• Sonuç bulunamadı

Nazım Payam gençlik dönemlerinden itibaren kaleme aldığı 115 şiirinde sabit bir

nazım birimi kullanmak yerine çeşitli nazım birimlerini tercih etmiştir. Anlamda ya da konunun çarpıcı bir yanında vurguyu artırmak için bent aralarında ya da son bentten sonra tek dizeden meydana gelen birimler kullanmıştır. Böylece şairin en kısa nazım birimi tek dizeden başlayarak ikiliklerle devam eder. Sanatkâr, çoğunlukla üçlük, dörtlük, beşlik ve altılık dize kümelenmelerini tercih etmektedir.

Uzun soluklu şiirlerinin bölümlerinde de aynı tarzı sürdürmüştür. En kısa birim tek dizeden en uzun bendiMahcup Resminde Nedim şiirinde yer alan on dokuz dize sayısıyla ilk bentten oluşmaktadır.Değişme Hikâyeleri şiirinin on altı dizelik dördüncü ve altıncı bölümü akabinde gelen diğer uzun bentleridir. Bu uzun bentler sadece bir iki şiirle kısıtlı değildir elbette. Değişme Hikâyeleri-V ve VII (13 dize), Değişme Hikâyeleri-I (12dize), Değişme Hikâyeleri-III (11 dize), Tamimdari’nin Kandili (12 dize), Kayıp Derviş’in Defterinden-II (10 dize) şiirlerinde yer alan bu uzun bentler

çeşitli sayılardaki diğer bentlerle bir arada kullanılmıştır. Şair, genel olarak dize kümelerini karma birimler halinde oluşturur. Yani bir şiirde sadece dörtlükler, üçlükler ya da beşlikler kullanabildiği gibi bir üçlük bir altılık bir beşlik gibi karma bir yapılanma da görülebilir. Çoğu metin de bu şekildedir.

Şairin nazım birimleri arasında ikiliklerin de tercih edildiğini belirtmiştik. Yalnız burada dikkat edilmesi gereken nokta, bu ikiliğin sadece dize kümelenmesi açısından beyitle benzer olduğudur. Bilindiği gibi beyit Divan şiir geleneğinin nazım şekillerinde genel olarak kullanılan bir nazım birimidir, fakat Payam’ın şiirlerinde divan şiirine ait nazım şekillerinin örnekleri yoktur. Bu sebepten nazım birimini beyit yerine ikilik olarak adlandırmayı yeğliyoruz.

Bölümlerden oluşan her bir uzun manzumesinin parçalarını ayrı ayrı değerlendirdiğimizde -ki her biri kendi içinde bir şiirdir- elli iki tane şiirinin aynı birimlerden meydana geldiğini görürüz. Bu birimler genel olarak iki, üç, dört, beş ve altı dizeden oluşan bentlerdir. Bu sebepten şairin nazım birimi bent üzerinde yoğunlaşır. Uzun şiirlerin bölümleri de dahil olmak üzere on sekiz şiirinde beşlik (Gün Dedik Harman Vakti, Hafız’ın Gazeli Aynalı Çarşı, Ömrün Senin Bir Ateşti…), on yedi şiirinde altılık (Dünya Gülüyor Bize, Ağaç ve İnsan, Kazım Efendi Sokağı…), on beş şiirinde dörtlük (Arkadaş Özlemi, Babam Annemin Yorgun Çeyizi, Darlık…), dört şiirinde ikilik (Necip Şahısta Çile-I, Ben Hiç Rüya Görmedim…) kullanmıştır. Bahsettiğimiz bu birimler, bir şiirin bütün bentlerinde yer alan eşit şekilde sıralanmış dize sayılarıdır. Bütün şiirlerinde yer alan toplam bent sayıları değildir. Şair, bentlerin dize sayılarını çok uzun tutmuş ve belli bir dize sayısında ısrar etmemiştir.

Halk edebiyatımızın geleneksel nazım birimi olan dörtlük ya da Divan Edebiyatı’nın vazgeçilmez birimi beyit üzerinde ısrarlı bir kullanım yoktur. Şiirlerinin bütününe uzun dizelerden meydana gelen bentler hâkimdir. Diğer yandan bu bentler, farklı mısra sayılardan oluştuğu için karma bir yapıdadır. Şair, özellikle bazı şiirlerinde bir üçlük bir ikilik gibi yapılanmayı tercih etmiştir. Örneğin Gecenin Teninden Bir Ten Aldım Kendime şiirinde bir üçlük iki beşlik dizilimine giderek yapısal bir ahenk oluşturmuştur.

Şair şiirlerin bir kısmında ise anlamı kuvvetlendirme endişesiyle sonda müstakil mısralar kullanmıştır. Sanatçı Cemre, Enfarktüs, Kayıp Dervişin Defterinden-II (İlk bölüm) şiirlerinde bu yapının örneklerini vermiştir.

Korkusunu atlatmış değilim Gölgesi üstümde hala

Sesli harfler düşmüş satırından Heceleyerek okuyor beni

Çarpıyor kanatları gri (Enfarktüs, AI, s.42)

Şiirlerin sonunda tek mısra kullanımının yanında şiire hâkim olan birimlerin son grubunda sayıları bir azaltmak ya da bir çoğaltmak da şairin çokça kullandığı diğer bir tarzdır. Nazım şeklinde belirttiğimiz gibi nazım birimlerinde de bu tip yapılanmalar konu ya da temanın kendi içinde bölümlenmesinden kaynaklanmaktadır. Diğer bir deyişle metinlerdeki bu nazım birimleri, mana birliği esas alınmak suretiyle oluşturulur. Bentler arası bütünlüğü ise; bir şiirde yapıyı oluşturan unsurların ( nazım şekli, nazım birimi, ölçü, kafiye, redif, dil, üslûp ve muhteva) bir arada uyumlu bir şekilde kullanılması olarak açıklanabilir.

Metinde yer alan içyapı şiirin nazım birimlerini etkileyen diğer bir etkendir. Örneğin Tamimdari’nin Kandili başlıklı manzume (12+12+12=36) üç bentten meydana gelen orta uzunlukta bir metindir. Şiirin muhtevası dini- tasavvufi olmakla birlikte Hz. Peygamber üzerine odaklanmaktadır. Şair, ilk birimde Hz. Muhammed’in yaşadığı Asr- ı Saadete dair bir betimlemede bulunur ve o dönemin inanmışlarının yaşantısını tahkiyeler. Böylelikle o altın çağa bir giriş yapılır. İkinci birimde ise insanlığa nuru getiren Hz. Peygamber’den bahsedilir. Cahiliye devrini yaşayan karanlık bölgeye yani Arap, Acem velhasıl bütün insanlığa Nur’un geldiği aktarılır ve Hz. Peygamber ışık ve huzur kelimeleriyle nitelenir. Son birimde ise genelden özele doğru giden şair, kendine döner ve karanlığın içinde O’nda teselli bulduğunu anlatır. Kısacası genel çerçevede Hz. Muhammed’in anlatıldığı bu metinde, kendi iç yapılanmasında üç birime ayrılmış asr-ı saadet, Hz. Muhammed, şairin kendisi- ve birimler muhtevanın iç örgüsü kendi içinde tasniflenmiştir. Burada esas olan şiirin içyapısıdır. Bu iç yapı bir şiirin nazım

birimlerinin kendi içinde bölünmesini sağlayan en önemli parçalardan birini oluşturmaktadır.

Vak’a böyleyken

Karanlığın ağırlığında ben Sende teselli buldum

Ey kandili getiren! ( Tamimdari’nin Kandili, SGA, s.30)

Başka bir örnek olan doğa temalı Ağaç ve İnsan şiirinde adından da anlaşılacağı üzere doğanın en önemli parçalarından olan ağacın insan ile olan ilişkisinden bahsedilir. Beş birimden (6+6+6+6+6) meydana gelen bu metnin bentlerinin oluşma sebebi ise konunun ve temanın farklı yönlerine vurgu yapılmasıdır. Altı birimin ilk beş bölümü çeşitli ağaçların özelliklerine göre sıralanmıştır. Örneğin ilk bent kavak, ikinci bent meşe, üçüncü bent kayısı, dördüncü bent de çam ağacına ayrılmış ve her birimde bu ağaçların kendilerine has tabiat özellikleri verilmiştir. Son birimde ise ağaç ve insan bir araya getirilerek aralarında bir ilişki kurulur ve bu ağaçla insanın benzerlik ilişkisine dayandırılır. Nitekim edebiyatımızda ağaç ve insan arasında daima bir ilişki kurulmuştur.

İnsan, yürüyen ağaç

Yürüdükçe büyür yüreği, rengi Ve yeniden çoğalır acısıyla, çağ çağ Ardında güz duyguları, bahar duyguları Yaşadığı başka, düşleri başka

Selam insana (Ağaç ve İnsan, BKDB, s.70)

Şair tek birimden meydana gelen şiirlerinde konu ve muhteva bütünlüğü tek bent üzerinden kısa ve öz bir şekilde vermiş, iç yapı da buna göre düzenlemiştir. Böylece vermek istediği mesajı tek birimden bölümlemeye gitmeden anlatmıştır. Bu durumda elbette şiirin anlamın yoğunlaşmasından kaynaklanan kapalılık da söz konusu olacaktır. Örneğin Sonrası Güldür Açar kitabında Şiir Yazmak başlıklı şiirini Ben Kendimi Dağ

Bilirim’de Şiir başlığıyla değiştiren şair, metinde söz söyleme sanatının kudreti

üzerinde durur. Sözcüklerin yan, mecaz, sanatlı, sembolik, imgeli kullanılması sayesinde metinde çok anlamlılığa ulaşılabileceğimizi vurgular. Bunu da “kelime denize

giriyor” dizesinden anlıyoruz. Deniz; çokluğu, bereketliliği, sonsuzluğu çağrıştırdığı için kelimenin denize girmesi bu yorumu açıklar.

Kim inkar edebilir ki Kalemin gücünü, işte Ateşi suya vermiş

Denize giriyor kelime (Şiir Yazmak, SGA, s.5)

Bu gibi örnekleri çoğaltmak elbette mümkündür. Şair dış yapıda ahengi yakalamak adına muhtevadan, şiirin içyapısından, dil, üslûp ve nazım birimlerinden yararlanır. Nazım birimlerini de şiirin konusunun farklı yönlerine değinmek ve iç yapıyı düzenlemek adına kullanır. Böylece şiirin yapısını oluşturan öğeler birbirlerini karşılıklı etkileyerek, şiirde bir bütünlük oluşmasını sağlar. Her bir unsurun varlığı, bir diğerinin varlığına sıkı sıkıya bağlıdır. Böylece her bir parça birbiriyle ahenk oluşturacak şekilde bir araya gelerek, şiirin iç ve dış yapısını meydana getirir.

Benzer Belgeler