• Sonuç bulunamadı

2.2. Çok Uluslu Şirketler

2.2.2. Çok Uluslu Şirketlerin Piyasaya Giriş Yöntemleri

ÇUŞ’lar doğrudan yatırım kararlarında dış piyasaya giriş yönteminin nasıl olacağına karar verirler. Örneğin bir veya birden fazla yerel şirket ile ortak girişim sağlayarak, mülkiyeti tamamen kendisine ait yeni bir şirket ile yatırım yaparak, yerel bir şirket ile birleşerek veya satın alarak ve bir veya birden fazla ortak ile stratejik birleşme sağlayarak dış piyasaya giriş gerçekleştirebilmektedirler (Seyidoğlu, 2003: 720).

2.2.2.1 Tam Mülkiyetli Yeni Yatırım (Greenfield Investment)

Bir şirket üretim için ya da hizmet sağlamak amacıyla yabancı ülkede mülkiyeti ve hakları kendisine ait yeni bir yatırım yaparak (greenfield investment) DYSY gerçekleştirebilir (Newburry ve Zeira , 1997: 89). Ev sahibi ülkeler yeni yatırım kapsamında gerçekleşen DYSY girişlerinin üretim kapasitesinde artış yaratabileceğinden dolayı bu türdeki yatırımların gerçekleşmesini daha faydalı değerlendirebilmektedirler (Moosa, 2002: 15). Yeni pazarlara ve özellikle de GOÜ pazarlarına girişte kullanılacak yöntem şirketler için uluslararası ticarette stratejik önem taşımaktadır. Tam mülkiyete sahip yeni yatırım (greenfield investment) yatırımcı şirkete kendi spesifikasyonu kapsamında tamamen yeni bir organizasyon oluşturma fırsatı vermektedir ancak pazara giriş süreci aşamalı olarak

49

gerçekleşmektedir (Meyer ve Estrin, 1998:1). Aynı zamanda yeni yatırımlar ile yeni bir organizasyon ve işletme geliştirmek önemli ölçüde kaynak, zaman ve sermaye gerektirmektedir. Ancak yeni yatırımlarda, yatırım için gerekli araştırmalar ve görüşmeler için zaman sınırlaması bulunmadığından dolayı zaman kısıtından dolayı oluşabilecek hatalardan kaçınmak mümkündür (Newburry ve Zeira, 1997: 91-92).

2.2.2.2. Ortak Girişim (Joint Venture)

Ortak girişim (joint venture), iki ya da daha fazla şirketin kısmi haklarını bulunduran ve en az birinin merkezinin faaliyet gösterilecek ülke dışında bulunduğu yasal kuruluşlardır (Newburry ve Zeira, 1997: 89). Ortak girişime katılan şirketler ortak girişim kurulmasından daha önce olduğu gibi kendi iş faaliyetlerini yürütmeye devam etmektedir. Ortak girişim kapsamında ayrı bir işletme ya da şirket kurularak her katılımcının resmi sözleşmeler ile ortak girişimdeki yetkileri, kontrolleri ve sorumlulukları belirlenmektedir. Ortak girişimlerde de her yeni iş faaliyetinde olduğu gibi odaklanılan stratejik planlar ve hedefler olmaktadır (Gaughan, 2007: 520). Ancak ortak girişimlerde, operasyonel ve profesyonel hedefleri olan birden fazla katılımcı olduğundan ortaklar arasında hedeflere ulaşmak için istenen stratejiler konusunda anlaşmazlıklar olabilmektedir. Tarafların anlaşma şartlarına göre yükümlülüklerini yerine getirmesi ve kendi çıkarları doğrultusunda davranma eğilimi sergilememeleri güven unsuruna bağlı olarak gerçeklemektedir. Ortak girişimlerde güven unsuru taraflar için önem arz etmektedir (Newburry ve Zeira , 1997: 91).

Yatırımcı şirket (kaynak ülke şirketi) ile yerel şirket (ev sahibi ülke şirketi) ortak girişim oluşturarak DYSY gerçekleştirebilmektedir. Yatırımcı şirketler iç piyasa işleyişi, kültürel yapı, yasal düzenlemeler gibi konularda fayda elde edeceğini düşünürek yerel bir şirket ile ortak girişimde bulunabilmektedirler. Bunun dışında yerel ortağın statüsünün sermaye piyasalarına giriş kolaylığı sağlamayabilmesi, yerel ortağın o anki teknolojisinin ülke koşullarında geçerli olması, algıda yabancı durumunun yerel ortaklık ile ortadan kaldırılmasının satışların artırılabileceği fikri ve siyasi faktörlere bağlı olarak millileştirilme riskinin azaltılması gibi konulardan dolayı yatırımcı şirketler ev sahibi ülkede tek başına yeni bir şirket (tam mülkiyete dayalı bağlı şirket) kurmaktansa ortak girişime yönelebilmektedirler. Ayrıca ev sahibi hükümetlerin uyguladığı bazı politikalar,

50

yatırım gerçekleştirmek isteyen şirketlerin yerel şirketler ile ortaklığını zorunlu hale getirebilmektedir. Bu politikalar ile yerel şirketlerin yatırımcı şirketlerin bilgi ve tecrübelerinden yararlanması hedeflenmektedir (Seyidoğlu, 2003: 721).

Ortak girişimler de yeni yatırımlarda olduğu gibi yeni bir varlık ya da kuruluş şeklinde oluştuğundan yatırımcı şirketlerin yöneticileri yeni organizasyon üzerinden politikalar belirlemek durumundadır. Yönetim modellerini ve sistemlerini yeni organizasyona aktarabilmek esnekliğine sahiptirler. Ancak, ortak girişimlerde her şirket kendi politika ve yönetim modelini bu yeni organizasyon üzerinde uygulama eğiliminde olabilidiğinden problemler yaşanabilmektedir. Ortak girişimler iki ya da daha fazla şirket tarafından oluşturulduğundan girişim üzerinde firmaların kısmi finansal sorumlulukları bulunmaktadır. Ortak girişimlerdeki finansal risklilik, tam mali sorumluluk gerektiren satın alma ve yeni yatırımlara göre daha az olabilmektedir (Newburry ve Zeira, 1997: 90).

2.2.2.3. Şirketler Arası Birleşme ve Satın Alma

Şirketler arası birleşmeler (mergers and aquisitons) DYSY için bir diğer yoldur. Şirketler bu yöntemle birbirlerinin teknolojilerinden, yönetimsel deneyimlerinden ve sermaye kaynaklarından yararlanarak küresel piyasalarda rekabetçi düzeylerini artırmayı amaçlamaktadırlar (Gür, 2014: 30).

Bu yöntemler ÇUŞ’lar için maliyet düşüklüğü ve piyasaya hızlı girebilme gibi iki önemli avantajı barındırmaktadır. Ayrıca AR-GE faaliyetleri yetersiz olan şirketler bu yöntemlerle ileri teknoloji düzeyine sahip şirketlerle birleşerek avantaj elde edebilmektedirler. Ürün çeşitliliği bulunan ÇUŞ’lar da satın alma yöntemine eğilim göstermektedirler (Moosa, 2002: 14).

Ev sahibi ülkeler şirketler arası birleşme ve satın alma yöntemine politik bir konu olarak bakabilmektedir. Ülkeler, bu yöntem ile gerçekleşen yatırımların üretim kapasitesini artırmayacağı ve işten çıkarmalara neden olabileceği kaygısını taşıyabilmektedirler. Bunun yanı sıra medya gibi hassas sektörlerdeki birleşme ve satın almaların da ulusal riskler oluşturabileceği düşünebilmektedirler. Ancak birleşilen firmanın değeri firmaların kendi değerlerinden daha büyük ise sinerjik bir kazanç oluşabilmektedir. Buna bağlı olarak paydaşların ve hissedarların karlılıkları artabilmektedir. Bu durumda hem ulusal

51

hem de küresel perspektiften bakıldığında kazanımların karşılıklı yararlı olduğu ve bu nedenle birleşme ve satın almaların engellenmemesi gerektiği düşünülebilir (Moosa, 2002: 15).

Genellikle GOÜ’ler bir işletmenin yabancılara ait olup olmamasına ya da ne kadarlık kısmına ait olabileceğine dair sınırlamalar koyabilmektedirler. Bir satın almada, satın alınan firmalar farklı mülkiyet türlerine sahip olabilirken satın alındıktan sonra ana şirket yapısına dönüştürmedeki zorluklar ve sorunlar yavaş yavaş kaybolabilmektedir. Satın alma ile elde edilen firmanın özelliklerinin ana firmaya entegrasyonu yoluyla kısa sürede fayda sağlanabilmektedir. Burada önemli olan nokta ana şirketin, ihtiyaçları doğrultusunda başarılı bir şirketi satın alması ile tamamlayıcılığı sağlamasıdır (Newburry ve Zeira , 1997: 91).

2.2.2.4. Stratejik Birleşmeler

Stratejik birleşmeler ortak girişimlerle karşılaştırıldığında şirketler arasındaki ilişki daha az resmiyet içermektedir. Bir ortak girişimde ayrı bir ekonomik varlık ya da şirket oluşturulurken stratejik birleşmede anlaşmalar geçerli olmaktadır. Bu tür birleşmeler ilaç, havayolu ve bilgisayar endüstrileri gibi çeşitli sektörlerde yaygındır. Örneğin; farklı lokasyonlarda faaliyet gösteren havayolları şirketi, kendi rotası dışında yolculuk etmek isteyen bir müşterisine stratejik birleşme kurduğu firmanın bünyesinde hizmet sağlayarak küresel bir ağda hizmet verebilmektedir (Gaughan, 2007: 525-526).

Daha geniş perspektifteki bir stratejik birlesmede ise firmalar hisse senetlerini değiştirebilmekte, mal ve hizmet üretimi için birlikte hareket edebilmektedirler. AR-GE maliyetlerinin arttığı ve piyasaya girişlerde zamanlamaların önem taşıdığı ileri teknoloji içeren otomotiv, telekomünikasyon ve uçak endüstrilerinde bu tür birleşmeler sıklıkla görülebilmektedir (Seyidoğlu, 2003: 723).

2.3. Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Ev Sahibi Ülke Açısından Aradıkları Kriterler

DYSY portföy yatırımlarından farklı olarak çoğunlukla uzun vadeli olan ve çeşitlendirme imkanı bulunmayan sabit sermaye akımlarını içerdiğinden şirketler yatırım fizibilitelerinde motive edici unsurların yanı sıra ev sahibi ülkelerin yatırım ortamlarının

52

uygunluğunu da değerlendirmektedirler (Turaboğlu, 2018: 330). Bir şirket yatırım kararı alırken yabancı ülkenin politik ve ekonomik şartlarını değerlendirerek ülkenin ilgili sektör için yatırım yapılabilir durumda olup olmadığına karar vermektedir. UNCTAD (1998) Dünya Yatırım Raporu’nda DYSY’yi etkileyen faktörler politik faktörler, yatırım ortamına ait faktörler ve ekonomik faktörler olmak üzere üç ana başlık altında toplamıştır. Tablo 2.1’de bu faktörler gösterilmiştir (Arık, Akay, ve Zanbak, 2016: 100).

Tablo 2.1. Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarını Etkileyen Faktörler

Gruplar 1.Politik Etkenler 2.Yatırım Ortamına İlişkin Etkenler 3. Ekonomik Etkenler Etkenler -Ekonomik, politik ve sosyal istikrar -Yabancı iştiraklerin anlaşma standartları -Piyasaların işleyiş ve yapısına ilişkin politikalar (özellikle rekabet ve satın alma ve birleşme politikaları) -DYSY ile ilgili uluslararası anlaşmalar -Yatırımların promosyonu -Yatırım teşvikleri -Maliyetler (yolsuzluk, bürokratik verimlilik vb.) -Sosyal etkenler ve yaşam kalitesi -Yatırım sonrası hizmetler Pazara yönelme Kaynağa/ Stratejik varlığa yönelme Etkinliğe yönelme -Pazar büyüklüğü ve kişi başına milli gelir -Pazar büyümesi -Bölgesel ve küresel piyasalara giriş imkanları -Tüketici tercihleri -Piyasaların yapısı -Hammaddeler -Düşük ücretli vasıfsız işgücü -Vasıflı işgücü -AR-GE -Teknolojik, yenilikçi ve diğer yaratılmış varlıklar (markalar vb.) -Fiziki altyapı (havalimanları, yollar, güç ve - Kaynakların/varlıklar ın maliyeti ve işgücünün verimliliği -Diğer girdilerin maliyeti (iletişim ve ulaşım, ara mallar) -Bölgesel entegrasyon anlaşmasına üyelik, ölçek ekonomisi

53 -Özelleştirme politikası -Ticaret politikası, DYSY ve ticaret politikalarının tutarlılığı -Vergi politikası telekomünikas yon)

Kaynak: UNCTAD (1998), World Investment Report 1998: Trends and Determinants

ÇUŞ’lar için yatırım kriterleri ekonomik, siyasi, sosyal ve idari kriterler olarak sınıflandırılabilir (Arıkan, 2006: 30). ABD Ticaret Odası (The U.S. Chamber of Commerce) üye şirketlerine yapılan kapsamlı araştırmada, ABD bünyesindeki ÇUŞ'ların yabancı bir ülkeyi potansiyel bir yatırım alanı olarak değerlendirirken hangi kriterleri aradıkları konusu incelenmiştir. Bu araştırmalar sonucunda 12 temel kriter belirlenmiştir. Bu kriterler: Yerel Piyasanın Özellikleri, Piyasaya Giriş, İşgücü, Döviz Riski, Sermaye ve Kar Transferleri, Fikri Mülkiyet Haklarının Korunması, Ticaret Politikaları, Devlet Düzenlemeleri, Vergi Oranları ve Teşvikler, Politik İstikrar, Makroekonomik Politika Çerçevesi, Altyapı/ Destek Hizmetleri (Sullivan, 2004: 9).

Benzer Belgeler