• Sonuç bulunamadı

A. ġER’ĠYYE SĠCĠLLERĠ

5.4. KADIYA YARDIMCI GÖREVLĠLER

5.4.1. Naib

Mahkemede kadıdan sonraki en önemli görevli hiç Ģüphesiz naibdir. Arapça bir kelime olan naib, anlam itibariyle “vekil” demektir. Istılahî olarak ise kadının yerine davaya bakan kiĢi manasındadır. Naibler ve kadıların, yargılamalarında salt kanun tatbikini uygulamadıklarını, mahallî yapı ve sosyaliteyi baz alarak kuralları esnettiklerini de söyleyebiliriz.152

Naib ataması ancak kazaskerin onayıyla mümkündü. Naib atayabilme iznine sahip olan kadı, kendi yerine birden fazla naib atayabilirdi.153

Hatta naib dahi kendi yerine bir naib atayabilme salahiyetine sahipti. Naiblere en çok ihtiyaç duyan kadılar uzak yere tayinleri çıkanlardı.154

Zira ücra veya istemedikleri bir yere atandıklarında kendileri gitmez, yerlerine makul bir ücret karĢılığında naibleri gönderirlerdi.155

5.4.2.MüĢavir

Aslen Ġslam hukukçusu veya müftü olan bu kimseler, kadıların hüküm ve karar verme iĢinde danıĢtığı kimselerdi. ĠĢte bu müftü ve fakih gibi kiĢilerin, mahkemede bulunup aldıkları göreve müĢavirlik denirdi.156

Bu durum Osmanlı mahkemelerinde istiĢare kurulunun olduğuna da bir örnek olmaktadır.

151 Kemal H. Karpat, İslâm‟ın Siyasallaşması, çev. ġiar Yalçın. (Ġstanbul: TimaĢ Yay., 2013),

157.

152

Ortaylı, Osmanlı Toplumunda Aile, 93.

153 Ġnalcık,Devlet-i „Aliyye (Klasik Dönem 1302-1606), I, 327. 154 KaĢıkçı, İslâm-Osmanlı Hukuku, 281-282.

155 Sonraki dönemde hukuk sisteminin sarsılıp istismara açık hale gelmesi, kadı ve naiblerin

rüĢvet alımları, keyfî tutumlar ve görevlerini kötüye kullanmaları ve tüm bu kötü gidiĢata devletin aldığı tedbirler ile ilgili olarak bkz. Ġnalcık, Devlet-i „Aliyye (Klasik Dönem 1302- 1606), I, 324-328.

55 5.4.3.ÇavuĢ ve SubaĢı

SubaĢının görevi, kadıların verdikleri kararları uygulamaya koymak, hapis cezası alanları hepse atıp hapishane iĢleriyle ilgilenmek, suçlu bulunan kimselerden alınması gerekenleri tazmin etmek, güvenliği ve huzuru sağlayan bir kimse olarak, problem çıkaranları yakalayıp kadının karĢısına çıkarmaktı.157

Tüm bu anlatılan görevleri hükümet merkezinde yürütenlere ise çavuĢ adı verilmekteydi.158

5.4.4.Muhzır

Muhzır, kelime olarak “huzura getiren” anlamındadır. Terim olarak ise davalı ve davacıları mahkemeye getiren kimsedir.159

Günümüzdeki yansıması, emniyet memurları ve savcılığın bir kısım görevlerine denk düĢmektedir. Muhzır için, kadı yardımcıları içinde naibden sonra en önemli kiĢiydi diyebiliriz.160

5.4.5.MübaĢir

Hâlihazırda da kullanılan bu kelime, kiĢilere kadının isteklerini tebliğ eden, bazen kiĢilerin mahkemeye celbini sağlayan nadir de olsa tahsil iĢlerini yapan kiĢidir.161

Tanzimat öncesinde ise mübaĢirler, devlet adına bazı iĢleri yerine getirme veya soruĢturma iĢlerini ifa etmekteydiler.162

5.4.6.Kâtip

Günümüzde de kullanılmakta olan bir terimdir. Kâtipler iki tarafın da (davalı ve davacı) iddia ve savunularını kaydetmekle yükümlü kiĢidir. Bu ifadeleri eksiksiz ve hatasız yapmak zorunda ve sonra tüm davayı tanzim etmektedir. Kritik bir görevi olması hasebiyle kâtiplerin güvenilir kiĢilerden seçilmesi gerekmekteydi. Ayrıca kâtipler mahkemeye gelen taraflarla mesafeyi korumak zorundalardı. Örneğin,

157

KaĢıkçı, İslâm-Osmanlı Hukuku, 284-285.

158 ÇavuĢluk kurumunun menĢei ve tarihî seyri için bak. Köprülü, Bizans Müesseselerinin

Osmanlı Müesseselerine Tesiri, 75-80.

159 ġemseddin Sami, Kâmûs-ı Türkî, 1302. 160

KaĢıkçı, İslâm-Osmanlı Hukuku, 285.

161 ġemseddin Sami,Kâmûs-ı Türkî, 1278. 162 Akgündüz,Şer‟iye Sicilleri, I, 74.

56

tarafların birinden hediye kabul etmesi veya yemek vs. davetine katılması iĢinden olmasına sebep olabilirdi.163

5.4.7.Müzekki

ġahitlerin güvenlik soruĢturmalarını yaparak neticede bu kiĢilerin Ģahitlik yapıp-yapamayacaklarını belirleyen Ģahıstır.164

Kelime itibariyle de Ģahitleri tezkiye eden dürüst ve güvenilir kimse anlamındadır. Mahkemede hazır bulunma zorunluluğu yoktur. Sadece gerek görülürse çağırılır. Müzekkiler de güvenilirliğiyle bilinen kimseler olmalıdır ve tezkiye edeceği kiĢiyle oldukça yakın bağ kurmuĢ olmalıdır ki sözlerine itibar edilsin.

5.4.8.Kassamlar

Kelime olarak “bölen, taksim eden” manalarına gelen kassam, terim olarak ise ölen kiĢinin ardında bıraktığı terekeyi mirasçılar arasında bölüĢtüren kiĢiye verilen isimdir. Kassamların stabil bir maaĢı yoktu. Taksim ettikleri terekeden kendilerine de bir pay (resm-i kısmet) almaktaydırlar. Taksim kayıtlarının tutulduğu defterlere

“kassam defterleri” denmekte olup her kadılıkta bir defter bulundurulmak

zorunluydu.165

163 Mecelle, (Hüküm No. 1796-1797), 639; KaĢıkçı,İslâm-Osmanlı Hukuku, 286. 164

Açık, “Mahalle ve Camii: Osmanlı Ġmparatorluğu‟nda Mahalle Tipleri Hakkında Trabzon Üzerinden Bir Değerlendirme”, 16.

57

B. 420 NUMARALI ANKARA ġER’ĠYYE SĠCĠLĠ HAKKINDA GENEL BĠLGĠ ve DEĞERLENDĠRĠLMESĠ

1.DEFTERĠN YENĠ HARFLERE ÇEVRĠLMESĠNDE TAKĠP EDĠLEN METOD

Belgelerin yeni harflere çevrilmesinde akademik yazım standartları göz önüne alınmıĢtır. (ا,و,ي) harfleri okutucu oldukları durumda (^) uzatılarak gösterilmiĢtir. (ع- ء) ayın ve hemze harflerinin bulundukları yerler sırasıyla („-‟) kesme iĢaretleriyle gösterilmiĢtir. Defterde okunamayan yerler (….) Ģeklinde, Ģüpheli yerler (?) Ģeklinde gösterilmiĢtir. Yazı bulunmayan sayfalar “(Bu sayfa boĢ)”ibaresiyle gösterilmiĢtir. Yazı zaiyâtının olduğu yerler ise (silik) Ģeklinde belirtilmiĢtir. Belgelerin incelenmesinde kolaylık sağlaması amacıyla “Sayfa Numarası” ve “Hüküm

Numarası” eklenmiĢtir. Hicri tarihler yazılırken kuralına uygun olarak yazılmıĢtır.

Orijinal sayfa numaraları olmadığı için arĢiv görevlileri tarafından verilen sayfa numaralarına sadık kalınmıĢtır.

2.DEFTERDE GEÇEN MAHALLE ĠSĠMLERĠ, KÖY ADLARI VE BAĞLI OLDUKLARI YERLER

A. Defterde Geçen Mahalle Ġsimleri Afi

Ahi Hacı Murat Ahi Tura Boryacılar

Bostancıyan (Bostâni) Direkli

58 Hacendi

Hâcı Bayrâm-ı Veli Hacı Doğan (Müslim) Hâcı Ġlyas Hâcı Ġvâz Hâcı Mûsâ Hâcı Seydi Halife Bayezid Hallaç Mahmud Hamidiye Ġmaret Kattanin KulderviĢ Kurd KureyĢ Leblebici Mevcud Misâfir Fakıh Muhâcir Hamidiye Mukaddem Öküzce Pâpâni Tekke Ahmed

59 Yeni BoĢnak Mahallesi

Sabuni

B. Defterde Geçen Köy Adları ve Bağlı Oldukları Nahiyeler

Akçeviran Zir Nâhiyesi

Arabgir Yabanabâd Kazası

Bâlâ Yörücü Zir Nâhiyesi

Balgad Ġç Nâhiyesi [Merkez]

Bayrâm Köy AyaĢ Kazası

CemĢid Bâlâ Kazası

Dikmen Ġç Nâhiyesi [Merkez]

Elvân Zir Nâhiyesi

Emiryamân Zir Nâhiyesi

Ġlgâzi Ġncesu Nâhiyesi

Ġmrahor Ġç Nâhiyesi [Merkez]

Kara Hüseyin Bâlâ Kazası

Kötüoba Zir Nâhiyesi

Lezki Bâlâ Kazası

Macun Zir Nâhiyesi

Müslîm Zir Nâhiyesi

Pazar Yabanabâd

Saraycık Zir Nâhiyesi

TaĢpınar Ġç Nâhiyesi [Merkez]

60

3.DEFTERDE GEÇEN NAHĠYE VE KAZALAR

4.DEFTERDE GEÇEN MESLEK ADLARI

Yakup Abdal Ġncesu Nâhiyesi

Zincan (Sincân) Zir Nâhiyesi

 Ankara Dışı

Hadım Köy Ġstanbul

Kırım Hadım köy Dize Kazası (Bulgaristan)

Kise (Bolu) Kıbrız Kazası (Bolu)

Sarây [Dize (Bulgaristan)] Dize Kazası (Bulgaristan)

Nahiye Kaza Ġç AyaĢ Ġncesu Bâlâ Pazar Yabanabâd Zir Meslek Türü (Esnaf) Memurlar Bakırcı BaĢkâtib Bakkal ÇavuĢ Bostancı Dellâl Çendireci Doktor Kebabçı Hatip

61

5.DEFTERDEKĠ ÜNVANLAR VE KĠġĠ ADLARI

Kınacı Ġmâm

Kiremitçi Ġstinâf mübâĢiri

Kütükçü Kâtip Sarraç Muharrir Terzi Muhtar Topçu Müdür Naib NakkâĢ Arap Arap ġeyhzade Arapoğlu AvĢaroğlu AyaĢlı Berberoğlu Bıyıkoğlu Bostancı Börekçi ÇavuĢoğlu Çerkez Çerkezoğlu Çilingir

62 Dedeoğlu Dellâl Demirci DerviĢ DöĢekçioğlu DöĢekçizade Ekmekçioğlu Etmekçioğlu Guveyt Hacı Hacıoğlu Haffaf Hallaç Hamal Hatip Hoca Kara Kebabçı Keloğlu Kınacıoğlu Koloğlu Köseoğlu Kuruzade Molla

63

6.BELGELERĠN KONULARINA GÖRE TASNĠFĠ

Veraset: 3-8-11-13-16-20-26-34-35-36-38-41-44-47-58-59-62-63-64-65-66- 70-72-73-80

Vasi ve Vasiye Tayini: 2-3-4-5-7-9-10-12-14-15-16-17-18-21-24-31-32-33- 34-36-37-42-43-48-50-52-53-74 Mehr-i Mü’eccel: 3-4-6-8-11-13-16-20-22-23-30-36-47-49-54-59-63-66-76- 78-80 Hamilelik Beyanı: 21 Nafaka: 19-25-40-46-50-51-57-69-75 Vasiyet: 25-35-44 Alacak – Verecek: 24-33-38-39-41-42-58-60-61-64-65-68-70-72-73-79 Kayyum Tayini: 28-51 ReĢidlik: 60

7.METNĠN ĠSLAM HUKUKU AÇISINDAN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ

Ġslam hukukunun buradaki konumuz açısından bizi ilgilendiren tarafı miras hukukudur. Ġslam fıkhında terekenin belirlenmesi ve bu terekenin varislere (belli ölçülere göre) bölünmesi iĢlemlerini konu alan ilim dalına “feraiz” denmektedir.166

Bu ilim, Ġslam dinine inanan bir vasat için olmazsa olmaz mesabesindedir. Nitekim Karahanlı, Selçuklu167

ve Osmanlı medreselerinde de feraiz adı altında miras hukuku dersleri okutulmuĢtur.

Bu bölümde Ġslam hukukunun alt dallarından olan miras hukukundan (tereke özelinde) ve aile hukukundan bahsedeceğiz.

166 Ömer Nasuh B lmen, Hukuk-ı İslâm yye ve Istılâhat-ı Fıkhiyye Kamusu (Ġstanbul: Ravza

Yay., 2013), V, 207.

167 Oğuzhan Emekli, “Medrese Literatürüne Bir Katkı: Bağdat Nizamiyesine EleĢtirel Bir

BakıĢ”, İnönü Üniversitesi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 7/2 (Malatya: 2018): 187.

64 7.1.TEREKE

Tereke, genel manada, ölen bir kimsenin geride bıraktığı mal ve mülke verilen isme denmektedir. “Muhallefat” da denilen bu terimin halk dilindeki ismi ise “miras” olarak ifade edilir. Varisi bulunmayan veya olduğu halde mal tasarrufunda bulunamayacak konumda olan (hasta, yaĢlı vb.) kiĢilerin mallarına dair kayıtların tutulduğu defterlere de tereke defterleri denmektedir.168

Ölen kiĢinin ardından tereke bağlamında yapılan uygulamalar sırasıyla Ģunlardır:

a) Murisin defin masrafları - Techiz'ü tekfin. b) Borçlarının ödenmesi.

c) Vasiyetlerinin yerine getirilmesi.

d) Varislere hakları nispetinde taksim yapılarak hak sahiplerine haklarının verilmesi. Usulen, mur s n ölümü le birlikte lk önce ölüye karĢı son vaz feler yer ne get r l r. Kefen ve def n masrafları öden r. En öneml öncel k mur s n öbür âleme borçlu g tmemes d r. Bu sebeple borçlarının hemen terekeden ödenmes gerek r. Mur s n ger ye bıraktığı tereke eğer ölen n borçlarını karĢılıyor se borçlar ödend kten sonra kalan bak ye var sler ne dağıtılır. Mur s n borçlarını var sler ödemeye mecbur değ ld r ama madd durumları uygun se Ģer'an ödenmes nde büyük mükâfat olduğuna inanılır.

Terekeye dair 420 numaralı Ģer‟iyye sicilinden bir örnek:

“„Akd edilen meclîs-i şer‟i de Kulderviş Mahallesi‟nden iken vefât eden Kol(kul)oğlu Ahmet Efendi zevcesi Hatice binti Hâcı Mehmet müteveffâ-yı mezbûr Ahmet Efendi‟nin sulbiye sağîr ve kızı Fevziye ve oğlu Hâcı İbrâhim‟in kıbel-i şer‟den mensûb üveydaşları Mustafa Efendi muvâcehesinde üzerine da‟vâ-i takriri kelâm edip müteveffâ-yı merkûmun verâseti benimle sağîre kızı Fevziye ve Hâcı İbrâhim‟e münhasır olup tereke-i müteveffâ-yı mezbûr bi‟l- vesâye vaz‟-ı yed mûmâ Mustafa Efendi müteveffâ-yı merkûm zevcem Ahmet Efendi zimmetinde ve mütekarrir ve ma‟kûd-ı „aleyh Fi 11 Şa‟bân sene 1331 ve Fi Kânun-ı Evvel sene 1319 târihli ve nâib-i esbak vekili baş-kâtib Hâcı Mehmet

168

Emine Cengiz, “1751 No‟lu Rodoscuk (Tekirdağ) ġeriye Sicili Transkripsiyon ve Tahlili”, (YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Trakya Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Edirne 2008), 18.

65

Efendi mührüyle memhûr bir kıt‟a izinnâme mûcibince mehr-i mü‟eccelden alacağım olan bin sekiz yüz bir kurûş kıbeli‟l edâ ve‟l-ifâ vefât etmekle tereke-i müteveffâ-yı merkûmdan olmak arzusu Mûsâ bin Mustafa Efendi‟ye tarafıma teslim etmek üzere tenbîh olunmasını talep ederim deyü da‟vâ. Vasi-i mûmâ- ileyh Mustafa Efendi müddeî‟ye-i mezbûre Hatice Hânım müteveffâ-i mezbûr Ahmet Efendi‟nin zevcesi ve tereke vaz-ı yedden ikrâr-ı mâ‟ada müddeâ‟ya mezkûr mehr-i mü‟eccelden zevce-î mezbûrenin bin sekiz yüz bir kurûş alacak müddeâ‟sını inkâr eyledi vasi mûmâ-ileyhin inkârına mukârene Boryacı Mahallesi‟nden Ömer oğlu Mahmûd Ağa ve Kulderviş Mahallesi‟nden Döşekçi oğlu Süleyman Ağa ibn Mustafa zevcesi Hatice Hânım‟ın „akdları icrâ olunduğu gün bizler ol meclîs de hâzır olup tarafeyn vekilleri bi‟r-rızâ bin sekiz yüz mehr-i mü‟eccel tesmiye kılınarak akdları icrâ olunduğuna şâhidiz ve şehâdet ederiz. Fi 28 Zi‟l‟hicce sene 1330.”

(BOA.MġH.ġSC.d., 420. No‟lu Ankara ġer‟iyye Sicili, s. 4, Hükm no:1)

Benzer Belgeler