• Sonuç bulunamadı

II. KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ÇALIŞMALAR

2.3. Değerler Eğitiminde Roller

2.3.2. Okulun Rolü

Değer eğitiminde ailenin önemi üzerinde ne kadar dursak da günümüzde toplum ve aile yapısının değişim göstermesi, öğrencilerin değer kazanımının yetersiz kalmasına neden olmuştur. Okin ve Reich (1999) çocuklara yönelik ahlaki değer gelişim imkânlarını arttırmak için eğitimin hem aile içi hem de aile dışında gerçekleşmesi gerektiğine değinmişlerdir. Diğer yandan ahlak, etik ve değerler hakkındaki karmaşa ve belirsizliğimiz, sosyal eğitim kurumlarının, özellikle de okulların, çocuk ve ergenlerin etik ve ahlaki duyarlılıkları kazanması sürecinde ne rol oynayacağına yönelik geniş çaplı sorgulamalar yapmamıza neden olmuştur (Tappan, 1998). Okullar değerleri öğretmeli mi? Okullar çocukların karakter eğitimine odaklanmalı mı? Demokratik toplumlarda değerler örtük olarak mı kazandırılmalı, yoksa resmi olarak eğitim programlarına entegre mi edilmeli? Doyle (1997)’a göre, her nerede ve ne şekilde olursa olsun, değerler eğitimi için kuşkusuz pedagojik kuram, model ve yöntemlerden faydalanılması gerektiği olmalıdır.

Eğitim çabalarının genel amacı, yetişmekte olan bireylerin topluma sağlıklı ve etkili bir biçimde uyum sağlamalarına yardımcı olmaktır. Eğitim bireylere bilgi ve beceri kazandırmanın yanı sıra, toplumun sürekliliği ve gelişimini sağlayacak ölçüde ve nitelikte değer üretme, var olan değerlerin dağılmasını önleme, eski ve yeni değerleri ilişkilendirme sorumluluğunu taşımaktır (Varış,1998). Okullar öğrencilerin akademik derslerinin yanı sıra duygusal, ahlaki ve sosyal yönlerinin gelişmesi için de çalışmalıdır (Şahin, 2013). Değerler eğitimi sahip olduğu bu önem dolayısıyla rastlantılara bırakılmamalı, okullarda sistemli ve düzenli bir şekilde gerçekleşmelidir (Kolaç, 2010; Acat ve Aslan, 2011). Eğitsel kurumlar toplumsal fayda için sadece ailelerin ahlaki yönergelerini izlemekle kalmayıp, ayrıca ahlaki başlıklara dair daha geniş bilgi ve bakış

15

açısı sunmalıdır (Okin ve Reich, 1999). Okullar değer aktarımında sahip oldukları bu kritik rollerle, değerler eğitimindeki en önemli kurumlar arasında yer almaktadır.

Demokratik toplumlarda ilk çocukluk çağlarından yetişkinliğe kadar, vatandaşların ahlaki gelişimi olmazsa olmaz bir eğitim gerektirir. Toplumu oluşturan bireylerin aralarında işbirliği ve yardım kültürü geliştirmesi beklenir, böylece uyumlu bir toplumun devamı sağlanır (Althof ve Berkowitz, 2006). Çünkü demokratik toplumun devamı o toplumda yaşayan insanlar tarafından sağlanır ve o toplumun geleceği de yine onlara bağlıdır. Bu konuda Sanchez, Zam ve Lambert (2009) Amerikan toplumunu örnek vererek, başarısının altında değerlere ve erdemlere bağlılık anlayışının yattığını ifade etmişlerdir. Ayrıca, bir toplumun ahlaki düzeyi, bireylerinin ahlaki düzeyi ve eğitimi ile sıkı bir ilişki içindedir (Haydon, 1999). Değerler eğitimin amacı insanların mantıken doğru, ahlaken iyi kararları almasına yardımcı olmaktır. İdeal bir toplum da, doğru olanı yapmaları beklendiği için değil, yapılacak doğru şeyin ne olduğunu hissettikleri için yapan insanlardan müteşekkildir (Althof ve Berkowitz, 2006). Bu nedenle, değer ve ahlak sahibi bir vatandaş olmak için, çocukların değerler hakkında eğitimi olmazsa olmazdır.

Okin ve Reich (1999)’in belirttiği üzere çoğu ahlaki eğitim uzmanınca empatinin değerler eğitimi üzerinde güçlü bir potansiyeli bulunmaktadır. Bu potansiyel çocukların dürüstlük, adalet ve başkalarını önemseme gibi bazı ahlaki nicelikleri beslemesine imkân vermelidir. Dahası, çocukluk dönemi genel olarak gelişimin -ahlaki gelişim dâhil- en kritik aşaması olarak görülür. Bu yüzden, aileler ve eğitim enstitüleri bu ahlaki nicelikleri teşvik etme sorumluluğuna sahiptir.

Değerler eğitimi, ayrıca vatandaşlık eğitimiyle de çok yakından ilişkilidir. Aristo ve Plato, toplumu olması gereken şekle göre şekillendirmeye yardımcı bir araç olarak görür (Adeyemi, 2012). Ahlaki eğitim ve karakter gelişiminin nasıl uygulanacağı ise ülkeden ülkeye ve okuldan okula değişim göstermektedir (Koh, 2009). Zorunlu eğitim uygulaması, ortak değerler oluşturma ve vatandaşları muktedir sınıfın belirlediği standartlar üzere disipline etmek üzere kuruludur (Linde, 2003). Bu anlayış, bireyleri sağlıklı, sadık, sorumlu ve iyi vatandaşlar haline getirmeyi de içerir (Adeyemi, 2012). Toplumu bir arada tutmak adına, bahsi geçen anlayışın tersine bir milli eğitim sistemi örneğine rastlamak zordur (Linde, 2003). Sonuç olarak ister doğru ister yanlış olsun,

16

okullar bir şekilde karakteri etkilemektedirler. Çünkü değerlere sahip olmayan hiçbir okul yoktur. Ancak nihilist bir okul bu duruma belki yaklaşacaktır. Fakat onlar için de "hiç" değer verilen bir kavram olacaktır (Doyle, 1997).

Demokratik vatandaşlığın can damarını bilgiye ve bilimsel akıl yürütmeye dayalı etkili karar verme oluşturmaktadır. Amaçlardan diğeri, toplumsallaşmayı sağlamaktır. Her toplum var olan kültürel değerlerini devam ettirebilmek için, bunları genç kuşağa kazandırmak ister. Yeni yetişen kuşağın bu değerleri kazanma sürecine toplumsallaşma denilmektedir. Hızla değişen demokratik toplumda, mevcut toplumsal değerleri sorgulayarak, yeni değerler üretebilen, eleştirel, yaratıcı vatandaşlara gereksinim vardır (Öztürk ve Dilek, 2002’den akt. Memişoğlu, 2013). 2005 tarihli Sosyal Bilgiler Öğretimi Programının vizyonu, “21. yüzyılın çağdaş, Atatürk ilke ve inkılâplarını benimsemiş, Türk Tarihini ve kültürünü kavramış, temel demokratik değerlerle donanmış ve insan haklarına saygılı, yaşadığı çevreye duyarlı, bilgiyi deneyimlerine göre yorumlayıp sosyal ve kültürel bağlam içinde oluşturan, kullanan ve düzenleyen (eleştiren düşünen, yaratıcı, doğru karar veren), sosyal katılım becerileri gelişmiş, sosyal bilimcilerin bilimsel bilgiyi üretirken kullandıkları yöntemleri kazanmış, sosyal yaşamda etkin, üretken, hak ve sorumluluklarını bilen, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını yetiştirmektir” olarak belirtilmektedir (Sosyal Bilgiler Programı, 2005). Değerler değişse bile, toplu eğitimin ardında daima bu gibi bir temel değerler bütünü bulunmalıdır. Linde (2003)’ye göre bunlar öğretilebilirdir ve öğretilmelidir. Bu değerleri edinmeden yetişecek bir bilim adamı, doktor, avukat, ya da öğretmen etik çerçeveden uzak bir hayat sürecektir.

Benzer Belgeler