• Sonuç bulunamadı

okurlara saðlýklý günler dilerim, sevgi ve saygýlarýmla

Belgede Sevgili Dostlar (sayfa 34-40)

gibi bedeni terk ederek baþka aleme geçiþti. Hattâ huzur veren bir sükundu. Ölümü üçüncü olarak hissediþim ise "ne olursa kabulüm" þeklinde böylesine tam bir teslimiyetçilik. Belki de Mevlana'nýn dile getirdiði vuslat buydu. Can bedene dar gelince, ölüm bir kurtuluþ gibi geli-yordu insana.

Hastaneye yattýktan on beþ gün sonra, vücudum tedaviye cevap vermeye baþladý. Ateþim kontrol altýna alýndý. Oksijen maskesiz sýkýntýlý da olsa soluk almaya baþladým.

Þunu düþündüm: Saðlýklýyken her gün nefes alýp veririz, bunu hissetmeyiz bile. Hastanede ise hemþireler her gün idrar, büyük aptes, tansiyon, ateþ ve diðer ha-yati fonksiyonlarý takip ediyorlar. Normal hayatýmýzda bunlarý da aklýmýza getirmeyiz. Ancak bunlarýn ne nimet olduðunu da insan hastalanýnca anlýyor.

Rahat nefes alabilmek, yürümek, iþe-mek, büyük apteste çýkabilmek ve diðer hayati fonksiyonlarý yapabilmek de ne büyük nimet!.. Belki de aný yakalamanýn bir bölümü de buradan geçiyor. Yaþam

fonksiyonlarýný hissede-bilmek!.. O an ve yaþamla bütünleþmek!.. Esasýnda bunlar da, çoðu zaman hiç düþünmeyip

his-setmediðimiz, günlerin doðuþu, batýþý, mevsimlerin deðiþmesi gibi olaðanüstü yaþam mucizeleriydi.

Nihayet hastanede on sekiz gün yattýktan sonra eve gelebildik. Zorlukla yürüyorum. Ýlk iþ hemen banyoya girip üstümdekileri kirliðe attým. Aynaya bak-tým... Çok çökmüþüm. Kaslarým kaybolmuþ. Saçlarým

dökülmüþ. Çok çirkinleþmiþim. Hemen duþa giriyorum. Çabucak yýkandýktan sonra, tertemiz çamaþýrlar ve ev yataðý.... Ohhh! Eve gelmek ne güzel!..

KANSERÝN PENCERESÝNDEN ÇEÞÝTLÝ SENTEZLER

"Sorabilir miyim kitabýma, Ben mi yazdým onu gerçekten."

Neruda. Benim hayatým mý, yoksa baþka bir hayat mýydý yaþadýklarým ve kitaplarým-da yazdýklarým? Kuyumcu çýraklýðý, at yarýþlarý, Güven Sigorta, akrobatlýk ve sahne, turneler, teleks operatörlüðü, Avukatlýk, Çeþitli konferanslar,

Kadýköy'de ilk spor salonu iþletmeciliði, spor idareciliði, çeþitli dernek baþkanlýk-larý ve faaliyetleri, yüzlerce þampiyon sporcu yetiþtirmek vs. daha neler de neler... Telâþlý koþuþturmalar, lüzumsuz þeylerle de uðraþma, mutluluk ve

üzün-34

tüler... Türkiye'de Akdeniz ve Ege sahil-leri... Balýk ve raký...

Ya yurtdýþý seyahatlerim: Amerika, Singapur, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Eski Yugoslavya, Eski

Çekoslovakya, Ýtalya, Avusturya, Ýsviçre, Almanya, Polonya, Fransa, Ýspanya, Portekiz, Belçika, Hollanda, Danimarka, Ýsveç, vs. ve çoðu arabayla adeta karýþ karýþ olmak üzere ve daha nereler... Bunlarý ben mi yaþadým ve buralarý acaba tekrar görebilecek miyim!?..

Sene iki bin altý. Atmýþ beþ yaþýmýn içindeyim ve ben bu defa da kansere yakalandým... Esasýnda bu kadar yaþananlar ve yitirilenlerden sonra bu hayat þimdi bana yetiyor gibi.

Soruyorum kendi kendime; yitirdiðim yýllar, boþa geçen bir zaman mýydý? Yoksa beni yetkinliðe götürme yolunda engeller, acý ve mutluluklarla dolu, bir

yaþam serüveni miydi? Yaþamak iste-diðim hayat bu muydu? Yoksa hayatý baþka þekilde mi yaþamýþtým? Yeni ha-yatlarýn içine oturmak, çýkmak, gene oturmak!.. Acý veren sevdalarla birlikte... Sýk sýk þu mýsralarý hatýrlayýp kendi kendime soruyorum:

"Nasýl olurda o günler,

Geçip gitmiþ ve sonsuzluða deðin; Bir daha gelmeyecek olabilirler!?.." Þimdi ise, yürekten gelen seslerin, yüreðime ulaþan seslerle uyum saðla-dýðýný hissediyorum... Uzakta bir þeyler de görüyor gibiyim. Geçmiþ, gelecek, yok oluþ veya sonsuzluk gibi bir þey!..

Yaþamda her þey bir uyarý esasýnda. Yaþanmýþ, yaþanýyor ve yaþanacaklarýn ilâhi hikmeti. Hayatta, yaþadýklarýmýzýn da ötesinde bir þeyler var gibi. Bir yumak gibi örülü bütünlük içindeki

gerçekler ve anlamlarý... Baþakla buðday, damlayla deniz gibi.

Kanserle birlikte ve ulaþtýðým manevi seviyede, evrendeki gücün, en ufak hücreme kadar dolaþtýðýný hissediyorum. Bu müthiþ bir duygu. Sonsuzluk kadar geniþ, mutluluk kadar tatmin edici, evrenle bütünleþiyormuþçasýna olaðanüstü bir þey.

Zaman içinde, yaþamýmdaki bana ait fýrtýnalar, anlam kazandýkça, sentezler çýkarýp, kendimle barýþtýðýmý hissediyo-rum. Ýhtirasým azalýyor. Ömür içinde ömürler gördüðüm ruhum, hiç ulaþama-yacaðýmý bildiðim bilgelik yolunda, ham taþlarýmý yontarak, beni biraz yetkin-leþtirmeye baþlar gibi.

Her yara, daha büyük yaralara katlan-ma baðýþýklýðýný yaratýrken, kanser hastalýðým, týrmanan acýlar, bu dünyaya olan borcumu ve diyetini bana ödetiyor gibi... Ama bir baþka açýdan da; her yeni nefeste, onu bana nasip eden Allah'a bor-cum artýyor gibi.

Zaman tartýlmaz... Zamandan kaçýl-maz... ve bir gün, olduðu söylenen, o sonsuz alem varsa? O sonsuz zamanýn içine gireceðimiz sonsuz zamansýzlýkta, yok oluþ veya nihayetsiz var oluþ mu?! Esasen zaman diye bir þey yok. Ezel dediðimiz gelen sonsuzluktan, ebet dediðimiz giden sonsuzluða kadar büyük bir boþluk... Bunun içinde yaþamýmýz bir ateþ böceðinin bir anlýk yanýp sönüþü gibi bir þey. Diðer yaþamlarla ilgili yaþ farklýlýklarý ise bizim yaþamýmýz açýsýn-dan konulan zamanýn çok ufak nüanslarý. Ha bugün, ha yarýn misali. Kulaðým sýk sýk saatin sesine takýlýyor.

"Tik...Tak...Tik... Tak... Býrak zaman... beni býrak. Bir þeyler uzaklaþýyor... Tik...

Bir þeyler yaklaþýyor... Tak... Kanserin pençesinde; Benden çalarak!

Tak... Tik... Tak..." Ö.B.

Zaman geçtikçe akýl, ruh ve beden bütünlüðüne, bilimle, duygularýn denge-sine daha fazla deðer veriyorum. Ýnsan-lýk, sevgi, saygý bugün yaþamýmda daha da önemli bir yer tutuyor.

Kendini bilmek... Kendimi bilmeye çalýþýyorum. Önce gerçekleri yaþadým. Þimdi onlardan uzak kalýnca gerçekleri daha iyi anlamaya baþlýyorum gibi. Buna raðmen; Hayat nedir? Yaþamýn amacý nedir? Bilmek istiyor, fakat sonuca varamýyorum.

Felsefe de öyle deðil mi. Sonuca vardýrmýyor... Ancak felsefi düþünme yoluyla yaþamý irdeleme olanaðý yaratý-yor. Bu sebeple ilgimi çeken konular artýyor. Felsefe, ahlak ve erdemler, bilim, bilgi, baðnazlýk, din, özgürlük, aydýn olma, laiklik, hoþgörü, milliyetçilik, evrensellik, mutluluk, sanat, ruhun eðiti-mi ve ölüm vs. üzerine düþüncelere ve tefekküre dalýyorum. Akýl ve duygu baðlantýsýna, sevgiye daha fazla önem vermeye baþladým.

TEFEKKÜR: YAÞAMA AÝT DERÝN DÜÞÜNCELER

Esasýnda kanserin sanal penceresinden bakmaya çalýþarak, benim yapmak iste-diðim tüm bu arayýþlar, nedenler, niçin-ler, nasýllar, sorular ve yorumlar, sonuç alamayacaðýmý bildiðim bir nevi çaresiz-likler ve bilinmezler yumaðý içindeki açýlýmlar... En azýndan yaþamý ve gerçeklerini düþünebilmek farklýlýðýndan baþka bir þey deðil... Yaþam bu þekilde

36

biraz daha anlam kazanýyor... Çünkü yaþam; üzerinde hiçbir þey düþünülmeye-cek kadar da boþ ve anlamsýz deðil!.. Onun için de hiçbir þeye kesin nokta koymadan irdelemeye çalýþýyorum.

Bazen bunlarýn içsel gerilim yarattýðý da oluyor. Ne var ki bunlarý kendi yaþamým ve bilincim çerçevesinde deðer-lendirirken, içsel gerilimden daha kötü olan içsel boþluktan kurtuluyorum. Gene de bunlar tetkike alýnsa; ne yanlýþlar ola-bileceðini de biliyorum.

Mutluluðun parada olmadýðýný görüyo-rum. Ýkbalin sözü gibi; "Ey altýna köle olan insan... Altýn, ona dönüp þöyle bir baktýðýn için altýn oldu." Buna raðmen kanser hastalýðýmda, asgari düzeyde tedavi masraflarý ve rahat için, belirli ölçüde paraya ihtiyaç olduðunu da inkâr etmek mümkün deðil.

Kanserin penceresinden etrafýma bakýyorum; insanlarýn ve hattâ yakýn birçok tanýdýklarýmýn tüm mutluluklarý, sahip olduklarý ve sahip olacaklarý maddi deðerlere ve mallara baðlý. Her yeni elde ediþ, daha fazlasýný istettiði için, varlýk içinde yokluk, cennet içinde cehennem yaþayýp mutlu olamýyorlar.

Kimi ise; kendi yaptýðý kariyerinin göl-gesine sýðýnmýþ, onun tutsaðý olarak yaþýyor ve gerçek "ben"ine dönemiyor. Her þey mekanik ve maddi bir düzene odaklý. Samimiyet görüntüsünde, art niyetli dejenere iliþkiler daha hakim.

PEKÝ AMA

"MUTLULUK" NE?

Hollywood'da Beverly Hills bulvarýnda gördüðüm süper lüks villalardan çýkan zenginler de mutlu deðillerdi. Yoldan

geçen fakir kýlýklý zenci çocuk ise, ýslýk çalýp yürürken daha mutlu gözüküyordu.

Romanya'ya Çavuþesku zamanlarýnda birçok yarýþmaya gittim. Dað, taþ "Çavuþesku..." yazýlarýyla doluydu. Çavuþesku adeta Romanya'nýn tanrýsý gibiydi. Ýktidar, saraylar, servet ve tüm güvenlikler onun içindi... Sonra bir gün, meydanda halka yaptýðý konuþmada çýkan bir "yuuh" sesi, bir kývýlcým... Ve kaçarken bir köy ahýrýnda iki kurþun ve ölüm!..

Oysa yolda gördüðüm Romanyalý çin-geneler ne kadar mutlu gözüküyorlardý. Singapur'da rastladýðým çýplak yogi de öyle.

Genelde insanlar mutsuz. Kaygý yarýnýn acýsýný almýyor, sadece bugünün neþesini götürüyor. Sonuçta sorunlarýmýzý yaratan kiþi olarak kaldýkça, onlarý hiç çözemiyor ve daha çok mutsuz oluyoruz.

Küçükken bize mutluluk nedir? Nasýl ulaþýlabilir? Kimse hiçbir þey öðretmedi. Çoðunlukla bize öðretilmeye çalýþýlan doðruluk, dürüstlük ve büyüklere saygý gibi etik deðerlerdi. Belki nasýl mutlu olunacaðýný kendileri de bilmiyorlardý.

Artýk acýlarýmý bile kazanç görüyorum. Ve keþke insan bu gerçeði kanser

olmadan ve felaketler geçirmeden anlayabilsin!..

Kanser hastalýðý dostluklarýn mihenk taþý da oluyor. Bazý çok eski dostluklarýn, sanki þarap gibi, yýllanýp mayalanarak doyumsuz tiryakiliðe dönüþtüðünü size hissettiriyor. Bazý eski dostluklarýn ise; sanki hava alýp bozulmuþ þarap misali, insaný hüsrana uðratýrcasýna fos çýktýðýný acý þekilde gösteriyor..

Sevginin ne denli bir kudret ve hayatý yönlendiren manevi bir güç olduðunu

biliyordum. Ancak kansere yakalanýnca bunu daha da iyi anladým. Bana tarifsiz açýlýmlar kazandýrdý. Sadece sevme ve sevilme manevi duygusuyla kalmayýp, bana diðer insanlarla ve nesnelerle ilgilenme, onlarý daha iyi tanýma ve iletiþim saðlama imkâný saðladý. Hastalýðýmý yenme yolunda büyük bir güç verdi. Hastalýkla beni barýþtýrarak, günü yakalayýp mutlu olabilmeyi öðretti. Dostlarýmý sevmemin ve onlarýn da bana olan sevgisini hissetmemin ne deðerli þey olduðunu tekrar hatýrlattý.

Kanser kader planýný daha derin düþündürüyor. Her þey kader planýyla zerresi zerresine yaratan tarafýndan mý planlanmýþ!.. O zaman hür irade ve insanlarý kiþisel eylemleri ne oluyor?.. Yoksa yaratan; dört ipli kuklalar gibi kaderimizi elinde tutarken, bir ipini hür irademizin eylemlerine mi býrakmýþ!?.. Yoksa milyarlarca oluþumun, milyarlarca oluþumla buluþmasý neticesi ortaya çýkan bir sonuç mu?..

Kâinatta, yaþamda, hastalýklarda, baþa gelen iyi ve kötü olaylarda eþitlik ve adalet yok. Beklemek de hata. Peki insanlar arasý düzen için oluþturulmaya çalýþýlan hak, hukuk, adalet ne derece temin edilebiliyor?.. Nerede elinde adalet terazisi ve adalet kýlýcýný tutan Adalet Tanrýçasý Justitia...

Yaþamýn ölümlü olduðunu daha çok hissettiðim þu günlerde dünyada, yaþamý güzelleþtirecek çok basit kurallardan ziyade, yaþamý berbat edecek çok daha zor yollara baþ vurulduðunu görmekten üzüntü duyuyorum.

Allah'a inanýrým ve Müslüman'ým. Kâinatýn bir yaratýcý gücü, sebebi ve yarataný olma fikri beni daha çok rahat

ettiriyor. Bu arada her gün kendime göre yaptýðým rutin dualarým vardýr. Bu dualarýmýn son zamanlarda adeta tutsaðý olmuþtum. Bununla; tüm kötülüklerin baþýmýza gelmemesi, iyilik ve arzu-larýmýzýn da gerçekleþmesi hususunda uzun uzun yakarýr dururdum. Ancak son zamanlarda hep bunlarýn tersi oldu ve korkup istemediklerim baþýma geldi!..

Bunun üzerine þu sonuca vardým; iyi-liðin ve kötülüðün, hayýr ve þerrin ne olduðunu tanrýdan baþka bizim bilmemi-ze imkân yok. Babilmemi-zen hayýr bildiðimizde þer, þer bildiðimizde hayýr oluyor. Onun için dualarýmý kýsaltýp özetledim. Þimdi Allah!tan bana ve bizlere sadece hayýrlar vermesini diliyorum.

Belgede Sevgili Dostlar (sayfa 34-40)

Benzer Belgeler