• Sonuç bulunamadı

Neo-Klasisizm Resim Sanatı ve Özellikleri

2.1. Resim Sanatında Klasisizm ve Özellikleri

2.1.4. Neo-Klasisizm Resim Sanatı ve Özellikleri

Neo-Klasisizm, 18. yy‟ın ikinci yarısında önce Ġtalya, daha sonra da Fransa, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde geliĢen, eski Yunan ve Roma sanatının güzellik anlayıĢının yeniden canlandırılması olarak kabul edilen sanat üslubu anlamına gelmektedir (Ġnankur, 1997: 1933). Yeni-Klasikçilik‟in doğuĢu (1760- 1810), iki önemli sebebe dayandırılmaktadır. Bunlardan birincisi, Rönesans sanatçısının akıl yoluyla bulduğu ve doğanın gözlemine dayandırdığı güzellik anlayıĢının temelini oluĢturan Antik Çağ‟a ait sanat eserlerinin örnek alınması, diğeri ise arkeolojinin bir bilim dalı olarak ele alınmasıyla Alman arkeolog Johann Joachim Winckelmann‟ın Antik Yunan ve Roma sanatını canlandırma çabaları olmuĢtur. Winckelmann, Barok ve Rokoko üslubuyla sanatın özünü ve saflığını kaybettiği düĢüncesini ortaya atarak, sanatın yeniden eski gücüne ve değerine kavuĢabilmesi için Antik Yunan‟a ait düĢünce sistemine ve ideal güzellik anlayıĢına geri dönülmesi gerektiğini savunmuĢtur (ġentürk, 2012: 168). Bu ideal güzellik anlayıĢına göre sanatçı güzele ulaşmak için doğaya bakmalı, ama doğa kusursuz olmadığı için ondan aldıklarını Antik Çağ sanatçılarının bıraktıkları örneklere göre saflaştırmalı ya da kusurlarını düzeltmelidir (Ġnankur, 1997: 1933).

Neo-Klasik resmin fazla düz ve taklit gibi görünen "tarihselciliği" bugün gözümüze, karĢı çıktığı Rokoko kadar yapay ve dıĢsal görünmektedir. Yine de bu

sanat akımı bir yeniliği temsil etmektedir. Rönesans sanatçılarının Antik Çağ'a gönderme yaparak yeni bir bilgi biçimini ve düĢünce Ģeklini dıĢa vurmaları gibi, Neo-Klasik ressamlar da yeni bir çağın yolunu hazırlamıĢlardır. Ama bu sanatçılar Antik Çağ'ı Rönesans'takiler gibi taklit etmemiĢler, onun biçimlerini ve içeriklerini kullanarak o günün yeni, güncel dünya görüĢünü ifade etmenin yollarını aramıĢlardır. Önceleri pek hissedilmese de Neo-Klasisizm düĢünce tarihinde bir dönüm noktasını temsil etmektedir. Yüzyıllardır geçerli olan ve Rönesans'tan devralınan değerlerin belirlediği eski düĢünce yapısını tümüyle aĢmaya çalıĢmıĢlardır. Aydınlanma, Sanayi Devrimi ve mutlakiyetçi feodal sistemin çöküĢü Tanrı, insan ve dünya algılarını alt üst etmiĢtir. Değer yargılarındaki bu köklü değiĢim elbette sanat alanına da yansımıĢtır. Barok dönemine kadar olan süreçte resme damgasını vuran dinsel motifler artık tümüyle kaybolmaya baĢlamıĢtır. Mitolojinin yerini tarih alarak, Antik Çağ‟ın ve burjuva dünyasının imajları ön plana çıkmıĢtır (Krausse, 2005: 52)

Bu dönemde sanatçılar çizgisel bir anlatımı tercih ederek, eserlerinde pürüzsüz boya sürüĢünü ve kapalı form anlayıĢını kullanmıĢlardır. Ayrıca resimlerinde yer alan renkler ve ıĢık etkileri bu anlayıĢa hizmet eder konuma gelerek amaç değil araç haline dönüĢmüĢtür. Bu dönem resimlerinde biçimsel yorumlar, antik sanat dünyasının form anlayıĢıyla biçimlenmiĢtir. Dönemin sanatçıları, yalın fakat yüceltilmiĢ duyguları simgeleyen ve insanı merkeze alan ideal güzellik anlayıĢını, antikçağ sanatçısının yaptığı gibi biçimin özüne inerek yalınlaĢtırmıĢ ve kusurları ortadan kaldırmıĢtır (ġentürk, 2012: 168).

Yeni-Klasisizm‟in estetik anlayıĢını yansıtan ilk temsilci Anton Raphael Mengs‟tir. Mengs‟in akımın merkezi sayılan Roma‟da kurduğu atölye, Yeni-Klasik üsluba ait düĢüncelerin yayıldığı bir çeĢit uluslararası merkez olmuĢtur (Ġnankur, 1997: 1933).

Mengs‟in Kutsal Aile (Resim 45) isimli eseri, Rönesans estetiğini anımsatan biçim anlayıĢı ile sanatçının idealize edilmiĢ ıĢığı kullanma Ģeklinin ve figürlere yüklediği ideal güzellik anlayıĢının bir sentezi olarak ĢekillenmiĢtir (ġentürk, 2012: 171).

Resim-45: Anton Raphael Mengs, Kutsal Aile, T.Ü.Y., 200 × 136cm, Özel Koleksiyon, 1763. (ġentürk, 2012: 170)

Sanatçılar bu dönemde Antik Çağ‟a gönderme yaparak yeni bir resim dili

oluĢturmuĢlar ve eserlerinin artık gerçeğin birebir yansıması olmadığını, olaylara kendi kiĢisel pencerelerinden baktıklarını ve özel mesajlar içerdiklerini vurgulamıĢlardır. Bu açıdan bakıldığında Neo-Klasisist resimler gerçek anlamda “ideolojik resimler” olarak nitelenebilmektedir. Jacques Louis David‟in eserleri kendi dünya görüĢünü yapıtına doğrudan yansıtan sanatçı modeline çok iyi bir örnek teĢkil etmektedir (Krausse, 2005: 53).

Büyük Fransız Ġhtilali‟nin baĢlangıcında eserler vermeye baĢlayan Fransız Jacques Louis David, Neo-klâsik sanat doktrinini benimsetmek konusunda fazla zorlanmamıĢtır. Bunun sebebi, o dönemin toplum yapısı, artık kır eğlenceleri gibi sıradan konuları beğenmez olmuĢ, bunun sonucu olarak da ihtilal düĢüncesi Neo- Klasik sanatın konu ve ifadelerinde yerini bulmaya baĢlamıĢtır (Kınay, 1993: 139).

David, antik dönem yapıtlardan fazlasıyla etkilenerek, duruĢları, biçimleri, hatta giysileri taklit etmiĢ ve eserlerinde yeni, farklı bir figür tarzı oluĢturmuĢtur. Resimlerinde yer alan figürlerin abartılı kahramanlıkları yansıtan duruĢları, klasiklerden esinlenmiĢ pozları, soğuk dengeli renkleri ve yalın arka planı, tarihsel konunun ahlaki önemini güçlendirmektedir (Hollingsworth, 2009: 388).

Horaslıların Yemini (Resim 46) adlı resim, sanatçının bu anlamdaki en önemli eserlerinden biridir. Resimde Roma dönemine ait bir avlu içerisinde üç savaĢçının vatanları uğruna canları pahasına sonuna kadar savaĢacaklarına dair and içtikleri kahramanlık sahnesi yansıtılmaktadır. Figürleri aydınlatan ıĢık, kompozisyondaki çizgisellik ve boyanın düzgün sürülüĢü dönemin anlayıĢını açıkça göstermektedir.

Resim-46: Jacques Louis David, Horaslıların Yemini, T.Ü.Y., 330 x 425 cm, Louvre Müzesi, Paris, 1784-1785. (Krausse, 2005: 52)

David‟in Horaslıların Yemini isimli resminde olduğu gibi Sokrates‟in Ölümü (Resim 47) adlı eserindeki konu da Roma ve Yunan tarihinden alınmıĢ, yorum niteliğindeki yapıtıdır.

Resim-47: Jacques Louis David, Sokrates‟in Ölümü, T.Ü.Y., 130 x 196 cm, Metropolitan SanatMüzesi, New York, 1787. (“Sanal”, 2012)

Sanatçının portreleri ve belirli bazı eserleri Neo-Klasik ilkelere uyarak yaptığı eserlerinden daha çok değerli bulunmuĢtur. Marat'ın Ölümü (Resim 48) adlı resminde dramatik ifade en yüksek noktaya ulaĢmıĢtır. David doğa ile karĢı karĢıya geldiğinde, katılaĢmıĢ ilkelerinden sıyrılmıĢ, güçlü bir realist yaklaĢımla zamanın olaylarını büyük boyuttaki eserlerine yansıtmıĢtır. Napolyon'un Taç Giymesi (Resim 49) bu tür eserlerindendir. Bu büyük tabloda figürler gruplandırılmıĢ ve her birinin portre özellikleri ayrı ayrı değerlendirilmiĢtir (Kınay, 1993: 142).

Resim-48: Jacques Louis David, Marat‟ın Ölümü, T.Ü.Y., 162 x 130 cm, Louvre Müzesi, Paris, 1793. (“Sanal”, 2012)

Resim-49: Jacques Louis David, Napolyon‟un Taç Giymesi, T.Ü.Y., 610 x 931 cm, Louvre Müzesi, Paris, 1805-1808. (“Sanal”, 2012)

Fransa‟daki Yeni-Klasik tarzın baĢarısı bir yandan David'in sanatının etkisine, diğer yandan bu sanatın bir süre sonra Ampir adı altında Napoleon imparatorluğunun üslubu olarak benimsenmesine bağlı olmuĢtur. Dönemin en önemli sanatçıları tarihsel ve mitolojik konulu tabloları ve portreleriyle ünlü François Gerard, Jean Baptiste Regnault ile öğrencisi Pierre Narcisse Guérin ve bir süre sonra David'in etkisinden ve Yeni-Klasikçilik'ten uzaklaĢarak Romantizm'e yönelen Girodet- Trioson'dur (Ġnankur, 1997: 1934) (Resim 50-51).

Resim-50 : François Gerard, Amour‟un Psyche‟yi Öpüşü , T.Ü.Y., 186 x 132 cm, Louvre Müzesi, Paris, 1798. (“Sanal”, 2012)

Resim-51 : Girodet-Trioson, Endymion‟un Uykusu, T.Ü.Y., 198 x 261 cm, Louvre Müzesi, Paris, 1791. (“Sanal”, 2012)

Jacques Louis David 'in en önemli öğrencisi olan Jean Auguste Dominique Ingres de her ne kadar hocasının siyasi görüĢlerine sahip olmasa da "ideolojik resimler" yapmıĢtır. Onun ideolojisinin temelinde güzellik ideası yatmaktadır. Berrak Neo-Klasik tarzını, resimde uyumu ve dengeyi bulmak için kullanmıĢtır. Ingres do- ğaya sadık kalarak doğada gözlemlediği formları klasik idealler ıĢığında tuvaline ak- tarmıĢtır. David'in devrimci meziyetlerinin ve ideallerinin ifadesi olan Neo- Klasisizm'in berrak form repertuvarı, Ingres'te baĢka hiç bir amaç gütmeyen saf bir güzellik anlayıĢına dönüĢmüĢtür (Krausse, 2005: 53).

Ingres‟in yapmıĢ olduğu Büyük Odalık (Resim 52) isimli eseri, berrak, ahenkli ve aynı zamanda güçlü stilinin en çarpıcı örneklerinden birini oluĢturmaktadır. Eserde yer alan konturların, neo-klâsik resim sanatçılarının resimlerindeki kuru, sert konturlarla hiçbir benzerliği bulunmamaktadır. Resimdeki formlar, David'in eserlerinde olduğu gibi, uzaktan seyredilecek birer klâsik heykel gibi görünmemektedir (Kınay, 1993: 147). Tam tersine Doğu kültürünün oryantalist etkileri ve Ingres‟in anlatım dilini oluĢturan ideal güzellik anlayıĢının uyumlu sentezi görünmektedir (ġentürk, 2012: 179).

Resim-52 : Jean Auguste Dominique Ingres, Büyük Odalık, T.Ü.Y., 91 x 162 cm, Louvre Müzesi, Paris, 1814. (“Sanal”, 2012)

Ingres‟in, erkek ve kadın portrelerinde modellerini derin bir incelikle idealize ederek karakterlendirdiği de görülmektedir. Sanatçıya ait Granet, Güzel Zelie, Riviere, Senones, Louis-Francois Bertin (Resim 53) ve kendi portresi bu nitelikte büyük eserlerdir. Ġngres'in, XIII. Louis'in Dileği (Meryem ve Çocuk İsa), Homeros'un

Tanrılaştırılması (Resim 54) tabloları Raphaello tarzında eserlerdir. Bu tablolardaki kompozisyonlar klasik Rönesans sanatını hatırlatmaktadır (Kınay, 1993: 149).

Resim-53: Jean Auguste Dominique Ingres, Louis-Francois Bertin, T.Ü.Y., 116 x 95 cm, Louvre Müzesi, Paris, 1832. (“Sanal”, 2012)

Resim-54: Jean Auguste Dominique Ingres, Homeros'un Tanrılaştırılması, T.Ü.Y., 512 x 386 cm, Louvre Müzesi, Paris, 1827. (“Sanal”, 2012)

2.2. Modernizmden Postmodernizme

Benzer Belgeler