• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: CAMİ‛-İ KAŜAŜ’IN İNCELENMESİ

2.1. Şekil Özellikleri

2.1.1. Nazım Şekli, Mesnevî

17. yüzyılda yazılmış Câmi‛-i Kasas peygamberimiz Hz. Muhammed’in (a.s.v) hayatını anlatır ve mesnevî nazım şekliyle kaleme alınmıştır. Sözlük anlamı ikişer ikişer anlamında, iki mısralık nazım birimidir. Mesnevî, aslı Arapça olmasına rağmen Arapçada kullanılmayan bir kelimedir( Kılıç, 2005:224).

Türk Dili Dergisi, Türk Şiiri Özel Sayısı’nda “mesnevî” ile ilgili su bilgiler verilmektedir: “Arapça “ś n y” üçlü kökünden türemiş “mesnevî” sözü bu dilde kendi arasında kafiyeli mısralardan oluşmuş nazım şekli anlamında kullanılmamıştır. “Mesnevî” edebiyat terimi olarak ilk defa İran edebiyatında kullanılmış olmakla birlikte, bu nazım şeklinin ilk örnekleri Arap edebiyatında görülmektedir. Araplar, kendi arasında kafiyeli beyitlerden oluşan bu nazım şekline “müzdevice”, aruzun “recez” bahri ile yazıldığı için “recez” ya da çoğul olarak “urcûze” demişlerdir (Ünver, 1986;430).

Mesnevî, kendi arasında kafiyeli beyitlerden oluşmuş bir nazım seklidir (aa/bb/cc…). Beyit sayısı bakımından hiçbir kısıtlayıcı kurala bağlı değildir. İki ile on binlerce beyit arasında değişen bir genişliktedir. 68 varaktan oluşan Cāmi-i Kasas’a yaklaşık 1600 beyitten meydana gelmektedir.

Belli bir konuyu işleyen, bağımsız bir kitap olarak yazılmış mesnevîlerin plânında üç bölüm vardır (Ünver, 1986; 432):

a. Giriş bölümü

c. Bitiş bölümü.

A. Giriş

Giriş bölümünde en çok “tevhîd (= Allah’ın birliğini konu edinmiş şiir)”, “münâcât (=Allah’a yakarış)”, “na‛t (=Hz. Muhammed’e övgü)”, padişaha övgü ve “sebeb-i te’lif ya da sebeb-i terceme (=eserin yazılma ya da çevrilme sebebi)” konularında yazılmış parçalar görülür(Ünver, 1986; 432). Câmi‛-i Kaŝaŝ’ta 5b/8-7a/1 varaklar arasının tevhîd bölümü olduğu görülmektedir. Burada Allah’ın(cc) isimleri anlamlarına uygun olarak değişik beyitlerin içerisinde yaklaşık üç varak boyunca sıralanmıştır.

Birçok mesnevî “besmele” ile başlar. “Besmele” başlı başına bir şiir de olabilir. Şair “besmele”den sonra “hamd”e geçebileceği gibi, eserine “hamd”i konu edinen bir parçayla da başlayabilir. Bu parçaya “tahmîd” denir. Bir kısım mesnevîde “na’t”dan sonra “mi’rac (=Hz. Muhammed’in Allah katına yükselmesi)”, “mu’cizât (=Peygamber’in gösterdiği olağanüstü durumlar)” ve “Medh-i Çehâr-yâr (=dört halifeye övgü)” başlıkları da vardır(Ünver, 1986; 434). Cami‛-i Kasas’ta da durum bu şekildedir. Hz. Peygamberin hayatının anlatıldığı kısımdan sonra 28/a numaralı varak “Der Beyan-ı Mi‛rāc” başlığı ile başlamaktadır. Eserde bulunan tek başlık da budur.

İsmail Ünver’in belirttiği planda bulunan “Medh-i Çehâr-yâr” başlığı altında dört halifeye ögvünün olduğu bölüm Cāmi-i Kasas’ta bulunmamaktadır. Ancak dört halifenin Hz. peygamberin her zaman yanında olduğu ve çok fazla yararlılık gösterdikleri her fırsatta vurgulanmıştır. Dört halife devri için ise eserin sonlarına doğru ayrı bir kısım ayrılmıştır. Hz. Ebu Bekir’in hilafete geçmesi ve icraatları 61b/12 numaralı beyittten itibaren başlar ve sırasıyla diğer üç halife Hz. Ali’nin şehit edilişine kadar anlatılır (63a/11).

B. Konunun İşlendiği Bölüm

Mesnevîlerde “âğâz-ı dâstân”, “matla-ı dâstân”, “âğâz-ı kıssa”, “âğâz-ı kitâb”… gibi başlıklarla başlayan “konunun işlendiği bölüm”, mesnevînin ana bölümüdür. Cāmi-i Kasas’ta böyle bir başlık görülmemektedir. Eser siyer türünde yazıldığı için “besmele” ve “hamd”in arkasından asıl konu yani Hz. Peygamberin doğumu anlatılmaktadır. Mesnevîler yazılış amacına göre dört grupta ele alınabilir:

1.Grup

Okuyucuya bilgi vermek amacı güden mesnevîler(ÜNVER, 1986; 438). a. Dinî mesnevîler ( Cāmi-i Kasas bu gruba dahil edilebilir.) b. Tasavvufî mesnevîler

c. Ahlakî mesnevîler

d. Ansiklopedi niteliği taşıyan ya da belli alanlarda bilgi veren mesnevîler 2. Grup

Okuyucunun kahramanlık duygusuna hitap eden, konusunu menkabelerden ya da tarihten alan mesnevîler

a. Konusunu menkabelerden alanlar b. Konusunu tarihten alan mesnevîler 3. Grup

Sanat yönü ön planda olan, okuyucunun edebi zevkine hitap eden, ana çizgisi aşk ve macera olan mesnevîler.

4. Grup

Şairlerin gördükleri, yaşadıkları olayları anlatan, toplum hayatından kesitler veren; kişileri, meslekleri, düğünleri ve belli yöreleri tasvir eden mesnevîler.

C. Bitiş Bölümü

Mesnevîlerin “bitiş bölüm”leri, plân yönünden “konunun işlendiği bölüm” gibi değişiklik göstermez. “Giriş bölümü”nde olduğu gibi, bu bölüm için de çoğunluğu içine alan bir plân verebiliriz: “Bitiş bölümü”nde ister tek ister birden çok başlık bulunsun şairlerin bu bölümde söylediklerini birkaç madde halinde gösterebiliriz(Ünver, 1986; 430) :

1.Allah’a “hamd ü senâ” ve duâ; ( 68b/5’ten itibaren şairin Cāmi-i Kasas’ı okuyanlar için yapılan duası bulunmaktadır.)

2. Sultana övgü ve saltanatının devamı için dua (Divan edebiyatındaki diğer eserlerde olduğu gibi karşılığında maddi ücret beklenen türden bir özelliğe sahip olmadığı için Cāmi-i Kasas’ta herhangi bir devlet ricalinin adına dua bulunmamaktadır.

3. Şairin eseriyle şairliğiyle övünmesi; (65a/6’dan itibaren şiir ve şair hakkındaki görüşleri bulunmaktadır.)

4. Tanınmış mesnevî şairleri ve eserlerini anma; ( Tanınmış mesnevîlerinde Cāmi-i Kasas’ta zikredilmediği görülür. Ancak güzel şiirin makbuliyetiyle ilgili olarak Mevlânâ’nın Mesnevî’sinden bir beyit zikredilmektedir:

Ķonyada medfūn olan Monla-yı rūm Ĥoş dimiş bu beyt ol ehl-i ‛ulūm “Ez-kerāmāt-ı bülend-i evliyā

Evvelā şi‛r-i şet-i āĥir kimyā” (66b/6)

5. Şairin eserine verdiği ad; ( Osman Fazlî, eserini yedi bab üzerine telif ettiğini ve ismini Cāmi-i Kasas verdiğini dile getirmektedir:

Heft bāb üzre idüp resmin anıñ Eyledim Cāmi‛ Ķaŝaŝ ismin anıñ

Oldı ebyātı sekiz biñe ķaríb

Umarım maķbūl ide Rabb-ı Mucíb (67b/12)

6. Hasetçilere, acemî ve dikkatsiz müstensihlerle metni doğru dürüst okuyamayan okuyuculara yergi, bunların esere vereceği zarardan Allah’a sığınma;

Bu kısma oldukça geniş yer veren Osman Fazlî, bu konudaki tedirginliklerini şu şekilde dile getirmektedir: “Kâtip Efendi’den rica eylerim ki yazarken vezninde hata yapmasın(67b/6) س’i, ش, ر’yi ز olarak yazmasın ve yazarken veznini bozmasın(67b/7). Allah’tan (cc) niyazım budur ki bu eserdeki eksikliği düzelten katibden rahmetini eksik etmesin(67b/8). Ne yazık ki, Fazlî bu konudaki endişelerinde haklı çıkmıştır. Kâtip, bazı kelimelerin harflerini hatalı yazmıştır (Mesela,şebíĥūn kelimesindeki ش’ı س olarak yazarak kelimeyisebíĥūn şeklinde yazmıstır. (35b\12).

7. Mesnevînin beyit sayısı;

Cāmi-i Kasas’ın son kısmında Dîvan’20ından da söz eden Osman Fazlî, bu eserlerden gözümün nūru diye bahsetmekte ve eserlerin toplam sekiz bine yakın beyitten oluştuğunu söylemektedir:

Oldı ebyātı sekiz biñe ķaríb

Umarım maķbūl ide Rabb-ı Mucíb (67b/12) 8. Mesnevînin yazılışıyla ilgili tarihler;

9. Okuyucudan hayır dua isteme;

Eserin son varağında hem okuyucular için hem de kendisi için Osman Fazlî dua etmektedir.

10. Mesnevînin vezni.

Çoğu mesnevîde yukarıda gösterilen maddelerin hepsi birden bulunmadığı gibi, sayılanların dışında kalan noktalar da görülebilir(Ünver, 1986;430).

2.1.2. Vezin

Nazım şekli açıklanırken eserin bir mesnevî olduğu belirtilmişti. Mesnevîlerde genellikle aruzun kısa kalıpları kullanılmaktadır. Câmi‛-i Kasas da divan edebiyatı içerisinde en çok kullanılan kalıplardan biri olan Fā‛ilātün/ Fā‛ilātün/ Fā‛ilün vezniyle yazılmıştır. Eser 1600 beyit civarındadır. Kullanılan kalıbın çok yaygın olması ve kullanım kolaylığı sebebiyle fazla bir aruz hatası göze çarpmamaktadır. Yine de bazı beyitlerde veznin ihlal edildigi görülür:

Kim Ģasan mažlūm ola žālim Yezíd

Zehr içürüp žulmen öle ol şeh şehíd(63b/11),

beytinde ikinci satırda bir hece fazlalığı bulunmaktadır. Ceddi ‛Abdu’l-muššalib vah o şeb

Cümle-i aģvāle vāķıf oldı hep (17a/4),

beytinde de birinci satırda bir hecenin eksik olduğu görülmektedir. Şimdi ģālā Necid ilidür meskenim

Oldı hem ġāyet Muģammed düşmenim (35b/3)

beytinde ise birinci mısrada bir hece fazlalığı göze çarpmaktadır. Mısradaki “ilidür” kelimesi “ili” okunarak bu vezin hatası ortadan kaldırılabilirdi. Ancak metnin orijinaline sadık kalmak gayesiyle olduğu gibi okumayı tercih ettik.

Benzer Belgeler