• Sonuç bulunamadı

MUSTAFA KEMAL PAŞANIN SAMSUN’A ÇIKIŞINDAN TBMM’NİN AÇILIŞINA KADAR YABANCILARLA TEMAS VE GÖRÜŞMELERİ

2.1- Mustafa Kemal Paşanın Samsun Havza ve Merzifon’da İngiliz İstihbarat Subayları L. H. Hurst ve Salter ile Görüşmeleri

Mustafa Kemal Paşa İstanbul’da İngilizlerin kendi üzerindeki şüphelerini dağıtmak için çeşitli politikalar uygulamıştı. Fakat onun bu taktikleri de İngilizlerin kendine olan soğukluğunu gidermemişti. Samsun’a belli hedeflerle gelen Mustafa Kemal Paşa burada işgal subaylarıyla bağlantı kurup İstanbul’daki şeflerinde görülen şüpheyi dağıtmaya çalışmıştır.

Mustafa Kemal Paşanın Samsun’a vardığı gün, İngiliz Karadeniz Orduları Komutanı General Milne, 9. Ordu Müfettişliği kurulmasının ve müfettişin kalabalık bir kurmay heyetiyle gönderilmesinin sebeplerini, Osmanlı Hükümeti’ne sormuştur. Osmanlı Hükümeti 24 Mayıs tarihli cevabında: “Mütareke hükümlerinin denetimini sağlamak için

müfettişlik kurulmuştur. Müfettiş geniş bir bölgeye yayılan askerî birlikleri denetleyecek, çevredeki silâh, top kaması... v.s.’nin süratle gönderilmesini sağlayacak, asayişsizliği önleyecektir”70 şeklinde mevcut durumun nedenlerini beyan etmiştir.

Görüldüğü gibi İngilizler daha ilk başta bir gariplik olduğunu sezmiş, kaygıya düşmüşlerdi. Bundan sonra önlemleri artırıp bölgedeki istihbarat subayları vasıtasıyla Mustafa Kemal’i daha yakından izlemeye alacaklardı. Zaten Mustafa Kemal daha İstanbul’da iken İngilizlerin pek de güvendiği bir isim değildi. Daha önce de belirttiğimiz gibi Mustafa Kemal Paşa, İngilizler tarafından 1919 Şubatında hazırlanan tutuklanıp sürülecek kişiler listesinin başında yer almaktaydı.

Mustafa Kemal Paşanın Samsun bölgesindeki faaliyetlerini İngiliz Yüksek Komiserliğine rapor eden en yetkili kişi Yüzbaşı L. H. Hurst idi71. Hurst’un raporları

70 Abdurrahman ÇAYCI, Gazi Mustafa Kemal Atatürk- Millî Bağımsızlık ve Çağdaşlaşma Önderi (Hayatı ve

Eseri), Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara-2002, s.97-98.

71 Salâhi R. SONYEL, “1919 Yılı İngiliz Belgelerinin Işığında Mustafa Kemal ve Millî Mukavemet”, Türk

Kültürü, Sayı:85, Kasım-1969, s.38.

L.H.Hurst İngiliz Yüzbaşısıdır. “Doğu Konsolosluk Servisleri’nin bir memuru olan bu kişi pek çok süvariden biridir”. Hurst Samsun bölgesi kontrol ve haberalma subayıdır. Bkz. JEVAKHOFF, Kemal Atatürk Batı’nın

sayesinde Mustafa Kemal Paşanın bölgedeki faaliyetleri gün gün takip edilebilmiş ve gerçek niyeti anlaşılabilmiştir.

İngilizler Samsun’a 9 Mart 1919’da iki yüz, 17 Mayıs’ta ise yüz kadar daha asker

çıkarmışlardı72. İngilizler bu surette mütareke hükümlerini uygulamak bahanesiyle

bölgede denetimlerini artırmaya çalışıyorlardı.

Kendisinin geniş yetkilerle Anadolu’da 9. Ordu Müfettişliği görevine atanmasını sağlayan Mustafa Kemal Paşanın bölgedeki faaliyetleri, İngiliz istihbarat subayları tarafından takip edildiği, bu subayların üst makamlarına gönderdikleri raporlardan anlaşılmaktadır. Nitekim, İngiltere Dışişleri Bakanlığının Mustafa Kemal ile ilgili ilk belgelerinden biri, Yedek Subay Yüzbaşı L. H. Hurst’un Samsun’dan İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri Vis Amiral Sir A. Calthorpe’a, 21 Mayıs 1919’da gönderdiği raporudur. Daha çok Samsun’daki duruma temas eden bu raporunda Yüzbaşı Hurst

Mustafa Kemal’le ilk görüşmesi hakkında şöyle yazmıştır: “KemalPaşa 19 Mayısta

buraya geldi ve sükûneti muhafaza etmek maksadıyla içeriye doğru teftiş gezisine gidecektir. Onunla bölgenin genel durumunu görüştüm”73.

Hurst’un bu raporu, Mustafa Kemal’in 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkışından sonra İngiltere’nin bölgedeki askerî bir temsilcisiyle yaptığı ilk görüşmenin belgesi ve Mustafa Kemal ismini “Foreign Office” dosyalarına geçiren ilk vesikalardan biri olması

“Samsun İngiliz siyasi mümessili Yzb. Hurst” Bkz. Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, C.IV, Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara-1991, s. 24.

72 HTVD, Sayı:4, Haziran-1953, Vesika No: 68.

Raporda “Kiamal” olarak yazmaktadır. Bkz. Bilāl N. ŞİMŞİR, İngiliz Belgelerinde Atatürk…, C.I, Belge

No:2, Ek:2, s.5. ( Hurst’un henüz “Kemal” adını doğru yazamadığı görülmektedir) JAESCHKE, yukarıda verdiğimiz çalışmalarında “Kâmil” olarak vermektedir.

73 ŞİMŞİR, İngiliz Belgelerinde Atatürk…, C.I, Belge No:2 ,Ek:2, s. 4-5; JAESCHKE, Kurtuluş Savaşı İle

İlgili İngiliz Belgeleri, s. 120-121 ; JAESCHKE, “Mustafa Kemal’i Alıp Götürmek İsteyenler”, s.503 ; JAESCHKE, “Havza’da Mustafa Kemal Paşa”, Belleten, C. XLVI, Sayı: 182, TTK. Yay., Nisan-1982,s. 347; SONYEL, “1919 Yılı İngiliz Belgelerinin Işığında Mustafa Kemal ve Millî Mukavemet”, s. 35.

Hurst raporunda ayrıca özetle şunları yazmıştı: “Samsun vilâyetinde durumun birkaç gündür daha sakin olduğu. Yerli makamların çabalarının etkisini gösterdiği. Bafra kazasında Rizeli Süleyman çetesinin jandarmalar tarafından temizlendiği. Şimdi ise vilayette Laz çetelerinin bir karışıklık unsuru oldukları. Herbiri 200-300 kişilik olan bu çetelerin, Rum çetelerine karşı Müslüman halkı korumak için ileri gelen kişilerce buraya çağırılmış bulundukları. Bu çeteler dağıtılmadıkça vilayetteki eşkıyalık sorununun çözümlenemeyeceği, İzmir olaylarının Samsun'da şimdilik karışıklık yaratmamış olduğu. Gösterilerin, yüzlerce imzalı bir telgrafın Dahiliye Nezaretine yollanması ve bir de 20 Mayıs günü şehirde bir miting düzenlenmesinden öteye geçmediği. 17 Mayıs günü de Samsun'a Ermeni Piskoposunun ve Rusya'dan 580 Rumun geldiği”. A. Calthorpe bu raporu, 28 Mayıs tarihli yazısına ek olarak İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a iletmiştir. Bkz. ŞİMŞİR, İngiliz

bakımından önemlidir74.

Mustafa Kemal, Hurst ile bizzat görüşmesi hakkında Samsun’dan gönderdiği raporlarında herhangi bir bilgi vermemiştir. Yalnız 22 Mayıs’ta Samsun’dan Sadarete

gönderdiği raporda: “Bugün erkânı harbiyemden birkaç zatı, sureti mahsusada Samsun

İngiliz siyasî mümessili Yüzbaşı Hurst, askerî kontrol memuru Yzb. Salter ve siyasî

kontrol memuru Yüzbaşı Miles ile temas ve mülâkat ettirdim”75 demekte ve bu mülâkat neticesinde arza şayan gördüğü hususları şöyle sıralamaktadır:

“Samsun Sancağındaki eşkıyalığın nedenlerinin tümüyle 21 Mayıs 1919 tarihli ve

53 sayılı şifre ile arzettiğim kanaat dahilinde olmak üzere bizzat İngilizler tarafından itiraf edilmiştir, İzmir’in işgali sırasında meydana gelen üzüntü verici olaylardan söz edilerek İngiliz subayları, Osmanlı Hükümeti’nin Türkiye’yi kendi başına yönetemeyeceği, birkaç yıllığına olsun yabancıların işe karışmasına ve korumacılığına muhtaç olduğu görüşü ileri sürülmüştür. Kendilerine verilen cevapta, Samsun Livasındaki eşkıyalığı savaş sırasında Rumların başlattığı, Rumların bunu takviye ettikleri ve yönettikleri, bu yüzden o tarihte önemli birliklerin bu çevrede görevlendirildiği, hatta ordunun başvurusu üzerine hükümetin Bafra tehcirini yapmak zorunda kaldığı, bugün için Rumlar Türkleri kışkırtmaktan ve onları etkilemekten vazgeçerlerse eşkıyalığın hemen durabileceği, bu sayede İslam çetelerinin ortadan kaldırılmasının mümkün hale geleceği, gerektiğinde askeri birliklerle bunların sindirilmesi yoluna gidileceği bildirilmiştir.

Osmanlı Hükümeti’nin idare tarzı hakkındaki görüşlerine karşılık olarak da, özel ve kişisel kanaat olarak, Türklüğün yabancı idaresine tahammülü olmadığı, İngilizler gibi, en medeni milletlerden uzman kişilerin danışman olarak iyi karşılanacağı, Yunanlıların Osmanlı memleketlerinin hiçbir yerinde hakimiyet haklarının olamayacağı kendilerine anlatılmıştır, İzmir hakkındaki suallerine de vakanın tamamıyla millî ve hayati bir mesele olduğu ve en basit bir köylü tarafından da böyle değerlendirildiği ve İzmir’in Türklerce

İstanbul kadar mühim bulunduğu, hiçbir yabancı, bilhassa Yunanistan gibi hayalperver

bir hükümetin işgaline razı olunamayacağı, kuvvetle yapılan bu işgalin geçici bulunacağı, milletin yekvücut olup hakimiyet esasını, Türklük duygusu aynı derecede güçlü olmak üzere işbaşındaki hükümete ruhuyla ve olanca varlığıyla bağlı bulunduğu bu sırayla açıklanarak ve görüş alışverişi içinde, duyulara dayalı bir ortam içinde görüşme tamamlanmıştır”76.

Mustafa Kemal’in yukarıda verdiğimiz raporunda, 22 Mayıs 1919 günü Erkânı Harbiyesinden birkaç kişinin, Samsun’dan ayrılmadan iki gün önce İngiliz temsilcileriyle

74 SONYEL, “1919 Yılı İngiliz Belgelerinin Işığında Mustafa Kemal ve Millî Mukavemet”, s. 35.

75 JAESCHKE, “Mustafa Kemal’i Alıp Götürmek İsteyenler”, Belleten, s.503-504 ; Atatürk’ün Tamim, Telgraf

ve Beyannameleri, C.IV, s. 24.

76 Atatürk’ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, C.IV, s. 24-25; Seyfettin TURHAN, Atatürk’te Konular

Ansiklopedisi, Yapı Kredi Yay., İstanbul-1995, s. 443; Andrew MANGO bu mülâkatı, “21 Mayısta Mustafa

Kemal güvenlik durumunu görüşmek üzere İngiliz güvenlik subayı Yüzbaşı L.H. Hurst ve iki meslektaşıyla buluştu...” diye anlatarak yanlış bilgi vermektedir. Bkz. MANGO, Atatürk, s.220.

de temas ettiğini, anlamaktayız.

Tevfik Bıyıklıoğlu, bu raporu “Mustafa Kemal’in Mücadele Programını açıklayan

ilk vesikaolarak sunar ve yorumunda: “Samsun’a çıktıktan üç gün sonra, sadarete

yazılan bu rapor, bütün millî mücadelenin ilk ana programını teşkil ettiği gibi Mustafa Kemal Paşanın ne gibi fikirlerle yüklü olarak bu vazifeyi kabul ettiğini de açıkça göstermektedir Samsun’a gider gitmez, müfettişliğin kendisine geniş yetkiler veren talimatını da aşarak bütün memleket mukadderatıyla ciddi olarak uğraşmaya başladığının bundan daha açık bir delili bulunamaz. Saray ve işgal kuvvetleri, onun bu gerçek niyetlerini daha İstanbul’da iken sezmiş olsalardı, Anadolu’ya göndermeyecekleri

şüphesizdi”77 diye belirtmektedir.

Mustafa Kemal Paşa Samsun’da devamlı olarak izlendiğinin farkındaydı. Orada rahat çalışamıyordu. Hem Samsun’da kendilerini güvende hissetmediklerinden hem de böbreklerindeki rahatsızlık nedeniyle Havza kaplıcalarından da faydalanmak amacıyla78 24 Mayıs’ta Harbiye Nezaretine çektiği telgrafta bazı vilayetleri yerinde tetkik ve tedbir almak üzere ertesi gün karargâhını muvakkaten Havza’ya nakledeceğini bildirmiş ve 25

Mayıs’ta Samsun’dan ayrılmışlar ve öğleden sonra Havza’ya ulaşmışlardır79.

13 Haziran’a kadar Havza’da kalan Mustafa Kemal80, burada yıkıcı faaliyetlere karşı tedbirler almaya başlamıştır. Havza’da bulunduğu sıralarda Müfettişlik bölgesinde elindeki imkânlarını kullanarak millî teşkilatlanmayı teşvik için çalışmış ve elde ettiği bilgileri ilgili makamlara ulaştırarak gerekli tedbirlerin alınmasını istemiştir81.

İngilizlerin gerek bölgede asayişsizlik olarak gördükleri olayları gerekse Mustafa Kemal’in görev ve faaliyetlerini yakından takip etmekte oldukları görülmektedir.

Nitekim Samsun’daki İngiliz subaylarından Yüzbaşı L.H. Hurst, Mustafa Kemal’in faaliyetlerini yakından izleyerek bunları sürekli İstanbul’daki İngiliz yetkililerine rapor etmektedir. Hurst, Calthorpe’e gönderdiği istihbarat raporlarının birinde Mustafa

77 Tevfik BIYIKLIOĞLU, Atatürk Anadolu’da (1919-1921), C.I, Kent Basımevi, Ankara-1981, s. 115-116. 78 Salāhi R. SONYEL, Kurtuluş Savaşı Günlerinde İngiliz İstihbarat Servisi’nin Türkiye’deki Eylemleri,

TTK. Yay., Ankara-1995, s.18; JAESCHKE, “Havza’da Mustafa Kemal Paşa”, s. 347 ; MANGO, Atatürk, s.221.

79 JAESCHKE, “Havza’da Mustafa Kemal Paşa”, s. 348. 80 SONYEL, Kurtuluş Savaşı Günlerinde İngiliz…, s.18.

81 Erdal AYDOĞAN, Samsun’dan Erzurum’a Mustafa Kemal, Atatürk Araştırma Merkezi Yay., Ankara-2000,

Kemal’in Ferit Paşa tarafından en iyi niyetlerle gönderilmesine rağmen Anadolu’da bir hareket örgütlemekle uğraştığını vurguluyordu. Bu raporu Amiral Calthorpe, Lord Curzona, 6 Haziran’da göndermiştir82. Aynı gün 6 Haziran’da Karadeniz İşgal Ordusu Başkomutanı General G. F. Milne, Osmanlı yönetimine bir nota göndererek, Mustafa Kemal ve yanındakilerin ivedilikle İstanbul’a çağrılmalarını talep etmiş, 8 Haziran’da bizzat Yüksek Komiser Amiral Calthorpe da bu talebi yenilemiştir. Aynı gün, İngiliz baskısı üzerine Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa, Mustafa Kemal’in İstanbul’a dönmesini rica etmiş, Mustafa Kemal ise yönetimi oyalayarak zaman kazanmaya çalışmıştır83.

Mustafa Kemal’in aşağıda da vereceğimiz L.H. Hurst ile görüşmesinden sonra Hurst’un üst birimlerine gönderdiği raporlar sonucunda İngilizlerin artık Mustafa Kemal’in gerçek niyetini anladığını ve bunun üzerine İstanbul Hükümetine baskı yaptığını görmekteyiz. Nitekim bu baskı sonucu Mustafa Kemal Paşa geri çağrılmış ve bu çağırıya uymayınca da istifa etmek zorunda kalmıştır.

27 Mayıs 1919 günü Merzifon’da bulunan İngiliz Denetim Subayı Salter Havza’ya gelerek Mustafa Kemal Paşayı kaldığı Mesudiye Otelinde ziyaret etmişti84. Salter’in Havza’ya Mustafa Kemal Paşa ile görüşmeye gelmesinin sebebi; Ersandık köyünde Pontusçularla çarpışan küçük bir müfrezemizden bir subayla üç jandarma erinin şehit edilmesi üzerine ayaklanan halkın köyü kuşatması ve bu arada 56’ncı Alay Komutanı

Fehmi Beyin olaya müdahale etmesi sonucu bir Rum papazının ölmesiydi85.

Mustafa Kemal Salter’e bir subayımızla üç askerimizin şehit edildiğini, birkaç gün evvel kasabadan köyüne dönen bir vatandaşımızın boğularak Kazan gölüne atıldığını, Çarşamba ve Bafra’da birtakım denaetler icra edildiğini hatırlatarak bu gibi olaylara karşı

82 SONYEL, Kurtuluş Savaşı Günlerinde İngiliz…, s.18; ŞİMŞİR, İngiliz Belgelerinde Atatürk…, C.I , Belge

No: 3, s.9.

83 SONYEL, Kurtuluş Savaşı Günlerinde İngiliz…, s.18.

84 Cumhuriyete Doğru Atatürk ve Havza, Havza Kaymakamlığı, Ankara-1998, s.30-31; AYDOĞAN,

Samsun’dan Erzurum’a Mustafa Kemal, s. 79.

Hüsrev Gerede hatıralarında, 13 Kasım 1919 günlü başlık altında Salter’in daha sonra tekrar temas kurmak isteğiyle ilgili şu bilgileri aktarmaktadır: “Samsun İngiliz temsilcisi levanten, edepsiz, rezil Yüzbaşı Solter, Sinop Hükümet Konağına bayrak çekmiş olan Rumlara - kötülük yapıldığı gerekçesiyle, Mustafa Kemal Paşaya kaba bir dille telgraf çekmiş. Bu utanmaz adam da Sivas'a geliyormuş. Mutasarrıf Deli Hamit, Yüzbaşı Solter'e iyi davranılmasını öneriyor. Ancak Heyet-i Temsiliye kendisini kabul etmemeyi ve ilişki kurmamayı kararlaştırdı. Solter’in niçin kabul edilmediği de kendisine anlatılacak”. Bkz. GEREDE, Hüsrev Gerede’nin Anıları…, s.112-113.

85 Münir BULGURCUOĞLU, “Millî Mücadelenin İlk Günlerinde Havza”, 19 Mayıs Samsun Halkevi Dergisi,

neden kayıtsız kalındığını sormuştur. Mustafa Kemal, Salter’e, bütün bunlara sessiz kalınmasına rağmen bir papaz öldü diye Merzifon’dan Havza’ya kadar gelmesine “şayan-ı hayrettir!”86 diyerek şaşkınlığını ifade etmiştir.

Anlaşılan İngilizler Rumların kışkırtması sonucu, Rumların can güvenliğini artırıcı tedbirlerin alınması için bu görüşmeyi yapmışlardır. Türklerin can güvenliği ise onlarca hiç önemli değildi. Onların amacı bölgede işlerine yarayabileceğini düşündükleri Rumları korumaktı. Rumlar da bunun idrakinde olduğundan, bu dönem içinde elde edebileceklerinin en iyisini koparmaya çalışmaktaydılar.

Mustafa Kemal Havza’da iken daha sonra Yüzbaşı Hurst ile de görüşmüştür. Yüzbaşı Hurst İstanbul’da İngiltere Yüksek Komiseri Amiral A. Calthorpe’a 12 Haziran 1919 tarihli raporda, Havza’ya gitme nedenlerini ve orada Mustafa Kemal ile yaptığı görüşmenin muhtevasını bildirmiş, Havza ve Merzifon’daki genel durum ve bu durum karşısında alınması gereken tedbirler hakkında önemli bilgiler vermiştir. Amiral Calthorpe, bu raporu 21 Haziran’da 1053/5029/63 sayılı yazısına ilişik olarak İstanbul'dan Lord Curzon'a göndermiştir87.

Hurst’un İstanbul’da İngiltere Yüksek Komiseri Amiral A. Calthorpe’a 12 Haziran 1919 tarihinde gönderdiği raporda anlattığına göre:

Havza’daki Rum Piskoposu, durumu Samsun’daki Rum Metropoliti Germanos’a rapor etmesi üzerine, 30 Mayıs gecesi Samsun Metropoliti Germanos telaşla Yüzbaşı Hurst’un yanına gelerek, Mustafa Kemal Paşanın Havza’da teşkilâtını müessir olarak tamamlamakta olduğunu ve bunların neticesinde birçok Rum’un hapse atıldığına dair Havza Piskoposundan endişe verici haberler aldığını söylemiştir. Bu haberleri Hurst, Mustafa Kemal Paşanın görevini şüphe ile karşılayan (Deeds)in telgrafı ile birleştirdikten sonra bir gece için Havza’da kalma kararına varmıştır88.

Ertesi sabah 1 Haziran’da Yüzbaşı Hurst, Yüzbaşı Salter ve Yüzbaşı Elliot’u

86 BULGURCUOĞLU, “Millî Mücadelenin İlk Günlerinde Havza”, s.22-23. 87 ŞİMŞİR, İngiliz Belgelerinde Atatürk…, C.I, Belge No: 6 Ek: 1, s.15-23.

88 SONYEL, “1919 Yılı İngiliz Belgelerinin Işığında Mustafa Kemal ve Millî Mukavemet”, s.38 ; JAESCHKE,

Kurtuluş Savaşı İle İlgili İngiliz Belgeleri, s.126; ŞİMŞİR, İngiliz Belgelerinde Atatürk… C.I, Belge No: 6

Ek: 1, s.15; İstanbul’daki İngiliz Ataşesi General Deeds, Samsun’daki İngiliz Yardım Subayının dikkatini Mustafa Kemal’in görevinin niteliği üzerine çekmiştir. Bkz. ÇAYCI, Gazi Mustafa Kemal Atatürk…, s.98.

Samsunda bırakarak89 tercümanını yanına alıp Samsun’dan hareket etmiş ve aynı gün Havza’ya ulaşarak bir Rum hanında kalmıştı. Rum Piskoposu buraya Hurst’u görmeye gelerek, 30 Mayıs Cuma günü, Havza camiinde bir toplantı yapıldığını ve daha sonra belediye karşısında bir miting düzenlendiğini, hazır bulunanlar arasında Mustafa Kemal’in de olduğunu, kendisinin konuşmadığını, ama onun isteği ile reji memuru Fuad Efendi’nin ateşli bir konuşma yaptığını, mitingdekilere İzmir’i geri almak için hayat ve mallarını fedaya hazır olmalarının bildirildiğini, söylemiştir90.

Bölgedeki Rumlar, Türklere karşı düşmanlık söz konusu olduğunda derhal üstlerine düşeni yerine getirmeye hazırdı. Mustafa Kemal, Millî Mücadele’nin ilk adımlarını attığı bu dönemde, peşindeki İngiliz istihbaratının yanı sıra bir de Rumlarla uğraşmak zorunda kalmıştır.

Hurst’un yukarıda verdiğimiz aynı tarihli raporunda belirttiğine göre Mustafa Kemal ile 2 Haziran günü Havza’da görüştüklerini şöyle ifade etmiştir:

“Ertesi sabah Mustafa Kemal’i ziyaret ettim. Beni münasip bir şekilde kabul etti.

Vazifesi hakkında şüphem olduğunu kendisine sezdirmedim. Genel durumun ve asayişin yeniden sağlanması için alınması gereken tedbirler hakkında konuştuk. Suyundan faydalandığı Havza’da muhtemelen bir müddet daha kalacağını, ama birkaç gün için Amasya’ya gitmek istediğini, Merzifon’a gitmesinin şüpheli olduğunu söyledi. Daha sonra içerilere gitmek arzusunda olduğunu ve yine sonra Trabzon ve Erzurum bölgelerini ziyarete gitmek istediğini bildirdi”91.

Hurst’un bu raporunda ayrıca geçen şu bilgilere göre; Hurst, Mustafa Kemal ile görüştükten sonra aynı gün Kaymakam Fahri Bey’i ziyaret etmiş ve hapishaneye gitmişti. 9 Rum birkaç günden beri burada tutuklu bulunuyorlardı. Bir hadise çıkacağı endişesiyle Havza’dan aynı gün öğleden sonra saat 1.30’da ayrılarak üç saat sonra Merzifon’a

89 JAESCHKE, 21 Haziran tarihli raporu verirken, Yüzbaşı Salter ve Yüzbaşı Elliott’unda 1 Haziran’da Yüzbaşı

Hurst ile Havza’ya gittiklerini yazmaktadır, raporun yanlış okunduğu yada yanlış tercüme edildiği anlaşılmaktadır. Bkz. JAESCHKE, “Mustafa Kemal’i Alıp Götürmek İsteyenler”, s.504, aynı hata için bkz. Selahattin TANSEL, Mondros’tan Mudanya’ya Kadar, C.II, MEB. Yay., İstanbul-1991, s.1; Cumhuriyete

Doğru Atatürk ve Havza, s.30.

90 ŞİMŞİR, İngiliz Belgelerinde Atatürk…, C.I , Belge No: 6, Ek: 1, s.15-16; ŞİMŞİR, Ankara… Ankara Bir

Başkentin Doğuşu, Bilgi Yayınevi, Ankara-1988, s. 99; SONYEL, “1919 Yılı İngiliz Belgelerinin Işığında

Mustafa Kemal ve Millî Mukavemet”, s.38.

91 ŞİMŞİR, İngiliz Belgelerinde Atatürk… , C.I, Belge No: 6 Ek: 1, s.16; SONYEL, “1919 Yılı İngiliz

ulaşmıştı92. Yolda pek çok asker kafileleriyle karşılaştıklarını, Merzifon’daki Amerikan Heyetiyle de yaptıkları temaslar sonucu durumun endişe verici boyutlara ulaştığını, bölgedeki Hıristiyanların endişeye kapıldıklarını, Amerikan misyonerlerinin M. Kemal’in gelişiyle havanın pek gerginleştiğini söylediklerini, M. Kemal’in sadece Havza’daki 30 Mayıs mitinginde hazır bulunmuş olmasının bile kendisinin geri çağrılmasına kâfi geleceğini, Mustafa Kemal, Havza telgrafhanesini tekeline alıp durup dinlenmeden ta Diyarbakır’a, Harput’a kadar şifre telgraflar çektiğini ve bu yüzden başka telgrafların geciktiğini, İstanbul’dan çıkacak sert emirlerle genel bir patlamanın önüne geçilebileceğini, İngiltere’nin ya Samsun’a asker çıkarması ya da mevcut subaylarını bölgeden çekmesi gerektiğini, raporunda bildirmiştir93.

Hurst Merzifon’da iken 9 Haziran sabahı İzmir’in işgalini protesto eden bir miting yapılmıştı. Kaymakam Vekili Ahmet Efendi miting yapılacağını önceden Yüzbaşı Hurst’a duyurmuştu94. Hurst önce devriyeler çıkararak mitinge engel olmak istemiş, ancak “Hükümetin muhafaza-i haysiyeti ve nazikâne protestosu karşısında” mecburen bu düşüncesinden vazgeçmişti. Hurst bu mitingden sonra kaymakamlık makamına ziyarete gelerek, “ahalinin gösterdiği sükûn ve intizamdan, hassaten hükümetin muhafaza-i

inzibat hakkındaki varlığından dolayı açık ve samimî bir surette teşekkür ve müstakır olan asayişten şüphesi kalmadığını” söylemiştir95.

Hurst Merzifon’dan Samsun’a gitmek üzere 10 Haziran’da ayrılmıştır96. Yolda, Hurst ve beraberindeki askerlerin tek bir mermi bile atamadan Kavak yöresinde Hüsnü

Çavuş çetesi tarafından soyulması97 dikkat çekicidir. Hurst Samsun’a döndükten sonra 11

Haziran’da korkaklıkla suçlanarak Harp Divanına verilmiş ancak “Foreign Office”in ricasıyla kurtulabilmiştir98.

92 ŞİMŞİR, İngiliz Belgelerinde Atatürk..., C.I , Belge No: 6 Ek: 1, s.16-17; SONYEL, “1919 Yılı İngiliz

Belgelerinin Işığında Mustafa Kemal ve Millî Mukavemet”, s.38.

93 ŞİMŞİR, İngiliz Belgelerinde Atatürk…, C.I , Belge No: 6 Ek: 1, s.17-23; SONYEL, “1919 Yılı İngiliz

Belgelerinin Işığında Mustafa Kemal ve Millî Mukavemet”, s.38-39; JAESCHKE , Kurtuluş Savaşı İle İlgili İngiliz Belgeleri, s.127-128.

94 ŞİMŞİR, Ankara… Ankara Bir Başkentin Doğuşu, s. 100.

95 HTVD, Sayı:5, Eylül-1953, Vesika No: 107 ; ATASE, (ATA), Kutu No: 10, Gömlek No: 81, Belge No: 81-1

(16/06/1335) ; Merzifon kaymakamı, mitingden sonra yanına gelen Hurst’un kendisine yukarıda verdiğimiz şekilde söylediklerini Mustafa Kemal Paşaya telgrafla iletmiştir. Bkz. ATASE, (ATA), Kutu No: 10, Gömlek No: 81, Belge No: 81-2 (16/06/1335).

96 ŞİMŞİR, İngiliz Belgelerinde Atatürk..., C.I, Belge No: 6, Ek: 1, s.21. 97 GEREDE, Hüsrev Gerede’nin Anıları..., s. 36.

Hurst, Mustafa Kemal'in bu saldırıyı cesaretlendirdiğine inanmaktadır99. Ancak Mustafa Kemal’in bu işle ilgisi olmadığını 12 Haziran 1919 tarihli Harbiye Nezaretine

Benzer Belgeler