• Sonuç bulunamadı

Hasta ve kontrol grubundaki olguların yaş gruplarına göre total vücut yağ oranı Tablo 18’de verilmiştir. Sonuçlar incelendiğinde, 0-11 yaş grubunda ve 12 yaş ve üzerindeki hasta ve kontrol grupları arasında farklılık göstermediği tespit edilmiştir (0-11 yaş için p= 0,515, 12 yaş üzeri için p=0,293) (Grafik 19).

T ot al cu t yağı (kg) YIL

53

TABLO 18: YAŞ GRUPLARINA GÖRE TOTAL VÜCUT YAĞ ORANININ İKİ GRUP ARASINDA KARŞILAŞTIRILMASI

Total vücut yağ oranı

Hasta Kontrol U p değeri

Med-min-mak Med-min-mak

0-11 yaş 18,00-3,00-28,00 17,70-6,30-43,80 210,00 0,515 12 + yaş 17,00-8,40-33,40 20,6-3,00-46,20 460,50 0,293

GRAFİK 19: OLGULARIN YAŞA GÖRE TOTAL VÜCUT YAĞ ORANI SONUCUNUN DEĞERLENDİRİLMESİ

4.4.7 Total Vücut Yağ Oranı ve Yağ Miktarının Cinsiyete Göre Değerlendirilmesi

Cinsiyete göre total vücut yağ miktarında hasta ve kontrol grubundaki değerler Tablo 19’da verilmiştir. Sonuçlar incelendiğinde, Wilson tanılı kız grubu ile kontrol grubundaki kız çocukları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı iken, Wilson olan erkek gruplar ve

T ot al cut y or anı ( %) YIL

54

kontrol grupları arasında farklılık göstermediği tespit edilmiştir (kızlar için p=0,001, erkekler için p=0,162) (Tablo 19) (Grafik 20).

TABLO 19: CİNSiYETE GÖRE TOTAL YAĞ DEĞERİ SKORUNUN

DEĞERLENDİRİLMESİ

Total vücut yağ miktarı (kg)

Hasta Kontrol U P değeri

Med-min-mak Med-min-mak

Kız 5,6-3,3-22,30 12,75-2,50-43,20 209,00 0,001

Erkek 8,6-0,60-20,0 5,95-1,30-35,0 278,50 0,162

GRAFİK 20: ÇOCUKLARIN CİNSİYETE GÖRE TOTAL VÜCUT YAĞ MİKTARININ DEĞERLENDİRİLMESİ T ot al cu t yağı (kg) Kızlarda p=0,001 Erkeklerde p=0,162 CİNSİYET

55

Cinsiyete göre her iki grubta total vücut yağ oranı değerlerinin farklılık gösterip göstermediği Tablo 20’de verilmiştir. Sonuçlar incelendiğinde, Wilson kız ile kontrol grubundaki olgular arasındaki fark istatistiksel olarak anlanmlı iken, erkek çocuklarda hasta ve kontrol grupları arasında anlamlı farklılık göstermediği tespit edilmiştir (kızlar için p= 0,005, erkekler için p=0,282). Kızlarda kontrol grubundaki farklılık istatistiksel olarak daha yüksektir (Grafik 21).

TABLO 20: YAŞ GRUPLARINA GÖRE TOTAL VÜCUT YAĞ ORANI

DEĞERLENDİRİLMESİ

Fatmass Hasta Kontrol U p değeri

Med-min-mak Med-min-mak

Kız 20-10.9-33.4 24.3-10.8-46.2 239,00 0,005

Erkek 16.3-3-30 13.1-3-43.8 297,50 0,282

GRAFİK 21: OLGULARIN CİNSİYETE GÖRE TOTAL VÜCUT YAĞ ORANININ DEĞERLENDİRİLMESİ T ot al cu t yağı (%) CİNSİYET

56

4.4.8 Wilson Grubunun Biyokimyasal, İdrar ve Antropometrik Parametrelerin Korelasyon Analizi İle Değerlendirilmesi

Spearman’s korelasyon analizi kullanılarak KIDMED indeksi ile yaş, ağırlık, boy, VKİ ve bunların SDS’leri, ayrıca toplam vücut yağı ve oranı değerlendirildi. Analizde korelasyon katsayısı hesaplandı. Korelasyon katsayısı 0,1 ve 0,29 arası olanlar düşük korelasyon, 0,3 ve 0,49 arası olanlar orta derece korelasyon; 0,5 ve 1 arası olanlar ise yüksek derecede korelasyon olarak yorumlandı. Korelasyon katsayısı (–) olanlar negatif ilişkili, (+) olanlar ise pozitif ilişkili olarak yorumlandı.

Wilson tanılı olguların VKİ, VKİ SDS, ağırlık SDS’i ile KIDMED skoru arasında istatistiksel olarak anlamlı pozitif yönlü ve orta düzey bir ilişki tespit edilmiştir (p<0,01; r=0,425). (p<0,01; r=0,318). (p<0,01; r=0,378). Wilson tanılı olguların; ağırlık SDS, VKİ ve VKİ SDS arttıkça KIDMED indeks skoru artmaktadır.

Olguların yağ miktarı ve yağ oranları ile KIDMED skoru arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olmadığı saptanmıştır (p>0,05).

Wilson hastalarının trigliserid, total kolestrol, AST ALT, demir, ferritin, INR, B12, folik asit, 24 saatlik idrarda bakır değerleri ile KIDMED skoru arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olmadığı tespit edilmiştir (p>0,05).

TABLO 21: SPEARMAN’S KORELASYON ANALİZİ İLE KIDMED İNDEKS SKORU VE TÜM PARAMETRELERİN KORELASYON ANALİZ SONUÇLARI (WİLSON)

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 1 1,000 2 0,133 1,000 3 0,179 ,934** 1,000 4 ,425** ,468** 609** 1,000 5 ,387** 0,160 ,330* ,462** 1,000 6 0,111 ,281* 0,162 -0,040 ,319* 1,000 7 ,318* 0,056 0,253 ,553** ,532** -0,098 1,000 8 0,135 -0,179 -0,094 ,156 0,058 -0,228 0,057 1,000 9 0,058 -,349* -,303* 0,106 0,042 0,087 0,016 -0,062 1,000 10 0,079 -0,190 -0,170 -0,098 0,169 0,022 -0,044 -0,051 0,017 1,000 11 0,084 0,105 0,152 0,185 ,391** 0,181 0,149 0,060 0,142 ,621** 1,000 12 0,053 -0,048 -0,046 -0,039 0,087 0,112 -0,020 -0,035 ,413** -0,086 0,072 1,000 13 0,078 0,003 0,077 0,143 0,167 -0,082 0,040 0,136 -0,014 0,108 0,262 -0,126 1,000 14 -0,093 0,027 -0,114 -0,205 -0,115 0,098 -,435** -0,030 -0,146 -0,004 -0,148 -0,049 -0,083 1,000 15 -0,018 0,146 0,108 0,067 0,106 ,345* -0,097 -0,089 ,324* 0,155 0,157 ,486** 0,094 0,086 1,000 16 -0,237 -0,180 -0,199 -,288* -0,053 0,100 -0,188 -0,153 ,504** 0,052 0,176 ,296* 0,035 -0,132 0,276 1,000 17 -0,067 -0,078 -0,043 0,106 0,194 -0,189 0,176 0,255 -,346* 0,089 -0,123 -0,187 0,079 -0,036 -0,177 -0,192 1,000 18 -0,100 0,076 -0,006 0,059 0,052 -0,029 -0,001 -0,289 -0,198 0,108 0,106 0,001 ,334* 0,172 0,195 -0,177 -0,036 1,000 19 -0,075 0,369* ,478** 582** 0,374* 0,119 ,449** 0,250 -0,317 -0,013 0,196 -0, 323 0,249 0,051 -0,134 -0,133 0,385* 0,010 1,000 20 0,243 -0,121 0611 517** ,562** -0,343* ,639** ,361* 0,049 0,061 0,028 0,057 -0,157 -0,075 -0,216 -0,276 ,569** -0,129 ,626** 1,000

1: KIDMED skoru, 2: Boy, 3: Ağırlık, 4: VKİ, 5: Ağırlık SDS, 6: Boy SDS, 7: VKİ SDS, 8: Trigliserid 9: Toplam Kolestrol 10: AST, 11: ALT, 12: Demir, 13: Ferritin, 14: INR, 15:B12, 16: HB, 17: Folik asit, 18: İdrar bakır, 19:TVYM; 20:TVYO

*p<0,05; **p<0,01

Kontrol grubu olan olguların vücut ağırlığı ile KIDMED skoru arasında istatistiksel olarak anlamlı negatif yönlü, zayıf düzey bir ilişki olduğu, vücut ağırlığı arttıkça KIDMED indeks skoru azalması tespit edilmiştir (p<0,05; r=-0,232). Olguların yağ miktarı, yağ oranları ve KIDMED skoru arasında istatistiksel olarak anlamlı negatif yönlü ve zayıf düzey bir ilişki tespit edilmiştir (p<0,05; r=-0,252 ve p<0,05; r=-0,208). KIDMED skoru ile boy, VKI, Ağırlık SDS, boy SDS ve VKİ SDS arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olmadığı tespit edilmiştir (p>0,05) (Tablo 20).

TABLO 22: SPEARMAN’S KORELASYON ANALİZİ İLE KIDMED İNDEKS SKORU İLE TÜM PARAMETRELERİN KORELASYON ANALİZ SONUÇLARI (KONTROL GRUP)

*p<0,05;**p<0,01

Spearman's rho Test kullanılmıştır ve Korelasyon katsayısı r verilmiştir.

1: KIDMED skoru, 2: Boy, 3: Ağırlık, 4: VKİ, 5: Ağırlık SDS, 6: Boy SDS, 7: VKİ SDS

1 2 3 4 5 6 7 8 KIDMED 1,000 Boy -0,194 1,000 Ağırlık -,232* ,755** 1,000 VKİ -0,183 ,332** ,836** 1,000 Ağırlık SDS -0,132 0,125 ,541** ,728** 1,000 Boy SDS -0,182 ,447** ,343** 0,139 ,492** 1,000 VKİ SDS -0,077 -0,059 ,524** ,854** ,862** 0,164 1,000 Total vücut yaş

değeri (kg)

-,252* ,288** ,757** ,905** ,789** ,321** ,823** 1,000

Total vücut yaş değeri (%)

59 5. TARTIŞMA

Wilson hastalığı; karaciğer, beyin, böbrek ve korneada yoğun miktarda bakır birikimi ile karakterize otozomal resesif geçen bir hastalıktır. WH’i çocukluk çağı hastalığı olmasına rağmen bazen tanısı erişkin döneme dek gecikebilmektedir. Hastalar ne kadar erken tanı ala bilirse tedavi ile normal bir yaşam sağlanması da o kadar mümkündür. Wilon hastalığı siroz gelişdikten sonra bile tedaviye yanıt verebilen kronik bir karaciğer hastalığıdır. Olgular tedavi edilmezse, hastalık başladıktan sonra 6 ay -5 yıl içerisinde kaybedilebilir. Bu nedenle, erken tanı ve tedavi Wilson hastalığında kritik öneme sahiptir (107).

Wilson olguları tüm sebze ve meyveler, süt / süt ürünleri ile zengin bir diyetle beslenir. Benzer özellikler Akdeniz diyetinde de mevcuttur. Akdeniz diyetine uyum gösteren kişilerde kardiyovasküler hastalık, obezite ve kronik dejeneratif hastalıkların daha az görüldüğü belirtilmiştir. Akdeniz diyetinin giderek popüler hale gelmesinin en büyük nedenlerinden biri de budur. Akdeniz diyetinin en önemli kısmını sebze – meyve, zeytin yağı tüketimi, süt / süt ürünleri, buğdaygiller oluşturmaktadır. Yaşadığımız bölgenin Akdeniz’e kıyısı olması nedeniyle; herhangi bir öneride bulunmadan en az 1 yıldır bakır içeriği yüksek olan (çikolata, fındık, ceviz, mantar ve kabuklu deniz ürünleri) ürünlerden fakir beslenen Wilson olgularında Akdeniz diyetinin uygulanabilirliğini değerlendirmeyi amaçladık. KIDMED indeksini kullanarak, günlük hayatta Akdeniz diyetinin yerini ortaya koymaya çalıştık.

Bu çalışmaya Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Bilim Dalı’nda 2019-2020 tarihleri arasında Wilson Hastalığı tanısı ile izlenen 5-18 yaş arası 60 hasta dahil edildi. Çalışmada WH’ı tanısı alan en az 48 ay poliklinikte izlenen 60 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Olguların laboratuvar bulguları, antropometrik özellikleri, TANITA SC-330 ile VKI (vücut kitle indeksi) ve total vücut yağı ölçümü, nütrisyonel durumu gösteren parametreleri ile KIDMED indeksi (Akdeniz Diyeti Kalite İndeksi) arasındaki ilişkinin gösterilmesi planlandı.

WH’nin sıklığı 1/50.000 ile 1/100.000 doğum arasında görüldüğü bildirilmektedir. Çalışmamızda 60 Wilson olgusunun 24’ü (%40) kız; 36’sı (%60) erkek olarak tespit edilmiştir. Polonyada 2011’de WH’de cinsiyet oranını saptamak için yapılan çalışmada 52 yıllık (1958-2010) kayıtlar incelenmiş, 627 hastanın 327’nin erkek ve 290’nın kız olduğu saptanmıştır (108). 2015 yılında Bangladeş’de 3 yıllık bir süre içerisinde 3-18 yaş 100 Wilson olgusu çalışmaya alınmış, erkek çocukların kız çocuklara olan oranı 2: 1 olarak saptanmıştır

60

(109). Yüce ve arkadaşlarının 34 Wilson tanılı hastalar ile yaptıkları çalışmada olguların %55,8’i erkek, %44,2’si kız olarak raporlanmıştır (110). Çalışmamızda erkek olgular literatürle benzer şekilde kızlardan daha fazla görülmüştür.

Çalışma grubumuzda yaş ortalaması (12,73 ±4,40) yıl olup Wilson olgularının 20’si (% 38,33) preadölesan, 30’u (%61,67) adölesan dönemde olduğu saptanmıştır. Lian-Jie Lin ve ark. 133 Wilson olgusu üzerinde yaptığı çalışmada medyan yaş aralığının 13.2 yıl (3-74 yıl) olduğu saptanmıştır (111). Ecevit C ve ark. yaptığı 28 Wilson olgusunun olduğu çalışmada ortalama yaş 11.8 ± 2.9 olduğu görülmektedir (112).

Wilson hastalarının bakılan laboratuar incelemelerinde tanı anında karaciğer enzim düzeyleri yüksek saptanabilir. Bazı vakalarda serum aminotransferaz düzeyinin hafif derecede yüksek saptanması karaciğer hastalığının şiddetini gizleyebilir (113). WH’da ALT düzeyinin çok yüksek olmadığı ve ALP düzeyindeki düşüklüğün tanı için önemli olduğu düşünülmektedir (114). Hastalığın ilerleyen dönemlerinde, tedavi edilmezse karaciğer sentez bozukluğuna bağlı INR değerlerinin (özellikle protrobin zamanı) uzayabilir. Çalışmamızda hastaların tedavi sonrası son kontrol ALT’nin medyan değeri 31 (42,24±38,00), AST’nin medyan değeri 31 (32,96±16,45), INR medyan değeri ise 1,00 (1,01±0,08) olarak hesaplanmıştır. Rodolpho Truffa Kleine ve ark. Brezilyada 28 Wilson hastası üzerinde 72 aylık retrospektif izlem yapmışlardır. Tedavi sonrası 24 hastanın karaciğer enzim testlerinin normal değerlerde olduğu görülmüştür (115). Widodo ve ark. 7ay-13,3 yıl arası 21 kronik karaciğer yetmezliği olan hastada yapmış oldukları bir çalışmada AST, ALT düzeylerinin malnütrisyonu olan hastalarda, malnütrisyonu olmayanlara oranla istatiksel olarak anlamlı derecede yüksek olduğu tespit etmişlerdir (116). Demir ve arkadaşları 34 Wilson tanılı olgu üzerinde yaptıkları çalışmada tanı zamanı yüksek saptanan ALT değerinin (76±54,5 U/L), tedaviden 6 ay sonra (45±25,4 U/L) düştüğünü ve aradaki farkın anlamlı derecede yüksek olduğunu saptamışlardır (117). Ecevit ve arkadaşlarının 28 Wilson tanılı hasta üzerinde yaptıkları çalışmada ise olguların ortalama AST düzeylerinin 51,2 ± 29,7 U/L olduğu saptanmıştır (112). Kleine ve arkadaşlarının 21 Wilson hastasının INR değerleri tanı anında ve tedavi sonrası karşılaştırdıklarında INR değerlerinin son kontrolde düştüğü saptanmış, anlamlı fark bulunmamıştır (115). Çalışmamızda saptanan değerler bu açıdan literatürü desteklemektedir.

Wilson hastalarında 24 saatlik idrarda bakır değerlerinin önemli olduğu, bu değerin > 100 μg üzerinde olmasının (1,6 μmol / 24 saat) tanıyı desteklediği bilinmektedir. Klein ve arkadaşlarının yaptığı araştırmada 28 hastanın 22’sinde 24 saatlik idrarda bakır değeri 312 μg (53-294) olarak saptanmıştır (115). Özçay ve arkadaşları 134 Wilson olgusunu çalışmaya

61

almışlar ve 27 hastanın 21'inde (%77) 24 saatlik idrar bakır düzeyi 100 μg/gün’ün üzerinde ssaptamışlardır (118). Çalışmamızda ortalama 24 saatlik idrarda bakır medyan değeri 128.5 μg (292,0±394) saptanmıştır. 24 saatlik idrarda günlük bakır atılımının 200-500 μg (3-8 μmol) arasında olması tedaviye uyumu desteklemektedir (119).

Çalışmamızda Wilson tanılı olguların beslenme durumunu değerlendirmek için baktığımız demir ve ferritin düzeyleri %16 olguda normal değerlerin altında, %82 olguda normal, %2 olguda normal düzeyin üzerinde hesaplanmıştır. Olguların ortalama demir değeri 68,60 ± 61,13 medyan değeri ise 53, 50 olarak bulunmuştur. Ferritin %75,5 olguda normal değerin üzerinde, %22, 4 olguda normal değerin altında tespit edilmiştir. Hastaların ortalama ferritin değeri 107 ± 65 medyan değeri ise 52,10 olarak tespit edilmiştir.

Wilson hastalığı (WH), asemptomatik formdan son dönem karaciğer hastalığı tablosuna kadar çok farklı bulgular ile karşımıza çıkabilir. Literatüre bakdığımızda kronik karaciğer hastalığı olan çocuklarda beslenmenin hastalığın prognozu üzerindeki etkisini gösteren çalışmalar mevcuttur. Literatürde Wilson hastalarının nütrisyonel durumunu ve beslenmenin hastalığın prognozuna olan etkisini değerlendiren çalışmalar yetersizdir. Bu amaçla kendi çalışma grubumuzda, kontrol ve sağlıklı grup olarak olguların ağırlık, boy, VKİ ve SDS değerlerini inceledik.

Wilson tanılı olguların VKİ medyan değeri 19, 04 (min: 13, 10 mak: 28,84), VKİ SDS medyan değeri -0,30 (min: 43,00 mak: 2,20), sağlıklı gruptaki olguların VKİ 20, 05 (min: 13,44: mak: 35,23), VKİ SDS medyan değeri -0,11 (min: -3,18 mak: 3,37) olarak hesaplanmıştır. Hasta ve kontrol grubundaki çocukların VKİ, VKİ SDS arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık tespit edilmemiştir.

Ayrıca olguların Biyoelektrik İmpedans Analiz yöntemiyle (TANITA-SC 330) total vücut yağ miktarı ve oranı değerlendirilmiştir. 0-11 yaş grubunda ve 12 yaş ve üzerindeki çocuklarda hasta ve kontrol grupları arasında farklılık göstermediği tespit edilmiştir.

2006-2017 yılları arasında İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme bölümünde 94 Wilson hastalıklı çocuğun nutrisyonel durumunu değerlendirmek için fulminan Wilson ve Nörowilson hastalarının vücut kitle indeksi (VKİ) değerlendirilmiştir. VKİ Z skoru -2 SDS altında olan 10 hasta (% 11,2), > 2SDS olan 8 hasta (% 9) saptanmış ve 71 hastanın (% 79,8) SDS değerleri normal olarak değerlendirilmiştir. Ağırlık SDS 80 hastada (% 88,9), Boy SDS 79 hastada (% 88,8), Vücut kitle indeksi SDS si 71 hastada (% 79,8) normal olarak değerlendirilmiştir. Her iki gruba baktığımızda fulminant

62

Wilson hastalarının boy, kilo değerlendirilmesi skorlarının nörowilson hastalarından daha yüksek olduğu saptanmıştır (120).

Tülay Erkan ve ark. bakımevinde kalan çocukların beslenme durumlarını antropometrik ölçümlerle saptanmak için 180 sağlıklı çocuk üzerinde araştırma yapmışlardır. Araştırma sonucu kız çocuklarında VKİ= 18,09, erkeklerde VKİ=18,72 saptanmış, gruplar arasında anlamlı fark bulunmamıştır (121).

Lazarou ve ark. yaptıkları çalışmada, 2004-2005 yılları arasında çocuklukta Akdeniz diyetine uyum ve obezite arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Bu amaçla 9-13 yaşlarında olan çocuklar çalışmaya alınmıştır. Araştırmaya katılan 823 çocuğun 635’inin normal kilolu, 188’inin obez olduğu tespit edilmiştir. Çalışmanın sonucunda iki grup arasında önemli farklılıklar gözlenmiştir. Obez çocukların yüksek diyet kalitesi yüzdesinin normal kilolu olanlara göre düşük olduğu saptanmıştır. Obez çocukların % 1.9’unun, normal kilolu çocukların % 7.0’ının yüksek (≥8) KIDMED skoruna sahip olduğu belirlenmiştir (122).

Bakırdan kısıtlı diyetin uzun zamandır Wilson hastalığının tedavinde önemli olduğu kabul edilmektedir. Ancak, bu yaklaşımı destekleyen kanıtlar sınırlıdır. Nadir görülen bir hastalık olması ve farklı prezentasyon şekilleri nedeniyle yayınlanmış randomize kontrollü çalışma yoktur. Amerikan Karaciğer Hastalıkları Araştırmaları Derneği’nin (AASLD) yayınladığı kılavuzda Wilson hastalarına yüksek bakır içerikli gıdalardan kısıtlı beslenmeleri önerilmektedir (123). Ducros ve ark. yaptıkları araştırmada diyetteki kısa zincirli frukto- oligosakkaritlerin bakır emilimini arttırdığı görülmüştür (124). Bizim çalışmamızda haftada 2- 3 kez balık yiyen çocuklarda 24 saatlik idrarda bakır atılımının normal olduğu, kuruyemiş tüketen olgularda ise yüksek olduğu görülmüştür.

5.1 KIDMED Anket Sonuçlarının Yorumlanması

Kentimizin Akdeniz’e komşu olması nedeniyle Wilson tanılı olguların Akdeniz diyetine uyumunu KIDMED anketi kullanarak değerlendirmeyi amaçladık. Bu anket Türkçe geçerlik ve güvenilirlik çalışması daha önce yapılmış ve Akdeniz diyetine uyumu değerlendirmede literatürde en yaygın kullanılan bir skorlama sistemi olmuştır (125, 126).

Anket sonuçlarına göre; Wilson olgularının en yüksek oranda “hayır” olarak yanıtladığı soru %93.3 oranında “Fast-food tarzı restoranlara haftada birden fazla giderim.” olmuştur. Kontrol grubunun %77,8’i bu soruya “evet” demiş olup, Wilson olgularında ayaküstü gıda alışkanlığı istatistiksel olarak anlamlı düşük bulunmuştur. Dışarıda yemek yeme alışkanlığında fast food tarzı besinlerin enerjisinin yüksek, lezzetli, kolay ulaşılabilir,

63

düşük maliyetli olması nedeniyle artış görülmektedir. Bu yemekler sıklıkla yağ ve basit şeker bakımından yüksek, vitaminler, makro ve mikro elementler bakımından düşük bir içeriğe sahiptir. Aynı zamanda lif ve doymamış yağ asitleri açısından da düşük içeriğe sahiptir (127). Ege Universitesi Tip Fakülltesi Çocuk Gastroenteroloji bölümünde 2019 yılında Çölyak hastalarının beslenme alışkanlıklarını değerlendirmek için tez çalışması yapılmıştır. Çalışmaya 60 çölyak hastası ve 100 sağlıklı çocuk alınmıştır. Çalışma sonucu; Çölyaklıların %95’i, kontrol grubunun %70’i “Fast-food tarzı restoranlara (hamburger) haftada bir kereden fazla giderim.” e “hayır” yanıtı vermişlerdir ve çölyaklılarda istatistiksel anlamlı düzeyde düşük saptanmıştır (128). Wilson olgularında özellikle fast food tarzı besinlerin kullanılmaması ile ilgili aileleri bilgilendirdiğimiz için kullanımın az olduğu düşünülmektedir. “Düzenli olarak balık tüketirim (haftada en az 2-3 kez)” sorusuna Wilson hastalarının %93.2’si, kontrol grubunun %73,3 ü “hayır” olarak cevaplamıştır. Bu soru ikinci en yüksek sıklık oranına sahiptir. Wilson hastalarının bakır içeriği yüksek olan kabuklu deniz ürününden kısıtlı beslenmesi diyete uyumu desteklemektedir. Yapılan araştırmalarda, doymamış yağların antioksidan açısından zengin olması ve bilişsel performansı artırıdığı saptanmıştır. Yağ asitleri insan beyninin kuru ağırlığının 1/5 i oranındadır; bu yağ asitlerinin %2’si omega-3 dokosaheksaenoik asit (DHA) formundadır, bu da sinir sinapsislerinde konsantre edilir. Özellikle sardalye ve hamsi gibi yağlı balıkların önemli yararları olduğu bildirilmiştir. Yağlı balıklar özellikle çoklu doymamış yağ asitlerinden zengin olup, omega-3 kaynağıdır. Ayrıca omega-3 yağ asitlerinden olan eikosapanteonik asit (EPA) ve DHA’ nın karsinojenezisi engellediği, antiinflamatuar özelliğinin olduğu bilinmektedir (124,125). Deniz kıyısında, balığa ulaşımı kolay bir kentte yaşamamıza rağmen, haftalık balık tüketiminin sağlıklı çocuklarda düşük saptanması bölgemiz ve ülkemiz için önemli bir veridir.

Zeytinyağı kullanma alışkanlığımız ise yüksek bulunmuş olup “Evde zeytinyağı kullanırım.” a Wilson olgularının %93,3’ü, kontrol grubunun %92’si “evet” demişlerdir. Ege bölgesinde 60 çölyaklı üzerinde yapılan tez çalışmasında olguların % 83.3’ü evde zeytin yağı kullandığı saptanmıştır (128). Zeytinyağı bileşimindeki yağ asitlerinin çok büyük çoğunluğunu (%55–83) oleik asitler (tekli doymamış yağ asiti) oluşturur. Oleik asit ve antioksidanlar zeytinyağını diğer yağlardan ayırır ve onu özel kılar (129).

“Kahvaltı yapmam.” sorusuna wilsonluların %85,0’i, kontrol grubunun %23,3’ü hayır olarak cevap vermiştir. Kahvaltı alışkanlığı Wilson grubunda yüksek saptanmış ve aradaki fark istatistiksel anlamlı bulunmuştur.

“Makarna ve pilavı hemen hemen her gün tüketirim (haftada 5 veya daha fazla)” ifadesine verilen cevaplar her iki grupta benzer bulunmuştur.

64

“Her gün meyve veya taze sıkılmış meyve suyu tüketirim.” sorusunu Wilson olgularının %98,3’ü, kontrol grubundaki çocukların %52,2’si, “Her gün ikinci bir meyve daha tüketirim.” sorusunu ise; Wilson hastalarının %91,7’si, kontrol grubundaki çocukların %24,4’ü “evet” olarak yanıtlamıştır. Günlük sebze tüketim sıklığı Wilson hastalarında istatistiksel olarak anlamlı yüksek bulunmuştur.

Wilson ve kontrol grubu arasında “Düzenli olarak günde bir kez taze veya pişirilmiş sebze tüketirim” ifadesine verilen cevaplar arasında da istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Wilson olgularının %81,7’si düzenli olarak günde bir kez taze veya pişmiş sebze tükettiklerini belirtirken; kontrol grubundaki çocukların %40,0 her gün taze veya pişmiş sebze tükettiğini belirtmiştir.

Kontrol grubundaki çocukların %62,2’si “Kahvaltıda süt ve süt ürünleri tüketirim”, sorusunu “evet” olarak cevaplamışken, Wilson hastalarının %86,7’si kahvaltıda süt ve süt ürünleri tükettiklerini (süt, yoğurt…) belirtmiştir. Her iki gruba da “Günlük olarak 2 bardak süt/yoğurtve/veya 1 büyük dilim (40 gr) peynir tüketirim.” sorusu yöneltilmiş; Wilson olgularının %46,7’si günlük olarak 2 bardak süt/yoğurt ve/veya 1 büyük dilim (40 gr) peynir tükettiklerini belirtirken; kontrol grubundaki çocukların %8,9’u günlük olarak 2 bardak süt/yoğurtve/veya 1 büyük dilim (40 gr) peynir tükettiklerini belirtmiş ve istatistiksel olarak da anlamlı bulunmuştur.

Kontrol grubundaki çocukların “Tatlı, şeker ve şekerlermeleri günde birkaç kez tüketirim.” sorusuna %75.6’ü evet derken, bu oranının Wilson hastalarında %36,7’ye düştüğü saptanmış ve istatistiksel olarak da anlamlı bulunmuştur.

“Baklagilleri severim ve haftada bir kereden fazla tüketirim”, “Kalvaltıda tahıl (ekmek)veya tahıl ürünleri (tahıl gevreği) tüketirim.’, “Düzenli olarak kuruyemiş tüketirim (haftada en az 2-3 kez)”, “Makarna ve pilavı hemen hemen her gün tüketirim (haftada 5 veya daha fazla)“ sorularına verilen yanıtlar her iki grupta benzer bulunmuştur.

Literatürde Wilson hastalığı olan çocuklarda Akdeniz diyeti ile ilgili çalışma olmaması nedeniyle, sonuçlarımızı sağlıklı çocukların verileri ile karşılaştırmak zorunda kaldık.

Kuzey İtalya’da beslenme alışkanlıklarını değerlendirmek için 669 çocuk üzerinde çalışma yapılmıştır. Çalışmaya 6-16 yaş arasında çocuk ve adölesan alınmıştır. Olguların sağlıksız beslenme alışkanlıkları, fazla kilolu olma ve Akdeniz diyeti arasındaki ilişki KIDMED indeksi ile değerlendirilmiştir. Olguların ankete verdikleri cevaplar, ilkokul ve ortaokul çocuklarında ayrı olarak incelenmiştir. “Fast-food tarzı restoranlara (hamburger)

65

haftada birden fazla giderim” sorusunu ilkokul grubunun %19,7’si, ortaokul grubunun %12,4’ü “evet” olarak yanıtlamıştır. Çalışmamızda ise Wilson olgularının %6,7’i “evet”, kontrol grubunun ise %77,8’i “evet” olarak yanıtlamıştır. Bu oran Wilson grubumuzda belirgin düşüklük göstermiş, kontrol grubunda ise Kuzey İtalya’daki çocuklara göre daha yüksek bulunmuştur. Bu da bölgemiz ve ülkemiz açısından diğer önemli bir veridir. “Evde zeytin yağı kullanırım.” sorusunu “evet” olarak yanıtlayanlar; ilkokul grubunda %91, kontrol grubunda %93,4 olarak bulunmuştur (130). Aynı soruyu çalışma grubumuzdaki Wilson olgularının %93,3’ü, kontrol grubunun ise %92,2’sı “evet” olarak yanıtlamıştır. Tüm bu verilere göre ülkemizdeki sağlıklı grupta olan çocuklar daha fazla ayaküstü gıda (fast-food) restoranına gitmekte, benzer oranlarda zeytin yağı tüketmektedir.

5.1.1 KIDMED İndeks Skorunun Yorumlanması

KIDMED indeks skoru; olguların anket sorularına verdiği puanlara göre hesaplanır. Negatif özellikteki 4 soruya verilen olumlu cevaplar -1, pozitif özellikteki 12 soruya verilen olumlu cevaplar ise +1 puan olarak değerlendirilmektedir.

Çalışmamızda KIDMED indeks skoru Wilson olgularında daha yüksek saptanmıştır. Wilson tanılı kız ve erkeklerde kontrol grubu kız, erkek olgularına göre daha yüksektir. İzlanda’da 13-16 yaşında 387 sağlıklı adölesanın Akdeniz diyetine uyumunun değerlendirdiği çalışmada KIDMED indeks skoru ile cinsiyet arasında bir ilişki bulunmamıştır (131). Çalışmamızda kontrol grubu ve Wilson grubundaki olgular kendi içlerinde cinsiyet farklılığına göre değerlendirildiğinde, KIDMED skoru açısından farklılık saptanmamıştır.

Adolesan ve preadolesan dönemdeki çocukların davranışsal özellikleri değişiklik göstermektedir. Davranışsal farklılıkları beslenme özelliklerini de etkileyebildiğinden, çalışma grubumuzu literatüre uygun şekilde 11 yaş ve altı ve 12 yaş ve üstü olmak üzere iki

Benzer Belgeler