• Sonuç bulunamadı

2. ÂMÂ VEYSEL’DEN ÂŞIK VEYSEL’E GİDEN UZUN İNCE BİR YOL

2.1. Emlek Yöresinde Kültürel Doku ve Âşık Veysel’in Yetiştiği Çevre

2.1.1. Osmanlı’nın Sivas eyâletinde bir kültür havzası: Emlek

Emlek adı bugün idari adlandırma olarak kullanılmasa da, ismin Emlâk şekliyle 16.

yüzyıldan itibaren Osmanlı’da eyalet adı olarak kullanıldığına dair kayıtlara rastlanmaktadır. Osmanlı arşiv kayıtlarında Emlâk, 16. yüzyılda Zülkadriye eyâletinin (1831’den sonra Maraş eyaleti) Bozok sancağına bağlı bir nahiye ismi olarak, 1530’larda Rum eyâletinin Canik sancağının Bafra kazasına bağlı bir nahiye ismi olarak ve 17. yüzyılda Sivas eyâletinin Sivas sancağına bağlı bir kaza ismi olarak yer almaktadır (Sezen, 2006:169). Farklı eyalet isimlerine tabi bu kayıtların ortak noktası bugün Sivas ilinin bulunduğu coğrafî alana işaret etmesidir.

Literatürde Emlek adlandırmasıyla ilgili farklı bir bilgiye daha ulaşmak mümkündür. Ali Yıldırım, Emlek adının yörede yaklaşık 500 yıldır kullanıldığını, em- ve –lek bileşenlerinden oluştuğunu, emlemek, iyileştirmek, sağaltmak fiilinden –lek ekini alarak iyileştirici, sağaltıcı, tedavi edici yer, yurt, toprak biçimine dönüştüğünü aktarmaktadır (Yıldırım, ty:15).

İhsan Öztürk de Emlek isminin anlamıyla ilgili olarak benzer bir açıklama yapmaktadır. Geçmişte Emlek isminin anlamını yörenin yaşlılarına sorduğunu belirten Öztürk, em- kökünün ilaç anlamına geldiğini, Emlek’in de ilaç olarak bitkilerden yararlanılan bir bölge olarak algılandığını aktarmıştır (Kişisel Görüşme, 19 Ağustos 2015).

Ortaköylü Âşık Aziz Üstün’ün torunu Ali Dinçal, em- kökünün çare bulmak, iyilikle karşılaşmak gibi anlamlara geldiğini belirterek konuya farklı bir açıdan yaklaşmaktadır. Kızılırmak’ın kuzey tarafındaki Kızılbaş köylerinin, devlet baskısından kaçanlara kucak açtığı ve Kızılırmak geçildikten sonra sıkıntıların giderildiği bir yere ulaşıldığı vurgusuyla Emlek’in “dertlere çare bulunan yer” anlamına

geldiğini aktarmaktadır (Kişisel Görüşme, 19 Ağustos 2015). Bu bilgi yöredeki inanç kültürünün etkisini yansıtması bakımından diğerlerinden ayrılmaktadır. Nitekim, Erdoğan Alkan da Âşık Veysel’in hayatını konu aldığı romanına “Kuyucu Murat kıyımından canlarını kurtaran Kızılbaş Türkmenlerin” yerleştiği yerlerden biri olarak Sivrialan çevresini işaret ediyor (Alkan, 1991:7).

20. yüzyılda çoğu zaman şifahi kaynaklar tarafından aktarılan, özellikle Alevî-Bektaşî kültürü ile ilgilenenler ve halk müziği çevrelerince bilinen ve ayrıca az sayıda yazılı kaynakta tesadüf edilebilen Emlek adlandırmasının, 16. yüzyıldan kalma idari yer isminin bozulmuş şekli olarak halk hafızasında günümüze kadar geldiği ve kültürel açıdan isme farklı anlamlar yüklendiği söylenebilir.

Doğan Kaya, Emlek yöresinin, Şarkışla’nın Batı ve Kuzeybatısında Kızılırmak vadisinde yer alan; Turna, Şeme, Kılıç, Karababa, Nalbant, Akdağ ve Sırıklıdağlar’la çevrilmiş olan bölge olduğunu aktarmaktadır (Bkz. Şekil 2.1).

Kaya’ya göre bugün, Emlek yöresinde büyük çoğunluğu Şarkışla’da olmak üzere Yıldızeli, Gemerek, Pınarbaşı, Sarıoğlan ve Akdağmadeni’nde 80 civarında köy vardır. Bunların içinde Kaldurak, Verdikışlası gibi pek çok yerleşim merkezi bugün mevcut değildir (Kaya, 1999:142).1

Rıza Aydın (ty:163) da, Emlek’in coğrafî konumuyla ilgili şu bilgileri vermektedir:

Cumhuriyet sonrası coğrafî adlandırmada başka adlar verilen, Şarkışla’nın Kuzeydoğusundan Kuzeybatısına kadar geniş bir alanda yer alan, dağların arasındaki Kızılırmak vadisini kapsayan dağlık bölgeye eskiden Emlek Bölgesi denirmiş. Emlek Bölgesinin Kuzeydoğusunu kapsayan Yıldızeli’nden Yozgat’ın Akdağmadeni’ne kadar uzanan bölgeye Gelmuhat, bugün Şarkışla ovasının bulunduğu bölgeye de Gedik bölgesi denirmiş.

Bu bilgilere göre, Şarkışla ilçesinin tamamı Emlek içerisinde yer almamaktadır. Yöredeki kültürel adlandırmalar halk hafızasında belirgin sınırlara tabidir. Sözgelimi,

1 Literatürde kültürel alan tespiti açısından Emlek yöresinde bulunan köylerin listesini veren ilk isim Doğan Kaya’dır. Kaya (1999:142), Emlek yöresine dâhil edilen başlıca köyleri şöyle sıralamaktadır:

Ağçakışla, Ağcaşehir, Akçasu, Alaçayır, Alaman (Veziralan/Başkışla), Baclu, Bağçacık, Bağlararası (Adıyaman), Başağaç, Benlihasan (Hekimkışlası), Belviran, Beyyurdu (Köylez), Bozhüyük, Bozkurt, Bulhasan, Burhan, Canabdal (Alınpınarı), Güdül, Çakal, Çamlıca (Kürtköyü), Çanakçı (Osmanlı), Çepni-Çunkar, Çınarcık, Dendil, Davulalan, Emlekhüyük (Karaüyük), Kaleköy, Karacaören, Karaözü, Kavak, Mezra, Eskiyurt (Alakilise), Faraşderesi, Gaziköyü, Göynüklü, Güdül, Gülören, Hardal (Hatir), Hocabey (Hızırbey), İğdecik (İğdelüce), İlyashacı, İnciğin, Kapaklıpınar, Kaplan, Karacaören (Karacaviran), Karadere, Kavak, Keklicek, Kümbet, Mescit, Nallı, Ortaköy (Ortakışla), Ortatepe, Ortatopaç, Otluk, Örtülü, Pınarcık, Saraç, Sarıkaya (Kürtaraposman), Sarıtekke (Sarıabdal), Sivralan, Temecik, Tekmen, Tezekçikavağı (Temecik), Viranşehir, Yahyalı, Yalanı, Yassıkışla, Tavşancudı, Yenice, Yuvalıçayır, Yükselen (İğdiş).

Söz konusu köy ve beldelerden Bozhüyük Yozgat Akdağmadeni’ne, Alakilise, Burhan, Dendil, Keklicek, Tekmen Gemerek’e, Davulalan, Nallı ve Yuvalıçayır Yıldızeli’ne Karaözü köyü Kayseri’ye diğerleri de Şarkışla’ya bağlıdır.

İhsan Öztürk kendisinin Emlekli olmadığını, Şarkışlalı olduğunu aktarmıştır (Kişisel Görüşme, 19 Ağustos 2015). Şarkışla ile Doğan Kaya’nın Emlek köyleri arasında saydığı Ortaköy bucağı arasında yaklaşık 20 km mesafe olduğuna göre, Şarkışla merkezinin kuzeyindeki Kızılırmak nehrinin Emlek-Şarkışla arasında doğal bir sınır olduğuna yönelik bir algıdan söz etmek mümkündür. Bununla birlikte, Şarkışla merkezinden Kızılırmak’ın geçtiği alana kadar engebeli olmayan yeryüzü şekilleri ve Kızılırmak geçildikten biraz sonra arazinin dağlık ve engebeli bir yapıya bürünmesi, Rıza Aydın’ın verdiği bilgilerle de örtüşmektedir.

Öte yandan, gazeteci Şemsi Belli’nin 1957 yılında Âşık Veysel’le gerçekleştirdiği bir röportaj, Emlek adlandırmasının halk yaşantısı içerisindeki kullanımı bakımından bizzat Veysel’in ağzından kayda değer bir bilgi vermektedir. Röportajda Veysel, arkadaşı Kürt Kasım’la birlikte Sivas’tan dönerken yaşadıkları bir olayı anlatırken, yolda rastladıkları tren yolu çalışanlarının kendilerine nereli olduklarını sorduklarını aktarıyor. “Şarkışlalıyız” cevabı üzerine gelen “Neresindensiniz?” sorusunu Veysel, “Emlek’ten” şeklinde, “Emlek’in hangi köyünden?” sorusunu da “Sivrialan” olarak cevaplandırdığını anlatıyor (Şatıroğlu, 1957). Bu durum, yörede idari adlandırma ile kültürel adlandırmaların birlikte kullanıldığını ya da eski idari adlandırmalara dair alışkanlıkların devam ettiğini göstermektedir.

Sivas âşıklık geleneğiyle ilgili çalışan akademisyenlerden biri olan Doğan Kaya, saha çalışmaları ve yazılı kaynaklardan edindiği bilgilerle hazırladığı Sivas Halk Şairleri isimli 5 ciltlik kitabında, 19. yüzyıl ortalarından günümüze kadar yaklaşık sekiz yüz adet halk şairinin biyografisine ve şiir örneklerine yer vermiştir. Eserde, Şarkışla köylerinde yetişen halk şairi sayısının 160 civarında olduğu görülmektedir (Bkz. Kaya, 2009).

Doğum ya da ikâmet yerleri göz önüne alındığında, bu halk şairlerinin çoğunluğunun Şarkışla’nın Sivrialan, Hüyük, Ortaköy, Mescit, Hardal, Beyyurdu, Saraç, Sarıkaya, İğdecik, Kümbet gibi kuzey köylerinden oldukları ve Emlek yöre kültürünün de özellikle bu alanlarda yoğun olduğu anlaşılmaktadır.