• Sonuç bulunamadı

4.3 Okul Müdürlerinin Örgütsel Güveni Etkileyen Faktörler

4.3.4. Okulun Ġmkân ve Özellikleri

Müdürlerle yapılan görüĢmelerde; okul imkân ve özelliklerinin müdürlerin güven algısını etkilediği tespit edilmiĢtir. Bu faktöre ait alt boyutlar ve müdürlerin açıklamaları aĢağıda sunulmuĢtur.

4.3.4.1.Okulun Türü ve Coğrafi Konum

Md. 2; “Fen liselerini, Anadolu liselerini iyi tutalım; bir de bizim okulu görün!” diyerek bu tür liselere öncelik tanındığını, ek olarak “150 milyar geliyor okula;

ya ben, 5 lira yahu…” diyerek bir okula (Anadolu veya Fen Lisesine) büyük miktarlarda destek verildiğini; ancak kendi okuluna bu desteğin verilmediğini ifade etmiĢtir. “A okuluna gelen para, B okuluna gidiyor. Niye? Orası merkezi. „Parayı önce oraya harcayalım; sonra buraya harcayalım.‟ Buraya ne zaman sıra gelecek, buraya ne zaman sıra gelecek?” diyerek Ģehir merkezinde yer alan okullara daha çok kaynak aktarıldığını ifade etmiĢtir.

Md. 2; öğrencilerinin büyük kısmının dershaneye gitmediğini, okulundan dershaneye gidenlerin yerleĢme oranının yüksek olduğunu ifade etmiĢtir ve devamında

“gerisi dershaneye gitmemiĢ; ne yapayım Ģimdi? Öğrenci en iyi, öğretmen sınavla gelmiĢ (Anadolu ve Fen lisesleri için); hiçbir yeri kazanmayan buraya geliyor. Anadolu lisesini kazanamayan burada …e Ģimdi öğrencinin kazanamayanı burada, öğretmenin kazanamayanı da burada; al buyur…” diyor. Hem öğrencilerinin hem öğretmenlerinin sınavla girilen ve görev yapılan okullara yerleĢemeyen öğrenci ve öğretmen olduklarını, bu nedenle baĢarının düĢük olduğunu; ancak kendilerinden beklenen baĢarıda da bu tip farklılıklara dikkat edilmediğini ifade etmektedir.

Görev yapılan okulun türünün, okul müdürlerinin güven algıları üzerinde önemli etkisinin olduğu tespit edilmiĢtir.

116

4.3.4.2. Okulların Farklılıklarına Rağmen Aynı Kriterlere Göre Değerlendirilmesi

Md. 2; “EĢit Ģartlarda baĢlamıyorsun; eĢit sorumluluk, sorumluluğu aynı alıyorsun; Ģartların, imkânların aynı değil. ….Lisesine gelen para A okuluna gidiyor.

Niye? Ora merkezi, ora belki biraz daha Ģey… „Önce oraya harcayalım, sonra buraya harcayalım.‟ Buraya ne zaman sıra gelecek, buraya ne zaman sıra gelecek?” diyerek her okulun kendine has farklılıklar içerdiğini; ama değerlendirmelerin aynı “sorumluluklar”

çerçevesinde yapıldığını ifade etmiĢtir. Sorunu sadece kendisinin değil diğer genel lise müdürlerinin de yaĢadığını Ģöyle ifade etmiĢtir: “Genel lise müdürlerinin aĢağı yukarı - hele bizim gibi taĢraysa, imkanları yoksa - imkanların yokluğunu göz ardı edip de onlarla beraber aynı kulvarda, aynı Ģeyde… O zaman faturayı biz çekiyoruz. ĠĢte imkan yok, para yok, kaynak yok; ama Ģeyi istiyor.”

Okulların değerlendirilmesinde kullanılan ölçütlerin aynı olduğu; ancak okulların Milli Eğitim Müdürlüğü ve Bakanlık yöneticileri tarafından farklı Ģekillerde ve oranlarda desteklendiği tespit edilmiĢtir. Farklılıklara rağmen, aynı kriterlere göre okul yöneticilerinin değerlendirilmesinin okul müdürlerinin örgütsel güven algıları üzerinde olumsuz etkisi olduğu tespit edilmiĢtir.

4.3.4.3. Okulların Finans Sorunları

Md. 2; “Ġyi de kardeĢim, bana gönderdin mi? Ġlköğretimlerin problemi yok;

ilköğretimler her Ģeyi yaslamıĢ Milli Eğitim‟e” diyerek Milli Eğitim Bakanlığı‟nın kendilerine para aktarmadığını ve “Ģu anda mesela bizim okulun…. milyar (TL) borcu var” diyerek okulda ciddi finans sorunu olduğunu ifade etmiĢtir. Milli Eğitim Bakanlığı mevzuatına göre ilköğretim okullarının tüm elektrik, su, yakıt gibi harcamaları Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından karĢılanmaktadır.

AraĢtırmacının, finans sorununu çözememesi halinde ne tür sıkıntılar yaĢayacağını sorması üzerine; “Gazeteye çıkıyorsun.” diyerek kendisinin ve okulunun düĢtüğü durumu ifade etmiĢtir.

AraĢtırmacının, finans kaynağı olarak Okul Aile Birliği‟ni göstermesi karĢısında, bu imkânının da olmadığını ifade etmek için; “Canını yediğim; Okul Aile Birliği‟nde para var mı?” demiĢtir. GörüĢmenin baĢka bir kısmında ise “Okul Aile

117 Birliği‟nden ödediğin zaman da soruĢturma geçiriyorsun. Bakanlık MüfettiĢi bana; „Sen Okul Aile Birliği‟nden devletin kullandığı elektriği ödeyemezsin!‟ dedi.” Okul Aile Birliği‟nde para olsa dahi, okulun eğitim faaliyetlerini devam ettirmek için gerekli elektriğin bedelinin dahi ödenemeyeceğini ifade etmiĢtir.

Bu imkansızlıklara rağmen, yöneticilerin, kendisinden okulu yönetmesini istediklerini; çaresizliğini ve çözümünü Ģu Ģekilde açıklamıĢtır; “(Yönetici) diyor ki;

„bunu yürüteceksiniz‟ Nasıl yapacaksınız? Cebimizden veriyoruz, yeminle bak. … milyon lira harç yatırdım cebimden; gittim, maaĢımı çektim, verdim. Yok, para yok.” ve görüĢmenin baĢka bir yerinde, fedakarlığı sadece kendisinin değil öğretmenlerinin de yaptığını “okulla ilgili bizim arkadaĢlarımız cebinden para vermiĢtir” diyerek açıklamıĢtır.

Okulların para toplayabilmek için çabaladığını; ancak bunda da ciddi sıkıntı çektiklerini, velilerin de okula katkı sağlamadığını; kendilerinden yardım talep edildiğinde “Müdür Bey, okul parasını öğrenciden istiyor; ya da bağıĢ istiyor.”

Dediklerini; görüĢmenin baĢka bir bölümünde bu durumu açarak “Adam diyor ki

„Müdür, benden diploma parası alıyor.‟ Adam diyor ki; „Niye diploma parası alıyorsun?‟ Ġyi de ben harcını yatıracağım. Nasıl yatıracağım ki?” demiĢtir.

Md. 3; Bakanlıktan gelen ödeneklerin asla yeterli olmadığını, bu nedenle velilerinden destek almak zorunda kaldıklarını Ģöyle açıklıyor: “Bizim para aldığımız dönemler kayıt dönemi, bir de - açık konuĢayım - diploma dönemi. ġimdi diplomalar var; çünkü diplomanın harcını - Bakanlık bizde diplomayı bedava gönderiyor; diploma kâğıdını gönderiyor; ama harç pulu alınmak zorunda, onu da - maliyeye yatırmak zorundasın. Peki o para nereden gelecek? Ben vatandaĢtan almazsam, nereden vereceğim o parayı? Mecburum o parayı almaya.”

Okul müdürlerinin en çok karĢılaĢtıkları sorunun, finans konusu olduğu ve bu nedenle örgütsel güven algılarında bu boyutun büyük etkisi olduğu tespit edilmiĢtir.

4.3.4.4 Okulların Personel Sayısı ve Özellikleri

Md. 3; “Eski öğretmenlerimle hiç sıkıntı var mı? Yok. Nöbette yok, derste yok; ama yeni öğretmenler, tabi, biraz daha farklı düĢünüyorlar.” diyerek yeni öğretmenlerin öğrencileriyle iliĢkilerinde samimiyet-yakınlık düzeyini

118 ayarlayamadıklarını, bu nedenle derslerinde ve nöbet görevlerinin gereğini yerine getirmekte sorun yaĢadıklarını ve bu sorunun da müdüre yansıdığını ifade etmiĢtir.

ÇalıĢanların görevlerini tam yapması gerektiğini belirtip “yoksa burada güven ortamı (sorunu) çıkıyor; hizmetliyle ilgili bir güven sıkıntısı var, memurunla ilgili bir güven sıkıntısı oluyor, öğretmenin… Örnek 60 tane öğretmenim var; 60 öğretmenim de aynı performansı gösteriyor mu? Hayır.” diyerek personelin performansında görülen eksikliğin “güven sıkıntısı” çıkardığını ifade etmiĢtir.

Md. 3; “Benim kafa yapımdan, benim siyasi görüĢümden olabilirsiniz; ama hepsine demiyorum; onu diyen kiĢilere „çalıĢın, siz de hak edin; siz çalıĢmadığınız için sizi teklif etmedim.‟… O teklif ettiğim arkadaĢım benim kafa yapıma, siyasi yapıma tamamen farklı. Aldı; aylıkla ödüllendirme aldı, teĢekkür aldı. Yani niye? ÇalıĢanın yanında yer alması lazım; ama maalesef…” diyerek öğretmenler arasında okul müdürünün siyasi görüĢünü paylaĢanların, okul müdürünün kararlarını sorguladığını ifade etmiĢtir. “Sıkıntıyı öğretmen yaĢatabiliyor; sen de öğretmenlik yapıyorsun. Hani nasıl yapabilir öğretmen? Öğretmende veliyle olan iliĢkilerinde mesela…” diyerek öğretmenlerin, velilerin beklentilerine uygun davranmadığında, veliyle ilgilenmediğinde okul müdürü olarak zor durumda kalabildiğini “iki cami arasında kalmıĢ beynamaza dönüyorsun” diyerek ifade etmiĢtir.

Md. 1; ÇalıĢan sayısının çok olduğu okullarda “samimi” olunamadığını; küçük grupların samimiyeti ve güveni sağladığını; “Çok kalabalık okullarda böyle bir ortam bulamazsın hocam. Daha önce 70-80 kiĢinin görev yaptığı okulda da çalıĢtım; orda gruplar içinde çok az samimi olabiliyorsun; yani samimi olduğun insan sayısı azalıyor.

Orada iĢte biraz daha çok menfaate dayalı, menfaat grupları oluĢuyor. Orada (gruplaĢma) çatıĢmayı ortaya çıkarıyor o kurumda. Bu hem çalıĢanlar için hem de yönetim için iyi bir Ģey değil. Bizim burada öğretmenlerimizde de farklı görüĢte olan insanlar var; ama birçok konuda ortak davrandıklarını görüyoruz. Mesela, bir öğretmen arkadaĢımız ayrıldığında hepimiz onu yemeğe götürüyoruz. Ona bir hediye alıyoruz. Bu güzel bir Ģey; ama büyük bir okulda bunu yapamazsın. Yani herkesi o Ģeyde (ortak amaçta) buluĢturamazsın. Yani bazıları çeĢitli bahanelerle o iĢe katılmayacaktır. Grubun az olması samimi olmasını, güven duymasını sağlıyor, kolaylaĢtırıyor.” diyerek açıklamıĢtır. Ek olarak; büyük okullarda karĢılıklı güvenin daha az olduğunu “Daha

119 azdır, evet.” diyerek ifade etmiĢtir. Büyük okullardaki güven azlığının sebebini “Orda farklı Ģeyler devreye giriyor; iĢte ideoloji, siyasi görüĢ, sendika gibi Ģeyler…

Faaliyetler, insanları gruplaĢtırabilir.” Ģeklinde açıklamıĢtır.

Okul çalıĢanlarının müdürlerin örgütsel güveni üzerinde etkili olduğu;

özellikle çalıĢan sayısının, öğretmenlerin öğrencilerine karĢı davranıĢlarının, çalıĢanlar ile müdürlerin siyasi görüĢ birliğinin ve bu birlik çerçevesinde çalıĢanların beklentilerinin müdürlerin örgütsel güven algılarını etkilediği tespit edilmiĢtir.

4.3.5.Yöneticilerin Okul Müdürlerinin Örgütsel Güven Algısı