• Sonuç bulunamadı

NÜFUS SAYIMININ GERÇEKLEŞTİRİLMESİ

I. BÖLÜM

2. NÜFUS SAYIMININ GERÇEKLEŞTİRİLMESİ

Ekim ayının sonlarına kadar Türkiye genelinde nüfus sayımı için yapılan

bütün hazırlıklar sona ermiş, 28 Teşrinievvel (Ekim) 1927 Cuma günü166 sabahın

erken saatlerinde de nüfus sayımında görevli memurlar aracılığıyla Türkiye’nin en ücra yerlerine kadar her mıntıkasında yaşayan nüfusun sayımı aşamasına geçilmişti. Sayımın mümkün olduğunca hatasız, hızlı bir şekilde, özellikle bir sonraki güne sarkmadan aynı gün içerisinde tüm Türkiye’deki herkesin sayılarak, sorunsuz bir şekilde bitirilmesi hedeflenmişti.

Nüfus sayımına dair bilgiler Hakimiyet-i Milliye gazetesi şu şekilde yer almıştır:

İcra Heyeti, bazı kontrol ve sayım memurlarının sayım gününe az bir zaman kalmasına rağmen birbirlerini bulamadıkları haberini almıştır. Daha önce sayım bölgelerini bulamadıklarından ötürü bu kişilerin mazereti geçerli bulunmuş ve İcra Heyeti tarafından sayım gününe dair ve sayımda görevli kişilerle, halkın görevlerinin tespit edildiği bir yazı yayınlamıştır.

Yazıya göre 27 Ekim Cuma günü sabahı İcra Heyeti vilayet salonunda sayımda görevli herkes toplanacak ve saat altıda görevlileri sayım bölgelerine götürecek olan araçlar Hükümet-i Milliye Meydanı’nda hazır bulunacaklardır. Araçlarına binen memurlar saat sekizde görevlerine başlamış olacaklardır. Sayım memurları gerekli gördükleri durumda ve sayım bitiminde İcra Heyeti’ni telefonla haberdar edeceklerdir167.

Sayımda görevli bütün memurlar vilayet salonunda hazır bulunuyorlardı.

165

İUM; 28 Teşrinievvel 1927 Umumi Nüfus Tahriri, f. III, s. 111. 166

Sayımın yapıldığı 1927 yılında cuma günleri resmi tatil günü olduğu için sayım cuma günü yapılmıştır.

167

Görev dağılımı yapıldı.. Vali vekili, müracaatları kabul ve idare ediyor, İcra Heyeti sayım işleri için hazırlıklar yapıyor ve icra heyetinin yanındaki odada da sayım

memurlarının cetvelleri teslim ediliyordu.168

Hükümetçe tahsis edilen otobüsler ve diğer ulaşım araçları şehrin uzak semtlerinde ikamet eden tahrir memurlarını sabahın çok erken saatlerinden itibaren bulundukları yerden alıp onları belli bir merkeze getirip oradan da tayin edildikleri mıntıkalarına bırakıyor, bu suretle de bütün memurların tayin edilen saate kadar görevlerine başlamaları sağlanıyordu.

“Gerek kontrol ve gerek tahrir memurları kollarında bir alamet bulunduracaklardır. Kontrol memurlarının alametleri kırmızı ve tahrir memurlarının da beyaz kurdele olarak tespit edilmiştir”169.

Görevleri bölgesindeki nüfusu tespit ederek elindeki cetvellere kaydetmek olan sayım memurları ile görevleri sayım memurlarının yapması muhtemel hataları düzeltmek olan kontrol memurlarının tanınmaları için görevlerine göre kollarına beyaz ve kırmızı renklerde kurdeleler takılması zorunluluğu vardı.

Nüfus sayımında görev alan sayım ve kontrol memurları yaptıkları iş için herhangi bir ücret almamakta birlikte, yol giderleri için ödenek ayrılmıştı. Bu ödenek yeterli olmadığından birçok yerde kendi bölgesinde görev yapacak memur bulunması yoluna gidilmiş; bu da sayım ve kontrol memurlarının, kendilerine gönderilen yönetmelikleri okuyup anlayamayacak derecede eğitim seviyesinin çok düşük olduğu

kişiler arasından seçilmesi zorunluluğuna yol açmıştır170.

Bilindiği gibi Ankara Belediye sınırları içerisinde yerleşim çok dağınık bir şekildedir. Sabah altıda Hakimiyet-i Milliye Meydanı’nda hazır olan araçlar sekiz yüz sayım bölgesine ayrılan ilimizde sayımda görev alanları bölgelerine ulaştırmak için hazır bulunacaklardır. Bu araçlarda resmi görevlerini belirten tabelalar asılı bulunacaktır171.

Bütün sayım memurları bölgelerine ulaştırılınca İcra Heyeti vilayet makamına gitti. Saat yedide makama ulaştıklarında Ankara Vali Vekili Sezai Bey

168

Hakimiyet-i Milliye, 29 Teşrinievvel/Ekim 1927, s. 3. 169

Hakimiyet-i Milliye, 25 Teşrinievvel /Ekim 1927, s. 2. 170

Ratip Yüceuluğ, Demografi Nüfus Sayımları ve Meslek İstatistikleri, s. 5. 171

makamında hazır bulunuyordu. Artık sokaklarda hiç kimse kalmamıştı172.

Bölgelerine ulaşan sayım memurları, saat sekizden itibaren daha önceden numaralanan evleri kapı kapı dolaşarak görevlerini yapmaya başladılar. Aile reislerinden ev nüfusunu ve bu nüfus hakkında gerekli bilgileri sormak ve ellerindeki cetvellere kaydetmek suretiyle işlerini yapıyorlardı. Sayım öncesi yapılan

bilgilendirme çalışmaları sayesinde halkın çoğu hazırlıklı bulunuyordu173.

Sayımda hedeflenen amaçlardan biri de sayımın bütün Türkiye genelinde sayımın aynı gün bitirilmesi ve halkın sayım memurlarına gerekli kolaylığı gösterip işlerin mümkün olduğunca çabuk bitirilmesiydi. Bunun için önceden her eve dağıtılan nüfus sayım cetvelleri dağıtılarak, bu cetvelleri okuma yazma biliyorsa ev reisinin, bilmiyorsa da bilen herhangi bir kişinin doldurması istenmişti. Böylelikle hem sayım memurlarının iş yoğunluğu azalmış ve hem de sayım işleminin daha kısa sürede bitirilmesi sağlanmıştı.

Sayım günü halk evlerine kapanmış, sabahın ilk saatlerinden itibaren sayım memurlarının kendilerini sayım cetvellerine kaydetmeleri için evlerini ziyaret etmelerini büyük bir heyecan ve merakla bekliyorlardı. Hane sahipleri genel olarak sayım memurlarına ellerinden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyorlardı.

Halkın bu heyecanıyla, memurlara olan yardım ve ilgisi 29 Ekim 1927 tarihli Hakimiyet-i Milliye gazetesinde özetle şu bilgiler yer alıyordu:

Saat tam sekizde sayım memurlarının kapıları çalmaya başlamasıyla sokaklarda küçük bir hareketlilik başladı. Bir baba aile bireylerini sayım cetveline yazdırıyor, yan komşusu önceden hazırladığı cetveli memura vermek üzere kapısının önünde bekliyordu. Sayım işine büyük ilgi gösteren halkımız sayım memurlarına vakit kaybettirmemek için görevlileri kapılarının önlerinde karşılıyordu. Bazı aileler pencerelerinden sokağı izliyor ve sayım memurları evlerine yaklaştığında ellerinden gelen kolaylığı göstererek ve sayım memurları gelmeden önce yapmaları gereken hazırlıklarını bitirmiş olarak milli görevlerini yerine getiriyorlardı. Şehrin hiçbir bölgesinde düzensizlik gözlemlenmiyordu. Kadınlar ve çocuklar evlerinin önüne bile

172

Hakimiyet-i Milliye, 29 Teşrinievvel/Ekim 1927, s. 3. 173

çekinerek çıkıyorlardı174.

Aynı tarihli Hakimiyet-i Milliye gazetesinde, sayım işlemlerinin uygulaması ve seyri şu bilgiler yer almaktaydı:

Sayım esnasında evleri önce sayım memurları, ardından kontrol memurları ziyaret ediyorlardı. Evlerdeki nüfusu cetveldeki sorulara göre kaydeden sayım memurları çıkarken ev reisine bir belge bırakıyordu. Sayım memurlarının hata yapıp yapmadığını araştırmakla görevli olan kontrol memurları, hata gördüğünde bu hatayı düzeltiyor, işlemin hatasız olduğu kanaatine varırlarsa sayım memurunun ev sahibine bıraktığı belgeyi imzalayarak ev sahibinde bırakıyordu. Aynı ev, yanlışlıkla sayım memurunca tekrar ziyaret edilecek olursa, ev sahibi sayıldığını ispatlamak için bu belgeyi gösterecekti175.

1927 Nüfus Sayımı’nda sayılan nüfusun kaydı için çoğaltılmış cetvel yöntemi tercih edilmişti. Her sayım memuru bölgesinde mevcut nüfusu bu cetvellere ev numarası sırasıyla kaydedecek ve yukarıda bahsedilen ev numaralarını içeren cetveller bu kayda esas alınarak düzenlenerek bu. cetvellerdeki mevcut sorular olabildiğince Uluslararası İstatistik Enstitüsü’nün tavsiyesine uygun bir şekilde hazırlanmıştı176.

Nüfus sayımı gününden yaklaşık bir buçuk yıl önce, 17 Şubat 1926 tarihinde Türk Medeni Kanunu’nun kabulü ile birden fazla kadınla evliliğin yasaklanarak tek eşle evlilik kanunen zorunlu hale getirildiğinden, bir erkeğin resmi nikahı bulunmayan bir kadınla her ne isim altında olursa olsun birlikteliği tahrir cetvellerine bekar olarak kaydedilmiştir.

Sayımda metresi olanlar ve bu metreslerinden çocuğu bulunanlar haklarında resmi nikahı olmadığından dolayı nüfus sayımı kağıtlarına kadın ve erkek bekar olarak ve aynı ikametgah adresinde kaydedilecekti. Çocuğun kaydı babasının üzerine yapılacaktı177.

Yalnız Türk Medeni Kanunu’ndan önce nikahları hahamhane veya

174

Hakimiyet-i Milliye, 29 Teşrinievvel/Ekim 1927, s. 3. 175

Hakimiyet-i Milliye, 29 Teşrinievvel/Ekim 1927, s. 3. 176

İUM; 28 Teşrinievvel 1927 Umumi Nüfus Tahriri, f. III, s. 6. 177

patrikhanede kıyılanlar evli olarak gösterileceklerdi178.

2. 1. DENİZDE SAYIM

23 Ekim 1927 tarihli Cumhuriyet gazetesi, Ticaret-i Bahriye Müdürlüğü’nün görevlendirildiği İstanbul sahillerinin denizdeki sayım için, Ticaret-i Bahriye Müdüriyeti’nce denizdeki sayım bölgelerinin 24 mıntıkaya ayrılacağını bildirmiştir.

Cumhuriyet gazetesinin aynı tarihli baskısında şu haberler yer almıştı:

Sahillerde ve limanda tahriri nüfusa (nüfus sayımına) memur edilen Ticaret-i Bahriye Müdüriyeti, sahilleri yirmi dört mıntıkaya taksim etmiştir. Haliç sahilleri 7, Karaköy Köprüsü’nden itibaren Boğaz’ın Rumeli ve Anadolu sahilleri 11, Kız Kulesi’nden itibaren Bostancı’ya kadar Anadolu sahili 3, Sarayburnu’ndan Yeşilköy’e kadar Rumeli sahili 2 mıntıkaya ayrılmıştır. Bundan maada (başka) deniz ortasında veya şamandıraya bağlı bulunan her vapur bir mıntıka addedilmiştir. O gün limanda 50 - 60 vapur bulunacağı tahmin edilmektedir179.

Aynı gazete, sayım günü olan 29 Ekim 1927 tarihli baskısında sahillerin 60 mıntıkaya ayrılmış olduğunu yazmıştır:

Karada olduğu gibi denizde de sayım yapılacağından bazı sayım memurları da denizdeki sayımı yapmakla görevlendirilmişlerdi. Denizdeki sayımlarda İstanbul Ticaret Hariciye Müdürlüğü sayım günü geç vakitlere kadar limanda gerekli önlemleri almış; bunun sonucunda denizdeki sayımlarda hata oranı karadaki sayımlara göre daha az olmuştur. Kavaklar’dan itibaren Silahdar dahil 25 millik bir alan 60 sayım bölgesine ayrılmıştır. 131 sayım memurun görevlendirildiği sayım, sabah altıda başlamış ve bu iş için 65 motor, 20 römorkör ve 105 sandal seferber

edildi. Havanın bozuk olduğu için sayımda hayli güçlük çekildi180.

Denizdeki sayım memurlarının işi, karadakiler gibi yürüme zahmetine katlanmadıkları için ve sayıca daha az miktarda bir nüfus sayacaklarından dolayı karadaki sayıma kıyasla daha kolay gerçekleşmiştir. Denizde seyreden gemilerin ve diğer deniz taşıtlarının sayım icrası için belli bir güzergahta ya da limanda toplanmaları gereği hissedilmemişti.

“Tahrir günü yolda bulunan şimendifer ve vapurlar hangi istasyonda veya

178

Cumhuriyet, 26 Teşrinievvel /Ekim 1927, s. 2. 179

Cumhuriyet, 23 Teşrinievvel /Ekim 1927, s. 2. 180

iskelede iseler oralarda tevkif edecekler (durdurulacaklar) ve tahrirleri (sayımları) oralarda yapılacaktır”181.

Ayrıca o gün için karasularımızda da seyreden yabancı bandıralı gemilerin bulunması, bu gemilerin içinde yabancı ülkelerden gelmiş turistlerin ya da yabancı uyruklu tayfaların, gemi personelinin bulunmaları da muhtemel bir durumdu. Bu gibi Türkçe bilmeyen kişilerin sayımı için yabancı dil bilen sayım memurları görevlendirilmiştir.

Denizdeki sayımda o gün için karasularımızda seyretmekte olan yabancı gemiler ve içerisindeki bütün personel ve yolcular da sayımın “de facto” yöntemi ile yani bir yerde bulunan herkesin sayılması kuralı gözetilerek sayıma dahil edilmişlerdir. İstanbul açıklarında denizdeki sayım dönemin basınında şu şekilde yer almıştır:

Limanda yapılacak nüfus sayımı için Ticaret-i Bahriye Müdüriyeti tarafından belirlenen sayım görevlileri, sabah altıda bu müdürlükte toplanacaklar ve akabinde sayıma başlanacaktır. Transit olan ya da olmayan tüm deniz taşıtları Büyükdere’ye gelecekler ve orada bir liman memuru gözetiminde sayıma tabi olacaklardır. Büyükdere’de kontrole tabi tutulan küçük gemiler direklerine “YAC” (Uluslararası Transit), kontrol memurları ise bindikleri deniz taşıtlarına “L.K.” forsunu çekeceklerdir182.

Sayım gününden önce, Kız Kulesi ve Kuruçeşme açıklarındaki adanın sayımının hangi müdürlük tarafından yapılacağı konusunda önce bir karara varılamamışsa da daha sonra İstanbul Valiliği’nin almış olduğu bir kararla bu

bölgelerin sayımı Ticaret-i Bahriye Müdürlüğü’ne verilmiştir.183

Limanlardaki sayım işlemleri sabahın çok erken saatlerinde başlamış, karadaki sayımlarda olduğu gibi limanlarda önemli bir sorunla karşılaşılmamış, sayım karadaki sayımdan daha erken saatlerde ve sorunsuz bir şekilde bitirilebilmiştir. 181 Cumhuriyet, 23 Teşrinievvel/Ekim 1927, s. 2. 182 Cumhuriyet, 24 Teşrinievvel/Ekim 1927, s. 2. 183

Yine aynı toplantıda sayım günü limandaki gemilerin, sayım işlemlerinin icrası için on beş senelik Ticaret-i Bahriye Müdüriyeti tarafından birer lira gündelik ile çalıştırılması ve nüfus sayımında kullanılması için bu müdürlüğün emrine verilmesi de karara bağlanan konular arasında yer almaktadır. Bkz. Cumhuriyet, 23 Teşrinievvel/Ekim 1927, s. 2.

Ticaret-i Bahriye Müdür Yardımcısı Müfid Bey’in denetiminde yapılan Liman’daki sayım işlemleri hiçbir sorun yaşanmadan saat dörtte tamamlandı.

Kavak’ta 19, Liman’da 70 olmak üzere 89 deniz taşıtının sayımı gerçekleştirildi184.

2. 2. YATILI OKULLAR, KIŞLALAR, HASTANELER VE

HAPİSHANELERDE KALANLARLA EVSİZLERİN SAYIMI

Bütün illerde valilikler aracılığıyla yatılı okul müdürlükleri ile müşterek hayat sürülen hastane, kimsesizler yurdu, huzurevi, hapishane vb. kurum müdürlüklerine kurumlarında sayım günü kalacak kişilerin sayılarını belirlemeleri, bu kişilerle ilgili gerekli bilgileri sayım cetvellerine kaydedip, bu cetvelleri yetkili birimlere göndermeleri hususundaki talimatnameden ilgili bölümde bahsedilmiştir.

Bu talimatname gereğince bu tür yerlerde müessese müdürlerince gerekli sayımlar eksiksiz olarak yapılmış ve dökümler cetvellere de işlenerek ilgili birimlere gönderilmiştir.

“Valilere Mahsus 2 Numaralı Talimatname”nin 31. maddesinden başlayarak 33. maddeyi de kapsayan bölümü bu konuyu kapsamaktadır. İlgili maddelerde şu hükümler yer almaktadır:

Yatılı okullar, Kışlalar, Askeri, Mülki ve Hususi Hastaneler ile Hapishanelerde Nüfus Sayımı Hakkında Alınan Tedbirler:

31. maddeye göre aile olmadıkları halde toplu bir hayat sürülen yatılı okullar, askeri, resmi, özel hastaneler, kışlalar, hapishaneler ve benzeri yerlerde sayım işleri kurum müdürleri ya da kumandanları tarafından yapılacaktır. Askeri birimlerdeki sayım cetvelleri o bölgenin en büyük askeri kumandanının emir vereceği kişilerce doldurulacaktır.

32. maddeye göre bu tür kurumlarda gece ve gündüz sürekli kalan kişiler sayılacaklardır. Sürekli olarak kalmayan subaylar, kurum müdürleri, öğretmenler sayıma dahil olmayacaklardır. Bu kişiler ikamet ettikleri evlerinde sayılacaklardır.

33. maddeye göre bu kurumlar sayım memurlarında bulunacak olan -A-

184

cetvelinde yazılı bulunacak ancak cetvelde –kurumdur- sayımı yapılmayacaktır ibaresi bulunacaktır185.

Böylelikle bu gibi yerler için de çok sayıda memur görevlendirilmeyip tahrir memuru ihtiyacı gereksiz yere artırılmamış olduğu gibi ayrıca sayım memurlarının gereksiz yere zaman kaybedilmesinin de önüne geçilmiştir.

Sayımda sokaklarda, cami avlusunda, köprü altlarında, barakalarda, harabe binalarda yatıp kalkan evsizler de sayılarak kimsenin sayım dışı kalmamasına büyük gayret gösterilmiştir.

Sokaklarda barınıp kalacak yeri olmayan birçok insanı polis sokaklarda görülerek polis merkezlerine sevk edilmişlerdir. Bunlar cami kapılarında, köprü altlarında, viranelerde, terkedilmiş binalarda, sokaklarda yatmak suretiyle serseri bir hayat geçirenlerdir186.

Toplu hayatın yaşandığı bazı kurum müdürlerinin kendi kurumlarında sayım yapması gibi otel sahipleri ve yöneticileri de kendi otellerinde kalanların sayımını aynı yöntemle yapmışlardır. Apartmanlarda yaşayanların sayımı ise müstakil binalarda yaşayanlara oranla yerleşimin toplu olmasından dolayı çok daha kolay ve başarılı bir şekilde tamamlanabilmişti.

Otel ve apartmanların sayımı, hanların, mağazalarında ya da mağazalarının üst katlarında ikamet eden kişilerin, apartmanların sayımı diğer sayıma göre çok

daha kolay olmuştur. Apartmanlarda sayım işiyle genellikle kapıcılar

ilgilenmişlerdir187.

2. 2. 1. Tahrir Günü Yolculuk Yapanlar

Sayım günü öncesinde geceden hareket edilmek koşulu ile şehirlerarası tren ya da vapurların yolcu taşımasına izin verilmişti. Bu taşıtlardaki yolcular sayım günü sayıma tabi tutuldukları ve sayım bitene kadar taşıttan inmelerine izin verilmediği 29 Ekim 1927 tarihli Cumhuriyet gazetesinde şu şekilde yer almıştı:

Sayım günü olan 28 Ekim 1927 Cuma günü sokağa çıkma yasağı uygulanmasına rağmen, trende ya da vapurda sayılmak kaydıyla yolcuların sayımdan

185

İUM; 28 Teşrinievvel 1927 Umumi Nüfus Tahriri, f. III, s. 105. 186

Cumhuriyet, 29 Teşrinievvel/Ekim 1927, s. 2. 187

önceki Perşembe gününü Cuma gününe bağlayan gece, şehirler arası ve uzun mesafeli yerlere yolculuk yapmalarına izin verilmiştir. Sayım günü sabahı yolcular, taşıtları istasyon ya da limanlarda durdurularak sayım memurlarınca sayılmışlar; sayım işlemi tamamlandıktan sonra yolculuklarına devam etmelerine izin verilmişti. Vapur ya da trende sayılan yolcuların, son duraklarına geldiklerinde o ildeki sayım

işlemleri tamamen bitinceye kadar taşıttan inmelerine izin verilmemiştir188.

Sayım günü ile ilgili olarak yolculuk yapanların sayılmalarına dair basında yer alan birkaç haber daha vermek gerekirse:

İstanbul’dan gelen yolcu treni Beylikahur’da durdurulmuş ve Beylikahur sayım memurları tarafından trendeki yüz yetmiş yolcunun sayımı yapılmıştır. Yolcuların sayım işlemi biter bitmez tren yoluna devam etmiş ve tren ancak beş

buçukta şehrimize gelmiştir189.

Ankara treni dün Haydarpaşa’ya gelmiş ve orada tahrir edilmiş, yolcular istasyonda topların atılmasını bekliyorlardı. Konvansiyonel treni Edirne’ye giderken Bakırköy’de sayımı yapılmıştır. Herkes evinden çıkmadığı için trende yalnız bir tek

yolcu bulunmakta idi. Bu yolcunun da geceden bindiğine ihtimal verilmektedir190.

Sayımın sağlıklı bir şekilde yapılabilmesi, sayım memurlarının işlerinin güçleştirilmemesi itibarıyla sayım günü şehir içi vasıtalarda ulaşıma olağanüstü durumlar ve olası acil vakalar da dahil olmak üzere izin verilmemiş olduğunu yine dönemin basınında yer almaktadır.

Nüfus sayımının yapıldığı cuma günü sayım hizmetine tahsis edilen otomobil ve otobüsler hariç olmak üzere bütün kara ve deniz taşıtları trafikten men edilmiş bulunacaktır191. 188 Cumhuriyet, 29 Teşrinievvel/Ekim 1927, s. 2. 189 Cumhuriyet, 29 Teşrinievvel/Ekim 1927, s. 2. 190 Cumhuriyet, 29 Teşrinievvel/Ekim 1927, s. 2. 191 Cumhuriyet, 29 Teşrinievvel/Ekim 1927, s. 2.

2. 3. SAYIMDA KARŞILAŞILAN ZORLUKLAR VE YAPILAN HATALAR

Sayım icrasında görev alacak memur tayini konusunda 1927 Türkiye’sinde eğitimli nüfusun azlığından kaynaklanan sorunların yaşandığı konusuna önceki bölümde değinilmişti. Üstelik sayımda bazı sayım bölgelerinde sayım memurlarının kendi bölgelerinden temini zaruri olduğundan kırsal bölgelerde, okur yazar olmakla birlikte eğitimsiz kişiler görevlendirilmek zorunda kalınmıştır.

Sayımda halka sorulacak olan soruların düzeyinin yükseltilememesi de önemli bir sorundu. Eğitim oranının çok düşük olması, köylerdeki, ve şehirlerdeki halkın eğitim farkı olduğu kadar küçük şehirlerdeki halkla büyük şehirlerdeki halkın arasında da önemli ölçüde kültürel ve eğitsel farklar vardı. Kırsal bölgelerdeki sayım memurlarının imkanlar ölçüsünde kendi bölgelerinden seçilmesi nedeniyle bu kültürel ve eğitsel farklar sayım memurlarının arasında da belirgin ölçüde vardı. Bu nedenle halka sorulacak olan soruları en az kültürlü ve eğitimsiz olan sayım memurunun kavrayabileceği ölçekte kolay ve basit sorular oluşturmalıydı. Üstelik soru sayısını artırmak daha fazla sayıda sayım memuru ihtiyacını doğuracağı için sınırlı sayıda sorularla yetinilmeliydi. Ekonomik ve sosyal nitelikteki soruların halkın anlayabileceği seviyenin üzerinde olması hem zaman kaybına hem de cevapsız

kalmasına neden olacaktı192.

Yapılan izahatı bile anlamakta güçlük çeken kırsal bölgelerdeki eğitim seviyesi düşük bu sayım memurları, sayım günü öncesinde göreviyle alakalı olarak yapılan izahatı tam olarak kavrayamadıklarından sayımda sorması gereken soruları tam olarak halka anlatamamışlar, bu da sayımın sonucunda bazı bölgelerde istenilen istatistiki verilerin eksik kalmasına sebebiyet vermiştir.

Başta Karadeniz Bölgesi ve Doğu Anadolu’da arazisi dağlık ve engebeli, yerleşimin dağınık olması, bu gibi bölgelerde sayım memurlarının işini güçleştirmiş bu sorun da sayımın normalden daha uzun sürmesine hatta bazı kişilerin sayım dışı kalması ihtimalini akıllara getirmiştir.

Sayım memurlarına bölgeleri dağıtılırken o bölgedeki yerleşik nüfus

192

Zafer Toprak, “Cumhuriyet Ankara’sında İlk Nüfus Sayımı (Tecrübe Tahriri-1927)”, Ankara

bilinemeyeceği için ev sayısı göz esas alınmıştı. Bazı evlerde az sayıda nüfus olabileceği gibi, köyden kente göç etmiş ancak eşi ve çocuklarını yanında getirmemiş tek bir kişi oturabileceği gibi, bazı evlerde çok kalabalık ailelerin yaşayabileceği ihtimali göz önünde tutulması gerekir. Hatta geçim sıkıntısı nedeniyle evlenmiş oğullar ve hanımlarıyla çocuklarından oluşan üç-dört ailenin birden bir evde yaşayabilmesi söz konusuydu. Bu nedenle bazı bölgelerdeki sayım memurları yapmaları istenenin işin birkaç katını yapabiliyorlar ve bu da sayımın bitirilmesi planlanan normal zamandan çok daha sonra bitebilmesine sebebiyet verebiliyordu. Bu sorun Batı’daki göç alan illerden herhangi birinde bir bölgeden bölgeye değişebileceği gibi, Türkiye’nin en az gelişmiş illerinde sayım memurunun azlığından ötürü daha belirgin bir dengesizlik oluşturması kaçınılmazdır.

Türkiye’deki nüfus konusundaki çalışmaları ile tanınan Ratip Yüceuluğ, bu konuda şunu söylemektedir:

Doğu illerinde bir sayım memuruna diğer illerdeki sayım memurlarının sayması gereken nüfusun iki, üç katı kadar nüfus düştü ve bunların sayımı diğer illerle aynı günde bitirebilmeleri için sayıma birkaç gün önce başlamasına müsaade

Benzer Belgeler