• Sonuç bulunamadı

70

YerleĢmelerin kurulmasında etkili olan beĢeri faktörlerin baĢlıcaları; tarihi faktörler, coğrafi mevkii, teknolojik durum, iktisadi faktörlerdir.

Osmancık‟ın yerleĢme tarihçesinde Hitit, Frig, Pers, Roma, Bizans, DaniĢment ve Selçukluların egemenliği altında bulunmuĢtur. Dolayısıyla bir çok uygarlık Osmancık çevresine gelip yerleĢmiĢtir.

Coğrafi konumu itibariyle Osmancık eski çağlardan günümüze kadar önemini sürdürmüĢtür. Osmancık‟ta bulunan Kandiber Kalesi Tarihi ipek yolunda gidiĢ ve geliĢleri denetleme, vergi ve gümrük gibi hususların yerine getirilmesi için kurulduğu tahmin edilmektedir. Bugün ise Karadeniz Bölgesi ile Doğu Anadolu Bölgesini batıya bağlayan yol olan D-100 üzerinde yer almaktadır. Ġlçe, Ġstanbul‟u Samsun ve Trabzon‟a bağlayan E-80 Karayolu yapılıncaya kadar küçük bir Anadolu Kasabası olarak kalmıĢtır. 1911 yılında yolun bitmesi ile birlikte ticaret canlanmıĢ, nüfus artmıĢtır. Yine Çorum‟u Osmancık‟a bağlayan Kırk Dilim Geçidi de buradadır. ĠĢte bu gibi etkilere bağlı olarak nüfus bazen azalmıĢ, bazen de artmıĢtır. Nüfus artıĢına bağlı olarak ilçe merkezi devamlı olarak D-B ve K-G ‟ye doğru geniĢlemiĢtir.

Yine iktisadi faktörlerinde büyük etkisi vardır. Tarım imkanlarının kısıtlı olduğu ve ilkel tarımın yapıldığı Cumhuriyet dönemi ve 1950‟ye kadar olan dönemde gelir fazla olmadığından dolayı meskenler pek geliĢmemiĢtir. Çoğu ahĢap, toprak ve kerpiçtendir (Foto 16). Fakat tarım alanlarının geliĢmesi ve geliĢmiĢ tarım tekniğinin yavaĢ yavaĢ kullanılması ile özellikle 1970‟li yıllardan sonra meskenlerden belirgin değiĢiklikler görülmeye baĢlanmıĢtır. Özellikle Osmancık 1970‟lerden baĢlayarak toprak sanayisine dayalı tuğla ve kiremit, demir ve çimento kullanımına hızla ağırlık verilmeye baĢlamıĢtır. Böylece Osmancık modern binaların hakim olduğu bir görünüme sahip olmuĢtur (Foto 17 ).

Foto 16: Osmancık‟ta Kerpiç Bir Ev. (Yazı Mahallesi)

Foto 17: Gemici Mahallesinde Yapımı Süren Modern Binalar.

Bugün Osmancık‟ta Osmancık-Çorum yıl kavĢağının her iki kenarında yer alan 14 tuğla fabrikasında tuğla ve kiremit imalatı gerçekleĢtirilmektedir. Bu durumda, Osmancık‟taki evlerin inĢasında kullanılan tuğla ve kiremit gibi temel malzemenin kolaylıkla teminini sağlamaktadır.

72

Foto 18: Osmancık‟ta Faaliyet Gösteren Tuğla ve Kiremit Fabrikası.

4.2. Meskenlerin Özellikleri

4.2.1. Meskenlerin Fiziksel Özellikleri

Osmancık çevresine göre merkez olduğu için hemen hemen her dönemde geliĢmiĢ meskenler görülmektedir. Eski tip meskenlerin yapı malzemesi ahĢap, toprak ve kerpiçtendir (Fotoğraf 16). Bunlar günümüzde az da olsa vardır. Bugün yapı malzemesi olarak toprak sanayisine dayalı tuğla, kiremit, demir ve çimento kullanımına ağırlık verilmektedir (Foto 17)

Osmancık‟ta inĢaat teknolojisi olarak son model geliĢmiĢ beton santralleri, hazır çelik kalıp vb. gibi teknoloji inĢaatlarda kullanılmaktadır. ĠnĢaatta kalıp olarak ahĢap kalıp kullanılmakta betonu da betoniyelerle Ģantiyede imal edilmektedir.

ĠnĢaatta inĢaat malzemesi olarak taĢ ve çakıl temelde kullanılmakta, duvarda kum, çimento, tuğla, ahĢap kullanılmakta, çatının yapımı için ise ahĢap, marsilye tipi kiremit gibi malzemeler kullanılmaktadır.

Meskenlerin çatı Ģekline bakacak olursak karma çatı, beĢik çatı hakimdir. Eski konutlar arasında düz damlı alanlarına rastlamak mümkündür.

Meskenlerin çatı malzemesi ise geçmiĢten günümüze çalılık, toprak, kiremit ile kaplanmıĢtır. Bu malzemeler hem Osmancık çevresinde bulunan köy yerleĢmeleri içinde geçerlidir. Günümüzde ise meskenler kiremitle kaplıdır.

4.2.2. Meskenlerin Fonksiyonel Özellikleri

Ġlçe merkezi yerleĢmelerinde evler; ev ve eklentiler Ģeklindedir. Ġlk kurulan evler genellikle cami, çeĢme, dükkan etrafında dairevi olarak geliĢmiĢtir. Evler genellikle avlu içindedir ve avlunun her tarafı taĢ duvarlarla çevrilmiĢtir. Meskenler ise en fazla 3 odalıdır. Bazı meskenler de bir oda, mutfak ve banyo bulunmaktadır. Bugün bu tarz evler yok denecek kadar azdır. Ancak 70 kadar eski tip ev vardır.

Eski tip yapıların bulunduğu mahalleler dar ve dolambaçlı sokaklardan oluĢmuĢtur. Cami etrafında toplanmıĢ olan evler Osmancık‟ın merkezinde görülmektedir. Bu tip evlerin çatıları halkın “beĢik örtü” adını verdiği ağaçtan yapılmıĢtır. Bu tip evlerin çoğunluğu yıkılarak yerlerine yenileri yapılmaktadır. Tek katlı meskenlerde iki oda, mutfak ve salon vardır. Ayrıca odada dolap adı verilen banyolar bulunur. Ayrıca bir de taĢtan örülmüĢ ocak yeri bulunur.

Osmancık 1943 depreminde eski tip evlerin büyük bir kısmını kaybetmiĢtir. Bu nedenle yeni, yapılan evler, eski tip konutlardan bir hayli farklıdır. Ayrıca köyden gelen göçmenler nedeniyle Osmancık kuzeye ve özellikle kuzeydoğuya Kamil Köyü yolu doğrultusunda yayılma göstermektedir. Burada 3-4 katlı bahçe içerisinde evlerin yanında, yan yana 4 daireden oluĢan 4-5 katlı bloklar dikkati çeker. Yapı malzemesi olarak tuğla, taĢ ve kiremit bulunur. Osmancık‟ta 5 kattan yüksek evlere rastlanmaz. Bunun nedeni, Kuzey Anadolu Fay hattı üzerinde 1.dereceden deprem bölgesi olması ve belediyenin bu nedenle izin vermemesidir.

BEġĠNCĠ BÖLÜM

5. OSMANCIK’IN FONKSĠYONEL ÖZELLĠKLERĠ

Kökeni Fransızca olan fonksiyon kelimesi genel olarak “iĢ ve görev” anlamına gelmektedir (Türk Dil Kurumu Sözlüğü, 1992; 511). ġehirsel fonksiyon ise “bir Ģehir yerleĢmesinin ortaya çıkması, geliĢmesi ve büyümesini sağlayan faaliyetler oluĢturmaktadır (Doğanay, 1983; 39). “Buna göre bir Ģehrin genel karakteri fonksiyonlarının özelliğine bağlıdır (Karaboran, 1989; 371). Tümertekin, Ģehirsel fonksiyonları bir Ģehrin varlığını ve geliĢmesini mümkün kılan, devamı için gerekli alt yapıyı sağlayan kaynaklar olarak görür (Tümertekin, 1973; 41).

ġehir yerleĢmelerinin en belirgin özelliklerinden biri Ģehirsel fonksiyonlarıdır. Nüfus miktarından çok Ģehir halkının kültürel ve ekonomik durumu, yaĢama ve çalıĢma düzeni ve bütün bunların sonucunda etki alanlarının geniĢliği önemlidir (Göney, 1977 ; 138). Yücel de köy-kent ayrımında nüfus sayısı yerine yerleĢmelerini farklı fonksiyonlarının ve hayat tarzlarının dikkate alınması gerektiğine iĢaret etmektedir (Yücel, 1961; 36). Aynı Ģekilde Karaboran bir Ģehrin belirleyici özelliğinin zamanla oluĢan faaliyetler ve bu faaliyetler sonucu ortaya çıkan fonksiyonlarda aranması gerektiğini belirtmektedir (Karaboran, 1984 ; 12). Doğanay‟a göre faal nüfusun yarıdan fazlasının tarım dıĢı sektörde çalıĢtığı yerleĢmelerin Ģehir kabul edilmesi gerekir (Doğanay, 1994; 411). Bununla birlikte Tümertekin, 10.000‟dan az nüfuslu bazı yerleĢmelerde faal nüfusun yarıdan fazlasının tarım dıĢı alanlarda çalıĢabileceğini belirtmektedir (Tümertekin, 1923; 31).

ġehirler sadece sınırları içerisindeki nüfusa değil, yakın çevresindeki nüfusa da hizmet götürecek fonksiyonel etki bölgeleri oluĢtururlar. Bu özellik Ģehir yerleĢmelerinin kır yerleĢmelerinden ayıran temel niteliklerden biridir (Yazıcı, 1995; 200). Çünkü kırsal yerleĢmelerin çağında sadece tarım fonksiyonu önem taĢıdığı halde Ģehir yerleĢmelerinde çeĢit ve sayının arttığı görülür. Nitekim bir çok Ģehir yerleĢmesinde genel hizmet (yönetim, ticaret, kültür, ulaĢım, sağlık ve turizm gibi), tarım ve sanayi fonksiyonlarının önem kazandığı dikkat çeker.

ġehirler genellikle farklı fonksiyonlara sahiptir. Fonksiyonlardan bir tanesi genellikle Ģehir de daha ağır basmaktadır. ġehirler çeĢitli faaliyetler kollarına göre

gruplara ayrılmaktadır. ġehirler çevresindeki kırsal alandaki halkın çeĢitli ihtiyaçlarını karĢılayan hizmetlere sahip bulunmaktadır. Hiçbir Ģehir kendi kendine yeterli değildir. ġehir çevresindeki sahaların çeĢitli hizmetlerin odağı durumundadır. ÇeĢitli hizmetler ile Ģehir, çevresindeki sahayı dolaylı ve dolaysız olarak etkilemektedir (Karaboran, 1983; 371).

Bir yerleĢme noktasının nüfus sayısı doğrudan doğruya fonksiyonu yansıtmasa bile bu sayı ile Ģehir fonksiyonu arasında birer bağıntı bulunduğu nüfus arttıkça iĢ bölümünün geliĢtiğini ve tarımsal fonksiyonu gerilediğini kabul ediyoruz (Darkot, 1967; 6). Yani bir yerleĢmedeki nüfus sayısı ile fonksiyonları arasındaki bir iliĢki vardır. Nüfus sayısı arttıkça o merkezdeki iĢ bölümü gerçekleĢmekte ve fonksiyonlar birbirinden ayrılmaktadır.

ġehirler fonksiyonel tasniflerine göre çok farkı Ģekilde sınıflandırılabilirler. ġehirler fonksiyonlarına göre tasnif edildikleri zaman, belirli hizmetlere sahip bir Ģehir grubu, fonksiyonların kombinasyonu veya fonksiyon hakkında bazı mütalalar ileri sürülebilir (Güney, 1984; 91). ġehrin faaliyet gücü veya meslek yapısı, Ģehir sakinleri tarafından yürütülen iliĢkileri içtimaı veya siyasi faaliyetleri yansıtmaktadır. ġehirlerin fonksiyonel tasniflerindeki özellikler, belirli bir iĢ kolundaki iĢ gücünün, miktarı ve nispetini ifade etmektedir (Göney, 1984; 91). Bu nedenle fonksiyonel sınıflandırmada o yerleĢme de çeĢitli sektörlerde çalıĢan faal nüfus ile bu sektörlere düĢen nüfus miktarlarında doğrudan yararlanılır.

Bir yerleĢmenin sahip olduğu hakim fonksiyon türünü tesbit etmek için farklı kriterler kullanılmaktadır. Mesela Harris ABD‟de iĢçi sayısı ve iĢ yeri miktarını esas alarak yaptığı çalıĢmada sanayi fonksiyonunun hakim olabilmesi için sanayide çalıĢan nüfus miktarının toplam çalıĢanların % 30 ve daha fazlasını ihtiva etmesi gerektiğini savunmaktadır. Buna karĢılık Nelson‟un Amerika Ģehirlerini hizmetlere (fonksiyonlarına) göre tasnifinde sanayi dalında çalıĢan iĢçilerin en az %43, olduğunu tespit etmiĢtir. Halbuki Agesen‟in Danimarka Ģehirleri üzerine yaptığı çalıĢma da kriter değer olarak sanayi de çalıĢan sayısı, iĢ gücünün % 50‟ si olarak kabul edilmektedir (Göney, 1984; 91).

BeĢeri eserlerin en görkemlilerinden birisi olarak göze çarpan Ģehirler, bünyesinde barındırdığı insanların bütün ihtiyaçlarını baĢka yerleĢmelere muhtaç olmadan yerinde karĢılayabilecek fonksiyonlara sahip, belediye örgütlü yerleĢmelerdir. Ģehirler, mevcut çeĢitli fonksiyonları ile insanların kültür seviyelerinin yükselmesi ve

76

iktisaden kalkınmalarına hizmet etmektedir. ġehir yerleĢmelerinde belirleyici özellik Ģehirsel fonksiyonlardır. Çünkü nüfus miktarından çok, ġehir halkının kültürel ve ekonomik durumu, yaĢama ile çalıĢma seviyesi ve bütün bunların neticesinde etki alanlarının geniĢliği önemlidir (Göney,1995:138-139). ġehir olarak tanımlanan bir yerleĢmenin gerçekten Ģehir olup olmadığının belirlenmesinde fonksiyonlar en önemli unsurdur.

Osmancık‟ta 1990 yılında nüfusun 5640 kiĢisini çalıĢan nüfus oluĢturmaktadır. ÇalıĢan bu nüfusun 679 kiĢisini kadın, 4691 kiĢisini erkek oluĢturmaktadır

2000 yılına gelindiğinde çalıĢan nüfus 7121 kiĢiye yükselmiĢtir. ÇalıĢan nüfusun 1345 kiĢisini kadın, 5776 kiĢisini erkekler oluĢturmaktadır. 2000 yılında nüfusun %59‟ unu iĢgücünde olmayan, % 36‟sını çalıĢan ve % 5‟ ini iĢsizler oluĢturmaktadır.

Osmancık Ģehrinde 2010 itibariyle faal nüfus sayısı 9065 kiĢidir. Faal nüfusun % 55‟i hizmet sektöründe, % 35‟i sanayi sektöründe ve % 10‟u tarım sektöründe çalıĢmaktadır (Tablo 29, Grafik 31). ġehrin fonksiyonel özelliklerinde 1990-2010 dönemini kapsayan dönemde önemli değiĢikler olmuĢtur. 2010 yılında Osmancık bir hizmet Ģehri özelliği kazanmıĢtır.

Benzer Belgeler