• Sonuç bulunamadı

Nesil, Topluluk ve Grupların Üstünlüğü

B) İnsanların Birbirine Olan Üstünlüğü

2. Nesil, Topluluk ve Grupların Üstünlüğü

Kur’an’da kutsal veya üstün kabul edilen herhangi bir nesil, topluluk ve grup yoktur. Hadisler de ise bazı nesiller, topluluk ve gruplar övülmüş, onların üstün meziyetleri anlatılmıştır. Bu nesil ve gruplardan bazıları şunlardır:

a) Dört Halife

Aynı dönemde yaşayıp, İslam için birçok fedakarlık yapmış, hepsi de Müslüman ve takva sahibi olan ve İslam devletinin ilk halifeleri olan Hülefa-i Raşidin denilen Hz. Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali birçok mezhep mensupları tarafından üstünlük sıralamasına konulmuştur.

Ehl-i Sünnet alimlerine göre, dört halifenin üstünlük sıralaması hilafet sırasına göre olup, bunda ittifak vardır. Rafızi ve Mutezile’nin çoğu ise Hz. Ali’yi Hz. Ebu Bekir’den üstün görmektedir.591

Ehl-i Sünnet alimlerinin ekserisine göre, peygamberlerden sonra insanların en üstünleri Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali’dir. Hasılı Peygamberlerden sonra insanların en üstünü Hz. Ebu Bekir’dir. O gelmiş ve gelecek velilerin en üstünüdür. Bunda icma vardır. Bu konuda Rafızilerin görüşüne itibar edilemez.592

Hadis kitaplarında dört halifenin her biri için farklı meziyetler yer almakta olup, birini diğeri üzerine tafdil eden herhangi bir hadis yoktur. Hz. Peygamberden sonra en hayırlı insan sıralaması yapan tek hadis, İbn Ömer’in biz, “Peygamber (sav) zamanındaki insanların en hayırlısı Ebu Bekir, Ömer ve Osman’dır”593 derdik sözüdür. Peygamberin bizzat kendisi

589 İbn Atiyye, Muharreru’l-Veciz, C.14, s.53. 590 Mevdudi, Tefhimu’l Kur’an, C.5, s.83.

591 Aliyül Kari, Fıkhı Ekber Aliyül Kari Şerhi, (Çev. Yunus Vehbi Yavuz), Çağrı Yay., İstanbul 1979, s169; M.

Saim Yeprem, Matüridi’nin Akide Risalesi ve Şerhi, İstanbul 1989, s.119; Pezdevi, İmam Ebu Yusr Muhammed, Ehl-İ Sünnet Akaidi, (Çev: Şerafettin Gölcük), by., 1980, s.292-293.

592 Aliyül Kari, a.g.e., s.164-165; Yeprem, a.g.e., s. 119-120. 593 Buhari, Fedaili Ashabı Nebi, bab:4, Hno: 3655.

“falan kişi falan kişiden üstündür” dememiştir. Fakat her bir halifenin üstün bir yönünü vurgulayan hadisleri çoktur.

Peygamberin (sav): “Eğer bir dost edinseydim Ebu Bekir’i edinirdim. Fakat İslam kardeşliği daha üstündür (efdale)”594 dediği başka bir hadiste ise: “ Eğer bu ümmetten bir halil (dost ) edinseydim bu Ebu Bekir’den başkası olmazdı”595 buyurmuştur.

Peygamber (sav): “Sizden önceki ümmetlerde bazı kimseler vardı ki peygamber olmadıkları halde konuşturulurlardı. Ümmetimden de böyle birisi olsaydı o Ömer olurdu”596 buyurmuştur.

Peygamber (sav) Rıdvan biatı’nda Hz. Osman’ı elçi olarak Mekke’ye göndermişti.Diğerleriyle biat yaparken sağ elini gösterip; “ bu Osman’ın elidir” diyerek sol elinin üzerine koydu ve bu Osman içindir” dedi.597

Hz. Peygamberin iki kızıyla evli olan, Peygamberin kendisine iki defa dua ettiği Hz. Osman “Zunnureyn” lakabıyla anılmıştır.598

Peygamber (sav) Hz. Ali için: “Sen bendensin ben de sendenim”599 diye buyurmuş, ayrıca: “Harun’un Musa’ya yakınlığı ne ise, Ali’nin de benim yanımdaki yeri odur”600 diyerek Hz. Ali’nin akraba, arkadaş ve yardımcı olarak kendisine olan yakınlığını belirtmiştir.

Hz. Ebu Bekir, Ömer ve Osman cennetle müjdelenen kişilerdir.601 Peygamber (sav)’in sevgisini ve dostluğunu kazanan, cennetle müjdelenen insanların hem Allah katındaki hem de insanların yanındaki değeri yüksek olur.

İbn Ömer: “Peygamber ashabından Hz. Ebu Bekir, Ömer ve Osman’dan daha adili yoktur. Biz onlar arasında tafdil yapmayız. Abdullah ve Abdulaziz de onlara tabidir” demiştir.602

İbn Ömer’in biz, “Peygamber (sav) zamanındaki insanların en hayırlısı Ebu Bekir, Ömer ve Osman’dır”603 derdik sözü ile bu halifelerin bütün insanlardan üstün olduğuna delil getiren mezhepler, İbn Ömer’in: “Biz onlar arasında tafdil yapmayız” hadisini görememişlerdir.

594 Buhari, Fedaili Ashabı Nebi, bab:5, Hno: 3657.

595 Müslim, Fedaili’s-Sahabe, bab:1, Hno:3/2583; Buhari, Fedaili Ashabı Nebi, bab:5, Hno: 3658. 596 Buhari, Fedaili Ashabı Nebi, bab:6, Hno: 3689.

597 Buhari, Fedaili Ashabı Nebi, bab: 7, Hno: 3698. 598 Aliyül Kari, a.g.e., s. 168.

599 Buhari, Fedaili Ashabı Nebi, bab: 9, numarasız hadis, s. 658. 600 Buhari, Fedaili Ashabı Nebi, bab: 9, Hno: 3706.

601 Bkz., Buhari, Fedaili Ashabı Nebi, bab:6, Hno: 3693. 602 Buhari, Fedaili Ashabı Nebi, bab: 7, Hno: 3697. 603 Buhari, Fedaili Ashabı Nebi, bab:4, Hno: 3655.

Hz. Ebu Bekir’in dostluğu, Hz. Ömer’in adaleti, Hz. Osman’ın takvası, Hz. Ali’nin ilim ve cesareti onları diğer sahabilerden ve onları birbirinden ayıran özellikler olup bu yönleriyle biri diğerinden farklı ve üstündür. Fakat onların bu üstünlükleri mezheplerin onları hilafet sıralamasına veya diğer bir takım nedenlere dayanarak üstünlük sıralamasına koyması gibi olmayıp, bütün insanların birbirlerinden farklı olan yönleri gibi bir farklılıktır. Kelam kitaplarında karşılaştığımız ve dört halifenin tafdili konusunda ileri sürülen görüşler mezhepsel taasuptan kaynaklanıp, Kur’anî delillerden yoksun birer iddiadır. Hadisler de ise her birinin ayrı ayrı özellikleri ve faziletleri anlatılmış olup, birinin diğerinden üstün olduğunu belirten bir hadis bulunmamaktadır.

Buhari ve Müslim’in sahabenin faziletlerini anlattıkları kitaplarda daha birçok kişi hakkında bab açılıp, buralarda ilgili şahısların üstün meziyetleri, kahramanlıkları, takva ve fedakarlıkları ile Peygamber (sav)’in onlardan hoşnutluğu ve onlara yaptığı dualar yer almaktadır.604 Mezhep ve tarikatların iddia ettiği gibi Reşit Halifeleri birbirinden üstün kılan bir nass mevcut değildir. Bu konuda kaynak olarak kullandıkları hiçbir ayetin de bu polemiklerle en ufak bir alakası yoktur. Bu konudaki ihtilaflara kelam kitaplarında “tafdil meselesi” bölümlerinde yer verilmiştir.605

b) Ehli Beyt

َﻗ َو

َﻰﻟوُﺄْﻟا ِﺔﱠﻴِﻠِﻬَﺠْﻟا َجﱡَﺮﺒَﺗ َﻦْﺟﱠَﺮﺒَﺗ ﺎَﻟ َو ﱠﻦُﻜِﺗﻮُﻴُﺑ ِﻰﻓ َنْﺮ

ُﻪَﻟﻮُﺳَر َو َﻪﱠﻠﻟا َﻦْﻌِﻃَأ َو َةﻮَآﱠﺰﻟا َﻦﻴِﺗاَء َو َةﻮَﻠﱠﺼﻟا َﻦْﻤِﻗَأ َو

ُﻢآَﺮﱢﻬَﻄُﻳ َو ِﺖْﻴَﺒْﻟا َﻞْهَأ َﺲْﺟﱢﺮﻟا ُﻢُﻜﻨَﻋ َﺐِهْﺬُﻴِﻟ ُﻪﱠﻠﻟا ُﺪﻳِﺮُﻳ ﺎَﻤﱠﻧِإ

ًﺮﻴِﻬْﻄَﺗ

ا

“Hem vakarınızla evlerinizde durun da önceki cahiliyyet devri çıkışı gibi süslenip çıkmayın, namaz kılın, zekat verin, Allah'a ve peygamberine itaat edin! Ey Ehl-i Beyt (Peygamberin ev halkı), Allah yalnızca sizden kiri uzaklaştırıp tertemiz etmek istiyor.”606

Bu ayet nazil olunca Hz. Peygamber (sav) Ümmü Seleme’nin evindeydi. Fatima, Hasan, Hüseyin ve Ali’yi çağırdı ve abasının altına alarak: “Bunlar benim Ehl-i Beytimdir. Allah’ım onlardan pisliği gider ve onları tertemiz kıl” buyurdu. Ümmü Seleme; “ben de onlarla değil miyim?” diye sorunca, Peygamber: “Sen kendi konumundasın ve hayırlılardansın” buyurdu.607

604 Bkz., Buhari, Fedaili Ashabı Nebi; Müslim, Fedaili’s-Sahabe bölümlerine.

605 Bkz., Fahruddin Razi, Kitabu’l Erbain fi Usuli’d-Din, Meclisi Daireti’l el-Osmaniyye, Haydarabad, H. 1353,

s. 464-478; Kadı Abdulcebbar b. Ahmed, Şerhi Usuli’l Hamse, (Thk., Abdulkerim Osman), Mektebetul Vehbe, Kahire1988, s. 766; Yeprem, a.g.e., s.119-120.

606 Ahzab, 33.

Ehli Beyt’ ten olan Hz.Hasan, Hüseyin ve Fatima’yı öven ve Peygamberin onlara karşı beslediği duyguları ifade eden hadisler çoktur. Bunlardan bazıları şunlardır:

“Beni seven Allah’ı sevmiş olur. Ehl-i Beyti seven beni sevmiş olur.”608

“Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendileridir.”609 Ayrıca Peygamber (sav): Hüseyin bendendir ben Hüseyin’denim” ve Hüseyin’i seven Allah’ı sever dediği belirtilmektedir.610 Peygamber (sav), Hz. Hasan ve Hüseyin için: “Allah’ım ben onları seviyorum. Sen de o ikisini sev”611 diye dua ettiği rivayet edilmiştir.

Hz. Peygamber, Fatima’ya kendi ecelinin yaklaştığını söyleyerek ondan ağır başlı ve sabırlı olmasını isteyince bunun üzerine Fatima ağlar. Hz. Peygamber Fatima’nın kendisine erken yetişeceğini ve mümin kadınların ve bu ümmetin kadınlarının efendisi olmak istemez misin? Deyince Fatima sevinir.”612

“Ey insanlar size Allah’ın Kitabını ve Ehl-i Beytimi bırakıyorum. Onlara tutundukça asla sapmazsınız”613 buyurmuştur.

Hiç şüphesiz Hz. Peygamber’in ailesinden olmak, O’na yakın olmak ve onun sevgisini kazanmak büyük bir şereftir ve Yüce Allah’ın bir lütfudur.

Ehl-i Beytin kimlerden oluştuğu konusunda bazı tartışmaklar vardır (eşlerinin de ehl-i beytten sayılıp sayılamayacağı gibi). Fakat Allah’ın Ehli beyti tertemiz kılmak istediği ayetle sabit olup, takvalı olmak, Allah’a karşı olan görevlerini yerine getirmek ve böylece Peygamber’in hoşnutluğunu kazanmak şartıyla, bir yönüyle vehbi diğer yönüyle de kesbi olan bu nimete sahip olmanın kişiyi seçkin bir duruma getireceği muhakkaktır. Aksi bir durumun, yani Peygamberle aynı nesepten olup, iman etmeme durumunda bunun hiçbir değeri ve getirisi olmaz.

c) Bedir Ehli

Hz. Muhammed (sav)’in müşriklerle yaptığı savaşlar hakkında Kur’an’da bilgi verilmektedir. Bu savaşların hikmetleri anlatılmakta ve Müslümanların bu savaşlardan ders almaları amaçlanmaktadır. Müşriklerle ilk savaş olan Bedir hakkında ayetler bulunmaktadır.614 Fakat bu savaşa katılanların üstünlüğü konusundaki bilgilere hadisler

608 Tirmizi, Menakıb, bab: 32, Hno: 3798. 609 Tirmizi, Menakıb, bab: 31, Hno: 3777. 610 Tirmizi, Menakıb, bab: 31, Hno: 3784. 611 Tirmizi, Menakıb, bab: 31, Hno: 3791, 3792. 612 Müslim,Fedaili’s- Sahabe, bab: 15, Hno: 98. 613 Tirmizi, Menakıb, bab: 32, Hno: 3794.

sayesinde ulaşıyoruz. Bu üstünlük salt bir üstünlüğü ifade etmeyip, her güzel ameli övüp teşvik etmek şeklindedir.

Cebrail, Hz. Peygamber’e geldi ve “Bedir savaşına katılanları hangi derecede sayarsınız? dedi. O da: “Müslümanların en üstünü (efdale) dedi veya buna benzer bir kelime söyledi. Bunun üzerine Cebrail: “Biz de Bedir savaşına katılan melekleri öyle sayarız” dedi.615

d) Uhut Ehli

Uhud savaşı hakkında Kur’an’da yer alan bilgiler genelde Müslümanların zaafı616 ve münafıkların tutumu hakkındadır.617 Hadislerdeki bilgiler de bu yöndedir.

Uhud savaşında bir adam Peygamber’e : “ Öldürülsem nerde olacağım?” diye sorunca, Peygamber : “Cennette” buyurdu. Adam elindeki hurmaları attı ve ölünceye kadar savaştı.618

e) Rıdvan Biatı Ehli

Kur’an’da Rıdvan biatına katılanlardan Allah’ın razı olduğu ve onların mükafatlandırılacağı belirtilmektedir.619 Hadiste de ;“Ağacın altında biat edenlerin hiçbiri cehenneme girmez”620 denilmiştir. Allah’ı rızasını kazanan ve cenneti hakkeden kulların üstün olduğu açıktır.

f) Ensar Muhacir ve Kureyş

Kur’an’da Ensar ve Muhacirin faziletleri anlatılmakta olup621 bunlara uyan Müslümanların da Allah’tan razı oldukları ve Allah’ın da onlardan razı olduğu ve mükafatlandırılacakları belirtilerek, onların bütün Müslümanlar için örnek bir nesil olduğuna dikkat çekilmiştir. Hadislerdeki bilgiler de Ensar ve Muhacir’in İslam’a yaptıkları hizmet ile ilgili olup, bunları başka yönlere çekmemek gerekir.

Peygamber (sav): “Ensar ailelerinin en hayırlısı Neccaroğulları, sonra Abduleşheloğulları, sonra da Saidoğulları aileleridir. Ayrıca Ensar’ın bütün ailelerinde hayır vardır” buyurmuş. Bunun üzerine Sad b. Ubade; “Görüyorum ki Peygamber (sav) bir

615 Buhari, Meğazi, bab:11, Hno:3992.

616 Bkz., Al-i İmran, 121-122, 143-144, 152-153, 165. 617 Bkz., Al-i İmran, 154,166-168.

618 Buhari, Meğazi, bab:17, Hno:4046. 619 Bkz., Maide, 7; Fetih, 10, 18-21. 620 Tirmizi, Menakıb, bab: 58, Hno:3869. 621 Bkz., Enfal, 72-74; Tevbe, 100; Haşr, 8.

çoklarını bize tercih etti” deyince, Peygamber (sav): “Sizi de bir çoklarına tercih ettim (feddalekum )” buyurmuştur.622

“Ensar’ı, ancak müminler sever ve münafıklar da onlardan nefret eder. Kim Ensar’ı severse Allah da onları sever. Kim de Ensar’a buğzederse, Allah da onlara buğzeder.”623

“İmanın işareti Ensar’ı sevmektir. Nifakın işareti de Ensar’a buğzetmektir.”624

Peygamber (sav), Ensar kadın ve çocukları için: “Allah şahittir ki siz bana insanların en sevimlisisiniz (ehabbe) buyurdu.”625

“Kureyş kadınları deveye binme konusunda kadınların en iyileridir. Çocuklarına düşkün ve şefkatlidirler. Sorumlulukları altında bulundukları kocalarının emanetleri konusunda çok titizdirler.”626 Bu hadislerde Kureyş kabilesinin bazı meziyetleri sayılarak, onların bu konularda adet haline getirdikleri karakteristik özellikleri takdir edilmiştir. Bunlar da tarihsel ve sosyolojik tespitlerdir. Fakat asla Kureyş’in tümünün kabile olarak üstün olduğu anlamına gelmez. Çünkü Kur’an’ın yerdiği Allah’ı inkar edenlerin başrollerini paylaşanlar da Kureyş’tendir.

g) Sahabenin Üstünlüğü

Kur’an sahabeyi övmektedir.627 Peygamber (sav) de onları övmektedir. Peygamber (sav): “Ashabıma sövmeyiniz, onlara dil uzatmayınız. Zira siz Uhud dağı kadar altın tasadduk etseniz dahi onların verdikleri bir avuç sadakanın yarısı değerinde olmaz”628 demektedir. Ayrıca: “Nesillerin en hayırlısı benim dönemimdir. Daha sonra bu asrı takip edenler, daha sonra da onları takip edenlerdir”629 buyurarak nesillerin üstünlük sıralamasını yapmaktadır. Fakat bu üstünlük kişinin elinde olmayan dünyaya erken gelmek veya sonradan gelmekle alakalı olmayıp, sahabe ve tabiin dönemi Müslümanların sağlam inançları ve meşakatli bir dönemde Hz. Peygambere inanarak O’na yardım etmelerinden kaynaklanıyor. Kritik dönemlerin insan hayatında küçümsenemeyecek derecede etkileri olduğu herkesçe bilinen bir gerçektir. Sahabe ve tabiinin önemi bundan kaynaklanıyor. Fakat yine de o dönemde yaşayan her Müslüman daha sonraki Müslümanlardan üstündür şeklindeki bir genellemeye gitmek yanlıştır. Nesilleri genel bir bakış açısıyla değerlendirdiğimizde ancak hadiste belirtildiği gibi bir sonuç çıkar.

622 Tirmizi, Menakıb, bab: 67, Hno:3920. 623 Buhari, Menakıbi’l Ensar, bab: 4, H.no:3783. 624 Buhari, Menakıbi’l Ensar, bab: 4, H.no:3784. 625 Buhari, Menakıb-ı Sahabe, bab: 5, Hno:3785-3786. 626 Buhari, Ehadisil Enbiya, bab:48, H.no:3434.

627 Bakara, 157; Tevbe, 88, 100; Enfal, 64; Fetih, 18,29; Hucurat, 3; Zümer, 18. 628 Buhari, Fedaili Ashabı Nebi, bab: 5, Hno:3673.

Kur’an’ın nüzulüne şahitlik eden, Hz. Peygamberin getirdiklerini tasdik edip ona yardımcı olan, Peygamberin sohbetinde bulunan sahabenin o devir’de yaşıyor olmak dışındaki bütün özellikleri kesbi olup bu yönleriyle değer kazanmışlardır. Nitekim o dönemde yaşayıp Allah ve Peygamber’e düşmanlık eden birçok insan da mevcuttur.

İslam’ın en çetin günlerinde İslam’ı benimseyip bu yolda sebat eden sahabe bu yönüyle üstündür. Sahabe Allah’a ve Resulüne olan bağlılığıyla, ibadet ve takvasıyla örnek bir nesildi. Onların bireysel ve toplumsal olarak sergiledikleri tavır mükemmeldi. Fakat sahabenin bu yöndeki üstünlüklerini dikkate alarak onların bütün fiillerinde hatasız olduklarını savunmak ve onları topluca kutsamak, dünyevî işlerdeki görüşlerini ve siyasî arenadaki kararlarıyla yanılmaz kabul etmek doğru değildir. Onları bu yönleriyle eleştirmede saygısızlık derecesinde hakaretlerde bulunmak da bir Müslüman’a yakışmaz. Nitekim Peygamber bunu yasaklamıştır.630

İnsanların değer ve üstünlükleri bireysel olup, zaman ve zeminle sınırlandırmak veya bir döneme hasretmek doğru değildir. Kur’an, kişinin üstün bir insan olması için evrensel ölçüleri koymuştur.631 İnsanların Allah katındaki değerlerini ve derecesini akıl ve kıyas yoluyla bilmek mümkün değildir. Bu nedenle sahabeyi birbiriyle kıyaslamak veya günümüz Müslümanlarıyla birebir kıyaslamak doğru değildir. Nass’ın sahabeyi övmesi onların iman ve amelleri nedeniyledir. İyilikte ve kötülükte en üst ve en alt sınır belirtilmediğinden ve bunu ölçmek mümkün olmadığından önceki ve sonraki nesillerden kimlerin en üst basamakta olduğunu bilmek mümkün değildir. İyilik ve kötülüğün alt ve üst sınırı hep açık olduğundan, “artık hiç kimse bu makama ulaşamaz” şeklindeki bir düşünce yanlıştır. Bu nedenle genelleme yapmak ve ikinci asrın tamamı üçüncü asrın tamamından üstündür gibi bir ifade kullanmak da gerçeği tam yansıtmaz.632

Muteahhirun alimleri, sahabe arasında üstünlük konusunda kesin bir hüküm verilemeyeceğini, zira biri için rivayet edilen bir faziletin diğerinde de bulunduğunu belirterek, bir faziletin ya haddizatındaki şeref yahut kemiyetinin fazlalığı sebebiyle birçok faziletten daha tercihli olabileceğini belirtmişler. Hz. Ali’nin de kendisini Hz. Ebu Bekir ve Ömer’den üstün tutan kişileri dövmesi, sahabe arasında tafdil yapılmaması gerektiğinin delilidir.633

630 Bkz. Buhari, Fedaili Ashabı Nebi, bab: 5, Hno:3673.

631 Bkz., Hüseyin Atay, “İslamda Olgun İnsan (İnsan-ı Kamil)”, A.Ü.İ.F. Dergisi, Cilt:15, Yıl 1967, s.155-171. 632 İbn Teymiye,Ahmed, Külliyat, (Çev:Ahmet Önkal, M.Sait Şimşek, İbrahim Sarmış), Tevhid Yay., İstanbul

1988, C.4, s.291.