• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM: KURAMSAL VE KAVRAMSAL ÇERÇEVE: SOSYAL

1.3. Sosyal İnşacılık Kuramında Farklı Bakış Açıları

1.3.1. Nicholas Onuf’ un İnşacılığı

İnşacılık Nicholas Onuf’un World of Our Making (1989)108 adlı çalışmasıyla

ilk kez bir uluslararası ilişkiler teorisi olarak sunulmuştur. İnşacılık terimini bu anlamda ilk kez kullanan kişi Onuf’ dur.

Onuf’ a göre inşacılık her türden sosyal ilişkileri çalışmanın bir yoludur, yani inşacılık bir teori değildir. Çünkü inşacılık insanların ne yaptığı, toplumun neden farklılaştığı ve dünyanın nasıl değiştiği ile ilgili genel açıklamalarda bulunmaz. Onun yerine birbirleri ile alakasızmış gibi görünen meseleleri kuramsallaştırmayı olanaklı kılar. Onuf, inşacılığın temel unsurunun insanların sosyal varlıklar olması ve sosyal ilişkiler olmadan zaten insan olunamayacağı gerçeği olduğunu söylemektedir. Bir başka deyişle, sosyal ilişkiler bizi biz yapan ya da inşa eden olgulardır. Bu ilişkinin tersten okunması ise insanların dünyayı doğanın ona sağladığı hammaddelerden şu an içinde yaşadığımız dünyayı yaptığımız (make) anlamına gelmesi demektir. Onuf bunu birbirimizle yaptığımız şeyler ile gerçekleştirmekte olduğumuzu ifade ederek,

106 Maja Zehfuss, a.g.e., s.19-20 107 Maja Zehfuss, a.g.e., s. 19-21

108 Nicholas G. Onuf, World of Our Making: Rules and Rule in Social Theory and International

söylemenin aslında yapmak olduğunu ileri sürmekte ve konuşmanın dünyayı oluşturmadaki önemini vurgulamaktadır. 109

Onuf inşacılıkta insanların toplumu ve toplumun da insanları oluşturduğunu söyler ve bunun sürekli devam eden iki yönlü bir süreç olduğunu belirtir. Bu süreci çalışmanın yolunun ise ortadan başlamak olduğunu ileri sürmektedir. Ortadan başlamak kavramını insanların ve toplumun ortası olarak betimlerken, bunun üçüncü unsuru, yani ‘kuralları’ devreye sokarak olabileceğini ifade etmektedir. Çünkü kurallar bu iki unsuru, insanları ve toplumu birbirine bağlayan elementtir. Sadece yasal kurallarla sınırlı kalmayan sosyal kurallar insanların ve toplumun kendilerini karşılıklı olarak inşa etme süreçlerini yaratan unsurdur. 110

Onuf’ a göre kurallar bize toplumun aktif katılımcılarının kimler olduğunu söyler. İnşacılar bu katılımcılara yapan (agents) ismini vermektedir. İnsanlar yapanlardır fakat bu toplumun kuralları vasıtasıyla birçok durumda katılımcı olmamızı mümkün kıldığı ölçüyle sınırlıdır. Yani, hiç kimse bu türden her durum için yapan değildir. Onuf yapan olma olgusunun sosyal bir durum olduğunu belirtmektedir. Bu yüzden bir ülkenin hükümeti insanlarının ve sosyal yapılanmasının toplamı olmaktadır. Çünkü bu insanlar ilgili kurallara göre, birlikte farklı çeşitlemelerle o ülkenin adına daha büyük bir insan topluluğu olarak hareket etmektedir. 111

Kurallar ve yapan arasındaki ilişki inşacılığın sosyal mantığı açısından önemlidir. Onuf bu mantığı kuralların yapanları, yapanların da kuralları yaptığını söyleyerek ortaya koymaktadır. Kurallar insanlara dünya üzerinde faaliyet gösterme fırsatı vermekte ve yapanların ortaya çıkmasına imkan sağlamaktadır. Bir başka deyişle, Onuf kuralların insanlara dünyada etkinlik gösterme fırsatı vererek her bir insandan yapanlar yarattığını ileri sürmektedir. Böylelikle yapanlar bu faaliyetleri ile maddi dünyayı sosyal bir gerçeklik haline getirmektedir. Bu noktada kuralları dünyanın maddi yanlarını yapanların kullanımına açık hale getiren düzenlemeler

109 Nicholas Onuf , “Constructivism: A User’s Manuel”, International Relations in a Constructed

World, Derleyen: Vendulka Kubalkova, Nicholas Onuf, Paul Kowert, New York: M.E. Sharpe, 1998, s.

58

110 Nicholas Onuf, “Constructivism: A User’s Manuel …” a.g.m. s. 59 111 Nicholas Onuf, “Constructivism: A User’s Manuel …” a.g.m. s. 59

olarak da değerlendirmek mümkündür. Kurallar aynı zamanda herhangi bir yapana diğerlerinin faaliyetlerini sınırlama imkanı da vermektedir. Çünkü kuralların yapanların faaliyet özgürlüklerini sınırlayıcı işlevi de bulunmaktadır. 112

Onuf’ a göre toplumdaki yapanlar hedeflerini gerçekleştirmek üzere hareket ederler ve bu hedefler insanların kendi maddi imkanları dahilinde onların ihtiyaçlarını ve isteklerini yansıtmaktadır. Her toplumun kendi yapanlarına hangi hedeflerin daha uygun olduğunu söyleyen kuralları vardır. Görüldüğü üzere kurallar ve yapanlar arasında anlamlı ve pratik bir ilişki söz konusudur. Çünkü kurallar ve bunlara bağlı etkinlikler yapanların çıkarlarına göre biçimlenmektedir. Bu kurallara uyup uymamak yapanların tercihidir ve bu yapanların temel tercihleri kurallara uyma eğilimindedir. Çünkü kurallara uymak iş görme maliyetini azaltmaktadır. Aynı yapanlar kurallara uymamayı da tercih edebilirler, fakat bu tercih kendileri dışındaki yapanların çıkarlarında kayba neden olacaktır. Sonuç olarak, ilgili kural ihlalinden olumsuz etkilenen yapanlar, ya bu ihlali kabul edecekler ya da kuralı ihlal eden yapanın çıkarında kayba neden olacak başka bir kurala doğru yönlenecektir. Dolayısı ile bir kuralı uygulamada çıkarı olmayan yapanların, ilgili kuralı açık olarak ihlal etmektense onu değiştirmeye çalıştığı gözlemlenmektedir. Böylelikle, ilgili kuralın varlığından kaynaklanan çıkar dağılımı kendi lehlerinde değişmiş olmaktadır. Uygulanmakta olan kurallarda çıkarı en büyük olan yapanlar, bu kurallara uymaya niyetli olanlardır. Kuralların uygulanmasında daha az çıkarı olan yapanlar da kurallara uymaya devam edebilirler; çünkü kurallara uymak kurallara uyulmaması durumunda ortaya çıkabileceklerden daha karlıdır. 113

Onuf’ un inşacılıkta üç temel kabulü vardır: toplumun ve bireyin birbirlerini oluşturma süreci, dilin araç olması ve kuralların varlığı. Onuf, toplumun ve bireylerin birbirlerini karşılıklı olarak sürekli oluşturduklarını ortaya koymaktadır. Bu ikisi arasındaki oluşturma süreci toplumsal ilişkilerin değişimini ya da sabit görünümünü birlikte belirlemektedirler. Onuf ikinci olarak dil ve onun kurallar, kurumlar ve politikalar gibi türevlerinin toplumsal inşa sürecinde araç olduklarını belirtir. İnsan dili sayesinde yapan olur, çünkü insanoğlu isteklerini dili ile ifade eder ve onları dili

112 Nicholas Onuf, “Constructivism: A User’s Manuel …” a.g.m. , s. 64 113 Nicholas Onuf, “Constructivism: A User’s Manuel …” a.g.m. , s. 60-75

vasıtasıyla bir amaca dönüştürür. Bu amaçları doğrultusundaki faaliyetlerini de yine dili ile destekler. Onuf’ un temel kabullerinden üçüncüsü ise kuralların ontolojisidir. Onuf’a göre kurallar maddi varlıkları kaynağa dönüştürürler, böylelikle denetim fırsatının yaratılmasında ve faydanın dağıtımında asitmetrik yapı kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Çünkü kural kendi içinde hiçbir zaman tarafsız değildir ve bu yüzden kuralı kullanan diğerlerini kontrol edebilme yetisini de elde eder. Dolayısı ile inşacılığı düşünümsel çerçeveye oturtan başlıca önermeler sosyal olgudaki öznellik, dilin kural koyuculuğu ve bu kuralların tarafsız olamayacağı ilkeleridir.114

Onuf’ un inşacılık yaklaşımında kurucu bir etkiye sahip olan kurallar insanları ne yapmaları gerektiğini söyleyen ilkelerdir. Bu ifadeyle kurallar insanlara ne yapmaları gerektiğini söylemektedirler. Düzenleyici, sürekli ve istikrarlı bir yapıya sahip olan kurallar ise söz eylemlerden (speech acts) oluşmaktadır. Söz eylemler insanların konuşarak oluşturduğu sosyal dünyaya işaret etmektedir. Onuf söylemenin yapmak anlamına geldiğini ifade etmektedir. Böylelikle söz eylemlerin temeli dil olmaktadır. Onuf için dil inşacı bir işleve sahiptir. Çünkü tekrarlanan söz eylemler belirli bir süre sonra herkes tarafından kabul edilen genel bir kanıya dönüşmektedir. Onuf insanlar arasında oluşan bu genel kanıyı sözleşme (convention) olarak isimlendirmektedir. Kurallar ise bu sözleşmelerden oluşmaktadır. 115

Onuf kuralların söz eylemlerin genel şekillerini üç kategoride alabileceğini ileri sürmektedir. Bu üç söz eylem neticesinde üç kural meydana gelmektedir. Bunlar iddiacı söz eylem (assertive speech acts), yönlendirici söz eylem (directive speech acts) ve vaat edici söz eylem (commissive speech acts) dir. 116 Bunlardan ilki olan

iddiacı söz eylemler dünya hakkında iddialı tespitler yaparak kesin bir kurala gönderme yapmaktadırlar. Bu iddiacı söz eylemler genel bir ilke olabilirler. Onuf bu türden bir söz eyleme egemenlik ilkesini örnek olarak göstermektedir. Bu türden iddiacı söz eylemler yönergeci kurallara (instruction-rules) dönüşmektedir. Onuf bu yönergeci kuralların yapanların dünya ile olan ilişkisinde her zaman ne yapmaları gerektiği konusunda bilgilendirdiğini belirtmektedir. Onuf’ un ikinci olarak ele aldığı

114 Nicholas Onuf, “The Constitution of International Society”, European Journal of International Law, Cilt 5, Sayı 1, 1994, s. 1-19.

115 Nicholas Onuf, “Constructivism: A User’s Manuel …” a.g.m. , s. 65-67 116 Nicholas Onuf, “Constructivism: A User’s Manuel …” a.g.m. , s. 67

yönlendirici söz eylemlerin (directive speech acts) yapanları bir şey yapmaları konusunda yönlendiren ve bu bakımdan zorunluluk bildiren söz eylemler olduklarını ifade etmektedir. Böylelikle yönlendirici söz eylemler karşı taraftakini ne yapması gerektiğine inandırmaktadır. Onuf, bu yönlendirici söz eylemlerin yönlendirici kurallara (directive-rules) dönüştüğünü belirtmektedir. Yönlendirici kurallar yapanların görmek istemediği sonuçlar hakkında sürekli uyarı vermekte ve karar aşamalarında mantıklı kararlar alabilmeleri için yardımcı olmaktadırlar. Son olarak Onuf, vaat edici (commissive) söz eylemlerden bahsetmektedir. Vaat edici söz eylemler sözleri işaret etmekte ve vaatlerde bulunmaktadır. Bu sözlerin ve vaatlerin yaygınlaşması durumunda ise söz eylemler, vaat edici kurallara (commitment-rules) dönüşmektedir. Vaat edici kurallar ise yapanlara hak ve görevleri konusunda bilgi vermektedir.117

Sonuç olarak uluslararası ilişkilerdeki rejim analizlerinin birçoğunun kurallar merkezinde yapılıyor olması inşacılığın kurallara yaptığı vurgunun doğruluğunu ispatlamaktadır. Realizmin etkisiyle toplum kavramı kullanılmadan yapılan rejim analizleri olsa bile, kurallar vurgusu ile anlatılmak istenen şey kuralların bir şekilde toplumsallığın ortaya çıkışındaki etkisinin ortaya konmak istenmesidir.118

1.3.2. Alexander Wendt’in İnşacılığı: Uluslararası Politikanın Sosyal

Benzer Belgeler