• Sonuç bulunamadı

Okulla Özdeşleşme Konusunda Yurt İçinde Yapılmış Araştırmalar…

2.2. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.2.1. Okulla Özdeşleşme Konusunda Yurt İçinde Yapılmış Araştırmalar…

başarı ve öz disiplin arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamışlardır. Araştırmaya Ankara’daki bir üniversitenin mühendislik fakültesinde öğrenim gören 506 üniversite öğrencisi katılmıştır. Bu öğrencilerin 10’u yabancı uyruklu geri kalanları ise Türk’tür. 8’i bayan, 498’i ise erkektir. Veri toplama aracı olarak, öz disiplini ölçmek için beş faktör kişilik ölçeğinin öz disiplin boyutunu ölçen bir alt ölçek kullanılmıştır. Özdeşleşme

düzeyini belirlemek içinse altı sorudan oluşan Örgütsel Özdeşleşme Ölçeği kullanılmıştır.

Araştırmadan elde edilen sonuçlar şöyledir:

 Sınıf değişkenine göre öğrencilerin okulla özdeşleşme düzeyleri değişmektedir. Yani birinci sınıfta bulunan öğrencilerin okulla özdeşleşme düzeyleri ikinci ve üçüncü sınıftaki öğrencilerden, üçüncü sınıftaki öğrencilerin özdeşleşme düzeyleri de dördüncü sınıftaki öğrencilerden yüksektir.

 Yaş ve sınıf değişkenleri kontrol altındayken öz disiplin örgütsel özdeşleşmeyi yordamaktadır ancak akademik başarı örgütsel özdeşleşmeyi yordamamaktadır.

 Öz disiplini yüksek olan öğrencilerde örgütle özdeşleşme daha fazladır.

 Akademik başarı örgütsel özdeşleşme üzerinde etkili değildir.

Sarı (2013) yaptığı araştırmada lise öğrencilerinin okula aidiyet duygusunu incelemeyi amaçlamıştır. Araştırmaya Adana ili Yüreğir merkez ilçesinde bulunan ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören 9. 10. ve 11. sınıf düzeyinden 274 öğrenci katılmıştır. Veri toplama aracı olarak 18 maddeden oluşan ve Türkçeye uyarlaması önceden araştırmacının kendisi tarafından yapılan “Okula Aidiyet Duygusu Ölçeği”

kullanılmıştır. Elde edilen bulgulara göre, öğrenciler kendilerini orta derecenin biraz üzerinde okula ait hissetmektedir. Cinsiyet değişkeni ile okula aidiyet duygusu arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır, ancak kız öğrencilerin ortalamalarının erkek öğrencilere göre daha yüksek olduğu saptanmıştır. Sınıf düzeyi değişkenine göre ise okula aidiyet duygusu en fazla olan dokuzuncu sınıf öğrencileridir. Yani sınıf düzeyi yükseldikçe okula aidiyet duygusu azalmaktadır. Akademik başarı ile okula aidiyet duygusu arasında pozitif yönde anlamlı farklılık bulunmuştur. Yani akademik başarısı yüksek olan öğrencilerin okula aidiyet düzeyleri daha yüksektir. Okulların sosyo-ekonomik düzeyleri ile okula aidiyet duygusu arasında da anlamlı farklılık saptanmıştır. Düşük sosyo-ekonomik düzeye sahip liselerdeki öğrencilerin okula aidiyet duyguları daha düşük çıkmıştır.

Kalaycı ve Özdemir (2013) tarafından yapılan araştırmada lise öğrencilerinin okul yaşamının niteliğine ilişkin algıları ile okul bağlılıkları arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın evreni, 2011-2012 eğitim öğretim yılında Çankırı ili merkez ilçesine bağlı farklı tür liselerde öğrenim gören toplam 5814 kişilik öğrenciden

oluşmaktadır. Araştırmanın örneklemini oluşturan 410 öğrenciye “Okul Bağlılığı Ölçeği”

ve “Okul Yaşamının Niteliği Ölçeği” uygulanmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin okul bağlılık düzeyleri ile okul yaşamının niteliğine ilişkin algılarının orta düzeyde gerçekleştiği saptanmıştır. Ayrıca okul yaşamının niteliği ile okula bağlılık arasında orta düzeyde anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür. Çalışmada son olarak okul yaşamı niteliğine ilişkin alt-boyutların, okul bağlılığının anlamlı birer yordayıcısı oldukları da belirlenmiştir.

Savi (2011), çocuk ve ergenler için okula bağlanma ölçeğinin geçerlik ve güvenirlik çalışmasını yaptığı araştırmada toplam 708 ilköğretim öğrencisinden veriler elde etmiştir. Yapılan araştırma sonucu bu ölçeğin okula bağlanma durumunu ölçmek için yeteri düzeyde geçerli ve güvenilir olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Ayrıca, kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre daha fazla okula bağlandıkları ve küçük yaştaki öğrencilerin büyük öğrencilere göre daha yüksek düzeyde bağlanma gösterdikleri elde edilen bulgular arasındadır.

Mengi (2011) yüksek lisans tezinde, ortaöğretim 10. ve 11. sınıf öğrencilerinin sosyal destek ve öz yeterlik düzeylerinin okula bağlılıkları ile ilişkisini ortaya koymayı amaçlamıştır. Bu çalışmanın örneklemini İstanbul ili Bakırköy ve Bahçelievler ilçelerinde genel lise, anadolu lisesi, imam hatip lisesi, ticaret meslek lisesi ve teknik liselerde öğrenim gören, tesadüfi olarak seçilmiş 623 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada, öğrencilerin okula bağlılıklarının sosyal destek ve öz yeterlik inançları ile okul türü, alan adı, cinsiyet, sınıf düzeyi, başarı durumu, ailenin ekonomik durumu, anne-babanın çalışma ve birlikte olma durumu, kardeş sayısı ve doğum sırasına göre anlamlı bir farklılık oluşturup oluşturmadığı incelenmiştir. Elde edilen bulgulardan bazıları şöyledir:

 Sosyal destek, öz yeterlik inancı ve okula bağlılık arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur.

 Okula bağlılık düzeyleri erkek öğrencilere göre kız öğrencilerde daha fazladır.

 Fen Bilimleri alanındaki öğrencilerin okula bağlılık düzeyleri daha yüksektir.

 Akademik başarı arttıkça aileden ve öğretmenden algılanan sosyal destek artmaktadır. Normal akademik başarıya sahip öğrencilerin okula bağlılıkları ve öz yeterlik inançları daha yüksektir.

 Tek çocuklu ailelerde aile desteği en yüksek olmaktadır. Ailelerde birinci çocuklar okullarına en bağlı çocuk olmaktadır.

 Okula bağlılık düzeyleri bakımından 10. sınıf öğrencilerinin bağlılıkları 11. sınıf öğrencilerinde daha fazladır.

Özdemir (2010) tarafından yapılan araştırmada, ilköğretim okulu öğretmenlerinin örgütsel özdeşleşme düzeylerinin algılanan örgütsel destek, cinsiyet ve kıdem değişkenlerine göre incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada, algılanan örgütsel destek ve öğretmenlerin örgütsel özdeşleşmeleri arasında olumlu bir ilişki olduğu saptanmıştır.

Öğretmenlerin örgütsel özdeşleşme düzeyleri cinsiyet değişkeni açısından farklılık göstermemiştir ancak mesleki kıdem değişkenine göre anlamlı olarak farklılaşmaktadır.

Sevinç (2010) tarafından yapılan araştırmada üniversite öğrencilerinin kendi bakış açılarından üniversiteye uyumlarını olumsuz yönde etkileyen faktörlerin incelenmesi amaçlanmıştır. Elde edilen verilere göre, öğrencilerin akademik, sosyal, kişisel, duygusal ve kurumsal uyumlarını olumsuz etkileyen faktörlerin olduğu saptanmıştır. Öğrencilerin öğretim elemanlarıyla ilişkileri, öğretim elemanlarının nitelikleri, öğretim süreci ve bununla ilgili öğrencilerin bazı kişisel özellikleri öğrencilerin akademik uyumlarını etkilemektedir. Arkadaşlık ilişkilerinde, sosyal ve kültürel etkinliklerde ve boş zamanları değerlendirmede yaşanan zorluklar ise öğrencilerin sosyal uyumlarını etkilemektedir.

Öğrencilerin bazı kişisel problemleri ile üniversiteden beklentiler öğrencilerin kişisel ve duygusal uyumlarını etkilemektedir. Sonuç olarak da bu boyutların birinde yaşanan bir uyumsuzluk diğer boyutları da etkilemekte ve genel olarak öğrencilerin üniversiteye uyumlarında bir olumsuzluk gözlenmektedir.

Arastaman (2006) tarafından yapılan çalışmada, ortaöğretim birinci sınıf öğrencilerinin okula bağlılık durumlarına ilişkin öğrenci, öğretmen ve yöneticilerin görüşlerini ortaya koymak amaçlanmıştır. Ankara ili merkez ilçelerinde bulunan 65 kamu lisesinde öğrenim gören birinci sınıf öğrencileri ve bu liselerde görev yapan öğretmen ve yöneticiler araştırmanın evrenini oluşturmaktadır. Örneklem belirlenirken tabakalı örnekleme yönteminden yararlanılmış ve araştırma,17 kamu lisesinde öğrenim gören 408

öğrenci, bu öğrencilerin derslerine giren öğretmenler ve bu okullarda görev yapan yöneticiler üzerinde yürütülmüştür. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen iki ölçek kullanılmıştır. Öğrencilerin okula bağlılık düzeylerini belirlemek için 27 maddeden oluşan “okul bağlılığı” anketi öğrencilere uygulanmıştır. Okul bağlılığını azaltan nedenleri belirlemek içinse 22 maddeden oluşan “öğrencilerin okul bağlılığını azaltan nedenler” anketi ve “okul bağlılığını arttırıcı önlemler” anketi öğretmen ve yöneticilere uygulanmıştır. Araştırmadan elde edilen bazı sonuçlar şöyledir:

 Öğrenciler ankette bulunan maddeler arasından en çok “Liseden sonra üniversiteye devam etmek istiyorum.”, “Okulda yeni şeyler öğrenmeyi seviyorum.” ve “Okula ait eşyalara zarar vermemeye özen gösteririm.”

maddelerine katılmışlardır. Öğrencilerin en az katıldıkları maddeler ise “Sınıfta zor olan ödev ve çalışmaları tercih ederim.”, “Okulda öğrendiğimiz şeylerle ilgili olarak daha çok öğrenmek için başka kitaplar okurum.” ve “Öğretmenlerim öğrencilerle iyi iletişim kurarlar.” maddeleridir.

 Araştırmaya katılan kız öğrencilerin okula bağlılık düzeyleri erkek öğrencilerden daha yüksektir.

 Annenin eğitim düzeyi arttıkça öğrencilerin bağlılık durumları azalmaktayken babanın eğitim durumuyla öğrencilerin bağlılık durumları arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır.

 Ailenin gelir durumu arttıkça öğrencinin okula bağlılık düzeyi azalmaktadır.

 Öğrenciler okula karşı davranışsal olarak bağlılık göstermektedir. Bilişsel bağlılık düzeyleri düşük bulunmuştur.

 Öğrencilerin okul bağlılığını azaltan nedenler alt boyutlarına göre öğretmen ve yöneticilerin görüşleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır.

 Araştırmaya katılan öğretmenlere göre öğrencilerin okul bağlılığını azaltan nedenlerin başında sınıf mevcudunun fazla olması, öğrencilerin okulda mutlu olmaması ve öğrencinin başarılı olacağına inanmaması gelmektedir.

 Yöneticilere göre ise okul bağlılığını azaltan nedenler, öğrencilerin okulda mutlu olmaması, öğrencilerin kendini okula ait hissetmemesi ve öğretilen konuların öğrencinin ilgisini çekmemesidir.

2.2.2. Okulla Özdeşleşme Konusunda Yurt Dışında Yapılmış Araştırmalar