„ası yine merkûmân Fatıma ve Mehmed hisselerine tahsîs olunan menzil ve mezkûre Saliha‟nın zevc-i mezbûr Ali merkûmûn El-hac Ömer ve El-hac Receb ve Himmet ve Mustafa ve El-hac Ahmed menzilleriyle mahdûd olub yüz altmıĢ sekiz zirâ„ı mezbûr Mustafa hissesine tahsîs olunan seksen dört zirâ„ bin âma„a zemînden hissesi mukâbelesinde ve yedi yüz elli iki zirâ„ı arsa-i hâliyeden hissesi olmak üzere min haysü‟l-mecmû„ tûlen ve arzan bi-hesâb-ı terbî„i dokuz yüz yirmi zirâ„ arsa-i hâliye ba„de‟n-nez„ ve‟l-ifrâz kezâlik cümlemizin rızâlarıyla merkûme Saliha hissesine ta„yîn ve tahsîs ve alâmet-ı fâsıla vaz„ olunub yedine teslîm eylediğimizden sonra hisse-i mezbûreye müte„allika âmme-i de„âvî ve mutâlebeden mezkûre Sâliha‟nın zimmetini ibrâ ve ıskât eyledik ba„de‟l-yevm arsa-i mahdûde-i mezbûre mülk-i sahîhi ve hakk-ı sarîhi olmuĢdur min ba„d bizim alâka ve medhalimiz kalmamıĢdır didiklerinde gıbbe't-tasdîkü'Ģ-Ģer„î merkûmân Mustafa ve Saliha dahi meclis-i mezbûrda mezkûrân Mehmed ve Fatıma mahzarlarında bi-tav„ihâ ikrâr ve takrîr-i kelâm idüb ve yine etrâf-ı erba„ası tarîk-i âmm ve Hüseyin BeĢe ve Habib ve Ali bin Bali ve merkûme Saliha hissesine va‟z olunan hisse-i hâliye ve Nalbandzâde Mustafa ve El-hac Ahmed ve merkûm Mustafa hissesine ta„yîn olunan mezil ile mahdûd ve üç yüz elli zirâ„ arsa üzerinde beynimiz tahtânî üç bâb oda ve üç sofa ve bir saman damını ve muhtevî binâ ve eĢcâr ve mühemmid üç bin altı yüz otuz bir zirâ„ arsa-i hâliyemi müĢtemil ve mârü‟z-zikr olan mâbeynlerinde kezâlik müĢterek olub ve tarîk-i âmm tarafına müceddeden zokak kapusu binâ ve ihdâs olunmak üzere iĢbu hudûd-ı muhkiye-i hâviye ve müĢtemilât-ı merkûmeler muhtevi menzilin zemîninden yüz otuz dört zirâ„ı ve arsa-i hâliyesinden kezâlik Ģâyi„an iki bin üç yüz yirmi iki zirâ„i ki altmıĢ sekiz zirâ„i merkûm Mustafa hissesine tahsîs olunan otuz dört zirâ„ binâ ma„a zemînden hisse-i bâkiyesi mukâbelesinde ve mâ„adâsı arsa-i hâliyeden müntakil hissesi mukâbelesinde mezbûr Mehmed hissesine ta„yîn ve tahsîs olunan ve kezâlik Ģâyi„i iki yüz on altı akçe zirâ„

arsa-ı hâliye üç yüz seksen dört zirâ„ı hibe ve mülk ve yüz yirmi zira„ı bervech-i muharrer mersûm Mustafa hissesine tahsîs olunan bin âma„a zemînden semen hissesi ve sekiz yüz beĢ zirâ„ı dahi arsa-i hâliyeden hissesi mukâbilinde kezâlik cümlemizin rızâlarıyla mezkûre Fatıma‟nın hissesine ta„yîn ve tahsîs ve mezbûrân Mehmed ve Fatıma vech-i mezûr üzere hisse-i merkûmeleri ale‟l-iĢtirâk mutasarrıf olmak üzere hisse-i ba„de‟n-nizâ„ ve‟l-ifrâz mâbeynde alâmât-ı fâsıl vaz„ olunub yedlerine teslîm eylediğimizden sonra hisse-i mezbûre-i mahdûde-i mezkûrelere müte„allika âmme-i de„âvî ve husûmâtdan mezbûrân Mehmed ve Fatıma‟nın mülk-i mahzları olub bi-vechin mine‟l-vücûh alâka ve medhalimiz kalmamıĢdır keyfe mâ yeĢâü ve yehtârân mutasarrıfân olsunlar didiklerinde gıbbe't-tasdîkü'Ģ-Ģer„î mâ-vaka„a bi‟l-ibtiğâ ketb ve sebt olundu tahrîren fî selh-i Ģehr-i Rebiülevvel li-sene isneteyn ve tis„în ve elf.

ġuhûdü‟l-hâl:

El-hac Himmet Efendi ibni Ġsmail, Halil Efendi ibni Hacı Hüseyin, Musa Efendi ibni Osman el-imam, Hacı Mehmed bin Sefer, Mustafa bin Abdülkerim, Mehmed Çelebi bin Halil Efendi, Hacı Ömer bin Ali, Ġsmail ÇavuĢ bin Hasan, Mustafa bin Hüsameddin, Mustafa Ağa bin kethüdâ-yı Ģehr Veli, Hüseyin Dede bin Abdullah ve gayruhum

152/3-1

Ev SatıĢı

Medîne-i Mağnisa‟da ÇarĢu Mahallesinde sâkin iken bundan akdem fevt olan Mehmed ÇavuĢ bin Cafer ÇavuĢ‟un verâseti zevce-i metrûkesi Saliha hatun ibnetü Abdullah ile sulbiye kebîre kızı AyĢe nâm hatuna münhasıra olub ba„dehû mezbûre Saliha dahi vefât idüb verâseti sadrî kebîr oğlu El-hac Mehmed bin El-hac Mustafa‟ya münhasıra ve tashîh-i mes‟ele-i mirâsları bi-hükmi‟l-münâsaha sekiz sehimden olmağla sihhâm-ı mezbûrden bir sehmi mezbûr El-hac Mehmed‟e ve yedi sehmi redden ve farzan merkûm AiĢe‟ye isâbet eylediği Ģer„an zâhir ve mütehakkık oldukdan sonra mezbûr El-hac Mehmed asâleten ve merkûm AiĢe tarafından husûs-ı âtiyü‟l-beyânı ikrâra vekîl olub merkûmânın zâtını ma„rifet-i Ģer„iyye ile ârifân olan Kara Yunus Mahallesinden Hasan Beğ bin Bali ve Yusuf bin Abdullah Ģehâdetleriyle hasm-ı cahid-i Ģer„î mahzarında Ģer„an vekâlet-i sâbite olan Abdüvehhâb Efendi vekâleten meclis-i Ģer‟i Ģerîfde iĢbu sâhibü‟l-kitâb Halil Beğ ibni Ahmed nâm kimesne mahzarında

bi‟l-asâle ve bi‟l-vekâle ikrâr ve i„tirâf ve müteveffâ-yı mezbûr Mehmed ÇavuĢ hal-i hayatında silk-i mülkünde münselik olub mahalle-i merkûmede vâki„ kıbleten tarîk ve Ģarkan Sevindik zâde El-hac Mahmud mülkü ve Ģimâlen Mehmed Çelebi mülkü ve garben Mehmed Çelebi bin Halil Efendi mülkü ile Mahmud ve toprak örtülü bir bâb evi ve bir bâb fevkânî kiremit örtülü odayı vaz‟ı yed vekîl ve zât-ı eĢcâr-ı müsmire ve yine mikdar havluyu müĢtemil mülk menzilini bi-cümleti‟t-tevâbi„ ve‟l-levâhık bey‟i bât-ı sahîh-i kat„î ile merkûm Halil Beğ‟e yüz yetmiĢ beĢ kıt„a esedî kuruĢa bey„ ve teslîm idüp ol dahi minvâl-i muharrer üzere ibtiyâ„ ve tesellüm ve kabûl eyledikden sonra yine merkûm Mehmed ÇavuĢ hayatında mezbûr Halil Beğ yedinden semen-i menzil-i mezkûrdan doksan beĢ buçuk esedî kuruĢa ahz ve kabz idüb yetmiĢ dokuz buçuk esedî kuruĢu zimmetinde bâkî kalmıĢ idi hâlâ meblağ-ı bâkî yetmiĢ dokuz buçuk esedî kuruĢu dahi müdde-i mezbûrda merkûm Halil yedinden asâleten ve vekâleten bi‟t-tamâm ve‟l-kemâl ahz ve kabz eyledik fîmâ ba„d menzil-i mahdûd-ı mezkûr kâffeten ve merâfi„i ile merkûm Halil Beğ‟in mülk-i müĢterâsı olmuĢdur keyfe mâ yeĢâü ve tehtâr mutasarrıf olsun didiklerinde gıbbe't-tasdîkü'Ģ-Ģer„î mâ-vaka„a bi‟t-taleb ketb olundı Tahrîren fi‟l-yevmi‟s-sâlis min Ģehr-i Rebiülâhir sene 1092.

ġuhûdü‟l-hâl:

Ahmed Efendi bin El-hac Mahmud, Sânizâde Abdullah Efendi, Mustafa Efendi bin Haydar Efendi, Bahtlızâde Hasan el-muhzır, Mehmed bin Abdullah, Kadri bin Musa elhac, Mehmed Çelebi bin Halil Efendi, Arab Mehmed beye tabi Halil Efendi, Hacı Halil et-tâcir, Ahmed Ağa bölükcü, Kemhacı Mehmed BeĢe, Miralay Hasan Ağa, Köroğlu Hüseyin Beğ, Mehmed Çelebi bin Rıdvan, Ebubekir bin Osman ve gayruhum

152/3-2

Tarla SatıĢı

Medîne-i Mağnisa‟da El-hac Ġlyas-ı Sağîr Mahallesi sâkinelerinden Halime binti Mustafa nam hatun meclis-i Ģer‟i Ģerîfde zikri âtî tarlaya vâzı„ü‟l-yed olan li-ebeveyn er karındaĢı iĢbu sâhibü‟l-kitâb Ali nâm kimesne mahzarında üzerine da„vâ ve takrîr-i kelâm idüb mukaddemâ taht-ı tasarrufumda olub medîne-i mezbûrede vâki„ merhûm Ali Beğ nâm sâhibü‟l-hayrın cami‟i Ģerîf ve imâret-i âmiresi evkâfı arazisinden Ormancı vakfı dâhilinde vâki„ kıbleten Mustafa tarlası ve Ģarken Ġbrahim Çelebi tarlası ve

Ģimâlen diğer Ġbrahim tarlası ve garben Ali Dede tarlası ile mahdûd altı dönüm tarlamın

Benzer Belgeler