• Sonuç bulunamadı

II. OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE DUYGULAR TANIMA VE DUYGULAR

2.4. Okul Öncesi Dönemde Duyguların Gelişimi

2.4.1. Okul Öncesi Dönemde Duyguları Anlamanın Gelişimi

Duyguların gelişmesi insanın ruhsal gelişmesiyle koşutluk gösterir.Yeni doğanda ve çocukluğun ilk yıllarında haz ilkesi egemendir. Yeni doğanda temel gereksinmeleri doyuran nesnelere doğru bir yönelme davranışı görülür. Gereksinme doyurulursa bir hoşnutluk duygusu yaşanır. Gereksinmelerin doyumu engellenirse bir hoşnutsuzluk duygusu yaşanır ve engele karşı yeni doğanın en ilkel duyguları olan korku, öfke duyguları duyulur. Yeni doğanda duygusal tepkiler ayrışmamıştır ve tepkiler tüm bedenle verilir. Uyaranlar hoşa giden ve hoşa gitmeyen niteliklerde yaşanırken bunlar davranışa emme-yutma ve tükürme biçiminde yansır. Ruhsal ve fiziksel gelişmeyle birlikte duygular giderek özgülleşmeye bedenin çeşitli bölgeleri davranışsal anlatıma katılmaya başlar. Örneğin hoşnutluk gülme ve el çırpmaya, hoşnutsuzluk öfkeli sesler çıkarmayla ve yüz buruşturmayla anlatılabilir. Hoşa giden nesneler ele alınırken, hoşa gitmeyenler elle itilir. İlerleyen yaşlarda duyguların anlatımına jest, mimik, gözler, el-baş hareketleri de katılır. Konuşma duyguların anlatımında gelişmiş ve önemli bir araçtır. Duyguların gelişmesinde ve anlatımında kişilik yapısı, yetiştirilme biçimi, kültür ve toplum önemlidir(Acun ve Erten, 1995, s.54; Akay, 1999, ss.63-66)

Duygularının farkında olan çocuk kendini daha iyi tanır ve ifade edebilir. Çocuğun duygularını anlamak ve ona uygun tepkiler vermek çocuğun kişiliğinin oluşmasında etkili olmaktadır. Böylece, çocuk topluma daha kolay uyum sağlayabilir(Ceylan,2009,s.5).

Duyguları anlama becerisi bir olayın bireyde hangi duygunun yaşamasına sebep olacağının bilinmesi becerisidir. Duyguları anlama becerisinin gelişiminde yaşantıların önemi büyüktür. Çünkü birey geçirdiği deneyimlerle olayların bireyde hangi duyguyu yaratacağını öğrenir. Duyguları anlamada önemli olan, duyguların doğuracağı sonuçları yani sahip oldukları etkileri bilmektir. Duyguların kaynağını öğrenmek, duyguları anlama bakımından önemlidir (Saltalı, 2010, s.36).

Leibowitz ve arkadaşlarının (2002) yaptıkları çalışmada olumlu duyguların verildiği deneklerde olumlu duygu ifade ettikleri, olumsuz duygu verilen denekler de

ise olumsuz duyguları daha rahat ifade ettikleri ortaya çıkmıştır (Leibowitz ve diğerleri, 2002).

Bebeklerin yüz iletişiminde, annenin yüz ifadesi ile sevgi dolu ses tonu eşleştirilerek birkaç ayda duygusal sinyalleri fark ettikleri görülmüştür. Yani bebeklik döneminde duygusal durumlar ayırt edilmeye başlar.7 ile 10 ay arasındaki bebekler yüze tepki gösterirler. Ayrıca 3 aylıkken bebekler ses tonu ile iletilen farklı duygusal mesajlara farklı şekilde karşılık verilmektedir. 7 ay civarında ise seslerini ve yüz ifadelerini koordineli olarak kullanabilmektedirler.(Ergin, 2003, s.41-42).

Bridges (1930)’e göre duyguların kaynağı heyecandır. Yeni doğan bebeğin farklılaşmamış heyecandır. Bu heyecan çocuğun çevresiyle etkilenerek bilgi edinmeyenle farklı duyguları oluşturur. Bebeğin heyecanı ilk haftalarda iki ayrı özellik gösterir.Bir kısım heyecan ise hala yalındır.İlk aylarda rahatsız edici duygulara korku ve hiddet; haz verici duygulara ise sevgi ve sevinç eklenir.Yine henüz belirlenmeyen yalın heyecan devam eder.Üç yaşlarında çocuğun duygusal reaksiyonları daha da gelişir (Ülgen ve Fidan, 1990,s.161).

Araştırmalar, çocukların basit duygusal yüz ifadelerini tanımlamalarının, okul öncesi ve okul yıllarında geliştiğini ortaya koymaktadır (Sayıl, 1996, s.62). Çocuğun bütün gelişim alanları için kritik dönem okul öncesi dönem olduğu gibi çocuklara duygusal becerilerin kazandırılmasına başlamada da en uygun dönemdir (Saltalı, 2010, s.3). Araştırma sonuçlarına göre 4 yaşından itibaren çocuklar davranışlarının nedenlerini, insanların ne hissettiklerini ve bir sorunu çözmenin birden fazla yolu olduğunu öğrenebilmektedir. Üstelik herhangi bir fikrinin iyi ya da kötü olduğuna da karar verebilmektedir. Okul öncesi çağı, çocuğun bütün duygu türlerinin ortaya çıktığı çağdır. Öfke, kıskançlık, yabancılar ya da bazı kimselere karşı nefret, inatçılık bu çağda kendini gösterir. Aile çevresinin bu tür duyguları oluşturulmasında ve yerleştirilmesinde büyük etkisi vardır (Başaran, 1992, s.104).

Okul öncesi döneme kadar çocuklar duygu ve duygusal ifadeyle ilişkin birçok şeyi öğrenmişlerdir. Okul öncesi dönem çocukları diğerlerinin ifade ettiği olumsuz duygular çok iyi olmasa da olumlu duyguları kolayca anlayabilirler. Çocukların konuşmalarını inceleyen uzmanlar iki yaşındaki çocukların diğerlerinin duygularını olduğu kadar kendi duyguları hakkın da konuştuklarını bulmuşlardır. Yapılan

araştırmalar hangi yüz ifadesinin hangi, duyguya ait olduğunu ayırt edebildiklerini belirlemişlerdir (Ergin, 2003, s.42).

Okul öncesi dönemdeki, çocukların yüz ifadelerinden insanların duygularını tanıyabildiklerini gösteren çok sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmalarda 4-5 yaşındaki çocukların mutluluk, üzüntü ve kızgınlığı tanımlayabildiklerini belirmektedir. Bu ifadeler arasında mutluluğun çocuklar tarafından kolay tanındığı kızgınlık ve üzüntünün mutluluktan sonra en kolay tanınan ifadeler olduğu ve bunların ardından da şaşkınlık ve korku, ifadelerinin geldiği belirtilmektedir. Yapılan çalışmalar çocukların en çok nötr ifadeleri tanımakta zorlandıklarını göstermektedir. Bu dönem çocukları için karakteristik yüz ifadeleri ve diğer sözsüz iletişim unsurları duyguların nitelendirilmesinde önemli rol oynar (Çelik ve diğer., 2002, s.30)

Okul öncesi dönemde, çocukların duyguları anlamaları duygular hakkında günlük konuşmaları ortaya çıktıkça hızlıca gelişir. Okul öncesi dönemin başlarında çocuklar nedenlere, sonuçlara ve duygunun davranışsal işaretlerine önem vermektedirler. Ancak duyguları anlama zamanla daha doğru ve karmaşık bir hal alır. 4-5 yaşla birlikte çocuklar birçok temel duygu tepkisinin nedenlerini doğru bir şekilde tahmin edebilmektedirler. 4-5 yaşlarındaki çocuklara, yanındaki oyun arkadaşının ne zaman veya neden üzgün, mutlu veya kızgın olduğu sorulduğunda yetişkinler tarafından tarif edilen olaylara benzer şekilde olayları ifade ettikleri belirlenmiştir. Okul öncesi dönem çocukları, belli bir duyguyu ifade eden oyun arkadaşlarının bir sonraki adımda ne yapacağını tahmin edebilirler. Örneğin, okul öncesindeki çocuklar kızgın bir çocuğun başka birisine vurabileceğini veya ellerindeki bir oyuncağı alabileceğini, mutlu bir çocuğun ise paylaşmaya daha açık olacağını bilir (Ergin, 2003, s.43-44).

Çocukların başka kişilerin duygularını anlamaları ve başkalarının duygularına duygusal tepki verme düzeylerini ölçmek amacıyla anaokuluna ve ilköğretim 2.sınıfa devam eden kız ve erkek öğrencilerin yer aldığı bir araştırma yapılmıştır.Büyük çocuklar başkalarının duyguları ve kendi empatik tepkilerini göstermede küçük çocuklara göre durumsal ifadelerden çok psikolojik tepkiler verdikleri tespit edilmiştir(Güleç,2006,s.21).

Benzer Belgeler