• Sonuç bulunamadı

Nevres-i Kadîm’in Mebâligu’l-Hikem’i Tercüme Metodu

B. Mensur Eserleri

VI. Nevres-i Kadîm’in Mebâligu’l-Hikem’i Tercüme Metodu

Nevres, asıl metinden alınan Farsça kısımları kelime kelime tercüme etmeyip genişletilmiş çevirisini yaparak Türkçe’ye aktarmıştır. Tercümesinde son derece serbest davranmış, Farsça metinde olmayan âyetler, hadîsler, kelâm-ı kibârlar, kendi şiirlerinden ve başka şâirlerden aldığı Türkçe, Arapça ve Farsça manzum parçalarla tercümeyi zenginleştirmiştir. Öyle ki iki yapraklık asıl metnin tercümesi beş yaprak tutmaktadır. Bu zenginleştirmeyle birlikte Farsça asıl metin, Mebâligu’l-hikem’in üçte birini oluşturmaktadır. Aşağıda yer alan Farsça kısa bir parça, Nevres’in tercümesinin ne derece genişletilmiş ve serbest olduğu hakkında bilgi vermektedir:

“Ey yektā-yı bī-diger ve ey dānā-yı bī-fikr! Be-kerem der-ʿacz-i mā niger.

Ḥallāc ene'l ḥaḳ goft tācdār şod. ʿAbdu'llāh Ḥaḳ goft bācdār şod. İlāhī!

Eger bende-gān-rā ʿiḳāb konī ṭūmār-ı kerem tebāh şeved. Eger kerde-i mā der-gerden-i mā konī rūyhā siyāh şeved.” [27a]

Nevres, bu Farsça asıl kısmı Türkçe’ye şöyle çevirmiştir:

176 Abdürrezzak Nevres, a.g.e., yk.17a.

177 İsmail Kara, İlim Bilmez Tarih Hatırlamaz -Şerh ve Haşiye Meselesine Dair Birkaç Not-, İstanbul, Dergâh Yay., 2014, s.43.

Oluşturulan transkripsiyonlu metnin sayfa sayısı göz önünde bulundurularak hesaplanmıştır.

 Ey eşi benzeri olmayan ve ey fikirler olmadan bilen! Bizim acizliğimize kereminle bak. Hallâc, ene’l-Hak dedi hükümdar oldu. Abdullah, Hak dedi mükâfatını aldı. İlâhî! Kullarına azap verirsen cömertliğin mahvolur, bizim yaptıklarımızı boynumuza yüklersen yüzler siyah olur.

36

“Ey Ḫudā-yı bī-naẓīr ve ey ʿālim-i bī-teşvīş ü dānā-yı Baṣīr! Kemāl-i kerem ü ʿināyetle bizüm ʿacz ü iftiḳārumuza tevcīh-i naẓar-ı merḥamet ḳıl!

Beyt: Ey nīst perdeī ki nebāşed nevā-yı tū ʿĀlem pürest ez-tū vü ḫālī(e)st cāy-ı tū

ḥükmünce Manṣūr pūte-i fenā fi'llāhda iẕābe-i cevher-i vücūd-ı mā-sivā idüp deryā-yı bī-ḳaʿr u bün-i istiġraḳda ene'l-ḥaḳ dimekle tācdār-ı taḫtgāh-ı serdār oldı. ʿAbdu'llāh ke-ẕālik maḳām-ı ʿubūdiyyetde nefsine mecāl-i taʿayyün-i vücūd ve ma-ʿadāya cevāz-nümūd u şühūd virmeyüp ancaḳ Ḥaḳ dimekle der-bend-i taḥayyürde bācdār-ı şāh-rāh-ı intiẓār oldı.

İlāhī! Eger raḳabe-i ʿubūdiyyeti beste-i ribḳa-i teklīf olan ḫaclet-zedegān-ı maʿṣiyet ü günāhı üftāde-i laġzişgāh-ı ʿiḳāb itmek irāde-i cenāb-ı muḳaddese muvāfıḳ düşerse ṭūmār-ı ṭavīlü'ẕ-ẕeyl-i luṭf u ʿaṭā tebāh ve ḥablü'l-metīn-i  kūtāh ḳalur.

Beyt: Yumazsa āb-ı raḥmet ehl-i cürmüñ cürmüni yā Rab Ya bu bī-ḥadd ü bī-pāyān olan deryāyı neylersün

Ve eger bizüm seyyiʾāt-ı aʿmālümüzi boynumuza yükledüp bār-ḫāne-i ḳıyāmetde ol ḥāliyle iḥẓār-ı mevḳif-i ḫitāb itmek lāzım gelürse ġalebe-i şerm ü ḥayā ve istīlā-yı mehābet-i ḥużūr-ı kibriyā ile eczā-yı aʿẓāmuz hem-ḥālet-i berggāh ve yüzlerimüz siyāh olur biz ise vüsʿat-i deryā-yı raḥmete küllī iʿtiḳād ile

Beyt: Ferdā çü der-i behişt-rā bāz-konend Müflis ṭalebend ü müflisān nāz-konend

mefhūmuna iʿtimād

Beyt: Çü deryā-yı raḥmet telāṭum-koned

Seni terennüm etmeyen musikî perdesi yok olsun/ Bütün kâinat seninle doludur, ama senin yerin boştur. Sâib-i Tebrîzî.

 Rahmetim gazabımı geçmiştir. Hadîs.

 Yarın cennetin kapısı açıldığında/ Müflis ister ve müflisler naz yaparlar.

37 Güneh ṣāḥib-i ḫ˘īş-rā gom-koned

mażmūmuna istinād idüp ümīdvār-ı fażl u iḥsān ve dil-beste-i luṭf-ı bī-imtinānuz.” [27a-27b-28a]

Nevres, tercüme ederken bazı ifadeleri açıklama ihtiyacı duymuştur. Bunun sebebini eserin mukaddime kısmında, tercümesini yaptığı Farsça kısımların kısa ve özlü anlatımının mertebe-i icâz olduğundan, ima edilen manaları şerh ederek tercüme ettiğini belirtir: “… dürr-i mens̠ūr-ı kelām-ı pervīn-niẓāmlarında iḫtiṣār u īcāz mertebe-i iʿcāzda olmaġın tercümesi siyāḳ-ı şerḥ-i tenevvür üzere iltizām ve icmālen mutażammın oldıġı maʿānī-i mermūzesi es̠nāʾ-i tercümede īrād olunmaḳ iḫtiyār olunmışdı.”178

Metin içerisinde tercümeden sonra yer yer yaptığı şerhler ile Nevres, bu görüşünü destekler ve tercümeden şerhe geçişi başta yaʿnî olmak üzere fi'l-mesel, fi'l-hakîka gibi ifadelerle yapar:

“… niteki mürīd şeyḫinden ve şāgird üstādından nişān virür yaʿnī es̠erden müʾes̠s̠ire intiḳāl ḫuṣūṣunda mürīdüñ temkīn ü televvün ü teyaḳḳuż u ġafleti şeyḫün ḥāline dāll ve şāgirdüñ ṣıḥḥat-ı maʿlūmāt ve selāmet-i mażbūṭātı ḳuvvet-i meleke-i üstādı mübeyyen bir ḥāldür.”[30a]

“Eger ayaġuñ var ise yaʿnī pāy-ı ṭalebüñ vādī-i maṭlabda mālik-i ḳuvvet-i reftār ise dāʾire-i hem-pāyān-ı güm-furṣat-ı zamāndan çeküp ve ol ḫārzārı geçüp Ḥabl-i metīn o emr-i İlāhī’ye bend eyle ve eger başuñ var ise yaʿnī ser-i saʿādet-i efserüñ taḫtgāh-ı ʿālem-i intibāhda tācdārī-i salṭanat sevdā-yı ʿışḳa sezāvār ise gerden-keş-i silsile-i aḥbāb olup bāb-ı Rabbi'l-erbābda nihāde-i ʿatebe-i bülend ve girīftār-ı pençe-i kemend eyle.”[104a]

“… iʿtibārda nişīb-i hāmūn yaʿnī ṣaḥrā-yı vücūdda nümūdār ve ʿuẓm-ı şān ile ʿilm-i ifrāz-ı iḳtidār olan zūr-āverān-ı meydān-ı ṭaleb ki bī-behre-i maḥabbet ola fi'l-mes̠el kūh-ı Bīsütūn ise de dāmen-i ṣaḥrā-yı imkānda herze-gerd-i bevādī-i ḥayret olan mürde-dilān ḥasretle berāber ve hem-ḥāletdür.”[52a]

Rahmet denizi dalgalandığında/ Günah sahibini kaybeder. Sâib-i Tebrîzî.

178 Abdürrezzak Nevres, a.g.e., yk.11a-11b.

38

“Bir ẕerre-i maʿrifet iki dünyā ṭolusı niʿmetden aʿlā fi'l-ḥaḳīḳa çāşnī-i telḥ-ābe-i ġam u miḥnet leẕẕet-i şerbet-i āsāyiş ü ʿāfiyetden ṣad-mertebe iḥlādur.

Ṭālib-i dünyā rencūr ve ṭālib-i ʿuḳbā müzdverdür.”[131b]

Nevres, tercümeyi son derece serbest yapıp bir yerde “Ey sālik! Ḥażret-i müʾellifüñ -ḳuddise sırrahū- İlāhī! Yuḥibbühüm tamāmest yuḥibbūnehū ne kodāmest?”

diyü āşinā-yı zebān-ı ḳalem-i taḥḳīḳ itdigi maʿnādan murādı …”179 ifadesiyle; iki yerde ise, “Müʾellif-i Risālenüñ …”180, “Müʾellifüñ -ḳuddise sırrahū- metn-i Risālede …”181 ifadeleriyle başlayan açıklamalar yapmak suretiyle tercümeye doğrudan müdahale ederek tercüme arasına kendi düşüncelerini de katar.182

Nevres, tercümesinin bir yerinde de Şakîki Belhî hakkında “Şaḳīḳi Belḫī -ḳuddise sırrahū- ṭabaḳa-i evlāda kibār-ı evliyādan olup yüz yetmiş dört senesinde Ḫıtlān nām beldede iḥrāz-ı rütbe-i sāmiye-i şehādetle vāṣıl-ı civār-ı raḥmet ve ḥālā mezār-ı mübāregi ol vilāyetde ziyāret-gāh-ı aṣḥāb-ı baṣīretdür.”183 şeklinde ansiklopedik bilgi verir.

Nevres, asıl metinde yer alan âyet, hadîs, Arapça ibare ve bazı manzum parçaları da tercümesinde yer vermiştir. Bu sebeple bu ifadeler metinde iki kez yer almaktadır.

Benzer Belgeler