• Sonuç bulunamadı

Hızlı bir şekilde yaygınlaşan nesnelerin interneti teknolojisi sayesinde nesneler, cihazlar kendi aralarında haberleşerek akıllı bir haberleşme ağı meydana getirmektedir (Akkuş, 2016:100). Nesnelerin interneti, fiziksel nesnelere birbirlerini görme, duyma,

düşünme ve konuşma olanağı sağlamaktadır (Aktaş, Çeken ve Erdemli, 2016:43). Nesnelerin interneti tanımlaması, internete bağlı olan nesnelerin insanla herhangi bir etkileşime girmeden, internet üzerinden veri paylaşımıyla insanın gereksinimlerini karşılamaya yönelik sistemleri kapsamaktadır (Arslan ve Kırbaş, 2016:36). Düşünün ki, evinizde bitmek üzere olan bir yiyecek veya herhangi bir şey size haber veriliyor ve siz de bu bilgiler doğrultusunda hareket ederek zamandan ve maliyetten (benzin vs.) tasarruf sağlamış oluyorsunuz. Örneğin hayvancılık yapan bir firma hayvanın üzerindeki algılayıcılar sayesinde bilgi toplamaktadır. Bu bilgiler sayesinde hayvanların verimliliği sağlık durumu gibi diğer bilgileri analiz ederek daha tutarlı ve daha karlı sonuçlar doğuracak kararlar verebilecektir (Kutup, 2011:4).

Nesnelerin interneti kavramı ilk olarak 1999 yılında RFID teknolojisinin P&G firması için sağladığı yararlarla ilgili sunumda Kevin Ashton tarafından kullanılmıştır. Ancak tarihteki ilk nesnelerin interneti uygulaması, 1991 yılında Cambridge Üniversitesi’ndeki akademisyenler tarafından yapılmıştır (Gökrem ve Bozuklu, 2016:48). Akademisyenler bir kahve makinesindeki kahve miktarını ölçmek ve izlemek için bir sistem geliştirdiler. Sistem, kahve makinesinin anlık durumunun fotoğraflarını belirli aralıklarla kullanıcılara göndermektedir. Böylelikle kullanıcılar kahve almaya gittiklerinde boş bir kahve makinasıyla karşılaşma olasılığını ortadan kaldırmışlardır (Çavdar ve Öztürk, 2017:40).

Nesnelerin interneti bağlamında, nesne kavramı oldukça geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Nesne kavramı içerinde izleme cihazları, sensörler, biochipler veya erişim düzeneklerini kavramlarını barındırmaktadır. Fiziksel ortamlardan gelen büyük miktardaki verilerin, yapılan değerlendirmelerin ardından bilgi halini almasıyla operatörlere veya kişilere iletilmesi ya da veriler sistem yardımıyla işlenerek bir faaliyet gerçekleştirmesidir (Oral ve Çakır, 2017:747). Nesnelerin interneti, Endüstri 4.0’ın haberleşme ve bütünlüğünü sağlayan bir bağlantı görevi gördüğünü söyleyebiliriz.

Teknoloji sayesinde milyarlarca insan, bilgisayar ya da taşınabilir mobil cihazlar ile internete erişebilmektedir. Bu aşamadan sonra ise beklenen önemli adım bilgi alışverişi yapabilen nesnelerinde bu etkileşim ağına dahil olmalarıdır. Arabalardan kitaplara, elektrikli cihazlardan yiyeceklere, buzdolaplarından su ısıtıcılarına, akıllı binalardan

ayakkabılara kadar insanın aklına gelebilecek her türlü nesnenin birbiri ile bağlantı kurmaları yakın gelecekte gerçekleşmesi beklenmektedir (Kutup, 2011:2).

Günümüzde, akıllı evlere, akıllı fabrikalara, akıllı şehirlere, akıllı gezegenlere ve akıllı muhasebeye doğru gidilirken, işletmelerde muhasebe girişleri, stok sayımları, stok kontrolleri ve stokların izlenmesinde de akıllı sistemlere doğru yönelim olacaktır. Tabi firmalarda akıllı stok denetimlerinin olması için öncelikle iyi bir yazılım mühendisliğinin olması gerekir. Bu yazılım sisteminin olması ile birlikte, alınan siparişler depodan veya ilgili birimden sorgulanır şayet sipariş edilen şey depoda veya ilgili birimde yoksa akıllı makineler ve nesnelerin haberleşmesi sayesinde tedarikçiden temin edilmesi istenir. İşletmenin bilgi sistemine girilen bu veriler daha sonra diğer bütün ilgili birimlerin veri ağına işlenerek sistemler arası bir etkileşim meydana gelecektir. Akıllı nesneler, hayatımızın birçok alanında bize kolaylıklar sağlayacağı gibi, muhasebe sistemi ve denetiminde de etkili bir rol üstlenecektir (Erturan ve Ergin, 2017:20). Nesnelerin interneti sadece stok kontrolleri ve stokların izlenmesi alanında getireceği faydalar olmakla sınırlı kalmayacaktır. Bunun yanında, üretim aşamasında ham madde kontrollerinden yarı mamul takibine, mamullerden ürünün müşterinin eline geçene kadar, hatta ürünün kullanımı sonrasına uzanan bir süreci kapsayan bir izleme ve kontrol yapısına ulaşılabilecektir.

Milyonlarca sensörün ve çeşitli cihazların oluşturduğu devamlı bir akış halindeki verilerden beslenen nesnelerin interneti, birçok açıdan hayatımızı kolaylaştırmayı ve iş süreçlerini geliştirmeyi sağlayacak bir gelişmedir. Bilginin anlık kullanılabilirliği, sürekli izleme yeteneği, zaman ve para tasarrufu nesnelerin interneti teknolojisinin başlıca avantajlarındandır. Fakat bunun yanında sistemin bazı dezavantajları da bizi bazı zorlukların bekleyeceğinin habercisidir. Milyarlarca nesnenin ortaya çıkaracağı veriler aşırı büyüklükte olacak, verilerin işlenmesini ve çözümlenmesini karmaşık hale getirecektir. Sistemin büyük bir ağ üzerine kurulması siber güvenlik açığı meydana getirecek, müşteriler açısından ise kişisel mahremiyetin kötüye kullanılması sonucunu doğurabilecektir (Toğrul, 2015:31). Diğer bir gereklilik ise bu kadar çok nesneden iletişimin sağlanabilmesi için daha geniş bir internet protokolüdür (Kutup, 2011:4).

İnternet protokolü (IP), internete bağlı bilgisayar ve cihazların sağlıklı iletişim kurması için, ağ cihazlarının adreslenmesini ve gönderilen verilerin ağ içerisinde

yönlendirilmesini sağlamaktadır. Günümüzde ise bu protokolün 4. sürümü olan IPv4 protokolü giderek artan ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. Bilim dünyası ve bilişim teknolojileri bilim insanları bu sorunun giderilmesi için çalışmalar yürütmektedir. Bu sorunların giderilmesi için IPv6 protokolü öne çıkmaktadır (Sağıroğlu ve diğerleri, 2012: 151-152).

Nesnelerin internetinin hızlı büyüme olgusu karşısında, 6 Haziran 2012 tarihinde küresel anlamda standartlar ortaya koyan İnternet Derneği, IPv6 denilen yeni bir IP standardını ortaya koymuştur. Mevcut dünya nüfusunun 7 milyarı geçtiği ve hala 4.3 milyar internet protokolü kullanıldığı göz önüne alındığında yakın gelecekte IPv4 protokolünün nesnelerin interneti gelişmelerine yetmeyeceği açıktır (Aktaş, Çeken ve Erdemli, 2016: 44). Önümüzdeki süreçte internet uygulamaları IPv6 protokolü ile çalışacak, böylece çok daha fazla nesneyi/şeyi tanımlayabilme imkanına sahip olacağız. Sonrasında ise her türlü nesneyi daha kolay ve hızlı kontrol edebilme imkanına sahip olacağız (Kutup, 2011: 4).