• Sonuç bulunamadı

Yusuf suresinde insanı olumsuz davranışlara yönlendiren iki saptırıcı unsurdan bahsedilmiştir. Bunlardan biri nefis diğeri ise şeytandır. Yüce Allah, insanı yaratırken onun nefsine (benliğine) hem iyilik, hem de kötülük ilham etmiştir. Ve bu kötü taraf, insanı sürekli şeytanın tarafına çekmeye çalışır. Kur’an’da, insan ruhundaki bu çift yönlülük şöyle açıklanır:

“Nefse ve ona ‘bir düzen içinde biçim verene', sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun). Onu arındırıp temizleyen gerçekten felah bulmuştur. Ve onu örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır.”35

İnsan, ayette belirtilen nefsinin içindeki bu fücurdan haberdar olmalı ve her zaman bu tehlikeye karşı dikkatli davranmalıdır. Eğer nefsindeki kötülüğün varlığını kabul etmez de, ayette söylendiği gibi onu örtüp sararsa, o kötülükten sakınamaz, yine ayetin ifadesiyle yıkıma uğrar.

Yusuf Peygamber’in “Ben nefsimi temize çıkaramam. Çünkü gerçekten nefis

kötülüğü emredendir. Şüphesiz, benim Rabbim, bağışlayandır, esirgeyendir”36

şeklindeki ifadesi, nefsin kötülükleri işlemeyi, heva ve hevesi doğrultusunda Yüce Allah’ın emirlerine muhalefet etmeyi arzuladığını ve sahibini buna yönelmek için zorladığını bildirmektedir.

Ayette geçen “nefs-i emmârenin”, Yusuf Peygamber tarafından kullanılış tarzı, iyi ve kötü bütün insanların nefislerinin kötü şeylere yönelme isteği olduğunu ortaya koymaktadır. Çünkü bir peygamber olan ve bu sebeple günahlardan temizlenmiş bulunan Yusuf: “Ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis kötülüğü emredicidir” diyor. Dolayısıyla kötülüğü şiddetli arzulama, nefsin tabiatındandır.

Ancak Yüce Allah’ın emirlerine yönelen ve böylece ilahi rahmetin gölgesi altına sığınan kimseler, nefsin arzuladığı şeyleri işlemekten sakınırlar. İyiliğe yönelen kimselerin üzerinde nefsin yaptırım gücü azalır. Belirli bir aşamadan sonra ise, kalbe yönlendirici hiçbir tesiri olmayan gelip geçici düşüncelerden ibaret kalır.

35

Şems, 91/ 7–9.

Yusuf Peygamber, Mısır azizinin karısının kendisini günaha çağırdığı zaman onun çağrısına cevap vermemiş ve böyle bir kötülükten Allah’a sığınmıştı. Ve aslında nefsinin, tabiatından kaynaklanan bir özelliği olarak bu çağrıya cevap vermesini telkin ettiğini itiraf etmektedir: “Ben nefsimi temize çıkarmıyorum” Ancak bu sadece bir dürtü olarak kaldığı ve Rabbine sığınıp bu dürtüye iltifat etmediği için bir zararının dokunması söz konusu olmamıştır.37

İşte mümin için en büyük mücadelelerden biri nefisle yapılan mücadeledir. Bu nedenle mümin, hangi duygu ve isteklerinin meşru olduğunu ve hangilerinin nefsinin kötülüğünden kaynaklandığını sürekli kontrol etmelidir. Nefsinin kendisine aşılayacağı; bencillik, kıskançlık, kibir, hırs gibi hastalıklara karşı koymalıdır.

Nefis, insanı boş hedefler peşinde koşturur. İnsana, daha çok mal ya da statü kazandığında tatmin olacağını fısıldar. Oysa insan bu tür zevklerin hiçbiriyle tatmin olmaz. Ne kadar çok kazansa, daha da fazlasını ister. Bu haliyle nefis, aç ve asla doymayan vahşi bir hayvan gibidir. Nefsin tatmin bulması ise, söz konusu geçici zevklerin hiçbiriyle değil, ancak ve ancak kişinin Yüce Allah’a anmasıyla mümkün olur. İnsan “Kalpler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur”38 hükmü uyarınca, bu görevini yerine getirip O’nun rahmetine sarılmaktan başka hiçbir şey ona huzur ve tatmin vermez.

Yusuf suresindeki “Ben nefsimi temize çıkarmıyorum. Çünkü nefis kötülüğü

emredicidir” ayeti, tüm insanlığa şu kuralı öğretmektedir. İnsanın içinde “Nefs-i

Emare”, yani “kötüyü emreden nefis” denen bir güç kaynağı vardır ve insanı kötülüğe sürüklemektedir.39

İnsanları eğitirken, bir taraftan nefislerini geliştirmek, diğer taraftan da nefisleri kontrol altına almanın yolları aranmalıdır. Nefis eğitimi dediğimiz bu konu, manevî eğitimin bir parçası olduğu kadar, duygu eğitiminin de bir parçasıdır. İnsanlara kendi nefislerini kontrol altına alma işi öğretilmeli ve bunun zorunlu olduğunun bilinci verilmelidir. Kendini temize çıkarmadan, “Doğrusu insan nefsinin

gözlemcisidir”40 şeklindeki ayetin anlamı gereği, iç gözlem yapılmalıdır. Tefsirini yapmakta olduğumuz ayette geçen “Allah’ın merhamet ettiği durumlar hariç” ilkesini harekete geçirmek için, nefsin şerrinden kurtulmak için Yüce Allah’a dua etmek ve

37 Tellioğlu, Ömer, “Nefs-i Emare mad.”, Şamil İslam Ansiklopedisi, Şamil Yay. , İst., 1990, V, 74. 38 Rad, 13/28.

39

Bayraklı, age. , IX, 438.

O’ndan yardım istemek gerekiyor. Yusuf Peygamber böyle bir durumda “Allah’a

sığınırım”41 ve “Eğer onların hilelerini benden çevirmezsen, onlara meyleder ve

cahillerden olurum,”42 diyerek Yüce Allah’tan yardım istemiştir.

İnsanları olumsuz davranışlara yönlendiren diğer bir saptırıcı unsur da şeytandır. Şeytan, kötü ruhun, kötü birinin, kötülüğe teşvik edenin, kötülüğün temsilcisinin, karanlık ve dalâletin önderinin, Yüce Allah’ın ve O’nu seven, O’na kullukta bulunan herkesin büyük düşmanının şekli veya kötülüğün sembolü olmuş bir varlıktır. Şeytan, Arapça “şetane” kökünde rahmetten uzaklaştı, Hak’tan uzak oldu; “Şata” kökünden ise, öfkeden tutuştu, helak olacak hale geldi gibi manalara gelip insanlardan, cinlerden ve hayvanlardan isyan eden ve zarar veren her şeyin adı olmuştur. Aynı şekilde haset, öfke gibi insana mahsus olan her kötü huy ve davranış da şeytan diye isimlendirilmiştir. Şeriat örfünde ise, Yüce Allah’ın Âdem’e secde emrine karşı gelip isyan ettiği için ilâhi rahmetten kovulan ve insanların amansız düşmanı olan, cin taifesinin inkârcı kesiminden43 gizli bir varlıktır.44

Yusuf suresinde Yusuf Peygamber “Şeytan benimle kardeşlerimin arasını

açtıktan sonra, (O,) çölden sizi getirdi.”45 Şeklindeki ifadesiyle şeytanın insanlarda nasıl olumsuz davranışlara yol açacağını belirtmiştir. Yusuf Peygamber, kardeşleri ile arasını bozanın şeytan olduğunu söylerken, kardeşlerinin şeytanın etkisinde kaldığına işaret etmektedir.

Ayette geçen “nezeğa” fiili, “fitne ile etki altına ve etki alanına almaktır.” Bu kelimenin anlamı, “kötüye teşvik, kışkırtma, tahrik, şeytanın gizli sözleri ve imaları ile etki altına almasıdır.”46

Yusuf Peygamber, kardeşleri ile arasına kıskançlığı düşmanlık haline getirip kötü eylemi yapmalarına neden olanın şeytan olduğunu söyleyerek kardeşlerine yaptıkları hareketin kaynağını öğretmektedir. Öyle anlaşılıyor ki, Yusuf Peygamber kardeşlerinin ona yaptıklarını ve kardeşler arasındaki bozgunculuğun arka planında şeytanın olduğu gerçeğine varmıştı. Bu gerçek, evrensel manada günümüzde ve gelecekte yaşayacaktır. Gerek biyolojik, gerekse manevi kardeşler arasında veya aynı ülkenin kaderini paylaşan sosyal kardeşler arasında düşmanlık tohumu ekip ayrılıklar

41

Yusuf, 12/23.

42 Yusuf, 12/33. 43 Kehf, 18/50.

44 Güç, Ahmet, “Şeytan mad.”, Şamil İslam Ansiklopedisi, VI, 40–42. 45

Yusuf, 12/100.

çıkaran gücün şeytan olduğu; ama bunu anlamayanların iradesini etki altına alıp ona mağlup oldukları gerçeği burada anlatılmaktadır.

Benzer Belgeler