• Sonuç bulunamadı

Buhârî’nin, itirâz ettiği meselelerden biri de “nebiz” kavramı üzerindeki fikir ayrılığıdır. Şöyle ki Buhârî, yemin konusunda: “Birisi, nebiz içmeyeceğim diye yemin etse, sonra tıla veya seker yahut asîr içse**, rey ehline göre yemini bozulmaz.

işâreti, bilinen (حَوَِفُه ٍجَساَشِاِت َىاَک ارِا) işâretten ise, orda herhangi bir şüphe yoktur. Kimi zaman, işâret ve kinâye, lafızdan daha açık olur. Kaldı ki bu hadisin, dilsiz veya sağırla da pek ilgisi bulunmamaktadır. Şöyle ki bu hadiste, biri “şüphe varken had uygulamama” diğeri de “ayıbı örtme” olmak üzere iki konu ele alınmıştır. Bkz: el-Azîmâbâdî, Refû’l-iltibâs ‘an ba’zi’n-nâs, 70.

121 İbn Hacer, Fethû’l-Bârî bi-Şerhi Sahîhi’l-Buhârî, XI, 35.

122 Guneymî, Keşfü’l-iltibâs ‘amma evredehü’l- İmam el-Buhârî ‘ala ba’di’n-nas, 27.

Nebiz, kuru üzüm, kuru hurma, arpa gibi maddelerin –tadı çıkması için- suya bekletilmesi

neticesinde - sarhoş edici özelliği olsun veya olmasın- elde edilen bir içecek türü. Bkz: ‘Aynî,

Umdetu’l-Kârî fi Şerhi Sahîhi’l-Buhârî, XXIII, 200.

** “Tıla”, üçte ikisinden azı kayboluncaya kadar kaynatılmış üzüm suyuna denir. “Seker”, bekletilmiş

hurma hoşafı; “Asîr” de ağırlaşmış, mayalanmış kuru üzüm suyuna denir. Bkz: Merğinânî, el-Hidâye

şerhu Bidâyetü’l-Mübtedî, IV, 108; Guneymî, Keşfü’l-iltibâs ‘amma evredehü’l- İmam el-Buhârî ‘ala ba’di’n-nas, 28.

49

Çünkü onlara göre bu içecekler nebiz sayılmamaktadır”123.’ Buradan anlaşılıyor ki Buhârî’ye göre bu tür içecekler nebiz kapsamına girmektedir.

İmam Buhârî, bu bilgileri sunduktan sonra; tıla, seker ve asîr’in nebîz olduğuna dair delil olarak şu iki rivâyet nakleder. Birincisi, Sehl b. Sa‘d (ra)’den gelen rivâyete göre, “maden veya taştan yapılmış bir kap içinde bir gece bekletilmiş hurma hoşafı”ndan bahsedilir, ikinci rivâyette ise Hz. Sevde (ra), ölen bir koyunun tabaklanmış derisinden yapılan kabı, uzun bir süre hoşaf (nebiz) için kullandıklarını ifade etmektedir124.

Konuyu değerlendirmeden önce, meselenin vuzuha kavuşması için konu ile alakalı Buhârî’de geçen diğer hadislere de göz atmamızda yarar bulunmaktadır. Hz. Peygamber (as), Ebû Mûsâ el-Eş‘arî’ye, Yemen’deki içeceklerden sormuş, o da

bit‘ (bal nebîzi) ve mizr (arpa nebîzi) diye cevap vermiştir. Bunun üzerine

Rasûlüllah (as): “Sarhoşluk veren her şey haramdır” buyurmuştur125.

İbn Abbâs, kendisine nebîz içme konusunu soran Ebû Cemre’ye, Hz. Peygamber’in Abdü’l-Kays heyeti ile yaptığı konuşmayı nakleder. Bu konuşmada Rasûlüllah (as), onlara dubbâ, nakîr, hantem ve müzeffet adı verilen kaplardaki nebîzi içmeyi yasaklamıştır126.

Buhârî, bit' denilen baldan yapılmış içkinin haramlığı hakkında bâb başlığında şu bilgileri verir: Ma‘n, Mâlik b. Enes’e fükkâ’ın (köpüklü içecek) hükmünü sormuş. Mâlik “sarhoşluk vermiyorsa, sakıncası yok” demiştir. İbnü’d- Derâverdî, bunu âlimlere sorduklarını, onların “sarhoşluk vermeyende sakınca olmadığı” şeklinde cevap verdiklerini bildirmiştir. Buhârî, daha sonra, Hz. Aişe (ra)’dan iki hadis nakleder. İlkinde Hz. Aişe şöyle der: Rasûlüllah (as)’a bit‘ sorulduğunda “Sarhoşluk veren her içecek haramdır” buyurmuştur. İkincisinde de, Rasûlüllah’a Yemenlilerin içtiği bal nebîzi bit‘ sorulduğunda, onun böyle cevap verdiği kaydedilmiştir127.

Nakledilen hadislere genel olarak baktığımızda Buhârî’nın (ö. 256/870) içeceklerdeki haramlığın illetinini “sarhoşluk verme” özelliğine bağladığı göze

123 Buhârî, “Eyman ve’n-Nüzûr”, 21. 124 Buhârî, “Eymân ve’n-Nüzûr”, 21. 125 Buhârî, “Meğâzî”, 60.

126 Buhârî, “Meğâzî”, 69. 127 Buhârî, “Eşribe”, 4.

50

çarpmaktadır. Özellikle, rivâyetlerde geçen içeceklerin dışındakilerin haram sayılması, onların sarhoşluk vermesine bağlanmıştır. Ancak Hanefîlere göre haramlığı belli olan içecekler dörttür: Hamr (mayalanarak ağırlaşmış ve köpüğünü atmış taze üzüm suyu), asîr/tılâ (üçte ikisinden azı gidene kadar kaynatılan tâze üzüm suyu), seker (beklemiş hurma hoşafı) ve ağırlaşmış, mayalanmış kuru üzüm hoşafına denir128.

Buhârî’nin “insanlardan bazıları dedi ki” şeklinde itirâzda bulunduğu bu görüş İmam Ebû Hanîfe’ye âittir129. Zira Hanefîlere göre bir kimse nebîz içmeyeceğim diye yemin etse, sonra herhangi bir nebîz (şıra) içse yemini bozulur. Ancak nebîz içmemeye yemin eden kişi, hurma suyunun sarhoş edici duruma gelenini veya koruk hurma suyu yahut da meyve suyu içse yemini bozulmaz. Çünkü bunlara nebîz denilmez130.

Şârihler, Buhârî’nin bu konudaki amacı üzerine ihtilaf etmişlerdir. Kimi Buhârî’nin amacını, Ebû Hanife’ye red olarak nitelerken, kimisi de, Ebû Hanîfe’yi düzeltme amacının olduğunu söylemişlerdir131. Mesela İbn Battâl (ö. 449/1057), Buhârî’nin amacını, Ebû Hanîfe’nin kavline red olduğunu söylerken, el-Mücîb ise, onun Ebû Hanîfe’nin kavlini düzeltme olarak algılamışlardır132.

Buhârî’ye göre; hurma, üzüm gibi meyvelerin, muhtelif kaplarda bir süre su içinde bekletilmesi sonrası aldığı hal, nebîz olarak kabul edilir, tıla, seker ve asîr de bu şekilde olduğu için, “nebîz içmeyeceğim” diye yemin eden kişi, bunlardan birini içerse, ona göre yeminini bozmuş olur.

İmam Buhârî (ö. 256/870), herhalde, insanlar arasındaki kullanımdan ziyade nebîzin kelime anlamını esas alarak, buna uyan içecekleri nebîz kabul etmektedir. Hâlbuki yeminde kullanılan ifadelerde, örfün (o zamandaki insanların kullandıkları anlamların) esas alındığı malumdur. Buna göre, halk arasında yukarıdaki üç içeceğe veya daha başka içeceklere nebîz deniyorsa, o kişi yeminini bozmuş olur. Ama bunlar için nebîz kavramı kullanılmıyorsa yeminini bozmuş olmaz133. Kısaca

128 Merğinânî, el-Hidâye şerhu Bidâyetü’l-Mübtedî, VII, 284. 129 ‘Aynî, Umdetu’l-Kârî fi Şerhi Sahîhi’l-Buhârî, XXIV, 200. 130 Serahsî, el-Mebsût, VIII, 296-297.

131 Bu konuda geniş bilgi için bkz: ‘Aynî, Umdetu’l-Kârî fi Şerhi Sahîhi’l-Buhârî, c. XXIII, 200.

132 Bu konuya dair geniş bilgi ve tarafların delilleri için bkz: el-Azîmâbâdî, Refû’l-iltibâs ‘an ba’zi’n- nâs, 74-75.

51

bu konudaki ihtilaf ve yemin edenlerin yemini, bulunduğu bölgenin örfüne göre anlaşılır ve ona göre hüküm verilir.

G. İKRÂH İLE İLGİLİ MESELELER