• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM

4.5. Toplumsal Karmaşa ve Laik Aydınların Başarısızlığının Netices

4.5.2. Ortodoks-Sırp Irki-Dini Canlanma

Sırp ırki-dini canlanması esnasında, bilhassa 1974 anayasal reformları, Sırpların kuzey eyaleti olan Voyvodina ve Kosova’nın daha büyük imtiyazlara ve diğer Yugoslav Devletler gibi haklara (yeterliliklere) sahip olmasına sebep olunca büyük bir radikalleşme meydana geldi. Bilhassa Kosova’da ki Sırp azınlığı çoğunluk olan Arnavutların siyasi arzuları karşısında kendilerini tehdit altında gördüler ve bu da 20 seneden fazla bir süredir Alexander Rankovic’in polis rejiminde Arnavutların acı çekmesine sebep oldu. Daha önce belirttiğimiz gibi Sırplar için Kosova özel bir manaya sahiptir çünkü Kosova en eski manastırlara sahiptir; ayrıca onun ehemmiyeti simgeseldir çünkü Kosova savaş alanı Sırp Tarihi’nin en mühim savaşının –Kosova Savaşı’nın – gerçekleştiği yerdir. Kosova’nın tamamında yönetimi kaybetmek Sırp milli kimliğinde Kosova efsanesini canlandırdı ve bu da onların zihninde Sırpların bölgeye sahip olmasının tabii hakları olduğuna dair fikri kuvvetlendirdi.

Yugoslavya halklarının arasında ki güvensizlik 1980lerde arttı ve böylece (bilhassa devletin Sırp merkezi baskısı sebebiyle kendilerini tehdit edilmiş hisseden Slovenler ve Hırvatlar arasında olan ) ayrılıkçı akımlar etkisini göstermeye başladı. Bununla beraber dikkate alınması gereken bir diğer nokta devletin merkezi gücünün azalması ve çözülme durumunda en çok etkilenecek olanın Sırp nüfus olduğudur. 1981 Sırbistan nüfus sayımına göre tüm Yugoslavya’nın sadece %60’ı (4.8 milyon)

175

Medjogorge vakıasının iktisadi yönünü araştıran ilk şahıs olan bilim adamı Dr. Vencel Čuljak’a göre: ‘’Görünme olayından (1981)’den 2013’e kadar 28 milyon şahıs ( 21 milyonu yabancı 7 milyonu yerli) Medjugorje’yi ziyaret etmiştir. Senelik 90 milyon Euro gelir ve 1.9 milyon konaklama olmuştur. Bakınız: Dnevni Listesi, (Online)

http://dnevni-list.ba/web1/druga-strana-svetista-kroz-medugorje-proslo-285-milijardi-eura-a-68- posto-zavrsilo-u-sivoj-zoni/

176

Michael Sells, Religion and Nationalism in Iraq: A Comparative Perspective, Edited by David Little and Donald K. Swearer. Harward University Press, 2007. s. 152-153.

67 Sırp’tır. Yüzde 16.2’si Bosna’da, 13.6’sı Voyvodina’da, 6.5’i Hırvatistan’da ve 2.6’sı Kosova’dadır. Bu açıdan merkezi gücü elinde tutan bir Yugoslavya Sırplar için en iyi çözümdür ama diğer ırklar için durum böyle değildir. Kosova’ya sahip olmak ve neticesinde Sırp Yönetimi altında olan (büyük bir Sırp nüfusuna sahip) diğer devletlere sahip olmaya yönelik Sırp Kararı (kararlılığı) en iyi (Sırp Ortodoks Kilisesi’nin yöneticilerinin üst kademesinin tamamının katılımı ile gerçekleştirilen) Kosova Savaşı’nın 600. sene-i devriyesinde ki Gazimestan (28.6.1989) konuşmasında görülmektedir. Konuşmayı Sırp Başkan Slobodan Milosevic Kosova Savaş Meydanı’nda yapmıştır, başlangıçta her ne kadar Yugoslav halkının uyum içinde yaşamasından bahsediyorsa da daha sonra Kosova Savaşı’nda atıfta bulunarak Sırplar arasındaki bir iç ihanetin tehlikesine karşı ikazda bulunmuştur:

‘’Bu sebeple insanlar arasında ki birliğe, dayanışmaya ve ortak harekete adanmış sözler anavatanımızda ki hiçbir yerde, uyumsuzluk ve ihanetin simgesi olan bu Kosova Savaş Meydanı’ndan daha fazla mühim (önemli) değildir…. Böyle olmasa da tarihi bakış açısından şu bir hakikattir ki insanlık uyumsuzluğu, en büyük felaket olarak görür. Bu sebeple insanlar için aralarında ki uyumsuzlukları yok etmek bir zarurettir ki böylece kendilerini istikbalde ki mağlubiyetlerden, başarısızlıklardan ve durgunluklardan korusunlar…’’177

Bu konuşmada ki belki de en fazla tartışılan kısım bilhassa diğer ırklara mensup siyasi rakipleri tarafından açık bir tehdit ve savaş ilanı olarak anlaşılan şu mesajdır.

‘’6 asır sonra yine savaşlarla yüzleşiyoruz ve karşı karşıya geliyoruz. Bu savaşlar silahla olmasa da bunları savaş tanımının dışında bırakamayız. Ne tür olursa olsun savaşlar kararlılık, cesaret ve fedakârlık olmadan; burada Kosova savaş meydanında geçmişte olan ulvi hisler bugün mevcut olmadan kazanılamaz. Bizim temel savaşımız iktisadi, siyasi, kültürel ve genel sosyal kalkınmayı sağlamak,21. yüzyılda insanların yaşayacağı daha hızlı ve daha başarılı bir medeniyet yaklaşımı bulmak içindir. Bu savaşta şüphesiz ki bir dereceye kadar farklı bir kahramanlığa ihtiyaç duyuyoruz ve kendisi olmadan

177

Slobodan Milosevic, Political Speeches; Slobodan Milosevic’s 1989 ST. VITUS DAY SPEECH (Online) http://www.slobodan-milosevic.org/spch-kosovo1989.htm

68 hiç bir büyük zaferin mümkün olmadığı bu cesaret eskisi gibi durmaktadır ve ona şiddetle ihtiyaç duyulmaktadır.’’178

Bu konuşma da Miloseviç, Kosova Savaşı’nda diğer Krallıkların (Arnavutlar, Hırvatlar ve Bosnalılar) Osmanlı’ya karşı olan büyük direnişine yer vermemiştir. Sırp milliyetçiliğinde siyasetin, dinin ve hatta mitolojinin iç içe geçmesi St Vitus Günü kutlamalarında görülebilir. Bu kutlamada ‘’ anmanın odak noktasını 150 senedir Lazar almıştır.’’179

Michael Sells’e göre Sırp milliyetçiliğinde siyasi, dini ve ırki unsurların harmanlanmasını gösteren bir diğer şey ‘’Hristo –Slavizm’’ fenomenidir. Bu fenomene göre Slavlık Hristiyanlıktan ayrılmaz, bu sebeple Boşnakların Müslüman olması sadece Hristiyanlığa değil ‘’Slav’’ ırkına da bir ihanettir; bu açıdan Sırplar ve Hırvat milliyetçiler Slav Müslümanları için şu kelimeyi kullanırlar: ‘’poturcen’’ (‘’Türkleşmiş’’). Michale Sells’in belirttiği gibi Hristo-Slav ortaklığının uygulaması çok iyi resmedilmiştir:

‘’Lazar resim ve edebiyatta bir İsa figürü gibi resmedilmiştir; onu genellikle (ihanetçi Yahuda İşkaryot’u temsilen Türklere savaş planlarını veren hain simgesi de dahil) on iki ‘havari’ şövalye çevreler ve bir Magdalenli Meryem figürü de burada hizmet etmektedir.’’180

178 Slobodan Milosevic, aynı eser. 179

Michael Sells, a.g.e., S. 147.

180

Michael Sells, The Bridge Betrayed, Religion and Genocide in Bosnia, London, University of California Press, 1996. s.40.

69 Dük Lazar’ın bir İsa figürü olarak resmedilişi ( içinde: The Bridge Betrayed, Michael Sells tarafından)

Bununla beraber Kosova Savaşı’na ek olarak Sırp nüfusu homojenize hale getiren bir diğer unsur da 2. Cihan Harbi’nde Ustaşalar’ın yaptığı zulümlerin yad edilmesi ve hatırlanmasıdır. Eğer bu unsurların hepsini birleştirirsek onlar öldürücü bir tasarıyı (birayı) oluşturur.181