• Sonuç bulunamadı

2.8. Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları ile İlgili Uluslararası Kuruluşlar

3.1.2. Negatif veya Belirsiz Sonuçlu Çalışmalar

Alagöz, Erdoğan ve Topallı (2008) yaptıkları çalışmada 1992-2007 döneminde Türkiye için DYSY ve GSYİH verileri ile Granger nedensellik testi uygulayarak DYSY ile ekonomik büyüme arasında ilişkiyi araştırmışlardır. Sonuç olarak ne DYSY’den ekonomik büyümeye, ne de ekonomik büyümeden DYSY’ye doğru iki yönlü anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.

De Mello (1997) DYSY'nin belirleyicilerini ve etkilerini ortaya koymaya çalışmıştır. Çalışmasına göre DYSY’nin büyüme üzerindeki etkisi, ev sahibi ülkenin teknoloji seviyesiyle yabancı firmanın teknoloji seviyesi arasındaki farka bağlı olmaktadır. DYSY'nin ileri teknoloji içermesi durumunda teknolojik farklılık artacak ve bunun sonucunda da büyüme üzerinde olumsuz bir etki oluşturacağını ileri sürmüştür. Ülkelerin faktör donanımları, siyasi ve dış ticaret yapısı ülkelerin DYSY çekmesinde etkili belirleyiciler olduğunu gözlemlemiştir.

Choe (2003) yaptığı çalışmada Granger Nedensellik analizi ile panel VAR modelini kullanarak 1971-1995 yıllarında 80 ülke için DYSY ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Çalışmanın sonucunda büyüme ile DYSY arasında karşılıklı nedensellik ilişkinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ancak DYSY’den büyümeye

103

nedensellik ilişkisi büyümeden DYSY’ye doğru nedensellik ilişkisinden daha zayıf olduğu tespit edilmiştir.

Bostan, Kelleci ve Yılmaz (2016) yaptıkları çalışmada 1995-2015 döneminde 6 Avrasya ülkesi (Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan ve Türkmenistan) için DYSY ile ekonomik büyüme ilişkisini panel veri yöntemi kullanılarak incelemişler ve sonuç olarak ekonomik büyümeden DYSY’ye doğru tek yönlü bir nedensellik ilişkisi tespit etmişlerdir.

Öncü ve Çelik (2018) çalışmalarında 1998-2016 döneminde BRICT (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Türkiye) ülkeleri için DYSY ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi panel birim kök ve nedensellik testleri ile incelemişlerdir. Dumitrescu ve Hurlin (2012) nedensellik testi sonuçlarına göre DYSY’den ekonomik büyümeye doğru nedensel bir ilişkinin olmadığı ancak ekonomik büyümeden DYSY’ye doğru nedensel bir ilişkinin bulunduğu görülmüştür. Ayrıca 2008 yılı verilerinin kullanılmadığı analizde DYSY ile ekonomik büyüme arasında çift yönlü nedensellik ilişkisi tespit etmişlerdir.

Zandile ve Phiri (2019) yaptıkları çalışmada 1970-2017 dönemi verileri ile ARDL sınır testi analizini kullanarak Burkino-Faso için DYSY ve büyüme ilişkisini incelemişlerdir. Bulgulara göre DYSY'nin ihracata yönelik pozitif etkileri gözlemlenmiş ancak kısa vadede DYSY’nin ekonomik büyüme üzerinde doğrudan veya dolaylı etkileri tespit edilememiştir.

Ibhagui (2017) çalışmalarında DYSY’nin Sahra Altı Afrika'daki büyüme üzerindeki etkisini standart panel ve Hansen (1999), Caner ve Hansen (2004) eşik (threshold) modellerini uygulayarak incelemişlerdir. Enflasyon, başlangıçtaki gelir, nüfus artışı, ticaret açıklığı, finansal piyasa gelişimi ve insan sermayesi gibi altı eşik değişkenin kullanıldığı modelde analiz 1985-2013 yılları için 45 Sahra Altı Afrika ülkesinden oluşan geniş bir panel veri setine dayanmaktadır. Çalışmanın sonuçlarına göre DYSY’nin büyüme üzerindeki etkisinin büyük oranda belirsiz ve tutarsız olduğunu ileri sürülmektedir. Bununla birlikte eşik analizi altında Sahra Altı Afrika ülkeleri belirli enflasyon, nüfus artışı ve finansal piyasaların eşik seviyelerine ulaştığında DYSY'nin ekonomik büyümeyi hızlandırdığına dair bulgulara ulaşılmıştır ve önemli bir ekonomik

104

katalizör görevi gören diğer faktörlerin varlığının DYSY'nin büyüme üzerinde pozitif olması için çok önemli olduğunu göstermektedir. DYSY, enflasyon ve özel sektör kredisi eşik seviyelerinin altındayken ve nüfus artışı eşik seviyesinin üstünde olduğunda Sahra Altı Afrika’daki büyümenin arttığı ileri sürülmektedir. Ayrıca çalışmada finansal piyasaların eşik seviyesinin üstünde iken artmasının Sahra Altı Afrika’da DYSY'nin büyüme etkilerini ortaya çıkarmaması beklenmedik bir durum olduğunu ve Sahra Altı Afrika'daki oldukça büyük finansal piyasalar yerine daha verimli bir ihtiyacın bulunduğunu ileri sürmüşlerdir.

Raheem ve Oyinlola (2013) çalışmalarında doğrudan sermaye yatırımı (DYSY) ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi finansal sektör gelişimi (FSD - financial sector development) etkisini göz önüne alarak zaman serisi verilerine ve 1970-2010 döneminde 15 Afrika ülkesi için Hansen (2000) tarafından geliştirilen TAR modeli ile incelemişlerdir. Eşik seviyelerinin aşılmasından sonra DYSY ile büyüme arasındaki pozitif ilişkiyi sağlayacak yüksek, orta ve düşük FSD ülkeleri üzerinden üç FSD göstergesinin eşik seviyesini ampirik olarak belirlemişlerdir. Bu çalışmanın çıkarımı, DYSY’yi çekmeye yönelik politikaların FSD'yi teşvik etmeyi amaçlayan politikalardan önce gelmesi gerekliliğidir. Ampirik kanıtlara göre, DYSY'nin kullanılan farklı FSD göstergelerinin neden olduğu büyüme üzerinde çelişkili etkileri olduğunu göstermektedir. FSD'nin DYSY ve büyüme bağındaki eşik etkisinin Afrika için geçerli olmadığını ifade etmektedirler. Bu durum eşik etkilerinin genellikle düşük finansal açıklığa sahip GÜ’lerde meydana geldiği ileri sürülmektedir.

Ould (2015) çalışmasında Moritanya'nın 1976-1995 dönemindeki üç aylık verileri ile DYSY’nin ekonomik büyümesi üzerindeki etkisini incelemiştir. GSYİH performansını ve Moritanya'daki DYSY ve GFCF eğilimlerini değerlendirmiştir. GSYİH ve DYSY ile GFCF arasındaki ilişkiyi göstermek için Çoklu Regresyon Modeli oluşturulmuş ve Birim- Kök testi, Granger Nedensellik Testi ve Sıradan En Küçük Kareler (OLS) gibi çeşitli ekonometrik teknikler birlikte uygulanmıştır. Bu modeldeki GSYİH bağımlı değişken olarak kullanılırken DYSY ve GFCF bağımsız değişkenler olarak belirlenmiştir. Çalışmanın sonucuna göre DYSY ile ekonomik büyüme arasında herhangi bir nedensellik

105

ilişkisi tespit edilememiştir. Moritanya’daki büyümenin altyapı, çevre işletmesi, ekonomik reform ve politik istikrar düzeyiyle ilgili olabileceğini ileri sürülmüştür.

Benzer Belgeler