• Sonuç bulunamadı

Osmanlı Devleti İçerisinde Romanlar

B. Osmanlı Devleti’nde Romanlar

1. Osmanlı Devleti İçerisinde Romanlar

Millet kelimesi İslâm literatüründe herhangi bir etnik unsuru belirtmek için değil, din anlamında kullanılmaktadır.76 Bu çerçevede Millet Sistemi; Osmanlı

Devleti’nin hâkimiyeti altında bulunan toplulukların din ya da mezhep esasına göre örgütlenip yönetilmesine denilmektedir.77 Osmanlı Devleti, kendisine tabi olan bütün

milletleri dini esaslara dayalı olarak oluşturmuş olduğu bu sisteme göre idare etmiştir. Uygulanmış olan sistem belli bir kesime yönelik ve etnik bir ayrım olmadan bir bütün olarak toplumun tamamına hitap etmiştir. Osmanlı Devleti kurmuş olduğu bu sistem ve millet anlayışı gereğince Müslüman olan Romanlara ayrı bir politika uygulamamıştır. Fakat Roman toplumunun sosyal ve kültürel özellikleri sebebiyle sistemle bağdaşamayarak sorunlar yaşanmamış da değildir. Bu duruma örnek olarak ise Romanların tamamından cizye vergisi alınmış olması gösterilebilir. Romanlar Avrupa’da sınır dışı edilip, yamyam gözü ile bakılarak baskı ve şiddet uygulanıp, yerleşik düzene geçirilmeye çalışılarak “Yeni Köylüler”, “Yeni Macarlar” gibi isimler verilmek suretiyle asimile edilmek istenip ve köle olarak alınıp satılırken, Osmanlı coğrafyasında yaşayan Romanlar bunların hiçbirini yaşamamışlardır. Devlet

74 a.g.e., s. 24,41.

75 İsmail Altınöz, a.g.e., s. 80.

76 Kenan Macitoğlu, Osmanlı Millet Sistemi (Mit ve Gerçek), Klasik Yayınları, 3. Baskı, İstanbul

2012, s. 33.

77 Uğur Kurtaran, “Osmanlı İmparatorluğunda Millet Sistemi”, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S. 8,

18

Romanların yoğun olarak yaşadıkları Rumeli topraklarında merkezi Kırklareli olan Çingene Sancağını kurmuş, idari ve mali düzenlemelerle bütün tebaasına uygulamış olduğu sistemi Romanlara da uygulamıştır. Avrupa’da karşılaşmış oldukları baskı ve şiddet ortamında son beş-altı asrın Romanlar için en yaşanabilir toprakları Osmanlı topraklarıdır. Çünkü Osmanlı Devleti’nde Romanlara Avrupa’da uygulanan baskıların hiçbiri uygulanmamıştır.78

Osmanlı Devleti içerisinde Romanlar çok geniş alanlara yayılmış bir durumdadırlar. Çoğunluğu göçebe hayat sürerken kimi yerlerde yerleşik düzene geçerek tarımla uğraşanlar da olmuştur. Devlet, tebaası içerisinde yaşayan bütün unsurlar gibi Romanlardan da meslekî yeteneklerine göre birçok yerde istifade etmiştir. Osmanlı Ordusunda yardımcı kuvvet olarak vazife görmüşler, Rumeli’deki fetihlerden sonra kurulan yaya teşkilatı ile daha sistemli bir halde faaliyet göstermişlerdir. Kanunî devrinden itibaren daha çok imar faaliyetlerinde kullanılmaya başlanmışlardır. Bulundukları mevkie göre değişik hizmetlerde bulunmuşlar; sahillerde gemi yapımı, inşası ve tamiri, köprü inşası, menzillerde zahire toplanması, madenler, ordunun nakliye işleri ve kalelerin onarımında istihdam edilmişlerdir.79

Devlet tarafından çeşitli askeri istihdam alanlarında kullanılan Romanların günlük hayatlarında yaptıkları meslekler ise daha çok; demircilik, nalbantlık, bakırcılık, kalaycılık, sepetçilik, elekçilik, altın arayıcılığı, seyislik, şifacılık, falcılık, ayı oynatıcılığı, akrobatlık, müzisyenlik, çengilik, bohçacılık, oymacılık, kâhinlik ve dilencilik gibi geleneksel mesleklerdir.80 Donanmada çivi kesmek, esirlerin ayağına

78 Sinan Şanlıer, Hukuki Düzenlemeler Işığında Osmanlı Çingeneleri, UKID, TİKA, İstanbul 2013, s.

29-30.

79 İsmail Altınöz, “XVI. Yüzyılda Osmanlı Devlet Yönetimi İçerisinde Çingeneler”, Yeryüzünün Yabancıları Çingeneler, (Haz: Suat Kolukırık), Simurg Yayınları, İstanbul 2007, s. 15.

80 İsmail Altınöz, a.g.e., s. 268; Ayrıca Altınöz aynı eserinde belirttiği tahrir kayıtlarında karşılaşmış

olduğu Roman meslekleri ise; Cullah, hayat, hallaç, demirci, nabant, serrac, eyerci, dülger, baytar, kethüda, bezirgan, değirmenci, döğenci, arabacı, kasap, darıcı, mumcu, bozacı, korucu, sığırtmaç, çoban, aşçı, akıncı, kopuzcu, kuyumcu, ellici olarak bildirmiştir. Bkz: İsmail Altınöz, a.g.e. s. 269.

19

takılacak zincirleri yapmak, lenger81 yapmak gibi işler için de Romanlar tercih

edilirdi.82 Evliya Çelebi seyahatnamesinde Mimarbaşıların genellikle Ermeni, Rum, Arnavutlarla birlikte Romanlardan oluştuğuna da değinmiştir.83

Angus Fraser, Osmanlı Devleti arşiv kayıtlarına dayanarak Romanlar hakkında köle kayıtlarına rastlanmış olduğunu belirtmektedir.84 Osmanlı Hâkimiyeti

öncesinde Romanların köle olarak alınıp satılmasında Eflak ve Boğdan’ın yüz kızartıcı bir yeri vardır. Bu topraklarda Romanlar sistematik olarak köleleştirilmişlerdir. Önceden Kilisenin köleleri oldukları gibi boyların köleleri olmuşlar sonrasında ise kontrolün tam olması için sahipsiz her Roman devletin malı sayılmıştır.85 Burada dikkat edilmesi gereken, 14. yy’ın sonları ve 15. yy’ın başlarında Osmanlı Devleti bu topraklar üzerinde hâkimiyetini sağladıktan sonra Eflak vilayetinde köle olarak satılan Romanlarla ilgili olarak göndermiş olduğu bir hükümle bu durumun önüne geçilmesini emrederek toprakları üzerinde yaşayan ve vergi veren vatandaşlarının güvenliğini sağlamış olmasıdır.86

Osmanlı Devleti’nde Roman köylerinin vakıf arazileri içirisinde yer aldığı da görülmektedir. Buna bir örnek olarak; II. Murat döneminde Edirne’ye yaptırılmış olan cami ve imaret87e tahsis edilmiş vakıflar arasında 42 haneli Roman köyü de bulunmaktaydı.88 Yerleşik düzene geçmiş olup da düzenli olarak devlete vergi veren

Romanlar toplumla daha uyumlu bir bütün oluşturarak daha az sorun teşkil

81 Gemi demiri anlamına gelmektedir. Bkz: Şemseddin Sami, a.g.s., s. 1246.

82 İdris Bostan, Osmanlı Bahriye Teşkilâtı: XVII. Yüzyılda Tersâne-i Âmire, Türk Tarih Kurumu, 2.

Baskı, Ankara 2003, s. 75.

83 Evliya Çelebi Seyahatnamesi, C.1, Haz: Orhan Şaik Gökyay, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 1996,

s. 296.

84 Angus Fraser, Avrupa Halkları Çingeneler, Homer Yayıncılık, İstanbul 2005, s. 156. 85 A.g.e., s. 57-58.

86 İbrahim Sezgin, Osmanlı Romanları Sosyal ve Ekonomik Hayatla İlgili Belgeler, Trakya

Üniversitesi Roman Dili ve Kültürü Araştırmaları Enstitüsü Yayınları, Edirne 2015, s. 7; İsmail Altınöz, a.g.m., s.17.

87 Osmanlı Devletinde medrese öğrencilerine ve fakir halka sıcak yiyecek sağlamak amacıyla kurulan

hayır kurumu. Ayrıntılı bilgi için Bkz.: Zeynep Tarım Ertuğ, “İmaret”, DİA, C. 22, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 2000, s. 219.

88 M. Tayyip Gökbilgin, XV. ve XVI. Asırlarda Edirne ve Paşa Livası Vakıflar-Mülkler-Mukataalar,

20

etmişlerdir. Burada şu göz ardı edilmemelidir ki yerleşik Romanlarla ilgili şikâyetler az iken göçebe Romanların toplumun huzurunu bozduğuna dair Divân-ı Hümayuna çok sayıda şikâyet gelmiştir.89 Bu şikâyetlerin yaratmış olduğu huzursuzluğu

gidermek için sancak beylerine ve kadılara emirler gönderilmiş, Romanların at ve kısrağa binmelerinin yasaklanması gibi birtakım tedbirler alınmıştır.90 Bir yandan

böyle tedbirler alırken öte yandan da göçebe Romanların ellerinde bulunan Temessük adlı belge ile rahatça gezebilmelerine olanak sağlanmaktaydı. Bu belge ile Anadolu’dan Rumeli’ye hatta Arabistan’a kadar gidebilmekteydiler.91 Devlet hem

iskân siyaseti izleyerek Romanları yerleşik bir yapılanmaya sokmaya çalışırken hem de onların göçebe yaşamlarına devam edenlere bazı kolaylıklar sunmuştur.

Osmanlı Devleti’nde XVII. yüzyılın sonu ve XVIII. yüzyılda birçok idari sistem eskisi gibi işlemez duruma gelmişti. Bu durum Romanları da etkilemiş ve bu dönemlerden sonra Romanlarla ilgili kayıtlar azalmaya başlamıştır. Romanlarla ilgili olarak tutulmuş olan 1695 yılına ait verilerde, 45.000 Romanın yaşadığı görülmüş, bunlardan 10.000’i Müslüman, geriye kalanı ise Hristiyan’dı.92 Bu tarihten sonraki

ilk ciddi sayım 1831 yılında Osmanlı Devleti’nin ilk modern sayımı ile yapılmıştır. Yapılan bu sayıma göre Osmanlı toprakları üzerinde 36.675 Roman bulunmaktadır.93

Son dönem Osmanlı topraklarında nüfus bilgileri sürekli değişime uğramaktaydı. Bunun en önemli sebebi savaşlar, sonrasında yaşanan toprak kayıpları ve zorunlu göçlerdir. Bu duruma örnek olarak Doğu Rumeli’deki Roman nüfus 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı öncesinde 24.000 ile 25.000 arasında iken savaş sonrasında bu rakam 15.000 ile 16.000 arasında bir seviyeye düşmüştür. 1906 nüfus

89 İsmail Altınöz, a.g.e., s. 103.

90 M. Tayyip, Gökbilgin, “Çingeneler”, İA., Milli Eğitim Basımevi (MEB), İstanbul 1963, s.425;

İsmail Altınöz, a.g.e., s. 103.

91 İsmail Altınöz, a.g.e., gös. yer.

92 Elena Marushiakova–Vesselin Popov, a.g.e., s. 65; M. Tayyip Gökbilgin, “Çingeneler…”, s. 424;

İsmail Altınöz, a.g.e., s. 220.

93 Enver Ziya Karal, Osmanlı İmparatorluğunda İlk Nüfus Sayımı 1831, Devlet İstatistik Enstitüsü

21

sayımında Romanlar 8.629 erkek nüfus ve 7.841 kadın nüfus ile toplamda 16.470 kişi iken, 1914 yılı sayımına göre ise Roman sayısı 11.169 kişidir.94

Benzer Belgeler